ÇÖLDE GİZLİ BEZGİNLER



bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi

öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni

yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran

akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan

bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek

şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek

sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında

bahar şenlikleriyle. Sürdüren ellerini yangın borularında

şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından

burda biter düğün. Gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından

gemilerimiz saklanır. Ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların

saplandık tadına. Durduk alnında yüreğe vuruşların

yollar sellere gider. Açılır parklar artık kuşlar dağılır

bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır

çizildi yalnızlar. Senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde

geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. Kürek sesleriyle

koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından

sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından

oturur iki bakış ormanından gerilip bir masaya kollar

uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular

bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından

su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan

biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık

sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık

sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım

sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım

Cahit Zarifoğlu