Okuduğum her ne varsa şimdi yanı başımda hicranla
Sızlanmak yetse ya, ağlamak bir çözüm olmasa da akıyor sancıyla
Yürek bu ya, gönül sevdası için anlamına koşsa da yorulma, nasıl olsa umut var ya
El sallıyorum şimdi martılara
Çığlık çığlığa uçuyorlar ya, bir hedef için kanatlanıyor ya
Aldırma, can içinde heyecan solunca, gözler kararınca çıkma karşıya
Cezbeden bir farkın yoksa nefesin azimet için akmıyorsa, aşk o halinden çok uzakta
Ne zalimin mezalimi dinecek
Mazlumun feryadı kesilecek, kalp inşirah için inleyecek
Vuslatın kutsiyetine kim erişecek, ne gül kokusu kesilecek, ne boyun bükecek
Laleler mahzunluk içinde ne söyleyecek, hakkı gasp edilenler hangi muştuya erişecek
Parklarda salınıp koklaşanlar
Renklerin en hırçın halini ve hasredilen şekli yete erenler
Mezarlıkları dahi talan edecek kadar arsızlaşan ruhlar, nasıl edep solurlar
Bin bahanelerle işleri yoluna koyanlar, nerede şam, orda akşam sevdasına kananlar
Şayet okumak bu kadar rezilse
Kepazelik her bir taraftan sarkıntılık ediyorsa, aşk yoksa
Maksada ram olmak için heveslerin girdabında kayboluyorsa, hazin orda
Her kim olursan ol çıkma karşıma, nefesin azizliğinden uzaklaştıkça ıstırap yürekte
Anneler ki sevdanın bağcısıydı
Babalar ki adamlık noktasında erdemliliği koklar, ağlardı
Millet ki örfü gaileden uzaklaşarak, mefkûreyi bir tarafa bırakarak kaçıyor
Dünyevileşmek adına ne varsa revaç buluyor, ahenk kayboluyor, dilde susup kalıyor
Eğer beyin göçü hedefe ulaşmışsa
Nesil emniyeti talan edilerek dirlik tükenmişse, elem sende
Tükettiğin kadar derdin sahibi değilsen, aklıselim olarak nefesi tüketmiyorsan
San senin, şan dileyenin, bu atmosferde gönüllü kölelik geniş ekseriyetin, elbet bizim
Mustafa CİLASUN