Ne kalesi, ne Erciyes’i ve hatta bin bir hikâyesi
Seyyahın derlediği manzumesi, çektiği çilelerin ibret perdesi
İç Anadolu bölgesinin payesi, sebilin tek adresi, tacirin yegâne ikamet hanesi
Kolay mı hiç bir şeysiz tüccar olmak
Kıt kanaat sabrederek birde ahiliğe ram olmak
Kimseyi kandırmadan, ulufeye bulaşmadan ve aldanmadan
Tarihin medarı iftiharı olmak, ilkleri başarmak, kente misyon, vizyon katmak
O bir başka sevdadır, sılanın tadıdır
Hasretin cenahı, özlemin serinliği onunla başka
Ne şarkılar söylenir, bağından, cevizinden, hatta üzümünden
Mağrurdur, tevazuu ile barışık bir nazardır, mezar ilk adım olarak cana kardır
Bağ alınır ki, toprağa belenip göçülsün
Bahçeye bakılır ki ikramın letafetiyle ziyadeleşsin
Ana yardır, baba diyar gibi hardır, insan manasıyla kelamdır
Nice kaleler hala ayaktadır, vuslat niye kul için ardır, sevda ihsan için cenahtır
Şehrimin olmak için seçilen aziz nefesler
Kimi zaman talan ettiler ve kimi zaman görmezden geldiler
Şehrin dile gelen derdini ve efkârı kederini bazen fark edemeden gittiler
Layık olan, sinelerde yaşayan, arifi anlayan, meczuba ibretle ve edeple yaşatan
Cemaat kültürünü, muhabbet sökününü
Yardım ve hayır işlerini önceleyen, inayeti sürurla hasreden
Ürettiği kadar tüketmeyen, kanaati hakkıyla bilen, hevesleri nizam eden
Kimseye muhtaç olmadan kalkınmasını beceren ve liyakatiyle iştahlar kabartan
Bir şehrin, mayasında hülyasına kanmak
Üniversite kenti yapmak, komşulara el uzatarak kalkındırmak
Kaniş Kültepe kazısıyla, peri bacaları mazisiyle, Erciyesin aşkı haşmetiyle
Ne söylense ve ne kadar edebi manada kelam edilse azdır zira Kayseri vicdandır
Mustafa Cilasun