İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı bünyesinde oluşturulan Sedef Hastalığı Birimi açıldı.Açılışta konuşan İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgün Enver, sedef gibi kronik hastalıkların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkilere neden olabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Enver, bu amaçla fakültelerinde birçok anabilim dalında tedavisi güç olan ve uzun süreli takip gerektiren hastalıklarla ilgili özel poliklinik ve birimler açıldığını belirterek, bugün açılışı gerçekleştirilen birimin de bunlardan biri olduğunu ifade etti.
Sedef hastalığının tedavisinde tıp dışı yöntemlerin uygulanmasının hem maddi, hem de manevi kayıplara neden olabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Enver, bu birimde hastanın düzenli takibinin yapılarak bu kayıpların önüne geçilmesinin hedeflendiğini vurguladı.
-''YAKLAŞIK 350 BİN SEDEF HASTASI VAR''-
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu da Türkiye'de yaklaşık 350 bin kişinin sedef hastası olduğunu söyledi.
Sedefin kronik bir deri hastalığı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalığın hem kişiyi görüntü açısından sıkıntıya sokması, hem de ileri şekillerinde iş gücü kaybına neden olması gibi olumsuz etkileri bulunduğunu anlattı.
Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalığın tedavisinde hastaların düzenli takibinin hem hekim, hem de hasta açısından önemli olduğunu vurgulayarak, ''Ülkemizin hiçbir tıp fakültesinde ve özel hastanesinde bulunmayan bu birimi kurarken düşüncemiz, hastaların ihtiyaç duyduğu tek elden takip edilebilecekleri, en son modern tedavilerin uygulanabileceği, başka bir çözüm ya da merkez arayışına girmeyecekleri, kendilerini bizden hissedebilecekleri bir birim oluşturmaktı'' diye konuştu.
Sedef hastalığının kesin bir tedavisinin olmadığını, ancak uygulanacak faklı tedavi yöntemleriyle en az yüzde 75 oranında iyileşme sağlanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Serdaroğlu, ''Yeterli ilgi ve bilgiye ulaşamayan sedef hastalarının tıp dışında arayışlara girmeleri, onlara hem sağlık, hem de para kaybettirir. Bu birim, hastaların alanlarında deneyimli doktorlara kolay ulaşmasını ve tatmin edici sonuçlar almasını sağlayacak. Ayrıca hastalar, bilimsel veriler ışığında bilgisayar ortamında kaydedilecek ve tedavileri izlenecek'' dedi.
Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tüzün de son yapılan araştırmaların ileri düzeyde sedef hastalığının metabolik hastalıklar, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ya da erken ölüm riskinde artış ile bağlantılı olabileceğini ortaya koyduğunu söyledi.
Prof. Dr. Tüzün, sedef hastalarının yaklaşık üçte birinde de deri belirtilerine, ilerleyici eklem hasarına yol açan ''sedef hastalığı romatizması''nın eşlik ettiğini belirtti.
Sedef hastalığının ticari olarak en çok istismar edilen hastalıkların başında geldiğini savunan Tüzün, bunun nedeni olarak da hastalığın kronik olmasını ve kişilerin hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasını gösterdi.
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Özgün Enver, Prof. Dr. Server Serdaroğlu ve Prof. Dr. Yalçın Tüzün, açılışı gerçekleştirilen birimi gezdi.
Prof. Dr. Enver, bu amaçla fakültelerinde birçok anabilim dalında tedavisi güç olan ve uzun süreli takip gerektiren hastalıklarla ilgili özel poliklinik ve birimler açıldığını belirterek, bugün açılışı gerçekleştirilen birimin de bunlardan biri olduğunu ifade etti.
Sedef hastalığının tedavisinde tıp dışı yöntemlerin uygulanmasının hem maddi, hem de manevi kayıplara neden olabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Enver, bu birimde hastanın düzenli takibinin yapılarak bu kayıpların önüne geçilmesinin hedeflendiğini vurguladı.
-''YAKLAŞIK 350 BİN SEDEF HASTASI VAR''-
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu da Türkiye'de yaklaşık 350 bin kişinin sedef hastası olduğunu söyledi.
Sedefin kronik bir deri hastalığı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalığın hem kişiyi görüntü açısından sıkıntıya sokması, hem de ileri şekillerinde iş gücü kaybına neden olması gibi olumsuz etkileri bulunduğunu anlattı.
Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalığın tedavisinde hastaların düzenli takibinin hem hekim, hem de hasta açısından önemli olduğunu vurgulayarak, ''Ülkemizin hiçbir tıp fakültesinde ve özel hastanesinde bulunmayan bu birimi kurarken düşüncemiz, hastaların ihtiyaç duyduğu tek elden takip edilebilecekleri, en son modern tedavilerin uygulanabileceği, başka bir çözüm ya da merkez arayışına girmeyecekleri, kendilerini bizden hissedebilecekleri bir birim oluşturmaktı'' diye konuştu.
Sedef hastalığının kesin bir tedavisinin olmadığını, ancak uygulanacak faklı tedavi yöntemleriyle en az yüzde 75 oranında iyileşme sağlanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Serdaroğlu, ''Yeterli ilgi ve bilgiye ulaşamayan sedef hastalarının tıp dışında arayışlara girmeleri, onlara hem sağlık, hem de para kaybettirir. Bu birim, hastaların alanlarında deneyimli doktorlara kolay ulaşmasını ve tatmin edici sonuçlar almasını sağlayacak. Ayrıca hastalar, bilimsel veriler ışığında bilgisayar ortamında kaydedilecek ve tedavileri izlenecek'' dedi.
Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tüzün de son yapılan araştırmaların ileri düzeyde sedef hastalığının metabolik hastalıklar, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ya da erken ölüm riskinde artış ile bağlantılı olabileceğini ortaya koyduğunu söyledi.
Prof. Dr. Tüzün, sedef hastalarının yaklaşık üçte birinde de deri belirtilerine, ilerleyici eklem hasarına yol açan ''sedef hastalığı romatizması''nın eşlik ettiğini belirtti.
Sedef hastalığının ticari olarak en çok istismar edilen hastalıkların başında geldiğini savunan Tüzün, bunun nedeni olarak da hastalığın kronik olmasını ve kişilerin hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasını gösterdi.
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Özgün Enver, Prof. Dr. Server Serdaroğlu ve Prof. Dr. Yalçın Tüzün, açılışı gerçekleştirilen birimi gezdi.