Kanser olmaktan korkulduğunu, ancak risk grubundaki kişilerin gerekli kanser taramalarını yaptırılmadığı ortaya çıktı.Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi tarafından Trabzon'da 5 bin 204 kişinin katılımıyla yapılan ''Kanserden Korkma Geç Kalmaktan Kork'' isimli araştırma, kanser olmaktan korkulduğunu, ancak risk grubundaki kişilerin gerekli kanser taramalarının yaptırılmadığını ortaya koydu.
KTÜ Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dr. Gülşah Bayçelebi'nin uzmanlık tezi olarak Trabzon merkez ve ilçelerinde 4 bin 282'si kadın, 922'si erkek olmak üzere toplam 5 bin 204 kişi ile görüşerek, insanların kansere önlem olarak tarama yaptırıp yaptırmadıklarını araştırdığını söyledi.
Taramaları faydalı olduğu yönünde kesin kanıt bulunan meme, bağırsak, prostat ve rahim ağzı kanserine yönelik yapılan araştırmanın, 2010 yılının ilk aylarında başladığını ve yeni sonuçlandığını belirten Prof. Dr. Aydın, ''Toplam 4 bin 282 kadının katıldığı meme kanseri tarama oranları kadınların yüzde 23'ünün kendi kendine meme muayenesini bildiğini ve yaptığını gösteriyor. Yüzde 10'u doktora meme muayenesi, yüzde 8'i ise mamografi-meme ultrasonagrafisi (USG) yaptırmış'' dedi.
Prof. Dr. Aydın, meme kanseri tarama oranlarının Batı Avrupa, İskandinav ülkeleri ve ABD'ye göre düşük olduğunu ifade ederek, ''Bu oranların daha yükseltilmesi gerekir. Çünkü meme kanserinin erken teşhisi eşittir yüzde 100 şifadır. Hatta erken teşhis sayesinde insanlar memesini de kaybetmez'' diye konuştu.
Kolorektal kanserler denilen bağırsak kanserleri taramasına ise söz konusu kadınlarla birlikte 922 erkeğin de katıldığını vurgulayan Prof. Dr. Aydın, şöyle devam etti:
''Kadınların yüzde 3'ü rektosigmoidoskopi (bağırsaklara aletle bakma tetkiki) yaptırmış. Erkeklerin yüzde 5'i rektosigmoidoskopi yaptırmış. Bu kanser türüne ilişkin yapılan tarama oranları da çok düşük. Toplumda bunun çok daha yükseltilmesi lazım. Bu da yine meme kanseri gibi erken yakalandığı zaman hiçbir kuşkuya gerek kalmadan yüzde yüz tedavi edilecek bir hastalık ama insanların buna duyarlılık gösterip, erken tanı için tarama yaptırması gerekir.''
Prof. Dr. Aydın, rahim ağzı kanseri taramasında 4 bin 282 kadından en az bir kez PAP smear testi yaptıranların oranının yüzde 15, prostat kanseri konusunda ise PSA testi yaptıranların erkeklerin oranının yüzde 20 olduğuna dikkati çekti.
-''ERKEN TANI ÖNEMLİ''-
Prof. Dr. Fazıl Aydın, tarama programlarının amacının, erken tanıya ulaşıp, kanseri olabilecek en erken evrede yakalayıp kesin tedavisini sağlayarak kanser ölümlerini azaltmak olduğunu söyledi.
Ancak bir kanseri erken yakalayabilmek için binlerce hastaya tarama testi yapmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Aydın, ''Tarama programları ile kanser ölümlerinin azaldığı kanıtlanamayan kanserlerde de erken tanı son derece önemlidir. Erken tanı için tarama programlarından daha da önemlisi kanser alarm belirtileri durumunda hekime başvurmaktır'' dedi.
Prof. Dr. Fazıl Aydın, Doğu Karadeniz yöresinde kanserin çok dillendirildiğini ve Çernobil nedeniyle korkulduğuna dikkati çekti.
Medya ve sanat çevrelerinin bu duruma ilgi gösterdiğini ve kanserin çok arttığını ve artacağını öne sürdüklerini ifade eden Prof. Dr. Aydın, ''Ama bilimsel veriler bunu desteklemedi ve çok şükür ki korkulduğu gibi kanser artmadı. Bu kadar bölgede kansere karşı konuşulmasına rağmen, halkın tarama oranlarının düşük olduğu görülüyor'' diye konuştu.
İnsanların erken tanının gerekliliği bilincine ulaşmasının önemli olduğunu vurgulayan aydın, ''Bu bilinci yakalayıp tarama testlerini risk gruplarının yaptırması lazım. O zaman kanser ölümleri düşüyor. Araştırmalar erken tanının meme, bağırsak, rahim ağzı ve prostat kanserinde ölümleri büyük oranda düşürdüğü gösterilmiştir. Bu nedenle dünyada sağlık kuruluşları tarafından tüm insanlara tarama programları öneriliyor'' dedi.
-''KANSERLERİN YÜZDE 30-35'İNİN SEBEBİ SİGARA''-
Bölgede buna yeterince uyulmadığını öne süren Aydın, şunları söyledi:
''Kanser olmaktan korkuyoruz, bir çok şeyi suçluyoruz ama gereğini yapmıyoruz. En azından kanseri önlemek için gereğini yapmamız lazım. Risk faktörleri açısından da en önemli şey sigara. Bölgede Çernobil'e karşı oluşturulan kamuoyu hassasiyetinin 10'da 1'i sigaraya karşı oluşturulsa çok daha büyük bir fayda sağlanır. Dünyadaki kanserlerin yüzde 30-35'inin sebebi sigara. Radyasyona bağlı oluşan kanserlerin oranı da yüzde 3. Bölgede maalesef yoğun şekilde sigara içiliyor.''
Prof. Dr. Aydın, kanserde erken tanı hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından illerde kurulan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi'nde (KETEM) ücretsiz olarak yapıldığını kaydetti.
KTÜ Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dr. Gülşah Bayçelebi'nin uzmanlık tezi olarak Trabzon merkez ve ilçelerinde 4 bin 282'si kadın, 922'si erkek olmak üzere toplam 5 bin 204 kişi ile görüşerek, insanların kansere önlem olarak tarama yaptırıp yaptırmadıklarını araştırdığını söyledi.
Taramaları faydalı olduğu yönünde kesin kanıt bulunan meme, bağırsak, prostat ve rahim ağzı kanserine yönelik yapılan araştırmanın, 2010 yılının ilk aylarında başladığını ve yeni sonuçlandığını belirten Prof. Dr. Aydın, ''Toplam 4 bin 282 kadının katıldığı meme kanseri tarama oranları kadınların yüzde 23'ünün kendi kendine meme muayenesini bildiğini ve yaptığını gösteriyor. Yüzde 10'u doktora meme muayenesi, yüzde 8'i ise mamografi-meme ultrasonagrafisi (USG) yaptırmış'' dedi.
Prof. Dr. Aydın, meme kanseri tarama oranlarının Batı Avrupa, İskandinav ülkeleri ve ABD'ye göre düşük olduğunu ifade ederek, ''Bu oranların daha yükseltilmesi gerekir. Çünkü meme kanserinin erken teşhisi eşittir yüzde 100 şifadır. Hatta erken teşhis sayesinde insanlar memesini de kaybetmez'' diye konuştu.
Kolorektal kanserler denilen bağırsak kanserleri taramasına ise söz konusu kadınlarla birlikte 922 erkeğin de katıldığını vurgulayan Prof. Dr. Aydın, şöyle devam etti:
''Kadınların yüzde 3'ü rektosigmoidoskopi (bağırsaklara aletle bakma tetkiki) yaptırmış. Erkeklerin yüzde 5'i rektosigmoidoskopi yaptırmış. Bu kanser türüne ilişkin yapılan tarama oranları da çok düşük. Toplumda bunun çok daha yükseltilmesi lazım. Bu da yine meme kanseri gibi erken yakalandığı zaman hiçbir kuşkuya gerek kalmadan yüzde yüz tedavi edilecek bir hastalık ama insanların buna duyarlılık gösterip, erken tanı için tarama yaptırması gerekir.''
Prof. Dr. Aydın, rahim ağzı kanseri taramasında 4 bin 282 kadından en az bir kez PAP smear testi yaptıranların oranının yüzde 15, prostat kanseri konusunda ise PSA testi yaptıranların erkeklerin oranının yüzde 20 olduğuna dikkati çekti.
-''ERKEN TANI ÖNEMLİ''-
Prof. Dr. Fazıl Aydın, tarama programlarının amacının, erken tanıya ulaşıp, kanseri olabilecek en erken evrede yakalayıp kesin tedavisini sağlayarak kanser ölümlerini azaltmak olduğunu söyledi.
Ancak bir kanseri erken yakalayabilmek için binlerce hastaya tarama testi yapmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Aydın, ''Tarama programları ile kanser ölümlerinin azaldığı kanıtlanamayan kanserlerde de erken tanı son derece önemlidir. Erken tanı için tarama programlarından daha da önemlisi kanser alarm belirtileri durumunda hekime başvurmaktır'' dedi.
Prof. Dr. Fazıl Aydın, Doğu Karadeniz yöresinde kanserin çok dillendirildiğini ve Çernobil nedeniyle korkulduğuna dikkati çekti.
Medya ve sanat çevrelerinin bu duruma ilgi gösterdiğini ve kanserin çok arttığını ve artacağını öne sürdüklerini ifade eden Prof. Dr. Aydın, ''Ama bilimsel veriler bunu desteklemedi ve çok şükür ki korkulduğu gibi kanser artmadı. Bu kadar bölgede kansere karşı konuşulmasına rağmen, halkın tarama oranlarının düşük olduğu görülüyor'' diye konuştu.
İnsanların erken tanının gerekliliği bilincine ulaşmasının önemli olduğunu vurgulayan aydın, ''Bu bilinci yakalayıp tarama testlerini risk gruplarının yaptırması lazım. O zaman kanser ölümleri düşüyor. Araştırmalar erken tanının meme, bağırsak, rahim ağzı ve prostat kanserinde ölümleri büyük oranda düşürdüğü gösterilmiştir. Bu nedenle dünyada sağlık kuruluşları tarafından tüm insanlara tarama programları öneriliyor'' dedi.
-''KANSERLERİN YÜZDE 30-35'İNİN SEBEBİ SİGARA''-
Bölgede buna yeterince uyulmadığını öne süren Aydın, şunları söyledi:
''Kanser olmaktan korkuyoruz, bir çok şeyi suçluyoruz ama gereğini yapmıyoruz. En azından kanseri önlemek için gereğini yapmamız lazım. Risk faktörleri açısından da en önemli şey sigara. Bölgede Çernobil'e karşı oluşturulan kamuoyu hassasiyetinin 10'da 1'i sigaraya karşı oluşturulsa çok daha büyük bir fayda sağlanır. Dünyadaki kanserlerin yüzde 30-35'inin sebebi sigara. Radyasyona bağlı oluşan kanserlerin oranı da yüzde 3. Bölgede maalesef yoğun şekilde sigara içiliyor.''
Prof. Dr. Aydın, kanserde erken tanı hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından illerde kurulan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi'nde (KETEM) ücretsiz olarak yapıldığını kaydetti.