Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkan Yardımcısı Opr. Dr. Nejat Özgül, her yıl 30 bin kadının yeni kanser hastalıklarına yakalandığını söyledi.Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkan Yardımcısı Opr. Dr. Nejat Özgül, Türkiye'de her yıl 100 bin kişinin 229'una yeni kanser teşhisi konulduğunu, artışın bu hızla devam etmesi halinde, 2030'lu yıllarda kanser görülme sıklığının 2 misli artacağını ve 100 binde 450'lere yaklaşacağını bildirdi.
Özgül, kadın kanserlerinin yarısını meme, rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserlerinin oluşturduğunu, ülkede her yıl yeni 20 bin meme, bin 500 rahim ağzı, 3 bin 800 yumurtalık, 4 bin 700 rahim kanseri görüldüğünü de belirtti.
Sağlık Bakanlığı, her yıl Nisan ayının ilk haftasında düzenlenen ''Kanserle Savaş Haftası''nı bu yıl kadın kanserlerine ayırdı.
Kanserin önemli bir halk sağlığı sorunu olarak hala gündemdeki yerini koruduğunu, sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sıradaki kanserin, öldürücülüğü yanında bıraktığı sakatlıklar ve tedavisindeki yüksek maliyetler nedeniyle iş gücünde ve ülke ekonomisinde çok ağır kayıplara neden olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre, tüm dünyada 12.4 milyon yeni kanser vakası, 25 milyon kanserli hasta ve 7.6 milyon da kansere bağlı ölüm ortaya çıktığını anlatan Özgül, kanser vakalarının yarıdan fazlası ve ölümlerin yüzde 60'ının az gelişmiş ülkelerde meydana geldiğine işaret etti.
Ülkede son yıllarda giderek yoğunlaşan kayıtçılık çalışmaları neticesinde uluslararası kuruluşlarca kabul edilmiş, güvenilir kanser verilerine sahip olduklarını ifade eden Özgül, kanser verilerinin kalitesindeki artışa paralel olarak, yıllar içerisinde kanser görülme sıklığında da artış görüldüğünü bildirdi.
En son verilere göre, ülkede kanser görülme sıklığının her 100 bin kişide 229 olduğunu vurgulayan Özgül, şu bilgileri aktardı:
''Her yıl 100 bin kişinin 229'una yeni kanser teşhisi konulmaktadır. Genel olarak kanser erkeklerde kadınlara göre daha sık görülüyor. Eğer artış bu hızla devam ederse, 2030'lu yıllarda kanser görülme sıklığımız 2 misli artacak ve 100 binde 450'lere yaklaşacak. Ülkemizde en sık akciğer kanseri görülüyor. Bunun nedeni ise yoğun sigara kullanımıdır. Türkiye'de her yıl 100 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeni ile yaşamını kaybediyor. Ülkemizde teşhis edilen yıllık 150 bin yeni kanser olgusunun en az üçte ikisi doğrudan sigara ile ilişkili. Kanser konusunda toplumda farkındalık sağlanması ve toplum bilincinin geliştirilmesi, kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geliyor. Özellikle bu hedefe yönelik kanser eylem planları yapılıyor, tütün kontrolü, dengeli beslenme, fizik aktivite ve korunma odaklı kanser mücadele stratejileri oluşturuluyor.''
''KETEM'LERİN KATKISI ÇOK ÖNEMLİ''
Halkın kanser konusunda eğitim yoluyla bilinçlenmesi, korunma ve önleme, kanser vakalarının erken evrelerde yakalanmasına yönelik tarama programları uygulayan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinin (KETEM), kanserle mücadelede katkılarının çok önemli olduğunu kaydeden Özgül, ''Bu nedenle her ilde kurulan KETEM'ler, uluslararası alanda örnek model olarak gösteriliyor. Şu an 123 tane olan KETEM sayısının önümüzdeki 5 yıl içerisinde 280'e çıkarılması planlanıyor'' dedi.
Bu yılki kanser haftasında meme, rahim ağzı (Serviks), endometrium (rahim) ve over (Yumurtalık) kanserleri konusunda halkın bilgilendirilmesi öncelik taşıyacağını bildiren Özgül, ''Ülkemizde ortaya çıkan kadın kanserlerinin yarısını bu dört kanser oluşturuyor'' dedi.
Özgül, meme kanserinin, tüm dünyada olduğu gibi ülkede de kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu belirterek, Türkiye'de yılda en az 20 bin kadının meme kanseri teşhisi aldığını, bunların büyük bir bölümünün de geç evrelerde teşhis edildiğini söyledi.
Rahim ağzı (Servikal) kanserinin ise tüm dünyada halen önde gelen ölüm nedenlerinden olduğunu anlatan Özgül, şunları kaydetti:
''Rahim ağzı kanseri, gelişmekte olan ülkelerde en sık ölüme yol açan kanserlerden. Ülkemizde de en sık görülen ilk on kanser arasında olup, yılda bin 300-bin 500 arası yeni vaka teşhis ediliyor. Bununla beraber mevcut sosyo-kültürel değişiklikler ile beraber servikal kanser yükünün her geçen gün artacağı ve ülkemiz için gelecek yıllarda çok daha büyük bir tehdit oluşturacağı düşünülüyor. Rahim ağzı kanserine yönelik önleyici aşıların geri ödeme çalışmaları da başladı. Ayrıca servikal kanserin ulusal taramada servikal smear yerine HPV testlerinin kullanılmasına yönelik çalışmalar da yürütülüyor.''
Yumurtalık (over) kanserinin de genital kanserler arasında en ölümcül olduğuna işaret eden Özgül, bunun da kadınlarda en sık görülen ilk on kanser arasında yer aldığına dikkati çekti.
Yılda yaklaşık 3 bin 800 yeni over kanseri geliştiğini bildiren Özgül, ''Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de olguların büyük bölümü ileri evrelerde teşhis edilmekte ve ne yazık ki ileri evrelerdeki over kanserleri yüzde 80 ölümcül seyretmektedir. Bu kanseri tarayacak bir yöntem bulunmuyor'' şeklinde konuştu.
''Rahim kanseri'' olarak adlandırılan endometriyal kanserlerin ise Batılı ülkelerde kadınlarda en sık görülen genital kanserler olduğunu, Türkiye'de yılda 4 bin 700 civarında yeni vaka görüldüğünü belirten Özgül, buna genellikle meme, yumurtalık ya da kolon kanserlerinin de eşlik edebildiğini söyledi. Özgül, ''Tarama programı olmasa da semptomatik olması nedeniyle vakaların çoğu erken evrede teşhis edilir'' diye konuştu.
KANSER HASTALARININ BAKIMI
Ülkenin önemli eksikliklerinden biri olarak görülen palyatif bakım konusunda önemli atılımlar gerçekleştirileceğini kaydeden Özgül, bu son dönem hastaların en temel ihtiyacı olan hayat kalitelerinin yükseltilmesi için beslenme, ağrı gibi temel sorunlara yönelik bir dizi önlem planlandığını, bu konuda yeni merkezlerin eğitim programının hazırlandığını, bu yıl içerisinde tüm şehirlerde evde bakım hizmetlerine entegre edilerek sürdürüleceğini bildirdi.
Özgül, kanser hastalığının önlenmesinde tütünle mücadelenin önemine işaret ederek, 2010 yılı içerisinde, yapılan eğitimler ve sertifikalandırmalar neticesinde, her KETEM merkezinde aynı zamanda ücretsiz hizmet veren bir sigara bıraktırma merkezi kurulduğunu, bunların sayısının 250'ye ulaştığını sözlerine ekledi.
KADIN KANSERLERİ
Özgül'ün verdiği bilgiye göre, Türkiye'de her yıl 20 bin kadında ortaya çıkan meme kanserinde yaş, genetik, geç doğum ve geç menopoz risk faktörlerini oluşturuyor.
Bu kanser emzirme, hamililiğin geciktirilmemesi ve hormon kullanımının kontrolü ile önlenebiliyor. 50-69 yaş arasındaki kadınlara tarama programı olarak mammografi öneriliyor. Kitle, akıntı, lenf bezlerinde büyüme ve kızarıklık alarm işaretleri olarak kabul edilir.
Rahim ağzı kanseri için ise HPV enfeksiyonu, çok eşlilik, erken ilişki ve sigara risk faktörleri olarak görülüyor. 30-65 yaş arasında taramada sitoloji ve HPV DNA testine bakılıyor. Kanlı vajinal akıntı, ilişkide kanama hastalık belirtisi olarak bildiriliyor.
Rahim kanseri ise obezite, yüksek tansiyon, diyabet, estrojen kullanımı ve geç menopoz gibi faktörlere bağlı gelişebiliyor. Obezite, yüksek tansiyon, diyabet ve estrojen kullanımı kontrolüyle önlenebiliyor. Erken tanı önemli. Belirtileri ise düzensiz kanama ve menopozda kanama.
Yumurtalık kanseri ise yaş, erken menopoz, doğum yapmama ve genetik faktörlere bağlı görülüyor. Yılda bir kontrolden geçilmesi önleyici olabiliyor. Erken tanısı çok zor. Karında şişkinlik ve ağrı en önemli belirtisi.
AA
Özgül, kadın kanserlerinin yarısını meme, rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserlerinin oluşturduğunu, ülkede her yıl yeni 20 bin meme, bin 500 rahim ağzı, 3 bin 800 yumurtalık, 4 bin 700 rahim kanseri görüldüğünü de belirtti.
Sağlık Bakanlığı, her yıl Nisan ayının ilk haftasında düzenlenen ''Kanserle Savaş Haftası''nı bu yıl kadın kanserlerine ayırdı.
Kanserin önemli bir halk sağlığı sorunu olarak hala gündemdeki yerini koruduğunu, sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sıradaki kanserin, öldürücülüğü yanında bıraktığı sakatlıklar ve tedavisindeki yüksek maliyetler nedeniyle iş gücünde ve ülke ekonomisinde çok ağır kayıplara neden olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre, tüm dünyada 12.4 milyon yeni kanser vakası, 25 milyon kanserli hasta ve 7.6 milyon da kansere bağlı ölüm ortaya çıktığını anlatan Özgül, kanser vakalarının yarıdan fazlası ve ölümlerin yüzde 60'ının az gelişmiş ülkelerde meydana geldiğine işaret etti.
Ülkede son yıllarda giderek yoğunlaşan kayıtçılık çalışmaları neticesinde uluslararası kuruluşlarca kabul edilmiş, güvenilir kanser verilerine sahip olduklarını ifade eden Özgül, kanser verilerinin kalitesindeki artışa paralel olarak, yıllar içerisinde kanser görülme sıklığında da artış görüldüğünü bildirdi.
En son verilere göre, ülkede kanser görülme sıklığının her 100 bin kişide 229 olduğunu vurgulayan Özgül, şu bilgileri aktardı:
''Her yıl 100 bin kişinin 229'una yeni kanser teşhisi konulmaktadır. Genel olarak kanser erkeklerde kadınlara göre daha sık görülüyor. Eğer artış bu hızla devam ederse, 2030'lu yıllarda kanser görülme sıklığımız 2 misli artacak ve 100 binde 450'lere yaklaşacak. Ülkemizde en sık akciğer kanseri görülüyor. Bunun nedeni ise yoğun sigara kullanımıdır. Türkiye'de her yıl 100 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklar nedeni ile yaşamını kaybediyor. Ülkemizde teşhis edilen yıllık 150 bin yeni kanser olgusunun en az üçte ikisi doğrudan sigara ile ilişkili. Kanser konusunda toplumda farkındalık sağlanması ve toplum bilincinin geliştirilmesi, kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geliyor. Özellikle bu hedefe yönelik kanser eylem planları yapılıyor, tütün kontrolü, dengeli beslenme, fizik aktivite ve korunma odaklı kanser mücadele stratejileri oluşturuluyor.''
''KETEM'LERİN KATKISI ÇOK ÖNEMLİ''
Halkın kanser konusunda eğitim yoluyla bilinçlenmesi, korunma ve önleme, kanser vakalarının erken evrelerde yakalanmasına yönelik tarama programları uygulayan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinin (KETEM), kanserle mücadelede katkılarının çok önemli olduğunu kaydeden Özgül, ''Bu nedenle her ilde kurulan KETEM'ler, uluslararası alanda örnek model olarak gösteriliyor. Şu an 123 tane olan KETEM sayısının önümüzdeki 5 yıl içerisinde 280'e çıkarılması planlanıyor'' dedi.
Bu yılki kanser haftasında meme, rahim ağzı (Serviks), endometrium (rahim) ve over (Yumurtalık) kanserleri konusunda halkın bilgilendirilmesi öncelik taşıyacağını bildiren Özgül, ''Ülkemizde ortaya çıkan kadın kanserlerinin yarısını bu dört kanser oluşturuyor'' dedi.
Özgül, meme kanserinin, tüm dünyada olduğu gibi ülkede de kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu belirterek, Türkiye'de yılda en az 20 bin kadının meme kanseri teşhisi aldığını, bunların büyük bir bölümünün de geç evrelerde teşhis edildiğini söyledi.
Rahim ağzı (Servikal) kanserinin ise tüm dünyada halen önde gelen ölüm nedenlerinden olduğunu anlatan Özgül, şunları kaydetti:
''Rahim ağzı kanseri, gelişmekte olan ülkelerde en sık ölüme yol açan kanserlerden. Ülkemizde de en sık görülen ilk on kanser arasında olup, yılda bin 300-bin 500 arası yeni vaka teşhis ediliyor. Bununla beraber mevcut sosyo-kültürel değişiklikler ile beraber servikal kanser yükünün her geçen gün artacağı ve ülkemiz için gelecek yıllarda çok daha büyük bir tehdit oluşturacağı düşünülüyor. Rahim ağzı kanserine yönelik önleyici aşıların geri ödeme çalışmaları da başladı. Ayrıca servikal kanserin ulusal taramada servikal smear yerine HPV testlerinin kullanılmasına yönelik çalışmalar da yürütülüyor.''
Yumurtalık (over) kanserinin de genital kanserler arasında en ölümcül olduğuna işaret eden Özgül, bunun da kadınlarda en sık görülen ilk on kanser arasında yer aldığına dikkati çekti.
Yılda yaklaşık 3 bin 800 yeni over kanseri geliştiğini bildiren Özgül, ''Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de olguların büyük bölümü ileri evrelerde teşhis edilmekte ve ne yazık ki ileri evrelerdeki over kanserleri yüzde 80 ölümcül seyretmektedir. Bu kanseri tarayacak bir yöntem bulunmuyor'' şeklinde konuştu.
''Rahim kanseri'' olarak adlandırılan endometriyal kanserlerin ise Batılı ülkelerde kadınlarda en sık görülen genital kanserler olduğunu, Türkiye'de yılda 4 bin 700 civarında yeni vaka görüldüğünü belirten Özgül, buna genellikle meme, yumurtalık ya da kolon kanserlerinin de eşlik edebildiğini söyledi. Özgül, ''Tarama programı olmasa da semptomatik olması nedeniyle vakaların çoğu erken evrede teşhis edilir'' diye konuştu.
KANSER HASTALARININ BAKIMI
Ülkenin önemli eksikliklerinden biri olarak görülen palyatif bakım konusunda önemli atılımlar gerçekleştirileceğini kaydeden Özgül, bu son dönem hastaların en temel ihtiyacı olan hayat kalitelerinin yükseltilmesi için beslenme, ağrı gibi temel sorunlara yönelik bir dizi önlem planlandığını, bu konuda yeni merkezlerin eğitim programının hazırlandığını, bu yıl içerisinde tüm şehirlerde evde bakım hizmetlerine entegre edilerek sürdürüleceğini bildirdi.
Özgül, kanser hastalığının önlenmesinde tütünle mücadelenin önemine işaret ederek, 2010 yılı içerisinde, yapılan eğitimler ve sertifikalandırmalar neticesinde, her KETEM merkezinde aynı zamanda ücretsiz hizmet veren bir sigara bıraktırma merkezi kurulduğunu, bunların sayısının 250'ye ulaştığını sözlerine ekledi.
KADIN KANSERLERİ
Özgül'ün verdiği bilgiye göre, Türkiye'de her yıl 20 bin kadında ortaya çıkan meme kanserinde yaş, genetik, geç doğum ve geç menopoz risk faktörlerini oluşturuyor.
Bu kanser emzirme, hamililiğin geciktirilmemesi ve hormon kullanımının kontrolü ile önlenebiliyor. 50-69 yaş arasındaki kadınlara tarama programı olarak mammografi öneriliyor. Kitle, akıntı, lenf bezlerinde büyüme ve kızarıklık alarm işaretleri olarak kabul edilir.
Rahim ağzı kanseri için ise HPV enfeksiyonu, çok eşlilik, erken ilişki ve sigara risk faktörleri olarak görülüyor. 30-65 yaş arasında taramada sitoloji ve HPV DNA testine bakılıyor. Kanlı vajinal akıntı, ilişkide kanama hastalık belirtisi olarak bildiriliyor.
Rahim kanseri ise obezite, yüksek tansiyon, diyabet, estrojen kullanımı ve geç menopoz gibi faktörlere bağlı gelişebiliyor. Obezite, yüksek tansiyon, diyabet ve estrojen kullanımı kontrolüyle önlenebiliyor. Erken tanı önemli. Belirtileri ise düzensiz kanama ve menopozda kanama.
Yumurtalık kanseri ise yaş, erken menopoz, doğum yapmama ve genetik faktörlere bağlı görülüyor. Yılda bir kontrolden geçilmesi önleyici olabiliyor. Erken tanısı çok zor. Karında şişkinlik ve ağrı en önemli belirtisi.
AA