Sağlık Bakanı Akdağ, 15 Ekim 2010'dan itibaren Türkiye'de dünyanın en gelişmiş aşılarandan biri olan beşli aşının dolumunun gerçekleştiğini belirtti. Akdağ yerli aşıda gelinen son noktayı açıkladı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''15 Ekim 2010 tarihinden itibaren Türkiye'de dünyanın en gelişmiş aşılarından biri olan beşli aşının artık uygun bir biçimde dolumu yapılıyor. Bu, aşının bütününün imalatı demek değildir. Ama Türkiye'de bu anlamdaki en yeni teknolojiyle üretilen bu aşıların üretimi için atılan önemli bir adımdır'' dedi.
Akdağ, Sanofi Pasteur, Mefar İlaç A.Ş ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle Pendik Kurtköy'de bulunan Mefar firmasının fabrikasında beşli aşı üretim ve dolum tesisinin açılış törenine katıldı.
Burada konuşma yapan Akdağ, insan sağlığı için önemli bir açılışı gerçekleştirdiklerini belirterek, ''Bugün bağışıklama programında çocuklarımız için yaptığımız aşılarımızdan beşli aşı dediğimiz bir aşının dolum tesislerinin açılışını yapıyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'de aşıya hep önem verildiğini kaydeden Akdağ, ''Osmanlı'nın son döneminden ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren aşıya hep önem verdik. Ama şunu özellikle kaydetmek isterim ki aşıya verdiğimiz bu önem Sağlıkta Dönüşüm Programı ile son 8 sene içinde zirve noktasına erişmiş durumdadır'' ifadesini kullandı.
Türkiye'de 1995 yılında 6 antijenle çocuklara aşı yapıldığını belirten Akdağ, bu sayının 2002'de 7 antijene, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile de 11 antijene çıktığını söyledi.
Akdağ, ''Bugün bütün Türk çocukları, Türkiye'deki bütün yavrularımız, hiçbir ayrım yapılmaksızın kırsalı, kenti, Doğu Anadolusu, Kuzeyi, Güneyi, Orta Anadolusu, metropol kentlerindeki bütün çocuklarımız, dünyanın en üstün aşılarına ücretsiz bir biçimde ulaşabilirler'' diye konuştu.
Bu aşıları satın almanın, üretmenin tek başına yetmeyeceğini, bunun büyük bir organizasyon işi olduğunu vurgulayan Akdağ, ''Türkiye'de çocuklarımızın hemen hepsini aşılayabilir durumdayız. En kaliteli aşıları, en güvenilir şekilde çocuklarımıza ulaştırabilir durumdayız. Aşının imalatından bir çocuğa enjekte edilişine kadar bütün süreçleri dikkatle takip etmelisiniz. Soğuk zincir dediğimiz bir süreç var. Türkiye artık bunların hepsini mükemmel bir şekilde başaran bir ülke konumuna geldi şükürler olsun'' dedi.
Akdağ, Türkiye'de her yıl 1 milyon 300 bin yenidoğan olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı olarak bu çocuklara aşı yapılacağı zaman, bu aşıyı satanlara ve imal edenlere karşı ülkenin bir alım gücü olduğunu, merkezi olarak hükümetin aşıya büyük bir para ayırdığını anlattı.
-''2010 YILINDA AŞIYA 400 MİLYON TL HARCANIYOR''-
Bundan 8 sene önce aşıya, bugünün alım gücüyle yaklaşık olarak 14-15 milyon TL harcanırken, 2010 yılında 400 milyon TL'ye yaklaşan miktarlarda para harcandığını ifade eden Akdağ, ''Bütçeyi Sağlık Bakanlığına veren, 'bunu kullan' diyen hükümetimize ben bütün Türk çocukları adına elbette büyük bir şükran borçluyum'' dedi.
Bugün Sağlık Bakanlığı, Sanofi Pasteur ve Mefar olarak bir ilke imza atıldığını dile getiren Akdağ, ''15 Ekim 2010 tarihinden itibaren Türkiye'de dünyanın en gelişmiş aşılarından biri olan beşli aşının artık uygun bir biçimde dolumu yapılıyor. Bu, aşının bütününün imalatı demek değildir. Ama Türkiye'de bu anlamdaki en yeni teknolojiyle üretilen bu aşıların üretimi için atılan önemli bir adımdır'' diye konuştu.
Bu aşıların devamının geleceğini belirten Akdağ, halk arasında menenjit ve zatürre aşısı diye bilinen aşının Türkiye'de üretimi için görüşmeler yaptıklarını ve 2011 yılında bunu da başlatmış olacaklarını ümit ettiğini söyledi.
Çocuk felcinin dünyada aşılama yoluyla ortadan kaldırılmış hastalıklardan biri olduğunu vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu:
''Avrupa'da çocuk felcini kendi ülkesinden en son kovabilmiş ülke Türkiye'dir. 2000'li yılların başında bunu başardık, ama 52 Avrupa ülkesi içerisinde çocuk felcini ülkesinden son kovabilmiş ülke biziz. Bunu küçümsediğim için söylemiyorum. O günün şartlarında bu da büyük bir başarıydı. Ama kızamıkta Avrupa'da bunu ilk başarmış ülkelerden biriyiz. Türkiye'de son üç senedir yeni kızamık vakası görmüyoruz ve bununla da iftihar ediyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısıdır. Hükümetiyle, doktorlarıyla, sistemiyle, sektörüyle bu işe emek veren herkesiyle.''
Bugün dünyanın en gelişmiş aşılarıyla, 11 antijenle çocukların tamamını ücretsiz olarak aşıladıklarını anlatan Akdağ, Türkiye'nin Dünya Sağlık Örgütü'nün aşı eğitimleri konusunda bir merkez üssü haline geldiğini ve çevredeki ülkelere de bu anlamda destek verdiğini belirtti.
Akdağ, 2011 yılı içinde firmalarla yapılan görüşmelerin olumlu sonuç vermesi halinde, bir veya iki antijeni daha çocukların rutin aşı takvimine ekleyeceklerini söyledi.
-''İLACI TÜRKİYE'DE EN MÜKEMMEL ŞEKİLDE ÜRETİYORUZ-''
Türkiye'nin bugün gelir grubu bakımından orta-üst gelir grubu ülkeler içinde olmasına rağmen, aşılama konusunda üst gelir grubu ülkelerin birçoğunu sollamış ve geçmiş bir ülke durumunda olduğunu belirten Akdağ, ''Türk ilaç endüstrisinin geldiği nokta, aşı dolum tesisini de içine alarak söylüyorum, hepimizin göğsünü kabartacak bir noktadır. İlacı Türkiye'de en mükemmel şekilde üretiyoruz. Bu adımın devamı gelecek. Ülkemiz aşı üretimi ve araştırmaları için cazip bir merkezdir. Kararlılığın, istikrarın ve elindeki imkanı iyi kullanmanın bir ülkeyi nerelere taşıyabileceğinin en iyi örneğidir bu tesis'' dedi.
Türkiye'de ofset üretimler açısından en ileriye gitmiş alanın savunma sanayisi olduğunu kaydeden Recep Akdağ, bunu ileriki yıllarda aşı ve diğer uygulamalarıyla sağlık sektörünün takip edeceğini ifade etti.
-DİĞER KONUŞMALAR-
Sanofi Pasteur Ortadoğu/Körfez Ülkeleri ve Türkiye'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Fikri Türkay da hastalıklara karşı koruma sağlayan beş değerlikli aşının, Sağlık Bakanlığının Ulusal Bağışıklama Programına 2007'de dahil edildiğini belirterek, Bakanlığın Türkiye'de aşı üretimini kolaylaştırma felsefesine uygun olarak, beşli aşının dolum operasyonunu transfer ederek, Türkiye'de önemli bir ihtiyaca cevap verdiklerini söyledi.
Türkay, beşli karma aşı üretiminin Türkiye'de gerçekleştirilmesiyle difteri, aselüler boğmaca, tetanos, çocuk felci ve Hib enfeksiyonuna karşı mücadelede önemli katkı sağlanacağına dikkati çekti.
Sanofi-aventis Grubu Türkiye Ülke Başkanı Olivier Guillaume da Sanofi-aventis Grubu olarak, yürüttükleri projeler ve yatırımlarla Türkiye'nin hem bilimsel hem de ekonomik gelişimine destek verdiklerini söyledi.
Mefar İlaç A.Ş Genel Müdürü Üstün Baharoğlu da bu işbirliğiyle Türkiye'de ilk defa uzman ve kalifiye eleman yetiştirilmesinin sağlandığını dile getirdi.
Konuşmaların ardından, Türkay, Bakan Akdağ'a içinde bir aşı paketi olan plaket takdim etti.
Akdağ, dolum tesisini gezerek çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Akdağ, Sanofi Pasteur, Mefar İlaç A.Ş ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle Pendik Kurtköy'de bulunan Mefar firmasının fabrikasında beşli aşı üretim ve dolum tesisinin açılış törenine katıldı.
Burada konuşma yapan Akdağ, insan sağlığı için önemli bir açılışı gerçekleştirdiklerini belirterek, ''Bugün bağışıklama programında çocuklarımız için yaptığımız aşılarımızdan beşli aşı dediğimiz bir aşının dolum tesislerinin açılışını yapıyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'de aşıya hep önem verildiğini kaydeden Akdağ, ''Osmanlı'nın son döneminden ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren aşıya hep önem verdik. Ama şunu özellikle kaydetmek isterim ki aşıya verdiğimiz bu önem Sağlıkta Dönüşüm Programı ile son 8 sene içinde zirve noktasına erişmiş durumdadır'' ifadesini kullandı.
Türkiye'de 1995 yılında 6 antijenle çocuklara aşı yapıldığını belirten Akdağ, bu sayının 2002'de 7 antijene, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile de 11 antijene çıktığını söyledi.
Akdağ, ''Bugün bütün Türk çocukları, Türkiye'deki bütün yavrularımız, hiçbir ayrım yapılmaksızın kırsalı, kenti, Doğu Anadolusu, Kuzeyi, Güneyi, Orta Anadolusu, metropol kentlerindeki bütün çocuklarımız, dünyanın en üstün aşılarına ücretsiz bir biçimde ulaşabilirler'' diye konuştu.
Bu aşıları satın almanın, üretmenin tek başına yetmeyeceğini, bunun büyük bir organizasyon işi olduğunu vurgulayan Akdağ, ''Türkiye'de çocuklarımızın hemen hepsini aşılayabilir durumdayız. En kaliteli aşıları, en güvenilir şekilde çocuklarımıza ulaştırabilir durumdayız. Aşının imalatından bir çocuğa enjekte edilişine kadar bütün süreçleri dikkatle takip etmelisiniz. Soğuk zincir dediğimiz bir süreç var. Türkiye artık bunların hepsini mükemmel bir şekilde başaran bir ülke konumuna geldi şükürler olsun'' dedi.
Akdağ, Türkiye'de her yıl 1 milyon 300 bin yenidoğan olduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı olarak bu çocuklara aşı yapılacağı zaman, bu aşıyı satanlara ve imal edenlere karşı ülkenin bir alım gücü olduğunu, merkezi olarak hükümetin aşıya büyük bir para ayırdığını anlattı.
-''2010 YILINDA AŞIYA 400 MİLYON TL HARCANIYOR''-
Bundan 8 sene önce aşıya, bugünün alım gücüyle yaklaşık olarak 14-15 milyon TL harcanırken, 2010 yılında 400 milyon TL'ye yaklaşan miktarlarda para harcandığını ifade eden Akdağ, ''Bütçeyi Sağlık Bakanlığına veren, 'bunu kullan' diyen hükümetimize ben bütün Türk çocukları adına elbette büyük bir şükran borçluyum'' dedi.
Bugün Sağlık Bakanlığı, Sanofi Pasteur ve Mefar olarak bir ilke imza atıldığını dile getiren Akdağ, ''15 Ekim 2010 tarihinden itibaren Türkiye'de dünyanın en gelişmiş aşılarından biri olan beşli aşının artık uygun bir biçimde dolumu yapılıyor. Bu, aşının bütününün imalatı demek değildir. Ama Türkiye'de bu anlamdaki en yeni teknolojiyle üretilen bu aşıların üretimi için atılan önemli bir adımdır'' diye konuştu.
Bu aşıların devamının geleceğini belirten Akdağ, halk arasında menenjit ve zatürre aşısı diye bilinen aşının Türkiye'de üretimi için görüşmeler yaptıklarını ve 2011 yılında bunu da başlatmış olacaklarını ümit ettiğini söyledi.
Çocuk felcinin dünyada aşılama yoluyla ortadan kaldırılmış hastalıklardan biri olduğunu vurgulayan Akdağ, şöyle konuştu:
''Avrupa'da çocuk felcini kendi ülkesinden en son kovabilmiş ülke Türkiye'dir. 2000'li yılların başında bunu başardık, ama 52 Avrupa ülkesi içerisinde çocuk felcini ülkesinden son kovabilmiş ülke biziz. Bunu küçümsediğim için söylemiyorum. O günün şartlarında bu da büyük bir başarıydı. Ama kızamıkta Avrupa'da bunu ilk başarmış ülkelerden biriyiz. Türkiye'de son üç senedir yeni kızamık vakası görmüyoruz ve bununla da iftihar ediyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısıdır. Hükümetiyle, doktorlarıyla, sistemiyle, sektörüyle bu işe emek veren herkesiyle.''
Bugün dünyanın en gelişmiş aşılarıyla, 11 antijenle çocukların tamamını ücretsiz olarak aşıladıklarını anlatan Akdağ, Türkiye'nin Dünya Sağlık Örgütü'nün aşı eğitimleri konusunda bir merkez üssü haline geldiğini ve çevredeki ülkelere de bu anlamda destek verdiğini belirtti.
Akdağ, 2011 yılı içinde firmalarla yapılan görüşmelerin olumlu sonuç vermesi halinde, bir veya iki antijeni daha çocukların rutin aşı takvimine ekleyeceklerini söyledi.
-''İLACI TÜRKİYE'DE EN MÜKEMMEL ŞEKİLDE ÜRETİYORUZ-''
Türkiye'nin bugün gelir grubu bakımından orta-üst gelir grubu ülkeler içinde olmasına rağmen, aşılama konusunda üst gelir grubu ülkelerin birçoğunu sollamış ve geçmiş bir ülke durumunda olduğunu belirten Akdağ, ''Türk ilaç endüstrisinin geldiği nokta, aşı dolum tesisini de içine alarak söylüyorum, hepimizin göğsünü kabartacak bir noktadır. İlacı Türkiye'de en mükemmel şekilde üretiyoruz. Bu adımın devamı gelecek. Ülkemiz aşı üretimi ve araştırmaları için cazip bir merkezdir. Kararlılığın, istikrarın ve elindeki imkanı iyi kullanmanın bir ülkeyi nerelere taşıyabileceğinin en iyi örneğidir bu tesis'' dedi.
Türkiye'de ofset üretimler açısından en ileriye gitmiş alanın savunma sanayisi olduğunu kaydeden Recep Akdağ, bunu ileriki yıllarda aşı ve diğer uygulamalarıyla sağlık sektörünün takip edeceğini ifade etti.
-DİĞER KONUŞMALAR-
Sanofi Pasteur Ortadoğu/Körfez Ülkeleri ve Türkiye'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Fikri Türkay da hastalıklara karşı koruma sağlayan beş değerlikli aşının, Sağlık Bakanlığının Ulusal Bağışıklama Programına 2007'de dahil edildiğini belirterek, Bakanlığın Türkiye'de aşı üretimini kolaylaştırma felsefesine uygun olarak, beşli aşının dolum operasyonunu transfer ederek, Türkiye'de önemli bir ihtiyaca cevap verdiklerini söyledi.
Türkay, beşli karma aşı üretiminin Türkiye'de gerçekleştirilmesiyle difteri, aselüler boğmaca, tetanos, çocuk felci ve Hib enfeksiyonuna karşı mücadelede önemli katkı sağlanacağına dikkati çekti.
Sanofi-aventis Grubu Türkiye Ülke Başkanı Olivier Guillaume da Sanofi-aventis Grubu olarak, yürüttükleri projeler ve yatırımlarla Türkiye'nin hem bilimsel hem de ekonomik gelişimine destek verdiklerini söyledi.
Mefar İlaç A.Ş Genel Müdürü Üstün Baharoğlu da bu işbirliğiyle Türkiye'de ilk defa uzman ve kalifiye eleman yetiştirilmesinin sağlandığını dile getirdi.
Konuşmaların ardından, Türkay, Bakan Akdağ'a içinde bir aşı paketi olan plaket takdim etti.
Akdağ, dolum tesisini gezerek çalışmalar hakkında bilgi aldı.