Süt hormonunun yüksek düzeyde salgılanması, başta adet görememe olmak üzere çeşitli nedenlerle bağlı olarak kısırlığa yol açabiliyor.Uzmanlar, süt hormonunun fazla salgılanmasının meme, yumurtalık, kemik, böbrek üstü bezi, böbrek ve yumurtlama, karbonhidrat metabolizması ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebildiği uyarısında bulunuyor.
Yüksek süt hormonu seviyelerinin, yüzde 10 oranında göğüslerden anormal süt gelmesine yol açtığını ifade eden uzmanlar, yüzde 15 oranında adet düzensizliğine veya adet görememeye ve yüzde 33 oranında çocuk sahibi olamama ve kemik erimesine neden olabildiğini belirtiyor.
Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Üreme Tıbbı ve İnfertilite Seksiyonu Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Öktem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipofiz bezindeki laktotrop hücrelerden süt hormonunun 3 farklı formda salgılandığını belirterek, süt hormonunun meme, yumurtalık, kemik, böbrek üstü bezi ve böbrek gibi organlarda çeşitli olumsuz etkileri olduğunu söyledi.
Yumurtlama, karbonhidrat metabolizması ve bağışıklık sistemi üzerinde de etkili olan süt hormonunun, yaş, adet dönemi, gebelik ve loğusalık dönemlerinde de etkinliğinin değiştiğini ifade eden Öktem, süt hormonu fazlalığının fizyolojik, ilaçlara bağlı veya patolojik nedenlerden dolayı ortaya çıktığını anlattı.
Öktem, süt hormonunun fazla salgılanmasında özellikle hipofiz tümörleri, hipotiroidizm, böbrek yetmezliği, anti-psikotik sorunlarda kullanılan ilaçların an durumlar olduğunu dile getirdi. Bununla beraber uykuda, egzersiz sonrasında, gebelikte ve loğusalıkta da süt hormonunun yükselebildiğini belirten Öktem, hastada süt hormonu yüksekliği tespit edildiğinde ikinci ölçümün hasta açken, dinlenmiş olarak sabah erken saatlerde yapılması gerektiğini söyledi.
-''YUMURTALIKLARDA YETERSİZ FOLİKÜL GELİŞİMİ OLUYOR''-
Öktem, ''Yüksek süt hormonu seviyeleri, yüzde 10 oranında göğüslerden anormal süt gelmesine, yüzde 15 oranında adet düzensizliğine veya adet görememeye ve yüzde 33 oranında çocuk sahibi olamama (infertilite) ve kemik erimesine (osteoporoz)'' neden olabildiğine dikkati çekti. Özellikle çok yüksek süt hormonu seviyelerinde hipofiz tümörleri veya böbrek yetmezliği riski bulunduğunu vurgulayan Öktem, bu gibi durumlarda hipofizin manyetik rezonans görüntüleme ile incelenmesi gerektiğini belirtti.
Öktem, süt hormonu yüksek seviyelere ulaştığında hastaların çocuk sahibi olmalarında zorluklar yaşandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bunun nedenleri incelendiğinde, hipofizi çalıştıran hormonun düzenli biçimde salgılanmaması, yumurtalığa etki eden hipofizden salgılanan hormonların etkinliği ile yumurtalığın salgıladığı östrojen hormonunun hipofize olan olumlu etkisinin bozulması, yumurtalıktaki bazı enzimlerin etkinliği ile yumurtalıktaki hormon sentezinin işlevini yapamaması dikkati çekiyor.
Sonuç olarak yumurtalıklarda yetersiz folikül gelişimi oluyor. Bütün bu mekanizmalar sonucunda üreme sisteminde bir fonksiyon bozukluğu meydana geliyor ve ve hastalarda adet düzensizlikleri, adet görememe ve elbette çocuk sahibi olmakta zorluklar izleniyor.''
-İLAÇLA TEDAVİ EDİLEBİLİYOR-
Süt hormonu yüksekliği tespit edilen hastaların çocuk istemeleri halinde, öncelikle tüm nedenlerin gözden geçirilmesi ve süt hormonunun normal seviyeye getirilmesi gerektiğini ifade eden Öktem'in verdiği bilgiye göre, bunun için Dopamin agonistleri olarak bilinen ilaçlarla hastaların tedavi edilebiliyor.
Eski nesil ilaçlar olduğu gibi, artık 2. nesil ilaçlar da tedavide kullanılıyor. 2. nesil ilaçlar, eski nesil ilaçlara göre tedavide daha etkili ve daha iyi tolere ediliyor. Son aylarda yeni bir 2. nesil ilaç da Türkiye'de piyasa sürülmüş ve süt hormonu yüksekliği olan hastalarda etkin ve güvenli bir şekilde klinik olarak kullanılıyor.
Yüksek süt hormonu seviyelerinin, yüzde 10 oranında göğüslerden anormal süt gelmesine yol açtığını ifade eden uzmanlar, yüzde 15 oranında adet düzensizliğine veya adet görememeye ve yüzde 33 oranında çocuk sahibi olamama ve kemik erimesine neden olabildiğini belirtiyor.
Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Üreme Tıbbı ve İnfertilite Seksiyonu Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Öktem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipofiz bezindeki laktotrop hücrelerden süt hormonunun 3 farklı formda salgılandığını belirterek, süt hormonunun meme, yumurtalık, kemik, böbrek üstü bezi ve böbrek gibi organlarda çeşitli olumsuz etkileri olduğunu söyledi.
Yumurtlama, karbonhidrat metabolizması ve bağışıklık sistemi üzerinde de etkili olan süt hormonunun, yaş, adet dönemi, gebelik ve loğusalık dönemlerinde de etkinliğinin değiştiğini ifade eden Öktem, süt hormonu fazlalığının fizyolojik, ilaçlara bağlı veya patolojik nedenlerden dolayı ortaya çıktığını anlattı.
Öktem, süt hormonunun fazla salgılanmasında özellikle hipofiz tümörleri, hipotiroidizm, böbrek yetmezliği, anti-psikotik sorunlarda kullanılan ilaçların an durumlar olduğunu dile getirdi. Bununla beraber uykuda, egzersiz sonrasında, gebelikte ve loğusalıkta da süt hormonunun yükselebildiğini belirten Öktem, hastada süt hormonu yüksekliği tespit edildiğinde ikinci ölçümün hasta açken, dinlenmiş olarak sabah erken saatlerde yapılması gerektiğini söyledi.
-''YUMURTALIKLARDA YETERSİZ FOLİKÜL GELİŞİMİ OLUYOR''-
Öktem, ''Yüksek süt hormonu seviyeleri, yüzde 10 oranında göğüslerden anormal süt gelmesine, yüzde 15 oranında adet düzensizliğine veya adet görememeye ve yüzde 33 oranında çocuk sahibi olamama (infertilite) ve kemik erimesine (osteoporoz)'' neden olabildiğine dikkati çekti. Özellikle çok yüksek süt hormonu seviyelerinde hipofiz tümörleri veya böbrek yetmezliği riski bulunduğunu vurgulayan Öktem, bu gibi durumlarda hipofizin manyetik rezonans görüntüleme ile incelenmesi gerektiğini belirtti.
Öktem, süt hormonu yüksek seviyelere ulaştığında hastaların çocuk sahibi olmalarında zorluklar yaşandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bunun nedenleri incelendiğinde, hipofizi çalıştıran hormonun düzenli biçimde salgılanmaması, yumurtalığa etki eden hipofizden salgılanan hormonların etkinliği ile yumurtalığın salgıladığı östrojen hormonunun hipofize olan olumlu etkisinin bozulması, yumurtalıktaki bazı enzimlerin etkinliği ile yumurtalıktaki hormon sentezinin işlevini yapamaması dikkati çekiyor.
Sonuç olarak yumurtalıklarda yetersiz folikül gelişimi oluyor. Bütün bu mekanizmalar sonucunda üreme sisteminde bir fonksiyon bozukluğu meydana geliyor ve ve hastalarda adet düzensizlikleri, adet görememe ve elbette çocuk sahibi olmakta zorluklar izleniyor.''
-İLAÇLA TEDAVİ EDİLEBİLİYOR-
Süt hormonu yüksekliği tespit edilen hastaların çocuk istemeleri halinde, öncelikle tüm nedenlerin gözden geçirilmesi ve süt hormonunun normal seviyeye getirilmesi gerektiğini ifade eden Öktem'in verdiği bilgiye göre, bunun için Dopamin agonistleri olarak bilinen ilaçlarla hastaların tedavi edilebiliyor.
Eski nesil ilaçlar olduğu gibi, artık 2. nesil ilaçlar da tedavide kullanılıyor. 2. nesil ilaçlar, eski nesil ilaçlara göre tedavide daha etkili ve daha iyi tolere ediliyor. Son aylarda yeni bir 2. nesil ilaç da Türkiye'de piyasa sürülmüş ve süt hormonu yüksekliği olan hastalarda etkin ve güvenli bir şekilde klinik olarak kullanılıyor.