Ben de Necip Fazil üstadi siirlerinden tanirim ve cok arastirma yapmis olmasamda siirleri okundugunda taninabilir bir yazi sekli vardir. Her nedense bu siir o nun tarzina cok uymuyor. Münazara ediyoruz ...
Necip Fazil in anlayamadigim, ne icin yazdigini merakta ettigim bir siirdir. Fikrim manasiz bir siir diyor ama bir amac güdüyordur elbette.
şimdi hata ediyorsunuz dicem ama nerde biliyormusunuz...
bizede söyleyinde bizde anlayalım değil mi?
farkında değiliz belki;nedir abukluk ...ben hiiiç anlamam edebi sanatlardan?
siz ne anlıyorsanız normal bir uslub ile neden anlatmıyorsunuz ki?
Kolayı var bunun,
Hemen SAKARYA TÜRKÜSÜNÜ bulun okuyon, sonra bu şiiri okuyun,
Aradaki zevki ve estetiği kendiniz keşfedin.
Şiir, sanatsal bir yemek gibidir, hem göze hem ruha zevk verir.
Ben de Necip Fazil üstadi siirlerinden tanirim ve cok arastirma yapmis olmasamda siirleri okundugunda taninabilir bir yazi sekli vardir. Her nedense bu siir o nun tarzina cok uymuyor. Münazara ediyoruz ve bu sayede bilmediklerimizi ögreniyor bildiklerimizi pekistiriyoruz insaallah.
Birincisi, şiir, bir haberin açıkça ilânı üzerine kurulmamalıdır. Bu düzyazının, dahası bilimin metodudur. Didaktik ve politik şiirlerde bu hataya düşülmektedir. İkincisi, şiir, vezin ve kafiyenin kolaylığına sığınmamalıdır.Dış yapı düzgün bile olsa, şiirin muhtevası boşsa; bir haberden yoksunsa, böyle şairler şiirde ileri gidemezler; kısa sürede devre dışı kalırlar. Necip Fazıl, kafiye ve veznin, şiiri, birtakım “adî lâf tertipleri”nden (476) ayırdığını; ama sadece bu ayrım üzerine kurulan şiirin bir sahtekârlık olduğunu belirtmektedir. Necip Fazıl’da şiir bu iki husus arasındaki sentezden, gerilimden doğmaktadır. Necip Fazıl, şiirin taşıdığı özle, bu özün sunulduğu biçim arasında, birbirini elimine etmeyen, birini öbürüyle denetleyen bir yapı kurulmasını önermektedir. Bu yapıda, şiiri dış yüzeyden ibaret görerek, sadece kafiye ve vezin üzerine kuran anlayışın farkında olmadığı bir iç yapı vardır.