Sinema
Tale Of Despereaux - despero 2009   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 01-04-2009 (07:13)   Son Mesaj: 01-04-2009 (07:13)    Cevap: 0    Gösterim: 1586  

    01-04-2009

    Tale Of Despereaux - despero 2009

    Yönetmenler: Sam Fell, Gary Ross, Rob Stevenhagen Tale Of Despereaux - despero 2009 Filminden Resimler Seslendirme Kadrosu: Robbie Coltrane, Ciaran Hinds, Dustin Hoffman, Kevin Kline, Christopher Lloyd, William H. Macy, ...

    Film Puani: 0 üye puan vermiştir / 10.00


    Yönetmenler: Sam Fell, Gary Ross, Rob Stevenhagen
    Tale Of Despereaux - despero 2009 Filminden Resimler Seslendirme Kadrosu: Robbie Coltrane, Ciaran Hinds, Dustin Hoffman, Kevin Kline, Christopher Lloyd, William H. Macy, Stanley Tucci, Tracy Ullman, Emma Watson, Sigourney Weaver
    Yapımcılar: Allison Thomas, Gary Ross
    Senaryo: Gary Ross (Kate DiCamillo’nun aynı adlı kitabından)
    Müzik: Dave Stewart, Glen Ballard, William Ross
    Framestore CFC – Larger Than Life Productions - Universal Pictures

    Vizyon tarihi
    23.01.2009


    PRODÜKSİYON NOTLARI:



    Bir zamanlar çok uzaklardaki Dor krallığında büyüleyici güzellikte bir hayat vardı. Her tarafta neşe dolu kahkahalar duyuluyor, insanlar ağızları sulandıracak kadar nefis çorbalar içerek keyfine bakıyordu. Ancak meydana gelen müthiş bir kaza sonucunda ülkenin Kral’ının kalbi kırılırken Prenses acılara boğuldu, ülke halkı umutsuzluğa sürüklendi. Güneş ışığının üzerinden çekildiği topraklarda her yer kasvetli gri renge büründü.Desperaux Tilling doğuncaya kadar da böyle devam etti…
    Cesur ve yetenekli bir fare olan Desperaux’un küçük cüssesine kıyasla çok büyük hayalleri vardı. Kocaman kulaklarıyla kıyaslandığında vücudu küçücük kalsa da, çaresizlik ve korku dolu bir hayat sürmeyi kabul etmedi. O kaderinin bir noktasında, taparcasına sevdiği şövalye masallarındaki gibi kutsanmış bir yaşam olduğuna inanmaktadır.


    İçinde yaşadığı toplumun bir fareden beklediği kurallara uymayınca ülkesinden kovulunca, kendisi gibi dışlanmış iyi kalpli bir sıçan olan Roscuro ile arkadaş olur. Roscuro aynalara bakamamakta, kendi hemcinslerinin yaşadığı yeraltının soğuk ortamından uzaklarda bir yaşam hayali kurmaktadır.
    Desperaux, dünyayı çarpık bakış açısından ötesini göremeyen Prenses Rea’yı kurtarma girişimlerini başlatır. Ancak ufak bir sıçan olan Roscuro, prensesin yüksek boyu karşısında acı verici bir aşağılık duygusuna kapılmış, bu durum onun bunalıma girmesine yol açmıştır.


    İki kafadar, birbirine paralel giden maceraları sırasında, prenses olmak isteyen hizmetçi kızdan; yeraltının karanlık köşelerinde yaşayan lağım farelerinin insanlardan intikam alma planları yapan şeytani ruhlu liderine kadar rengarenk karakterlerle karşılaşırlar. Desperaux inatla mücadele etmektedir ama Roscuro’nun artık dayanacak gücü kalmamıştır.
    Desperaux ile Roscuro’nun dünyaya bakışını –ve tabii kendilerini- sonsuza kadar değiştirecek yolculuğu, kalenin pırıl pırıl parlayan yüksek kulelerinden, Dor’un kanalizasyonlarının en karanlık köşelerine kadar her yerde devam ederken ikisi arasındaki dostluk sınavdan geçecektir.
    Cesaret, bağışlama ve kurtuluş masalında küçük bir fare, dış görünümün hiç de önemli olmadığını göstermek için sadece küçücük bir ışığın bile yeterli olduğunu tüm dünyaya öğretecek.


    Kitap ve Yazarı Hakkında
    Kate DiCamillo, hem genç hem de yetişkin okurlar arasında olağanüstü popüler bir yazardır. Yazdığı kitaplar tüm dünyada 7 milyondan fazla satıldı. Son derece güçlü tema ve konularının yanısıra güzel ve şiirsel stiliyle de tanınır. Bu özellikleri sayesinde “Amerika’nın En Sevilen Hikaye Anlatıcısı” ünvanını kazandı.



    Kate DiCamillo’nun yazdığı “The Tale of Despereaux, 2004 yılında eleştirmenlerin en çok övgüsünü kazanan kitaplardan birisi oldu. Çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül kazandı. 2003 yılında ciltli formattaki ilk yayınından başlayarak 2006’daki karton kapak formatındaki yayınına kadar sürekli olarak best-seller listelerinde kaldı.
    Kitaptaki evrensel tema sayesinde dünyanın her yerindeki okurlarla bağlantı kurmayı başardı. The New York Times gazetesinin en çok satan kitaplar listesinde 100 haftadan fazla kaldı. 24 farklı dile çevrilerek ABD dışındaki ülkelerde 2 milyon satış rakamına ulaştı.


    KARAKTERLERİ TANIYALIM

    Despereaux
    Cesur, heyecanlı ve becerikli bir faredir. Koşarken çeşit çeşit muziplikler yapan kocaman kulaklı ufak tefek cüsseli sevimli bir arkadaştır. Asil ruhlu ve cesur bir fare olan Despereaux, çevresini karan karanlık ve karamsar havaya hiç aldırmadan diğerlerinin hep iyi yanlarını görür, asaletin herşeyin üstünde olduğuna inanır. Ülkesine ışık getirecek maceraya atıldığında kahramana dönüşecektir.


    Miggery Sow
    Basit ama imkansız bir hayalin peşinde olan yarım akıllı ama kararlı bir hizmetçi kızdır. Amcası tarafından her gün alay edilen bu domuz çobanı kızın tek arzusu prenses olmak, kendisinden esirgenen ihtişamlı bir hayat yaşamaktır.


    Roscuro
    Karanlıklarda yaşayan ve ışıkla dolu bir dünya özlemi çeken iyi kalpli bir sıçandır. Kendisinin aslında bir insan olduğunu düşünen yanlış anlaşılmış bir yaratıktır. Diğerlerinin neden kendisinden kaçtığını bir türlü anlayamayan Roscuro, anlaşılma isteğiyle yanıp tutuşur ve sıçanların karanlık dünyasından kaçma isteği duyar. Çok yer gezip görmüş bilge kişilikli bir sıçandır. İnsanların ona davranış tarzlarından daima çok incinmiştir.
    Botticelli
    Lağım farelerinin hain ruhlu lideridir. Son derece üçlü ve kesin otorite sergileyen Botticelli, insanlardan ve ışıktan nefret eder, işkence yapmaya bayılır. Ufak tefek Despereaux’un yiğitlik dolu macerasında ona son derece güçlü bir düşman olacaktır.


    Prenses Pea
    Dor Kraliçesi olan annesini kaybettikten sonra yalnızlık ve çaresizlik duygularıyla kendisini harap eden genç bir bayandır. Hayallerindeki prensinin gelmesini, kasvetli ve keyifsiz hayatından kurtarmasını umutsuzca bekler. Karanlık ve ruhsuz hayatından bıkmış usanmıştır. Despereaux ile tanışınca onda keyifli bir arkadaşlık ve kahraman ruhu bulur.


    Lester
    Despereaux’un utangaç ve ürkek ruhlu babasıdır. Hayattaki tek isteği, en küçük oğlunun doğru düzgün bir fare olmayı öğrenmesidir. Lester’a göre iyi bir fare olmanın ön koşulları, çok çabuk saklanmayı bilmek, hızlı koşmak ve korku dolu bir yaşamı sorgulamamaktır. Despereaux’un kuraldışı davranışlarından dehşete kapılan Lester’ın tek isteği, herkesin kanunlara itaat etmesidir.


    Andre
    Kraliyet sarayının aşçısıdır. Dor Krallığı’nın kraliyet sarayında çalışır. Vatandaşları için her yıl yepyeni bir çorba icat etmekle sorumludur. Talihsiz bir kaza sonucunda Kral’ın ülkede çorba içimini yasaklaması üzerine bunalıma girer. Despereaux’a macerasında büyük destek sağlayacaktır.


    Gregory

    Saray gardiyanıdır. Çok sevdiği birisini kaybetmiş olması nedeniyle büyük acılar çekmiştir. Esrarengiz bir geçmişi vardır. Uzun zamandır kayıp olan aile üyesini bulma umutlarından artık vazgeçmiştir.


    Anlatıcı



    “The Tale of Despereaux”un anlatıcısı, direkt olarak izleyiciye seslenir. Öykünün akışı boyunca onlara rehberlik eder, küçük farenin büyük dünyasında ilerlemesini sağlar.


    MEKANLARI TANIYALIM



    Dor Krallığı



    Büyüleyici ve cezbedici bir ülkedir. Yılın en hareketli ayında bu ülkeye gireriz. Nasıl ki Fransa peyniriyle, Belçika çikolatasıyla ün kazanmışsa, Dor ülkesi de birbirinden harika çorbalarıyla dünya çapında üne ulaşmıştır.
    Sarayın flamaları çorba kasesi desenleriyle dekore edilmiştir. Kraliyet ailesi mensuplarının taçlarına çorsba kaşığı şeklinde süslemeler yapılmıştır. Ülkenin vatandaşları her yıl düzenlenen Kraliyet Çorba Gününde toplanıp Andre’nin o yıl için keşfettiği çok özel çorbanın tadına bakarlar.
    Dor kalesinin gökyüzüne yükselen kuleleri son derece görkemlidir. Kulelerin altın renkli sivri tepeleri ışıl ışıl parlamaktadır. Kalenin yamaçlarının dibinde küçük bir liman görebilirsiniz. Burada ağzına kadar yiyecek dolu gemiler demirlemiştir.


    Farelerin Dünyası



    Kraliyet sarayının duvarlarının içindeki Fareler Dünyası, insanların artık kullanmadığı birtakım objelerin farelere özgü yaratıcılıkla yeniden kullanılır hale getirildiği küçük ve büyüleyici bir evrendir. Oz ülkesiyle Gulliver’in Lilliput ülkesine benzer özellikler taşıyan bu minyatür toplum son derece çalışkan ve sistematik bir toplumdur.
    Aslında bu ülkedeki mekanlar, küçük ev aletlerinin çeşitli amaçlarla kullanılmasından oluşmuştur. Bir bıçak orada parklardaki oturma yeri işlevi görürken bir tencerenin halka açık havuz işlevi üstlendiğini görürüz. Küçük bir el çıngırağından kocaman bir çan kulesi yapıldığını görebilirsiniz.
    Farelerin oturduğu evler, çöpe atılmış kutu ve sandıklardan yapılmıştır. Bu evlerde yaşamakta olan fareler, kendilerinden ne yapılması isteniyorsa onu yaparlar. Sadece bir tanesi hariç…


    Sıçanların Dünyası



    Kraliyet sarayının mahzenlerindeki Sıçanlar Dünyası, karanlık, rutubetli ve soğuk bir yerdir. Dor ülkesinde yasadışı hayvanlar kabul edilen sıçanlar artık bu ülkede yaşamaktadırlar.


    Sıçanların Dünyası aslında sarayın kanalizasyon sisteminin parçası olarak şekillenmiştir. Ancak herşey kemirgenlerin perspektifine uygundur. Bu dünyanın zemini lağım sularıyla kaplıdır. Uzaktaki gölün karşı kıyısında bir kolezyumun (amfitiyatro) silueti görünmektedir. Orada bir köprünün suya batmış kemerlerini ve alev ışıklarıyla yıkanan açık alanı görebilirsiniz.
    Sıçanlar Dünyası kelimenin tam anlamıyla Hollandalı ressam Bosch tarzında bir evrendir. Hiçbir ışık huzmesi oraya girmeye bile cesaret edemez. Binalar yıllar önce ölmüş mahkumlardan geriye kalan korkunç görünümlü kemiklerinden ve kireçleşmiş kafataslarından yapılmıştır.


    Köyün tamamı çöpe atılmış malzemelerden ve kentin çeşitli yerlerinde bırakılıp unutulmuş incik boncuktan oluşmuştur. Bu dünyada bulunabilecek malzemeler arasında yağlı bir kaşık, bir piliç bacağı, parlak renkli bir gözlük ve kirli görünümlü bir mezar taşına her an rastlayabilirsiniz. Kısacası bu dünyada yaşayanlar bir sıçan olmanın gereği neyse o şekilde bir yaşam sürerler!