.bbcode_container {width: 50%;} Ölürsem Üzülüp, Ağlama!




Yar…
Hasretin bir hicranı var
Yıllarca ruhuma firkat zerk eder,
Bilmem ki bu nasıl keder
Ne kelam yeter, ne risale içimi teskin eder,
Her geçen lahza hüzün vaat eder
Düşen yaprakta, ağlayan çocukta,
Kanadı kırılan kuşta, mahzun
Bakan her nazar, sineme çile eker

Nefes
Ne kadar acizleşiyor
Şevk hali terk ediyor, takat
Bilmem ki nereye gidiyor
Melülleşen, bitap düşen, boyun büken
Bu kalp hangi dilden kal ediyor
Anlaşılmaz olan hicranım,
Sukut ettiren gamım, gözyaşı döktüren
Figanım, nedense duyulmuyor

Kalbime
Bir hançer saplansa
Bir ömür sabreden ah u zarım
Gün yüzüne çıksa
Hangi gülen yüz, tebessümü
Esirgemeyen göz, umut bahşeden
Her söz ruhuma bir şeyler anlatsa
Gönlüm ayılsa,
Ruhum hicrana kanmasa, zihnim
Tarumar olmasa, muvazenem
Hiç bozulmasa çok mu istiyorum

Ne vakit
Gözlerimi açsam
Rabbime hamt ederek,
Mağrurluktan kurtulsam
Acziyetin her sahnesinde mukim olan
Yerimi bulsam, miskinliğimi bıraksam
İşte o vakit bilmem ki yüzüm güler mi?
Ecel anı bu kalbi kabul eder mi?
Suallerini unutsam

Ah sulu
Gönül neler söylersin
Niçin arlanmadan derdini ayan
Eder üzülürsün
Külli irade ne söyler, her nasip
Vaktini bekler, emel
Sevdanın mayası değilmiş meğer
İnsan aklını ve idrakini dikkate almalı,
Bilgi ve şuur nispetinde iradi olmalı,
Göz kararmamalı mı dersin

Mustafa Cilasun