Hürriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu sağlıkta doğru bilinen en yeni yanlışları köşesine taşıdı. İşte sağlıkla ilgili doğru bildiğiniz yanlışlar;"Doğrusu bu!" zannederek sık sık tekrarladığımız bazı yanlışlar var. Bunların kimi önemli kimi de önemsiz. Ayrıca söz sağlık olunca herkes başka bir şey söylüyor. Sonuçta yanlışların sayısı sürekli artıyor. İşte o yanlışlardan en yenileri...
OMEGA 3 DESTEĞİ YAZIN ALINMAZ
En yeni efsanelerden biri bu. Üniversitede öğretim üyesi bir hastama, eczacısı söylemiş: "Hocam, doktorlar omega 3 desteklerini yaz aylarında kullanmayın diyorlar!" Yanıtım şu: "O zaman yaz aylarında balık yemek de yanlış bir şey olmalı!" (Öyle ya, özellikle Karadeniz balıklarında tıka basa omega 3 var ve madem ki omega 3 yaz aylarında zararlı, yaz sezonunda yalnız balık avcılığını değil balık yemeyi de yasaklamamız lazım.) Omega 3 herkese, her yaşta, her zaman lazım. Yeter ki güvenli kaynaklardan temin edin. İster balıktan, cevizden, keten tohumundan; isterseniz omega 3 kapsüllerinden kazanın. Ama imkân buldukça bu doğal mucizeden faydalanmaya çalışın.
AKŞAM ALINAN KALSİYUM DESTEĞİ BÖBREK TAŞI YAPAR
Bu efsanenin eski versiyonu şu idi: 'Kalsiyum desteği almayın taş yapıyor, eğer taşınız varsa bu desteklere elinizi bile sürmeyin, taşlar büyüyor, çoğalıyor!' Özellikle osteoporozla mücadelede, koruma ve tedavide çok ama çok önemli bir destek olan koruyucu kalsiyum kullanımı genel kabul görünce, anti-kalsiyumcu düşünce, kalsiyuma külliyen karşı durmaktan vazgeçip yeni bir strateji geliştirdi: "Bu hapları akşam yutmak doğru değil!" Bu tez de en az birincisi kadar mesnetsiz. Tersine, kalsiyumu özellikle akşam almanızda fayda var çünkü uykuya da destek oluyor.
Küçük bazı tavsiyelerim daha var: Kalsiyum desteklerini lütfen bol suyla yutun. Kullanacağınız dozu doktorunuzdan öğrenin. Yüksek dozda ya da çok düşük dozda almayın. Ciddi bir fayda sağlamadığı için içine boron vs. katılmış kalsiyum desteklerine ilave bir para ödemeyin. Mümkünse ilaç firmaları tarafından üretilen ve reçeteyle satılan kalsiyum desteklerine itibar edin. Benim favorim kalsiyum sitrat formu.
KAHVE TOK TUTAR
Kahvedeki kafeinin tok tuttuğu doğru değil. Tersine, kafein hipoglisemiyi artırdığı için açlık krizlerine bile yol açabilir. Hipoglisemi döneminde kahve içtiğinizde belki hipoglisemiye bağlı yorgunluk, bitkinlik, uyku hali gibi sorunlarınızda geçici bir azalma olabilir ama kafein, hipoglisemi atağını daha da derinleştirir. Benim tavsiyem sonu 'in' ile biten zararlılara ihtiva eden her şeyden (kafein, nikotin, vb.) uzak durmanız ya da makul miktarlarda tüketmeniz.
YEMEK ÜZERİNE İÇİLEN ÇAY KANSIZLIK YAPAR
En ünlü şehir efsanelerinden biri. Özellikle kadınlar arasında doğru zannedilen yanlışların en başında geliyor. Çaydaki tanen bileşiklerinin yiyeceklerle alınan demirin emilimi azaltmak gibi bir etkisi olsa da bu etki pratikte ihmal edilebilecek kadar az ve önemsiz. Yani yemek üstüne içilen bir bardak çayın demir emilimine ciddi bir etkisi neredeyse yok gibi. Bu efsaneyi de korkutarak eğitmeyi seven uzmanlar yaratmış olmalı. Eğer yemek sonrası içilen bir bardak çay kansızlık yapsaydı en azından Erzurumluların tümünün anemik olması gerekirdi. Yemek üstüne içilen çay, hazmı kolaylaştıracağı için belki faydalı bile olabilir ama klinik düzeyde bir demir eksikliği kansızlığına asla sebep olmaz.
GLUKOZAMİN EKLEMLERİ KORUR
Glukozamin eklem kıkırdağının yapısında bulunman glukozamino glikan (GAG) organizasyonunu güçlendiren bir madde. Zaten kendisi bir amino şeker ve yapısında da glikozamino, glikan ve kitin var. Bu madde doğal kaynaklardan (kabuklu deniz hayvanlarının kabuklarından) elde ediliyor. Takviye olarak alındığında, eklem kıkırdağında GAG üretimini destekliyor. Ayrıca kıkırdak harabiyetine bağlı ağrıyı azaltıyor ve aşınmayı yavaşlatıyor.
İşte bu nedenle, osteoartrit, travma veya incinmeye bağlı kıkırdak hasarlarında onarıcı bir görev üstleniyor. Neticede o eklemde ağrı azalıyor, iltihabi süreçler yavaşlıyor. Yaşlılığa bağlı romatizma ve spor yaralanmalarında ya da başka nedenle meydana gelen kıkırdak hasırlanmalarında bu destekten faydalanmak doğru. Ama bu desteği eklemleri korumak amacıyla kullanmak yanlış. En azından gereksiz bir yaklaşım.
Glukozamin doğal ürünler içinde en faydalılarından biri ama öyle zannedildiği kadar masum bir madde değil. Deniz kabuklularına karşı duyarlılığınız varsa, alerjik reaksiyona neden olabilir, kan şekerinizi arttırabilir. Sindirim sisteminizde, özellikle midenizde problemlere yol açabilir. Kısacası bu ürünü "Egzersiz yapıyorum, koşuyorum, kayak yapıyorum, halı sahada futbol oynuyorum o halde kıkırdaklarımı korumam lazım" diye kullanmanın hiçbir anlamı yok.
Hürriyet
OMEGA 3 DESTEĞİ YAZIN ALINMAZ
En yeni efsanelerden biri bu. Üniversitede öğretim üyesi bir hastama, eczacısı söylemiş: "Hocam, doktorlar omega 3 desteklerini yaz aylarında kullanmayın diyorlar!" Yanıtım şu: "O zaman yaz aylarında balık yemek de yanlış bir şey olmalı!" (Öyle ya, özellikle Karadeniz balıklarında tıka basa omega 3 var ve madem ki omega 3 yaz aylarında zararlı, yaz sezonunda yalnız balık avcılığını değil balık yemeyi de yasaklamamız lazım.) Omega 3 herkese, her yaşta, her zaman lazım. Yeter ki güvenli kaynaklardan temin edin. İster balıktan, cevizden, keten tohumundan; isterseniz omega 3 kapsüllerinden kazanın. Ama imkân buldukça bu doğal mucizeden faydalanmaya çalışın.
AKŞAM ALINAN KALSİYUM DESTEĞİ BÖBREK TAŞI YAPAR
Bu efsanenin eski versiyonu şu idi: 'Kalsiyum desteği almayın taş yapıyor, eğer taşınız varsa bu desteklere elinizi bile sürmeyin, taşlar büyüyor, çoğalıyor!' Özellikle osteoporozla mücadelede, koruma ve tedavide çok ama çok önemli bir destek olan koruyucu kalsiyum kullanımı genel kabul görünce, anti-kalsiyumcu düşünce, kalsiyuma külliyen karşı durmaktan vazgeçip yeni bir strateji geliştirdi: "Bu hapları akşam yutmak doğru değil!" Bu tez de en az birincisi kadar mesnetsiz. Tersine, kalsiyumu özellikle akşam almanızda fayda var çünkü uykuya da destek oluyor.
Küçük bazı tavsiyelerim daha var: Kalsiyum desteklerini lütfen bol suyla yutun. Kullanacağınız dozu doktorunuzdan öğrenin. Yüksek dozda ya da çok düşük dozda almayın. Ciddi bir fayda sağlamadığı için içine boron vs. katılmış kalsiyum desteklerine ilave bir para ödemeyin. Mümkünse ilaç firmaları tarafından üretilen ve reçeteyle satılan kalsiyum desteklerine itibar edin. Benim favorim kalsiyum sitrat formu.
KAHVE TOK TUTAR
Kahvedeki kafeinin tok tuttuğu doğru değil. Tersine, kafein hipoglisemiyi artırdığı için açlık krizlerine bile yol açabilir. Hipoglisemi döneminde kahve içtiğinizde belki hipoglisemiye bağlı yorgunluk, bitkinlik, uyku hali gibi sorunlarınızda geçici bir azalma olabilir ama kafein, hipoglisemi atağını daha da derinleştirir. Benim tavsiyem sonu 'in' ile biten zararlılara ihtiva eden her şeyden (kafein, nikotin, vb.) uzak durmanız ya da makul miktarlarda tüketmeniz.
YEMEK ÜZERİNE İÇİLEN ÇAY KANSIZLIK YAPAR
En ünlü şehir efsanelerinden biri. Özellikle kadınlar arasında doğru zannedilen yanlışların en başında geliyor. Çaydaki tanen bileşiklerinin yiyeceklerle alınan demirin emilimi azaltmak gibi bir etkisi olsa da bu etki pratikte ihmal edilebilecek kadar az ve önemsiz. Yani yemek üstüne içilen bir bardak çayın demir emilimine ciddi bir etkisi neredeyse yok gibi. Bu efsaneyi de korkutarak eğitmeyi seven uzmanlar yaratmış olmalı. Eğer yemek sonrası içilen bir bardak çay kansızlık yapsaydı en azından Erzurumluların tümünün anemik olması gerekirdi. Yemek üstüne içilen çay, hazmı kolaylaştıracağı için belki faydalı bile olabilir ama klinik düzeyde bir demir eksikliği kansızlığına asla sebep olmaz.
GLUKOZAMİN EKLEMLERİ KORUR
Glukozamin eklem kıkırdağının yapısında bulunman glukozamino glikan (GAG) organizasyonunu güçlendiren bir madde. Zaten kendisi bir amino şeker ve yapısında da glikozamino, glikan ve kitin var. Bu madde doğal kaynaklardan (kabuklu deniz hayvanlarının kabuklarından) elde ediliyor. Takviye olarak alındığında, eklem kıkırdağında GAG üretimini destekliyor. Ayrıca kıkırdak harabiyetine bağlı ağrıyı azaltıyor ve aşınmayı yavaşlatıyor.
İşte bu nedenle, osteoartrit, travma veya incinmeye bağlı kıkırdak hasarlarında onarıcı bir görev üstleniyor. Neticede o eklemde ağrı azalıyor, iltihabi süreçler yavaşlıyor. Yaşlılığa bağlı romatizma ve spor yaralanmalarında ya da başka nedenle meydana gelen kıkırdak hasırlanmalarında bu destekten faydalanmak doğru. Ama bu desteği eklemleri korumak amacıyla kullanmak yanlış. En azından gereksiz bir yaklaşım.
Glukozamin doğal ürünler içinde en faydalılarından biri ama öyle zannedildiği kadar masum bir madde değil. Deniz kabuklularına karşı duyarlılığınız varsa, alerjik reaksiyona neden olabilir, kan şekerinizi arttırabilir. Sindirim sisteminizde, özellikle midenizde problemlere yol açabilir. Kısacası bu ürünü "Egzersiz yapıyorum, koşuyorum, kayak yapıyorum, halı sahada futbol oynuyorum o halde kıkırdaklarımı korumam lazım" diye kullanmanın hiçbir anlamı yok.
Hürriyet