Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi İç hastalıkları ve Endokrinoloji Kliniği öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Araz, Türkiye'de 1999 yılında diyabet sıklığı yüzde 7,2 iken, 2010 yılında bunun yüzde 13,7'ye yükseldiğini bildirdi.Prof. Dr. Araz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de diyabet görülme sıklığında 2010 yılında yaklaşık iki kat artış olduğundan, Türkiye Diyabet Vakfının, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde başlattığı ''Diyabeti Durduralım'' projesinin, ülke genelinde üç yıl sürecek büyük bir bilinçlendirme kampanyası olduğunu belirtti.
Araz, Türkiye Diyabet Vakfının koordinatörlüğünde ve bölge üniversitelerinin iş birliğiyle 2000 yılında başlatılan Güneydoğu Diyabet Destek Projesi (GAPDİAB) adlı bölgesel başka bir projenin de son iki yıldır genel koordinatörlüğünü yürüttüğünü hatırlattı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde diyabetli hasta tedavi ve bakım kalitesinin artırılarak yaşam kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan GAPDİAB projesinin; Gaziantep, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Harran, İnönü, Fırat ve Dicle üniversitelerinin iş birliğinde yürütüldüğünü ifade eden Araz, projeyi, ayrıca bölgedeki tabip odaları, eczacı odaları, Türkiye Diyetisyenler Derneği, Diyabet Hemşireleri Derneği, Diyabetle Güzel Yaşam Derneğinin desteklediğini bildirdi.
Araz, GAPDİAB projesine ayrıca Uluslararası Diyabet Federasyonunun da destek verdiğini ifade etti.
-DİYABET SIKLIĞI YÜZDE 13,7'YE YÜKSELDİ-
Prof. Dr. Araz, ''Diyabeti Durduralım'' projesiyle Türkiye genelinde halkın diyabeti önlemek için bilinçlendirilmesinin hedeflendiğini, son 10 yılda gerek Gaziantep ve bölgede, gerekse Türkiye'de diyabet sıklığının belirgin olarak arttığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Türkiye'de 1999 yılında diyabet sıklığı yüzde 7,2 iken, 2010 yılında bu sıklık yüzde 13,7'ye yükseldi. 1999 yılında yüzde 9,4 ile diyabet sıklığında ikinci sırada olan Gaziantep ise 2010 yılında yaklaşık yüzde 50 artış göstererek yüzde 15'in üzerine çıktı. Gaziantep'te her 100 kişiden 15'i şeker hastası. Çalışmalar diyabetin önlenmesine yoğunlaştırılmalı. Diyabet için en önemli risk faktörü obezite, yani şişmanlık. Vücut ağırlığının metrekare cinsinden boya bölünmesiyle elde edilen beden kitle indeksi 35'in üzerinde olanlarda diyabet riski kadınlarda 30 kat, erkeklerde 40 kat artıyor.
Bu nedenle obezitenin önlenmesi, şekeri önlemek için bir tedbirdir. Obezitenin önlenmesinde en önemli faktör ise sağlıklı beslenme ve bol egzersiz. Obezite ve diyabet günümüzde kötü beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam nedeniyle çocuklarda da görülebiliyor. ''Diyabeti Durduralım'' kampanyasının bir hedefi de çocuklar. Çocuklara daha okul çağında sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması. Diyabeti önleme çalışmaları, diyabeti tedavi etmekten daha kolay ve daha az masraflı.''
Ayrıca diyabet için, obezite dışında diğer riskli kişilerin belirlenip tarama yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Araz, ailede birinci derece akrabalarında diyabet olanlar, yüksek tansiyonlular, kan yağları yüksek olanlar, iyi kolesterolü düşük olanlar, kalp-damar hastalığı bulunanlar, gebelik şekeri geçirenler ve 4 kilodan ağır bebek doğuran kadınların risk kapsamında olduğunu kaydetti.
Bütün diyabet hastalarında erken tanı ve tedaviye erken başlamanın çok önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Araz, ''Tedaviye ne kadar erken başlanırsa komplikasyonlarından o kadar korunmuş oluruz'' dedi.
Araz, hareketsiz yaşam, şişmanlık, sağlıksız beslenme, aile öyküsünde olmanın Tip 2 diyabetin ortaya çıkış nedenleri arasında sayıldığını belirterek, diyabetin riskini azaltmada hareketin, özellikle yürüyüş, bisiklete binme veya yüzme gibi spor aktivitelerinin çok etkili olduğunu vurguladı.
AA
Araz, Türkiye Diyabet Vakfının koordinatörlüğünde ve bölge üniversitelerinin iş birliğiyle 2000 yılında başlatılan Güneydoğu Diyabet Destek Projesi (GAPDİAB) adlı bölgesel başka bir projenin de son iki yıldır genel koordinatörlüğünü yürüttüğünü hatırlattı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde diyabetli hasta tedavi ve bakım kalitesinin artırılarak yaşam kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan GAPDİAB projesinin; Gaziantep, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Harran, İnönü, Fırat ve Dicle üniversitelerinin iş birliğinde yürütüldüğünü ifade eden Araz, projeyi, ayrıca bölgedeki tabip odaları, eczacı odaları, Türkiye Diyetisyenler Derneği, Diyabet Hemşireleri Derneği, Diyabetle Güzel Yaşam Derneğinin desteklediğini bildirdi.
Araz, GAPDİAB projesine ayrıca Uluslararası Diyabet Federasyonunun da destek verdiğini ifade etti.
-DİYABET SIKLIĞI YÜZDE 13,7'YE YÜKSELDİ-
Prof. Dr. Araz, ''Diyabeti Durduralım'' projesiyle Türkiye genelinde halkın diyabeti önlemek için bilinçlendirilmesinin hedeflendiğini, son 10 yılda gerek Gaziantep ve bölgede, gerekse Türkiye'de diyabet sıklığının belirgin olarak arttığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Türkiye'de 1999 yılında diyabet sıklığı yüzde 7,2 iken, 2010 yılında bu sıklık yüzde 13,7'ye yükseldi. 1999 yılında yüzde 9,4 ile diyabet sıklığında ikinci sırada olan Gaziantep ise 2010 yılında yaklaşık yüzde 50 artış göstererek yüzde 15'in üzerine çıktı. Gaziantep'te her 100 kişiden 15'i şeker hastası. Çalışmalar diyabetin önlenmesine yoğunlaştırılmalı. Diyabet için en önemli risk faktörü obezite, yani şişmanlık. Vücut ağırlığının metrekare cinsinden boya bölünmesiyle elde edilen beden kitle indeksi 35'in üzerinde olanlarda diyabet riski kadınlarda 30 kat, erkeklerde 40 kat artıyor.
Bu nedenle obezitenin önlenmesi, şekeri önlemek için bir tedbirdir. Obezitenin önlenmesinde en önemli faktör ise sağlıklı beslenme ve bol egzersiz. Obezite ve diyabet günümüzde kötü beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam nedeniyle çocuklarda da görülebiliyor. ''Diyabeti Durduralım'' kampanyasının bir hedefi de çocuklar. Çocuklara daha okul çağında sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılması. Diyabeti önleme çalışmaları, diyabeti tedavi etmekten daha kolay ve daha az masraflı.''
Ayrıca diyabet için, obezite dışında diğer riskli kişilerin belirlenip tarama yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Araz, ailede birinci derece akrabalarında diyabet olanlar, yüksek tansiyonlular, kan yağları yüksek olanlar, iyi kolesterolü düşük olanlar, kalp-damar hastalığı bulunanlar, gebelik şekeri geçirenler ve 4 kilodan ağır bebek doğuran kadınların risk kapsamında olduğunu kaydetti.
Bütün diyabet hastalarında erken tanı ve tedaviye erken başlamanın çok önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Araz, ''Tedaviye ne kadar erken başlanırsa komplikasyonlarından o kadar korunmuş oluruz'' dedi.
Araz, hareketsiz yaşam, şişmanlık, sağlıksız beslenme, aile öyküsünde olmanın Tip 2 diyabetin ortaya çıkış nedenleri arasında sayıldığını belirterek, diyabetin riskini azaltmada hareketin, özellikle yürüyüş, bisiklete binme veya yüzme gibi spor aktivitelerinin çok etkili olduğunu vurguladı.
AA