Neyi ve kimi bırakıp gittimse
Serdettiğim nefesim o an kalbime hükmederek irademe yön verse bile
Hüzün başlıyor sinemin derinliğinde ve hazin bir şekilde kederle
Yıllara sari sırlarım gönlüme elemi zerketsede efkar var heran dirliğimde


Ne hakkıyla ruhumun yılgınlığını teskin etmek adına
Gönül penceremi aralayıp ağlamayı beceriyor ve ne de sancıları def ediyorum
Ne aklımın ilimden ari solgunluğuna çareye sarılıyor
Ve ne de arifin sohbetinin farkıyla kalbimin yorgun sayfalarını aydınlatıyor


Bir rahatsızlık vermemek adına susuyorum
Zaruret kespetmedikçe ne duyduysam içime akıtıyor ve manasını arıyorum
Şayet mecbur kaldıysam en kısa bir şekilde fikrimi sunuyorum
Ne kahkahanın eşiğinde ve ne yeisin beşiğinde nedense hiç ferahlayamıyorum


Ne vakit bir düşkün görsem halime veriyorum
Farkındalığın kadrinden habersizliğime hayıflanarak hep sükunete kaçıyorum
Ahenge olan hasretimi suyun akışında, sazendenin tınısında buluyorum
Katrelerin her vuruşunda ruhumun sesine bin bir sualle yaklaşıyorum


Ne yazdımsa bin bir yamanın urba üzerindeki arıyla
Yüreğimin her halinde ayan olan yangınlığın farkıyla yıllardır ağlasam da
Ne yılgın bakışlarımda bir fer var ve aşk için sayıklamayı unutmasa da
Umut, kalbimin en bakir suskunluğunda kanatlanıyor dil lal olsa da


Derdimin devası gönül yarasıdır ne denir
Hakikatin baharına nefesim kifayet etmese de gönlüm aşk için kefildir
Edep ruhum için en mühim bir neşedir ancak hisseden ve yaşayan can bilir
Ne kadar insan olsamda, hakıyla bir kul olamayınca aşka vasıl olmak nasip işidir



Mustafa CİLASUN