Dile delen sevdanın ramıyla meşkin süruruna kandım ne yandım
Her hesabın rahlesinde nefesin müddetiyle mizana uzandım, hakikate daldım
Ne bir yar için sevdalandım ne fakirliğin fevkinde hülyalar yaşadım aşkı anlamadım
Giriftar olan bu ruhumla ülfeti kokladım
Her bir nazarın idrakinde nelere rastladım, ibrete ram olup kaldım
Yeisin her zerresinde, keşkelerin elemli hecesinde, tevdi edilen nefesin hikmetiyle
Yol arandım, sinemin yangınlığını aşka bıraktım, narın harında kokuyla sayıkladım
Bazen kör kuyularım melaline uzandım
Semanın vakarında acizliği yudumladım, ötenin hicranına bandım
Dile gelen ne varsa o an ağlayarak ummana akıttım, kalbimin hüznüyle kaldım
Neleri yaşamışsam, vicdanımla davalıysam, nefsin hadsizliğinde yolcuysam yandım
Ne akıl kar ediyor ne de iradem yetiyor
Esrarın mucibine ne hikmetse erişilmiyor, kalbim o inşirahı istiyor
Hüccet olarak ne varsa kifayet etmiyor, mücmel ayetler misali merakı celp ediyor
Hikâyelerin gizeminde ki esin, ruhumu ihata ederek alıp ötelere götürüyor, titretiyor
Öyle bir eşik ki ne dile gelirse vesiledir
Hissiyatım katreler misali bahtım için fevktir, evet, boynum eğiktir
Hasretine ram olduğum aşk, ne kutsi bir niteliktir, hevesten arî bir iksirin narıdır
Ne bir cefa bırakır ve ne de çilenin rahlesinden kaldırır, nefesin müddetinde ne hardır
Kul ki abat olduğu her ne varsa iradidir
Şuur, idrakim için akla ihtiyaçlıdır, bilgi olmazsa da yolda bırakır
Meşveret illaki farktır, cem olmak niye tavsiyeyi vakıadır, fakat ihlâsta şattır
Yol biter, yaprak düşer, sahifeler hicranla yürek için tüter, her göçende ektiğini biçer
Ağlamaktan zehrolan bade-i hicran ardır
Kalbi nazar firkat için farktır, zevk şayet bir kültür ise hakikatte vardır
Edep kim için kardır, vuslatın uhdesi ne letafetli hüzzamdır, nağmeler ağlatır
Dile gelen ve fakat söylenemeyen hüzün, nefesin için en büyük bahtiyarlıktır, aşktır
Mustafa CİLASUN