Organ bağışında 'ben bağışlarım mafya alır' korkusu   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 01-06-2011 (14:29)   Son Mesaj: 01-06-2011 (14:29)    Cevap: 0    Gösterim: 817  

    01-06-2011

    Organ bağışında 'ben bağışlarım mafya alır' korkusu

    Organ bağışında 'ben bağışlarım mafya alır' korkusu
    Organ bekleyen on binlerce insan bulunmasına rağmen Türkiye'de yeterli oranda organ bağışı yapılmıyor. Organ bağışının yetersiz kalmasında çeşitli sebepler bulunuyor. Bunlardan birisi de mafya...Organ mafyası korkusu ve 'akrabasının organlarını sattı' söylentileri de bu sebepler arasında yer alıyor.
    Üzerinde 'ölümümden sonra başkasının yaşamasına yardımcı olmak istiyorum' yazan organ bağışı kartına 'Kartı doldurursam mafya organlarımı alır' düşüncesiyle soğuk bakılıyor. Konunun uzmanları, mafya korkusunun efsaneden ibaret olduğuna dikkat çekiyor.

    Son verilere göre 50 binin üzerinde diyaliz hastasının olduğu Türkiye'de nakil merkezine kayıtlı 20 bin civarında böbrek bekleyen hasta var. Hayata tutunmak için bin 500 hasta karaciğer 200 hasta da kalp nakli bekliyor.

    Organ Nakli Adana Bölge Koordinatörü Dr. Nezahat Bingöl, organ bağışına mafya korkusu nedeniyle soğuk bakıldığını söylüyor. Bu korkunun yersiz olduğuna dikkat çeken Bingöl, mail zincirleri aracılığıyla internette dolaşan 'Organ mafyası buzla dolu bir küvet içinde böbrek çalmış' gibi doğru olmayan haberlerin insanları korkuttuğunu ve bu tarz haberlerin bağış oranını düşürdüğüne dikkat çekiyor.

    BEYİN ÖLÜMÜ İLE BİTKİSEL HAYAT KARIŞTIRILIYOR

    Bingöl, "18 yaşını dolduran ve akli dengesi yerinde olan herkes, ölümünden sonra organlarının kullanılması için bağış yapabilir ve hastanelerde bulunan organ bağış birimlerinden Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan organ bağış kartına sahip olabilir.Beyin ölümü gerçekleşen kişinin organ bağış kartı olsa bile birinci dereceden yakınlarından izin istenir. Organ bağış kartı, ailelerin acılı anlarında karar vermesini kolaylaştırıyor ve yakınlarının vasiyetini yerine getirmiş oluyorlar.
    Geçen yıl bölgemizde 64 beyin ölümü vardı 14'ünün organ bağışı yapıldı. Bu yıl ise 108 beyin ölümü oldu. 17 aile yakınlarının organını bağışladı. Bu 17 kişiden her bir kişi 4 kişiye ya da 5 kişiye hayat veriyor. Her insanın 2 böbreği var ayrı ayrı iki kişiye takılıyor. Karaciğer bazen iki ayrı kişiye takılıyor. Pankreas kullanılıyor. 60 kişi faydalanıyor." dedi.

    Beyin ölümü ile koma hali ve bitkisel hayatın karıştırıldığına dikkat çeken Dr. Nezahat Bingöl, "Beyin ölümü koma ve bitkisel hayatla karıştırılıyor. İkisi çok farklı. Beyin ölümü tıbben ölüm demektir. Gerçekleşen kişi bir daha hayata dönemez. Bitkisel hayattaki kişi uzun süre cihazda bağlı kalsa da hayata dönebilir. Beyin ölümü gerçekleşen kişinin en fazla 36 saat cihaza bağlı olarak kalp atImı sağlanabiliyor. Ölmeyen bir insana öldü demek gibi bir durum söz konusu dahi olamaz. Beyin ölümü tanısını farklı branşlardan 4 hekim tek tek bir takım testler uygulayarak koyuyor." diye konuştu.
    Türkiye'de şu an kalp, karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas, kemik, kemik iliği, kornea, nakli yapıldığını anlatan Bingöl, "İnce bağırsak nakli yapılıyor ama çok sık yapılmıyor. Aileden izin alırken bu organların hepsini mi ya da hangisini diye soruyoruz. Organ bağışında titizlikle organlar alınıyor ve ameliyatta olduğu gibi özenle kapatılıp ailelere teslim ediliyor. Cesedin parçalanmış halde ailelere teslim edilmesi gibi bir durum yok. Nakil işi çok ciddi bir iş. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organları aile izin verirse organların kimlere nakledileceği Ulusal Koordinasyon Sistemi aracılığıyla belirleniyor. Organ bekleyen hastalardan en acil, en uygun olanlara en kısa sürede Sağlık Bakanlığı eliyle organlar naklediliyor.Ulusal Organ Nakli Koordinasyon Sistemi ile yapılan nakillerde suistimal olması söz konusu değil." şeklinde konuştu.

    KALP VE KARACİĞER İÇİN İKİ AYRI UÇAK KALDIRDIK

    Organ naklinin ciddi bir konu olduğuna dikkat çeken Nezahat Bingöl, ''Ameliyathane ortamı dışında organ çıkarım işlemi yapılamaz ve çıkarılan organların uygun ortamda saklanarak nakil yapılacak kişiye kısa süre içinde ulaştırılması gerekir. Sağlık Bakanlığı'nın bu iş için kullandığı uçakları var. Örneğin; Bu yıl bir donörden alınacak kalp ve karaciğer için; nakil ekipleri iki ayrı uçakla geldiler. Kalbin donörden alındıktan sonra nakil yapılacak hastaya takılıncaya kadar bekleme süresi kısa olduğundan, karaciğer ile aynı ildeki farklı bir nakil merkezine gidecek olmasına rağmen iki ayrı uçak kaldırmak durumunda kaldık. Bazı nakil merkezlerinin de bu iş için kullandıkları kendi uçakları var." ifadesini kullandı.

    Dini açıdan da organ nakline olumsuz bakanlar olduğuna dikkat çeken Dr. Bingöl, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dini açıdan sakınca olmadığına yönelik hutbeleri ve açıklamaları var. Maalesef aileler, sosyal yönden de korkuyor. 'Çocuğunun, eşinin organlarını sattı' söylentisi nedeniyle organ bağışına sıcak bakmıyor." Bağış sayısının az olduğuna dikkat çeken Bingöl, '' Hayatta iken bırakacağınız en güzel miras, organ bağışıdır. Bu konuda halkımızın daha duyarlı davranacağına inanıyor ve desteklerini bekliyoruz.'' dedi.





    Organ bağışında 'ben bağışlarım mafya alır' korkusu Yorumları