Aydınlık adına her ne varsa çaresiz etrafa bakıyordu
Sine yanıyor, dil susuyor, yürek burkularak vaktin ilhamını yudumluyordu
Ruhumun hicranı yeniden başlayarak, haşyetin kollarında yalnızlığına ağlıyordu
Elbette ki tevdi edilen ne varsa
Merak haddizatında ihsan edilen akılla idrake açılsa
İnşirah kalbi ihata ederek saadetin süruruyla mavera dirliğini aşkla sunsa
Gönül mahzunluk yaşamasa, aşk hasretiyle yüreğimi burkmasa, gözyaşları dursa
Düşünmek niye kifayet etmiyor
İrşadın gerekçesi niye gayret ve izzette gizlenip gidiyor
Ruhum kalbim için aklıma müracaat ediyor, iradem zafiyete imrenip eriyor
Umutlarım hazan içinde neyi bekliyor, vücudum titriyor, takatim tükenip göçüyor
Gittiğim yerde kal gelme boş yere
Her neye kefalet ettimse yine başım bin bir dert içinde
Vicdanım ruhuma refakat edince, saflığım her zaman kalsın hüzünlü halimde
Aldatan olmayayım, alalanarak nefesimi arza bırakmayım, fakirliğimde kalayım
İnsan buya sual mi olur kullukta
Her neye tanzim ederek sin-i hasrettiğim aşk olmayınca
Hırçın sancılar kalbime temayüz ederek hakikatin sayfasını ruhuma anlatınca
Sessiz soluğum ve terennüm ettiğim inayet boşluğum, muvazenemi alaşağı ediyor
İşte o vakit ne yârin sesi duyuluyor
Ne suskun melalin çığlığı hakkıyla ruhuma ilhak oluyor
Nidam duyulmuyor, yüreğim ebedin yolculuğunda haşyeti titreyerek yaşıyor
Sinem daralıyor, gözyaşlarım durmuyor, nefesim etkisiz, gözler fersiz aşk diliyor
Ne vakit duyulur ve hissedilir meram
Haydi, bak yine içine alıyor ruhumu bu hüzünlü akşam
Nerde Şam, orda akşam diyen sineyi yâd ediyorum yaşadığım korku hardan
Rabbim gönlümü aç, kalbime inşirahın sürurunu kat, ihsan hazzını ruhumda yaşat
Mustafa CİLASUN