Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Uzman Fizyoterapist Murat Dalkılınç, okul çağı çocukların bel, sırt ağrısı gibi sağlık şikayetlerinin gün geçtikçe arttığını ifade etti.Uzman Fizyoterapist Murat Dalkılınç, ''Bu yaştaki çocuklarda görülen bel-sırt ağrılarının önde gelen nedenleri duruş bozuklukları, hatalı çanta taşıma, ağır çanta kullanımı, sınıfta hatalı oturuş, okul sırası ile ergonomik uyumsuzluk ve hareketsiz yaşam stili olarak sıralanabilir'' dedi.
Dalkılınç AA muhabirine yaptığı açıklamada, bel ağrısının yaş, cinsiyet ve kilo ayırt etmeksizin her 10 kişiden 8'inde hayatı boyunca en az bir kez olmak üzere ortaya çıktığını dile getirerek, son yıllarda bel ağrısı şikayetinin ilköğretim çağındaki çocukları dahi etkilediğini belirtti.
''Okul çağı çocukların bel, sırt ağrısı gibi sağlık şikayetleri gün geçtikçe artmaktadır'' diyen Dalkılınç, dernek olarak bu soruna çözüm üretmek üzere 2010'da ilköğretim okullarında 5 binden fazla çocuğa duruş bozukluğu konusunda eğitim verdiklerini aktardı.
Seminerler sırasında yapılan görüşmelerde okul çağı çocuklarında en sık hissedilen ağrının omuz, bel ve sırt ağrısı olarak tespit edildiğini anlatan Dalkılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu yaştaki çocuklarda görülen bel-sırt ağrılarının önde gelen nedenleri duruş bozuklukları, hatalı çanta taşıma, ağır çanta kullanımı, sınıfta hatalı oturuş, okul sırası ile ergonomik uyumsuzluk ve hareketsiz yaşam stili olarak sıralanabilir. Okul çağı çocuklarında yaşanacak sorunları önlemenin ilk adımı varsa duruş bozukluğunun tespitidir. Duruş bozukluğu çok ciddi boyutlarda değilse egzersiz, manuel fizyoterapi ve günlük yaşamda alınacak tedbirlerle düzeltilebilmektedir. Çocuğun çantasının ağırlığı velisi tarafından kontrol edilmelidir. Örneğin 30 kilogram ağırlığındaki bir çocuğun çantası 4,5 kilogramdan fazla olmamalıdır. Önerilen oran çantanın çocuğun kilosunun yüzde 15'ini geçmemesidir. Çanta çift saplı ise her iki sapı takılmalı çanta sırta tam temas etmelidir. Çocukların bilgisayar başında saatlerce oturmaları engellenerek hareketli olmaya teşvik edilmelidir.''
-BEL AĞRISI İLE İLGİLİ DOĞRU SANILAN YANLIŞLAR-
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Dalkılınç, Türkiye İstatistik Kurumunun araştırmasına göre 15 yaş üstü yetişkinlerde en sık görülen rahatsızlığın bel ağrısı olduğunun tespit edildiğini vurgulayarak, buna rağmen halkın bel ağrısı ile ilgili pek çok yanlış inanışa sahip olduğunu belirtti.
Bel ağrısının sadece aşırı kilolu kişilerde görüldüğü şeklinde inanışın doğru olmadığını kaydeden Dalkılınç, bel ağrısı tedavisi için en iyi ve gerçek çözüm seçeneğinin ameliyat olduğunu sananların da yanıldığını dile getirdi. Dalkılınç, bilimsel çalışmalar ve istatistiklerin, vakaların ancak yüzde 3-5'inde gerçekten cerrahi müdahale gerektiğini gösterdiğini, vakaların büyük bir çoğunluğunun 4-6 hafta içinde toparlandığını aktardı.
Dalkılınç, ''Hekim ilaç tedavisi dışında hastayı fizyoterapiste yönlendirmişse, fizyoterapistler tarafından yapılan manuel uygulamalar, doğru egzersiz, elektro fiziksel uygulamalar ve bantlama gibi yöntemlerle ağrının çok kısa sürede azalması sağlanabilmektedir'' diye konuştu.
Ağrının hissedildiği ilk 1-2 gün dinlenmek dışında uzun süren yatak istirahatinin sanılanın aksine zararlı olduğuna dikkati çeken Dalkılınç, konuşmasına şöyle devam etti:
''Vücudun esas ilacı hareket etmektir ağrının izin verdiği ölçüde olabildiğince hareketli kalınmalıdır. Yürümek, basit esneme egzersizleri yapmak, nefes, gevşeme tekniklerini kullanmak çok yararlı sonuçlar vermektedir. Ağrı kesici kullanımı hekimin önerdiği şekilde takip edilmeli fakat ağrı kesicinin sorunun tamamen çözemeyeceği akılda tutulmalıdır. Omurgayı kontrol eden küçük kas grupları inaktif kalınan ilk 48 saat içinde zayıflamaya yüz tutmaktadır. Bu nedenle hareket halinde kalan kişilerin çok daha hızlı toparlandığı tespit edilmiştir. Egzersizin bel ağrısını arttırdığı şeklinde inanış kesinlikle yanlıştır. Hareket etmek insan vücudunun en önemli ilacıdır. Doğru zamanda doğru şekilde egzersiz yapmak ağrıyı azaltır, kasları güçlendirir, kan dolaşımını artırır, eklemlerin beslenmesine destek sağlar.''
Dalkılınç, bel bölgesinde ağrı hissinin oluşmasına neden olacak pek çok dokunun bulunduğunu, bu dokuları sadece görüntüleme yöntemleri ile kesin olarak tespit etmenin teknik olarak mümkün bulunmadığını belirtti.
Toplumda pilates ve yoga gibi egzersizlerin bel ve sırt ağrısına iyi geleceği şeklindeki bir inanışa da dikkati çeken Dalkılınç, pilates, yoga gibi egzersizlerin genel olarak yararlı olduğunu, ancak bunların doğru şekilde uygulanmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
Pek çok kişinin hatalı uygulamalar yüzünden ya da televizyonda gördüklerini yapmaya çalışırken kendini incittiklerini vurgulayan Dalkılınç, ''Örneğin, duruş bozukluğu olan bir kişi bunu düzeltmeden egzersiz yaparsa vücuduna yarardan çok zarar verebilir. Sağlık sorunu ve ağrısı olan kişiler egzersiz yapmadan önce fizyoterapiste danışmalıdır'' dedi.
Dalkılınç, şunları kaydetti:
''Bedenen hazır olmadığı halde yoga ve pilates gruplarına katılan bir kişi zorluk derecesi yüksek hareketleri yapmak için kendini zorlarsa ciddi şekilde yaralanabilir. Klinikte 'dün pilates yada yogaya başladım, bugün belim ağrıyor' diye gelen pek çok kişi görüyoruz. Aktif olmanın insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır fakat ağrı, gerginlik, uyuşma gibi şikayetler söz konusu olduğunda hareket şeklimiz değişir, vücudumuz daha tedbirli davranır. Kişi vücudunun sınırlarını bilmiyorsa hele 'çivi çiviyi söker' diyerek şikayetlerinin üzerine gidiyorsa yaralanma kaçınılmaz hale gelmektedir.''
Dalkılınç AA muhabirine yaptığı açıklamada, bel ağrısının yaş, cinsiyet ve kilo ayırt etmeksizin her 10 kişiden 8'inde hayatı boyunca en az bir kez olmak üzere ortaya çıktığını dile getirerek, son yıllarda bel ağrısı şikayetinin ilköğretim çağındaki çocukları dahi etkilediğini belirtti.
''Okul çağı çocukların bel, sırt ağrısı gibi sağlık şikayetleri gün geçtikçe artmaktadır'' diyen Dalkılınç, dernek olarak bu soruna çözüm üretmek üzere 2010'da ilköğretim okullarında 5 binden fazla çocuğa duruş bozukluğu konusunda eğitim verdiklerini aktardı.
Seminerler sırasında yapılan görüşmelerde okul çağı çocuklarında en sık hissedilen ağrının omuz, bel ve sırt ağrısı olarak tespit edildiğini anlatan Dalkılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu yaştaki çocuklarda görülen bel-sırt ağrılarının önde gelen nedenleri duruş bozuklukları, hatalı çanta taşıma, ağır çanta kullanımı, sınıfta hatalı oturuş, okul sırası ile ergonomik uyumsuzluk ve hareketsiz yaşam stili olarak sıralanabilir. Okul çağı çocuklarında yaşanacak sorunları önlemenin ilk adımı varsa duruş bozukluğunun tespitidir. Duruş bozukluğu çok ciddi boyutlarda değilse egzersiz, manuel fizyoterapi ve günlük yaşamda alınacak tedbirlerle düzeltilebilmektedir. Çocuğun çantasının ağırlığı velisi tarafından kontrol edilmelidir. Örneğin 30 kilogram ağırlığındaki bir çocuğun çantası 4,5 kilogramdan fazla olmamalıdır. Önerilen oran çantanın çocuğun kilosunun yüzde 15'ini geçmemesidir. Çanta çift saplı ise her iki sapı takılmalı çanta sırta tam temas etmelidir. Çocukların bilgisayar başında saatlerce oturmaları engellenerek hareketli olmaya teşvik edilmelidir.''
-BEL AĞRISI İLE İLGİLİ DOĞRU SANILAN YANLIŞLAR-
Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Dalkılınç, Türkiye İstatistik Kurumunun araştırmasına göre 15 yaş üstü yetişkinlerde en sık görülen rahatsızlığın bel ağrısı olduğunun tespit edildiğini vurgulayarak, buna rağmen halkın bel ağrısı ile ilgili pek çok yanlış inanışa sahip olduğunu belirtti.
Bel ağrısının sadece aşırı kilolu kişilerde görüldüğü şeklinde inanışın doğru olmadığını kaydeden Dalkılınç, bel ağrısı tedavisi için en iyi ve gerçek çözüm seçeneğinin ameliyat olduğunu sananların da yanıldığını dile getirdi. Dalkılınç, bilimsel çalışmalar ve istatistiklerin, vakaların ancak yüzde 3-5'inde gerçekten cerrahi müdahale gerektiğini gösterdiğini, vakaların büyük bir çoğunluğunun 4-6 hafta içinde toparlandığını aktardı.
Dalkılınç, ''Hekim ilaç tedavisi dışında hastayı fizyoterapiste yönlendirmişse, fizyoterapistler tarafından yapılan manuel uygulamalar, doğru egzersiz, elektro fiziksel uygulamalar ve bantlama gibi yöntemlerle ağrının çok kısa sürede azalması sağlanabilmektedir'' diye konuştu.
Ağrının hissedildiği ilk 1-2 gün dinlenmek dışında uzun süren yatak istirahatinin sanılanın aksine zararlı olduğuna dikkati çeken Dalkılınç, konuşmasına şöyle devam etti:
''Vücudun esas ilacı hareket etmektir ağrının izin verdiği ölçüde olabildiğince hareketli kalınmalıdır. Yürümek, basit esneme egzersizleri yapmak, nefes, gevşeme tekniklerini kullanmak çok yararlı sonuçlar vermektedir. Ağrı kesici kullanımı hekimin önerdiği şekilde takip edilmeli fakat ağrı kesicinin sorunun tamamen çözemeyeceği akılda tutulmalıdır. Omurgayı kontrol eden küçük kas grupları inaktif kalınan ilk 48 saat içinde zayıflamaya yüz tutmaktadır. Bu nedenle hareket halinde kalan kişilerin çok daha hızlı toparlandığı tespit edilmiştir. Egzersizin bel ağrısını arttırdığı şeklinde inanış kesinlikle yanlıştır. Hareket etmek insan vücudunun en önemli ilacıdır. Doğru zamanda doğru şekilde egzersiz yapmak ağrıyı azaltır, kasları güçlendirir, kan dolaşımını artırır, eklemlerin beslenmesine destek sağlar.''
Dalkılınç, bel bölgesinde ağrı hissinin oluşmasına neden olacak pek çok dokunun bulunduğunu, bu dokuları sadece görüntüleme yöntemleri ile kesin olarak tespit etmenin teknik olarak mümkün bulunmadığını belirtti.
Toplumda pilates ve yoga gibi egzersizlerin bel ve sırt ağrısına iyi geleceği şeklindeki bir inanışa da dikkati çeken Dalkılınç, pilates, yoga gibi egzersizlerin genel olarak yararlı olduğunu, ancak bunların doğru şekilde uygulanmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
Pek çok kişinin hatalı uygulamalar yüzünden ya da televizyonda gördüklerini yapmaya çalışırken kendini incittiklerini vurgulayan Dalkılınç, ''Örneğin, duruş bozukluğu olan bir kişi bunu düzeltmeden egzersiz yaparsa vücuduna yarardan çok zarar verebilir. Sağlık sorunu ve ağrısı olan kişiler egzersiz yapmadan önce fizyoterapiste danışmalıdır'' dedi.
Dalkılınç, şunları kaydetti:
''Bedenen hazır olmadığı halde yoga ve pilates gruplarına katılan bir kişi zorluk derecesi yüksek hareketleri yapmak için kendini zorlarsa ciddi şekilde yaralanabilir. Klinikte 'dün pilates yada yogaya başladım, bugün belim ağrıyor' diye gelen pek çok kişi görüyoruz. Aktif olmanın insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır fakat ağrı, gerginlik, uyuşma gibi şikayetler söz konusu olduğunda hareket şeklimiz değişir, vücudumuz daha tedbirli davranır. Kişi vücudunun sınırlarını bilmiyorsa hele 'çivi çiviyi söker' diyerek şikayetlerinin üzerine gidiyorsa yaralanma kaçınılmaz hale gelmektedir.''