<HR style="COLOR: #f2f2f2" SIZE=1><!-- / icon and title --><!-- message -->Sükûtumun baş-harfi,
Elemlerimin cümle hecesi!
Adın dokununca içime,
Yüreğim cevap/sızlanıyor...
Sancılı g(s)öz/yaşı vardiyalarımda,
Kirpiğime takılan hüzünler,
Ovaladıkça g(s)özyaşlarıma batıyor...
Hergün kaçak bindiğim seferlerde,
Senden bana dönemiyorum!
Omuzladığım can kırıklarım, ellerimde sızlıyor...
An be an yeni bir acıya doğrulup,
Çöküyorum dizüstü ölümlere!.
Virgülü kayıp,
Noktası kalın puntolu bir sevda taşıyor ceplerinden..
Bense kefenle(ye)miyorum heceleri!
Recmettiğin seslerinin,
Ardı sıra sus-a-mıyorum!
Ağız dolusu çığlık biriktiriyorum!...
Her satır başı hüzünlerdesin,
Silkelesemde dökülmüyorsun, satırlarımdan!
Düşlerimi giyotine kurban ettiğinden beri,
Iraksak bir vuslatın provasındayım hala!
Gökyüzünün kirpiklerimden kaydığını hissediyorum..
Ve üstüne düştüğümü devrik bir hayatın..
Yitik ömrümün ücra köşelerinde,
Adım başı hep sen varsın!
Acıya bulanmıs hüznümüzü
Hep senle yuğuyorum yâr!
Düş/tü, kırıldı zaman ellerimizde!
Dağıldı, toplayamıyorum!
Çıkmış rayından ömrümün sevinci,
Neresinden çekersem çekeyim,
Bu acıya bir sevinç yamayamıyorum!
Yine bir leyl sükûtunda yâr,
Kuşan sevda sözlerini!
Ellerinde güneşlerle,
Eskisi gibi,
Karanfil rengi düşlerinle gel!
Söndür elemin nârını!!
Ve topla cümle sözlerini,
İmlâsı bozuk düşüme,
Değdir harflerini!
Ver elini!
Kan revan olsun gidişler!.
Ver elini!
...............................
Tut artık düşlerimin ellerinden!
Ya da azat et!!
Azat et beni kendinden!!......
İkibinsekizi yılın,
Onbeşi Nisanın,
geceydi,
Şehirde yağmur...