affetsin beni günahlarım
bileklerimde giderek derinleşen kesik
sen ve solgunluğum; gökyüzü
ayın elinde büyüyen acım
bir sakarlığım ben diyorum
bir paltom bile vardı bir zaman
duymuyor kimse
biri sesleniyor ordan
-çık da eğlendir bizi
ıı. ah kime seslensem sen değilsin
ben burada
sesimde bozkırın nezaketi
bozkırın hıncı
kan ve bilgelik
ah bir yere döküldüm ki sonsuz
uzak desem, eski desem
ve sökülüp gelen ayrılık
tercih ve felaket
biri sesleniyor
-çık da avut bizi
ııı. ama bu sokak, bu arka bahçede
ağır ağır geçiyorum boşluğun içinden
ey boş odaların hıncı
çekmecelerin, rafların uykusu
ey yeni sözlerdeki buğu
içli adamların kaldırdığı cenaze
işte döndüm ve oturdum eski masama
pikapta “yalan dünya” her şey bomboş
çayda eski bir keder
havada gecenin huyu
biri…
ıv. biliyorum, iyi olmadı bu prova
biliyorum dört mevsim, bir yıl, kara proletarya
gurme mi olsam şimdi, kanaat önderi mi
ah cebimdeki çakıyla kazıdığım masal
ki acının sesi var, söylemiştim
bir alık yüzüyle geçtim salondan
ve unuttum ardımdan söylenenleri
taşa dönüştüm, yağmura ve kışa
üçünün de belleği yoktur diyorlar oradan
-hadi çık da unut bizi
Selim Temo