Ruhum ötenin hicranıyla ne serindir, gam iledir
İçim titredikçe, dilim çekildikçe, gözler hali fakirliğimle elem içinde
Ne söylesem kifayet etmez, kelimelerin yaşlılığı ifşaya erişmez lakin gönül dinlemez
Çalma kapımı artık hasret
Bir gir içine, bilmem ki kaç nefestedir bin bir dert
İnşirah olmayınca, gönül ummana doğru yol alınca, aşk olmayınca
Yaşamak keder, niteliksiz nefes neye kefalet eder, idrakten arî uğraşlar şimdide heder
Yüreğime ah sökün ediyor
Sine-i efkârım ayan olmayınca ne kadar acı veriyor
Nal sesleri çok derinden geliyor, boşalan hanlar şimdi halime gülüyor
Onca yazılan v anlamıyla yıllara sudur ederek okunan sevdanın içinden akan hicran
Ne arifler geldi geçti, göçtü
Nefesin ulviyetinden, kalbin hakikatinden dem vurdu
İki yanım var, bazen al al yanar ve bazen de kar misali zemheriye akar
Ar gönlümü ihata etmeyince ey yar, edebi mağdurluk, gözlerim aşkla sinemi yaralar
Bilirim dile gelen ve yakanı
Bağrımı dağlayan, sineme sancı yaşatan hasretin erkini
Dile gelen söz harlaşmadıkça, öz ram olduğu vuslatı anmadıkça nafiledir
Kadri kim bilir, nefes her zerresiyle duhul içindedir, sevda aşkla, aşk kalple iç içedir
Vakit ne hevesin, ne senindir
Beşer kalmak çelişkidir, akla zıt gerekçedir, kalp bilir
Kul mert olmadıkça, vicdanında aklanmadıkça, bir sarmaşık misali çiledir
O ne kadar latif görünse de, mekânı daraltır, kalbi uğraştırır, şavkı azaltır, tuzaktır
İradi olan her ne varsa tanıktır
Gül koparılınca yazıktır, laleler mahzunluk için yanıktır
Aşk, ne hevesin ve ne de nefesin odağıdır, o sevda için yanan kalbin sığınağıdır
Onu tatmak ve yaşamak, hasretin hicranından ayılmak, güle vakıf olmak demektir
Mustafa CİLASUN