Haberin var mı ah bir bilsem
Yalnızlığın sancısıyla, hasretin acısıyla savrulduğumu
Katrenin umut olduğu, sine-i melalimde hazanın solgunluğu ağlatırken
Ömür defterim dürülürken, yüreğim hıçkırığın refakatiyle titrerken nerdesin bilmem


Nasıl söz etsem, içimi döksem
Ummanın feyziyle uzletin serinliğinde inleyerek yansam
Fark edecek misin, nefesin aczi yetini terennüm edip ülfet gösterecek misin
Bahşettiğin esinin, bahtım için kanaatin, yaşattığın hicranın lütfettiği aşkı busenin


Hüzün içinde yazdığım namenin
Derlediğim güftedeki dile gelen asudeliğin ve naif kalbin
Aşinasına muttali olduğum içli namenin, gittiğin her çay bahçesinde esinin
İlhama gark eden, aşkın manasına erdiren, hasretin bağrında inleten edebi kişiliğin


Ne vakit dile gelse, yaşlar sinede
Ne yapsam, nasıl anlatsam, harıyla kavrularak unutsam
Hasrettiğim her ne varsa, iradem aşka ram olmak için bir kusursa, koşsam
Ne kadar biliyorsam, ancak nasbiyle sevgiyi hak eden erim derim fedaya amadeyim


Ne nefesimle ulviyetine sahibim
Ve ne de kutsiyetin rahlesinde nefesi aşikâr eğleyen âdemim
Sükûtu ar bilirim, edebi ehlinde görmeyi öncelerim, ibret hanesinde göçebeyim
Kitabı celili kıraat ettikçe, kelamın ihsanıyla nazarı önceleyince, ağlamak halimde


El açtığım, gönül sayfasına yazdığım
Ne varsa, müddete nefes vakıaysa, ölüm dirilmek için başka
Nasip olmayan arsa, sinede uhde bırakan hakikatten uzaksa, boyun bükerim
Edebi manada sadakatim, kalbi anlamda salahiyetim iradem için mizanı öncelerim


Haz namına ne hissetmişsem idrakim
Vicdani bakireliğim en kutsi değerim, düşsel lekelerim benim
Hissiyatın ilzam eden suhuletiyle, duyguların latifliğiyle hem hal eğler göçerim
Kimseye gam olmadan, efkâra bırakmadan, elem içinde yaşatmadan el pençe giderim


Mustafa CİLASUN