Orjinal boyutu icin tiklayin 960x720px.
Bilmem ki
Lahzanın hangi renginde
Ruhumun hicran sahnelerinde
Yüreğimin dinmeyen buğulu ümitlerinde
Bekliyorum, sabrediyorum, gözyaşlarımı siliyorum
Asla sitem etmiyorum, andıkça serinliyor, hamt ediyorum
Ne vakit düşlesem
Hülyaların feyzinde nefeslensem
Seni hiç görmesem, tenine dahi değmesem
Ve fakat derin bir firkatle sinemde ki muhabbetle göçsem
Hiç değilse ötelerde beklesem, suhuletinle yetinip sevinsem
Her harf ve hecede ve kelimelerde ruhumu aşka teslim etsem
Ceylanlar subaşındayken
Leylaklar şevkle rengârenk açarken
Kelebekler sessiz ve nezaket içinde ümitlerine uçarken
Sabreden ve zikreden dervişin, hasret içindeki bir nefesin
Aynanın karşısında suretine saatlerce hevesle bakan güzelin
Düşlerinde tebessüm eden, gülmeye muhtaç mahzun kimsesisin
Boynu bükük melülleşenin
Kuytu ve sessiz tepelerde gözyaşı döken çaresizin
Sabra minnet eden, zatı celalini hatırladıkça hislenen
Edebi, iffeti, halveti, izzeti, şeref ve haysiyeti ulvi olan kederin
Ruhunun ve kalbinin yüceliğinde tevazuu eden o ecir sahibinin
Hevesten, heva, vehim ve zandan arınmış aklın ve vicdan ehlinin
Senin rızana boyanan
Yaşamak için değil, niteliği bulunan
İkinci bir doğumun idrakiyle zatına kulluk yapan
Ruhsat ve maslahattan ziyade azimeti tercih etmekle yetinen
Çile ve cefanın halinde suhulete erişen, tebessüm edebilen yaran
Bu kadar edep ve ehliyete erişmiş dost, refiklerin zümresinden eyle(Âmin)
Mustafa Cilasun