Türkiye'nin kök hücre naklinde önemli mesafeler kat ettiği ancak mevcut durumun daha da ileriye götürülebilmesi için tıp fakültelerindeki ilgili programların yaygınlaştırılması gerekiyor.Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Zafer Gülbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kök hücrelerin vücuttaki bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücre olduğunu söyledi.
Henüz farklılaşmamış olan bu hücrelerin sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme, organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğine sahip olduğunu ifade eden Gülbaş, böylelikle tedavi noktasında sınırsız bir dünyanın kapılarının aralandığını belirtti.
Dünya genelinde başta ABD olmak üzere kök hücre ile ilgili çok ciddi araştırma ve incelemelerin yapıldığını, Türkiye'nin de bu gelişmelere duyarsız kalmadığını anlatan Gülbaş, şöyle devam etti:
''Kök hücrede önemli olan zamanında ve yerinde hücre tedavisi yapmak. Fakat bunun doğru yerde ve doğru hastalara uygulanabilmesi için iyi bir mevzuata ihtiyaç duyulur. Bu noktada Türkiye kök hücre konusunda önemli bir mesafe kat etti. Çünkü her şeyden önce dünyanın gelişmiş ülkeleri düzeyinde bir mevzuatımız var.
Sağlık Bakanlığı'nın ilgili birimlerinin bilim insanlarının da katkılarıyla hazırlamış olduğu mevzuat, hekimlerin önünü açmış durumda. Gururla söylemeliyiz ki, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi birçok merkezde kök hücre çalışmaları yapıldı ve uluslararası boyutlarda yayınlandı. Fakat bu tedavilerin hastalara uygulanabilmesi için belirli bir standardın oluşturulması gerekir. Türkiye'de ve dünyada da bu çalışmalar sürmekte. Zannediyorum yakın bir gelecekte, mevzuatın desteği ve hekimlerin gayreti ile hizmet yaygınlaşacak ve dünyada kök hücre konusunda önemli bir yere geleceğiz.''
Şu an Türkiye'de kök hücre tedavisinin hemotolojik hastalıklarda kemik iliği naklinde kullanıldığını bildiren Gülbaş, ''Türkiye bu konuda gelişmekte olan ülkelerle benzer seviyede. Ama bizim hedefimiz kök hücreyi diğer hastalıklarda da kullanabilmek. Bu konuda farklı üniversitelerde çalışmalar sürüyor ve yakında sonuç almaya başlayacağımızı tahmin ediyorum'' diye konuştu.
-''FAKÜLTELERDEKİ PROGRAMLAR YAYGINLAŞTIRILMALI''-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Özcan ise çalışmaların geliştirilerek sürdürülmesi ve gelecek nesillere daha verimli bir şekilde aktarılması için bir dizi çalışmanın daha hayata geçirilmesi gerektiğine inandığını bildirdi.
Bu kapsamda mevcut durumu daha iyiye götürebilmek için tıp fakültelerindeki ilgili programların da yaygınlaştırılması gerektiğine işaret eden Özcan, ''Çünkü genç beyinlerin bu işe adapte olması gerek'' dedi.
Öncelikli olarak şu an sınırlı sayıda olan bilgi düzeyini artırıcı gruplar ve çalışma ekiplerinin çoğalması gerektiğini, bu konuda da üniversitelere önemli bir iş düştüğünü anlatan Özcan, şöyle konuştu:
''Bununla ilgili olarak İzmir'de şubat ayında 2. Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Kongresi kapsamında 1. Ulusal Tıp Öğrencileri Kök Hücre Sempozyumunu gerçekleştireceğiz. Bu konuda Türkiye genelindeki tüm Tıp Fakülteleri dekanlıklarına yazı göndererek, 2'şer öğrencilerini sempozyuma yollamalarını istedik. Yani bu tür organizasyonları yaygınlaştırarak, gelecekte kök hücre ile ilgili araştırma, inceleme ve tedavileriyle ilgilenecek tıp öğrencilerini, çalışmaların içerisinde tutmamız gerektiğine inanıyorum.''
Henüz farklılaşmamış olan bu hücrelerin sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme, organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğine sahip olduğunu ifade eden Gülbaş, böylelikle tedavi noktasında sınırsız bir dünyanın kapılarının aralandığını belirtti.
Dünya genelinde başta ABD olmak üzere kök hücre ile ilgili çok ciddi araştırma ve incelemelerin yapıldığını, Türkiye'nin de bu gelişmelere duyarsız kalmadığını anlatan Gülbaş, şöyle devam etti:
''Kök hücrede önemli olan zamanında ve yerinde hücre tedavisi yapmak. Fakat bunun doğru yerde ve doğru hastalara uygulanabilmesi için iyi bir mevzuata ihtiyaç duyulur. Bu noktada Türkiye kök hücre konusunda önemli bir mesafe kat etti. Çünkü her şeyden önce dünyanın gelişmiş ülkeleri düzeyinde bir mevzuatımız var.
Sağlık Bakanlığı'nın ilgili birimlerinin bilim insanlarının da katkılarıyla hazırlamış olduğu mevzuat, hekimlerin önünü açmış durumda. Gururla söylemeliyiz ki, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi birçok merkezde kök hücre çalışmaları yapıldı ve uluslararası boyutlarda yayınlandı. Fakat bu tedavilerin hastalara uygulanabilmesi için belirli bir standardın oluşturulması gerekir. Türkiye'de ve dünyada da bu çalışmalar sürmekte. Zannediyorum yakın bir gelecekte, mevzuatın desteği ve hekimlerin gayreti ile hizmet yaygınlaşacak ve dünyada kök hücre konusunda önemli bir yere geleceğiz.''
Şu an Türkiye'de kök hücre tedavisinin hemotolojik hastalıklarda kemik iliği naklinde kullanıldığını bildiren Gülbaş, ''Türkiye bu konuda gelişmekte olan ülkelerle benzer seviyede. Ama bizim hedefimiz kök hücreyi diğer hastalıklarda da kullanabilmek. Bu konuda farklı üniversitelerde çalışmalar sürüyor ve yakında sonuç almaya başlayacağımızı tahmin ediyorum'' diye konuştu.
-''FAKÜLTELERDEKİ PROGRAMLAR YAYGINLAŞTIRILMALI''-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Özcan ise çalışmaların geliştirilerek sürdürülmesi ve gelecek nesillere daha verimli bir şekilde aktarılması için bir dizi çalışmanın daha hayata geçirilmesi gerektiğine inandığını bildirdi.
Bu kapsamda mevcut durumu daha iyiye götürebilmek için tıp fakültelerindeki ilgili programların da yaygınlaştırılması gerektiğine işaret eden Özcan, ''Çünkü genç beyinlerin bu işe adapte olması gerek'' dedi.
Öncelikli olarak şu an sınırlı sayıda olan bilgi düzeyini artırıcı gruplar ve çalışma ekiplerinin çoğalması gerektiğini, bu konuda da üniversitelere önemli bir iş düştüğünü anlatan Özcan, şöyle konuştu:
''Bununla ilgili olarak İzmir'de şubat ayında 2. Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Kongresi kapsamında 1. Ulusal Tıp Öğrencileri Kök Hücre Sempozyumunu gerçekleştireceğiz. Bu konuda Türkiye genelindeki tüm Tıp Fakülteleri dekanlıklarına yazı göndererek, 2'şer öğrencilerini sempozyuma yollamalarını istedik. Yani bu tür organizasyonları yaygınlaştırarak, gelecekte kök hücre ile ilgili araştırma, inceleme ve tedavileriyle ilgilenecek tıp öğrencilerini, çalışmaların içerisinde tutmamız gerektiğine inanıyorum.''