bilmiyordum..
hiç birşeye vakıf değildi titrek yüreğim
ağlardım küçükken dahi rutubetli duvarların dibinde dizlerimin üstüne çöküp
küf kokulu odada..
ağlardım..annemi bile çağırmadan..
yalnızca
Allahım!...diyerek..bir ses vardı lakin..
heseferinde içime garip garip akan bir teselliydi
bahçemizdeki güvercinin o hazin sesi..
sanırdım ki bir başka aleme dalmışım
ellerimde bir altın ve
sımsıkı yumduğum gözlerimi açsam
sanki cennette uçacağım
sanki güvercin olup...
ona kavuşacağım.
bitecek sandım her gün
minik yüreğimdeki koca yalnızlık
ağlıyordum...hergece düşünce ay pencereme
her gece düşümde ,
ararken ...terü taze zihnimde
anlatırlardı hikayelerde bir şehadeti
bir peygamberi...ve cenneti
şimdi hala ağlıyorum
hasretin gaflete perde olamamıştı
rahmetin her yüze güneşler çaksada
bir bir lokmalar nutkuma düğüm atsada
yetimliğine yanmış ...
bu garip ümmetin haline
pervasız bir asırdan
bir iki kelime de ediyorum başım yerde...
ağlıyorum..evet belki kovalayıp gündüzleri sahte gülüşlerle..
içimde feryat feryat...her gece
kopan fırtınalardan kalan bir nefes kadar samimiyetle..
ağlıyorum
Kuran varken hanemde...nasıl kör kalmış bu ben diye?
bu öz niye?
Yasin !...
ne hirayı ne resulu anlamadığıma
ağlıyorum...
hani yüzüne bakacak yüzü bulamadığıma...
Bir satırında dönüp dönüp dil biçare...
gönül lime lime yarılmazda...
kayalık mıdır bu sine...
Çözülmezmi dizleri nefsimin
korkmazmısın be hey...divane
ağlıyorum bak...
ağlıyorum işte
rabbimden hakkıyla korkmadığım için...
o korku gününe...
belki bir iki imzam düşer de yazarlar defterime...
o dünyada tevbe eder...
ağlardı diye...
ağlıyorum.
Bekke
[ses]http://www.fileden.com/files/2008/11/9/2180878/My%20Documents/.-.mp3[/ses]