Kalbi besleyen ana damarlardaki daralma ve tıkanmalar sonucu oluşan koroner kalp hastalıkları, Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. İşte yapılması gerekenler;Ceyda Erenoğlu'nun haberi
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalp krizinden ölümlerin en çok hastane öncesi gecikmelerden kaynaklandığını ve bunun yüzde 25"lerde seyrettiğini söylüyor. 2000"li yıllardan önce kalp krizi geçiren hastalardan hastaneye ulaşanların yaklaşık yüzde 20"si hayatını kaybederken, günümüzde konuyla ilgili bilinçlenme ve teknolojinin gelişmesi sonucunda bu oranın yüzde 10"a kadar düştüğü belirtiliyor.
KALP KRİZİ BELİRTİ VERMEYEBİLİR
Göğüs bölgesindeki ağrı, basınç ve sıkışma hissi, kalp krizinin en tipik belirtilerini oluşturuyor. Bu yakınmalar göğsün sağ, sol veya ortasında hissedilebiliyor. Omuz ve kollara da yansıyan ağrı ve uyuşmalar bazen sadece çene bölgesinde hissediliyor. Ayrıca nefes alamama ve boğulma hissi, soğuk terleme, çarpıntı,mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi de kalp krizinin diğer belirtileri arasında bulunuyor. Kalbin arka ve alt kısmına ilişkin damar tıkanıklıkları ise sadecemide bölgesine yansıyan ağrılar veyamide yanması şikâyetiyle sinyal verebiliyor. Sorunu mide ilaçlarıyla geçiştirmekse hastanın hayatını riske atıyor. Kalp krizi, özellikle diyabet hastalarında hiçbir belirti vermeden de gelişebildiği için bu hastaların hiçbir yakınmaları olmasa da düzenli olarak kardiyolojikmuayeneden geçmeleri yaşamsal önemtaşıyor.
KADINLARDA FARKLI SİNYALLER VERİYOR
Kalp krizi kadınlarda çoğu kez göğüs ağrısı yerine, nefes darlığı, mide ağrısı, yanma, bulantı, çarpıntı, yorgunluk, kusma ve halsizlik gibi belirtiler veriyor. Orta yaş grubundaki erkeklerde kalp krizi, kadınlara oranla daha çok görülse de,menopozdan sonra bu risk, koruyucu hormonların azalması, göbek çevresindeki yağlanma, metabolik hastalıkların artması ve hareketin azalması gibi nedenlerle kadınlarda hızla artıyor ve daha ölümcül olabiliyor.
İLK BİR SAAT ÇOK ÖNEMLİ
"Altın standart" olarak adlandırılan ilk saat içerisinde damar açıcı tedavi uygulanırsa, kalp kasının zarar görmesi büyük ölçüde önlenebiliyor. Damar uzun süre tıkalı kalırsa, kalp kası geri dönüşsüz şekilde hasar görüyor ve hasta, kalp krizini atlatsa bile uzun dönemde kalp yetmezliği gelişebiliyor.
AMBULANSI BEKLEYİN
Hastanın kargatulumba taşınarak özel bir araçla hastaneye götürülmesi sakıncalı bulunuyor. Bunun yerine hastanın ya tamdonanımlı bir ambulans ile yine donanımlı bir hastaneye ulaştırılması ya da sağlık ekibinin eve gelmesinin beklenmesi gerekiyor. Beklerken hastanın bol oksijenli bir yerde, dinlenebileceği bir pozisyonda tutulması; bilinci açık ve kalp krizi geçirdiğinden emin olunması halinde ise bir dilaltı hapı verilmesi veya aspirin çiğnetilmesi öneriliyor.
KRİZ SONRASINDAKİ 24 SAAT ÇOK RİSKLİ
Kalp krizi geçirdikten sonraki 24 saatte krizin tekrarlama olasılığı en yüksek seviyede görülüyor. Bu süreçten sonra risk azalmakla birlikte, yaşamboyu devamediyor. Uygun ilaç tedavisi ve yaşamtarzı değişiklikleriyle riski en aza indirmek mümkün oluyor.
PANİK ATAK MI, KALP KRİZİ Mİ?
Günümüzde oldukça sık rastlanan bir ruh durum bozukluğu olan panik atak, sıklıkla kalp kriziyle karıştırılıyor. Çünkü atak sırasında görülen bazı belirtiler; özellikle de göğüs ağrısı ve çarpıntı, kalp krizi sırasında da ortaya çıkıyor. Ancak hastanın öyküsünün alınması ve EKG, çok kısa sürede ayırıcı tanı yapılmasına olanak sağlıyor.
10 YILLIK KRİZ RİSKİ TESPİT EDİLEBİLİYOR
"Framingham Skorlaması" olarak isimlendirilen risk değerlendirme sistemiyle kişinin 10 yıl içinde kalp krizi geçirme riski olup olmadığı önceden tespit edilebiliyor. Bu değerlendirme sisteminin "tahlil" ve "doktormuayenesi" olmak üzere iki ayağı bulunuyor. Öncelikle; yaş, cinsiyet, kilo, sigara kullanımı, egzersiz yapma ve yeme alışkanlıkları gibi pek çok soruyla, başvuran kişi hakkında bilgi ediniliyor ve risk faktörleri tespit ediliyor. Ardından bir dizi tahlil uygulanarak kandaki bazı maddelerin değerleri belirleniyor. Daha sonra sonuçlar değerlendirilip kişinin 10 yıllık kalp krizi riski yüzde olarak bildiriliyor.
Habertürk
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalp krizinden ölümlerin en çok hastane öncesi gecikmelerden kaynaklandığını ve bunun yüzde 25"lerde seyrettiğini söylüyor. 2000"li yıllardan önce kalp krizi geçiren hastalardan hastaneye ulaşanların yaklaşık yüzde 20"si hayatını kaybederken, günümüzde konuyla ilgili bilinçlenme ve teknolojinin gelişmesi sonucunda bu oranın yüzde 10"a kadar düştüğü belirtiliyor.
KALP KRİZİ BELİRTİ VERMEYEBİLİR
Göğüs bölgesindeki ağrı, basınç ve sıkışma hissi, kalp krizinin en tipik belirtilerini oluşturuyor. Bu yakınmalar göğsün sağ, sol veya ortasında hissedilebiliyor. Omuz ve kollara da yansıyan ağrı ve uyuşmalar bazen sadece çene bölgesinde hissediliyor. Ayrıca nefes alamama ve boğulma hissi, soğuk terleme, çarpıntı,mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi de kalp krizinin diğer belirtileri arasında bulunuyor. Kalbin arka ve alt kısmına ilişkin damar tıkanıklıkları ise sadecemide bölgesine yansıyan ağrılar veyamide yanması şikâyetiyle sinyal verebiliyor. Sorunu mide ilaçlarıyla geçiştirmekse hastanın hayatını riske atıyor. Kalp krizi, özellikle diyabet hastalarında hiçbir belirti vermeden de gelişebildiği için bu hastaların hiçbir yakınmaları olmasa da düzenli olarak kardiyolojikmuayeneden geçmeleri yaşamsal önemtaşıyor.
KADINLARDA FARKLI SİNYALLER VERİYOR
Kalp krizi kadınlarda çoğu kez göğüs ağrısı yerine, nefes darlığı, mide ağrısı, yanma, bulantı, çarpıntı, yorgunluk, kusma ve halsizlik gibi belirtiler veriyor. Orta yaş grubundaki erkeklerde kalp krizi, kadınlara oranla daha çok görülse de,menopozdan sonra bu risk, koruyucu hormonların azalması, göbek çevresindeki yağlanma, metabolik hastalıkların artması ve hareketin azalması gibi nedenlerle kadınlarda hızla artıyor ve daha ölümcül olabiliyor.
İLK BİR SAAT ÇOK ÖNEMLİ
"Altın standart" olarak adlandırılan ilk saat içerisinde damar açıcı tedavi uygulanırsa, kalp kasının zarar görmesi büyük ölçüde önlenebiliyor. Damar uzun süre tıkalı kalırsa, kalp kası geri dönüşsüz şekilde hasar görüyor ve hasta, kalp krizini atlatsa bile uzun dönemde kalp yetmezliği gelişebiliyor.
AMBULANSI BEKLEYİN
Hastanın kargatulumba taşınarak özel bir araçla hastaneye götürülmesi sakıncalı bulunuyor. Bunun yerine hastanın ya tamdonanımlı bir ambulans ile yine donanımlı bir hastaneye ulaştırılması ya da sağlık ekibinin eve gelmesinin beklenmesi gerekiyor. Beklerken hastanın bol oksijenli bir yerde, dinlenebileceği bir pozisyonda tutulması; bilinci açık ve kalp krizi geçirdiğinden emin olunması halinde ise bir dilaltı hapı verilmesi veya aspirin çiğnetilmesi öneriliyor.
KRİZ SONRASINDAKİ 24 SAAT ÇOK RİSKLİ
Kalp krizi geçirdikten sonraki 24 saatte krizin tekrarlama olasılığı en yüksek seviyede görülüyor. Bu süreçten sonra risk azalmakla birlikte, yaşamboyu devamediyor. Uygun ilaç tedavisi ve yaşamtarzı değişiklikleriyle riski en aza indirmek mümkün oluyor.
PANİK ATAK MI, KALP KRİZİ Mİ?
Günümüzde oldukça sık rastlanan bir ruh durum bozukluğu olan panik atak, sıklıkla kalp kriziyle karıştırılıyor. Çünkü atak sırasında görülen bazı belirtiler; özellikle de göğüs ağrısı ve çarpıntı, kalp krizi sırasında da ortaya çıkıyor. Ancak hastanın öyküsünün alınması ve EKG, çok kısa sürede ayırıcı tanı yapılmasına olanak sağlıyor.
10 YILLIK KRİZ RİSKİ TESPİT EDİLEBİLİYOR
"Framingham Skorlaması" olarak isimlendirilen risk değerlendirme sistemiyle kişinin 10 yıl içinde kalp krizi geçirme riski olup olmadığı önceden tespit edilebiliyor. Bu değerlendirme sisteminin "tahlil" ve "doktormuayenesi" olmak üzere iki ayağı bulunuyor. Öncelikle; yaş, cinsiyet, kilo, sigara kullanımı, egzersiz yapma ve yeme alışkanlıkları gibi pek çok soruyla, başvuran kişi hakkında bilgi ediniliyor ve risk faktörleri tespit ediliyor. Ardından bir dizi tahlil uygulanarak kandaki bazı maddelerin değerleri belirleniyor. Daha sonra sonuçlar değerlendirilip kişinin 10 yıllık kalp krizi riski yüzde olarak bildiriliyor.
Habertürk