Nefesin sırrına kaim olan mürvetin hasretindeyim
Ne edebin telakkisindeyim ve ne de yeisin avareliğinde biçareyim
Kalbin yakin olduğu, izanın ram olduğu, ruhun ikramına sunulduğu aşkı isterim
Ne kadar kelam eğlesem
Hecelerin rüknünden sudur eden hakikate yönelsem
Meranım aşinalığında serinleyerek efkârın ilzamında bade içsem
Ötenin sevdasına eremem, titremenin hıçkırığını kesemem, gül için nazarı bilmem
Hoyratlaşan bu lisanım
Yüreğin enginliğinde bilmem ki neyi arar ve yanarım
Yağan karın arından, korlaşan ateşin harından korkan nazarım
Yar deyince, sine aşkın demine erişince, hakikat için feda olmak izzetse baş üstüne
Ne zevkin harına akarım
Ne haksız kazancın sevdasında yol alır buharlaşırım
Vuslatın eşiğinde, ihsanın beşiğinde arlaşıp hicran içinde ağlarım
Kime yanarım ve hangi sebeple halime acırım, kayıtsız kalıp tükenen nefesi anarım
Bin hüzün çöktü gönlüme
Zehrolulan onca nefesin, çile içinde bahtına şükredenin
Gamsızlığın derinliğinde eğleşen sefil nefesin, idrakine ram olduğum meşkin
Aşkın tek heceli gerekçesinin, her harfinde gizlenen ülfetin narında nöbet tutan erim
Ne hakkıyla hevesi yâd ederim
Ve ne de mezarlara sökün eden kısmetsiz nefesi dilerim
Kaçkın ve şaşkın nefeslerin hayâsı için kime ne derim, edebi nasıl nefeslenirim
Ecdadımın hatıratında talan olmuş nesilleri kime şikâyet ederek hüznümü gidereyim
Mustafa CİLASUN