Tam bir tedavisi çoğu zaman mümkün olmayan bel fıtığı rahatsızlığı için farklı arayışlar içine giren hastalar, sayıları tüm illerde hızla artan ''ozon tedavisi'' merkezlerinin kapısını aşındırıyor.Konya'da özel bir fizik tedavi merkezinin de sahibi olan Fizik Tedavi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Oğuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ozonun tıpkı oksijen gibi havada doğal olarak bulunan bir element olduğunu, 3 oksijenden oluştuğunu söyledi.
Oğuz, gökyüzüne mavi rengini veren madde olarak da bilinen ozonun 1840 yılında bulunduğunu, 1. Dünya Savaşı'nda sağlık alanında kullanılmaya başladığını ancak 1980'lere kadar yaygınlık kazanamadığını anlattı.
Gelişen teknolojiyle birlikte, istenilen oranda saf oksijenle karıştırılabilen ozonun üretilmeye başladığını, bunun da ozonun özellikle son 10 yılda sağlık alanında kullanımını artırdığını dile getiren Prof. Dr. Oğuz, şunları kaydetti:
''Son 10 yılda dünyada araştırmaları artınca Türkiye'de de kullanımı yaygınlaştı. Ozon bir ilaç değil, yan etkisi yok denecek kadar az. Sağlıkta kullanım alanları da giderek daha fazla yaygınlaşıyor, bundan sonra da yapılan yeni araştırmalarla kullanımı daha da artacağa benziyor. Ozonun tıp alanında kullanımıyla ilgili en fazla araştırma bel fıtığında yapıldığı için, biz de şuan bel fıtığında kullanıyoruz. Ozon bel fıtığında özellikle İtalya'da yaygın kullanılıyor. Disk içine ya da fıtık çevresine veriliyor. Bu şekilde vücuda verilen ozon, akıcı durumdaki fıtık ile reaksiyona giriyor, fıtığı küçültüyor ve ağrıyı kesiyor.''
Oğuz, ancak ozonu tek başına bir tedavi yöntemi olarak görmenin yanlış olacağını, başka tedavi yöntemleriyle desteklemek gerektiğini, kendilerinin de bu yöntemi çoğu zaman fizik tedaviyle birlikte uyguladıklarını; bu tedavinin uygulandığı hastaların sıkı egzersiz yapması ve günlük hayatta hareketlerine dikkat etmelerinin şart olduğunu vurguladı.
-ASLINDA TAM BİR TEDAVİSİ YOK-
Tam bir tedavisi çoğu zaman mümkün olmayan bel fıtığı rahatsızlığı için farklı arayışlar içine giren hastaların, sayıları tüm illerde hızla artan ''ozon tedavisi'' merkezlerine yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Oğuz, şöyle devam etti:
''Ozon tedavisi çok kısa süre içinde tüm Türkiye'ye yayıldı. Bugün 81 ilde ozon tedavisi uygulanıyor. Mahalle aralarındaki sınıkçılar da dahil her yolu deneyip derdine derman bulamayan hastalar, ozon tedavisini kurtuluş gibi görüyor. Ozon tedavisi ağrıları dindiriyor, yan etkisi de olmadığı için yoğun talep görüyor. Ancak her derdin çaresi gibi de görmek yanlış. Yeni bir yöntem olduğu için çok yoğun talep var. Bu bel fıtığı hastalığını romatizmal hastalıklar içinde değerlendiriyoruz, bu nedenle aslında tam bir tedavisi yok. Bütün bu tür uygulamalar başka büyük rağbet görür, daha sonra yerine oturur. Ozon için de ben aynı şeyi söyleyeceğim. Çok büyük iddialara girmemek, her derdin devası olarak görmemek lazım. Bir süre sonra nerelerde kullanılacağı, neye ne kadar yarar sağladığı daha net bir şekilde ortaya çıkacak.''
Oğuz, gökyüzüne mavi rengini veren madde olarak da bilinen ozonun 1840 yılında bulunduğunu, 1. Dünya Savaşı'nda sağlık alanında kullanılmaya başladığını ancak 1980'lere kadar yaygınlık kazanamadığını anlattı.
Gelişen teknolojiyle birlikte, istenilen oranda saf oksijenle karıştırılabilen ozonun üretilmeye başladığını, bunun da ozonun özellikle son 10 yılda sağlık alanında kullanımını artırdığını dile getiren Prof. Dr. Oğuz, şunları kaydetti:
''Son 10 yılda dünyada araştırmaları artınca Türkiye'de de kullanımı yaygınlaştı. Ozon bir ilaç değil, yan etkisi yok denecek kadar az. Sağlıkta kullanım alanları da giderek daha fazla yaygınlaşıyor, bundan sonra da yapılan yeni araştırmalarla kullanımı daha da artacağa benziyor. Ozonun tıp alanında kullanımıyla ilgili en fazla araştırma bel fıtığında yapıldığı için, biz de şuan bel fıtığında kullanıyoruz. Ozon bel fıtığında özellikle İtalya'da yaygın kullanılıyor. Disk içine ya da fıtık çevresine veriliyor. Bu şekilde vücuda verilen ozon, akıcı durumdaki fıtık ile reaksiyona giriyor, fıtığı küçültüyor ve ağrıyı kesiyor.''
Oğuz, ancak ozonu tek başına bir tedavi yöntemi olarak görmenin yanlış olacağını, başka tedavi yöntemleriyle desteklemek gerektiğini, kendilerinin de bu yöntemi çoğu zaman fizik tedaviyle birlikte uyguladıklarını; bu tedavinin uygulandığı hastaların sıkı egzersiz yapması ve günlük hayatta hareketlerine dikkat etmelerinin şart olduğunu vurguladı.
-ASLINDA TAM BİR TEDAVİSİ YOK-
Tam bir tedavisi çoğu zaman mümkün olmayan bel fıtığı rahatsızlığı için farklı arayışlar içine giren hastaların, sayıları tüm illerde hızla artan ''ozon tedavisi'' merkezlerine yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Oğuz, şöyle devam etti:
''Ozon tedavisi çok kısa süre içinde tüm Türkiye'ye yayıldı. Bugün 81 ilde ozon tedavisi uygulanıyor. Mahalle aralarındaki sınıkçılar da dahil her yolu deneyip derdine derman bulamayan hastalar, ozon tedavisini kurtuluş gibi görüyor. Ozon tedavisi ağrıları dindiriyor, yan etkisi de olmadığı için yoğun talep görüyor. Ancak her derdin çaresi gibi de görmek yanlış. Yeni bir yöntem olduğu için çok yoğun talep var. Bu bel fıtığı hastalığını romatizmal hastalıklar içinde değerlendiriyoruz, bu nedenle aslında tam bir tedavisi yok. Bütün bu tür uygulamalar başka büyük rağbet görür, daha sonra yerine oturur. Ozon için de ben aynı şeyi söyleyeceğim. Çok büyük iddialara girmemek, her derdin devası olarak görmemek lazım. Bir süre sonra nerelerde kullanılacağı, neye ne kadar yarar sağladığı daha net bir şekilde ortaya çıkacak.''