Kivinin faydaları ve Türkiye'deki tüketimi hakkında bilgi veren Doç Dr. Cangi, bu mucize meyvenin dünyada tüketilen yaş meyveler içerisinde içerik bakımından en zengin özelliğe sahip olduğunu söyledi.Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rüstem Cangi, kivide bulunan serotonin maddesinin stresi azalttığını, inositolinin ise depresyona iyi geldiğini belirterek, diyabet hastalarının şeker oranlarını düzenlemede de pozitif yönde etkili olduğunu bildirdi.
Kivinin faydaları ve Türkiye'deki tüketimi hakkında bilgi veren Doç Dr. Cangi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu mucize meyvenin dünyada tüketilen yaş meyveler içerisinde içerik bakımından en zengin özelliğe sahip olduğunu söyledi.
Özellikle C ve E vitamini ile yüksek potasyum ve magnezyum içerdiğini belirten Cangi, kivinin vücudun ihtiyacı olan besin maddelerini karşılama bakımından eşsiz bir meyve olduğunu vurguladı.
Türkiye'de tüketicilerin kivinin tüketimi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ifade eden Cangi, dünyada kivi üretimin arttığını belirterek, şunları söyledi:
''Son 40 yılda dünyada kivi üretiminin 600 kat artarak yaklaşık 1 milyon 300 bin tona ulaşması, tüketicilerin bu meyveye ilgisini göstermektedir. Kivi özellikle havaların soğuması ile birlikte astım, solunum darlığı, grip gibi rahatsızlıklarda ihtiyaç olan C vitamini ihtiyacını karşılamada bire bir meyvedir. Kivi doğal laksatif özelliği nedeniyle başta yatalak hastaların hem dirençlerini artırmak, hem de kabızlık sorununa önlem amacıyla önerilecek meyvelerin başında gelmektedir.''
Kivi tüketiminin faydalarını anlatan Cangi, sözlerine şöyle devam etti:
''Yapılan son araştırmalarda günde 2 kivi tüketmenin vücutta kötü kolesterol (LDL) seviyesini azalttığı, iyi kolesterol (HDL) seviyesini ise artırdığı, özellikle aspirinin yan etkisine maruz kalan kalp hastaları için kivi önerilmektedir. Düşük kalorisi sayesinde kilo almaksızın formun korunmasında, spor sonrası veya sıcakta terleme ile kaybedilen elektrolitlerin karşılanmasında sıkça tüketilen bir meyvedir. Kivide bulunan serotonin maddesinin stresi azalttığı, inositolinin ise depresyona iyi geldiği ve diyabet hastalarının şeker oranını düzenlemede de pozitif yönde etkili olduğu saptanmıştır.''
-KİVİNİN NASIL TÜKETİLECEĞİ BİLİNMİYOR-
Türkiye'de yaklaşık 20 yıl öncesine dayanan kivi tüketimiyle ile ilgili vatandaşların hala yeterince bilgi sahibi olmadığını ifade eden Cangi, ''Kivi meyvesi özelliği itibariyle daldan koparıldığı zaman hemen tüketilebilecek bir meyve değildir. Kivi manav, pazar veya marketlerde sert veya yenebilecek olgunluğa ulaşmış (yumuşamış) durumda satışa sunulmaktadır. Düzenli kivi tüketen vatandaşların mümkünse sert durumda kivileri satın alarak, evde kendilerinin yeme olgunluğuna getirmeleri daha uygun olacaktır. Yaklaşık 10 adet sert kivi, orta irilikte 2 elma ile birlikte ağzı sıkıca kapatılacak bir poşet içerisinde 4-5 gün oda sıcaklığında bekletilmeli, kiviler bu ortamda yenilmeye uygun hale gelecektir'' dedi.
Yemeye uygun hale gelen kivilerin serin yerde muhafaza edilerek 10 gün içerisinde tüketilmesinin uygun olacağını belirten Cangi, şöyle devam etti:
''Eğer tüketiciler yemeye uygun hale gelmiş kivi satın alacaklarsa, limon yumuşaklığında olan meyveleri almaları, yaralı ve özellikle fazla yumuşamış kivileri satın almamaları gerekir. Zira aşırı yumuşamış kiviler hem lezzetlerini yitirmiş hem de tüketici sağlığı için olumsuz etki yapabilirler. Kivide bulunan actinidin enzimi bazı tüketicilerde alerjik etki yapmaktadır. Dudaklarda şişme, kaşınma, burunda ve gözde kaşıntı görülebilir. İleri vakalarda boğazda tahriş, nefes alma zorluğu olmaktadır. Kivi tüketirken bu durumlarla karşılaşan tüketicilerin, mutlaka bir sağlık kuruluşuna giderek alerji testi yaptırmalıdır.''
Kivinin faydaları ve Türkiye'deki tüketimi hakkında bilgi veren Doç Dr. Cangi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu mucize meyvenin dünyada tüketilen yaş meyveler içerisinde içerik bakımından en zengin özelliğe sahip olduğunu söyledi.
Özellikle C ve E vitamini ile yüksek potasyum ve magnezyum içerdiğini belirten Cangi, kivinin vücudun ihtiyacı olan besin maddelerini karşılama bakımından eşsiz bir meyve olduğunu vurguladı.
Türkiye'de tüketicilerin kivinin tüketimi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ifade eden Cangi, dünyada kivi üretimin arttığını belirterek, şunları söyledi:
''Son 40 yılda dünyada kivi üretiminin 600 kat artarak yaklaşık 1 milyon 300 bin tona ulaşması, tüketicilerin bu meyveye ilgisini göstermektedir. Kivi özellikle havaların soğuması ile birlikte astım, solunum darlığı, grip gibi rahatsızlıklarda ihtiyaç olan C vitamini ihtiyacını karşılamada bire bir meyvedir. Kivi doğal laksatif özelliği nedeniyle başta yatalak hastaların hem dirençlerini artırmak, hem de kabızlık sorununa önlem amacıyla önerilecek meyvelerin başında gelmektedir.''
Kivi tüketiminin faydalarını anlatan Cangi, sözlerine şöyle devam etti:
''Yapılan son araştırmalarda günde 2 kivi tüketmenin vücutta kötü kolesterol (LDL) seviyesini azalttığı, iyi kolesterol (HDL) seviyesini ise artırdığı, özellikle aspirinin yan etkisine maruz kalan kalp hastaları için kivi önerilmektedir. Düşük kalorisi sayesinde kilo almaksızın formun korunmasında, spor sonrası veya sıcakta terleme ile kaybedilen elektrolitlerin karşılanmasında sıkça tüketilen bir meyvedir. Kivide bulunan serotonin maddesinin stresi azalttığı, inositolinin ise depresyona iyi geldiği ve diyabet hastalarının şeker oranını düzenlemede de pozitif yönde etkili olduğu saptanmıştır.''
-KİVİNİN NASIL TÜKETİLECEĞİ BİLİNMİYOR-
Türkiye'de yaklaşık 20 yıl öncesine dayanan kivi tüketimiyle ile ilgili vatandaşların hala yeterince bilgi sahibi olmadığını ifade eden Cangi, ''Kivi meyvesi özelliği itibariyle daldan koparıldığı zaman hemen tüketilebilecek bir meyve değildir. Kivi manav, pazar veya marketlerde sert veya yenebilecek olgunluğa ulaşmış (yumuşamış) durumda satışa sunulmaktadır. Düzenli kivi tüketen vatandaşların mümkünse sert durumda kivileri satın alarak, evde kendilerinin yeme olgunluğuna getirmeleri daha uygun olacaktır. Yaklaşık 10 adet sert kivi, orta irilikte 2 elma ile birlikte ağzı sıkıca kapatılacak bir poşet içerisinde 4-5 gün oda sıcaklığında bekletilmeli, kiviler bu ortamda yenilmeye uygun hale gelecektir'' dedi.
Yemeye uygun hale gelen kivilerin serin yerde muhafaza edilerek 10 gün içerisinde tüketilmesinin uygun olacağını belirten Cangi, şöyle devam etti:
''Eğer tüketiciler yemeye uygun hale gelmiş kivi satın alacaklarsa, limon yumuşaklığında olan meyveleri almaları, yaralı ve özellikle fazla yumuşamış kivileri satın almamaları gerekir. Zira aşırı yumuşamış kiviler hem lezzetlerini yitirmiş hem de tüketici sağlığı için olumsuz etki yapabilirler. Kivide bulunan actinidin enzimi bazı tüketicilerde alerjik etki yapmaktadır. Dudaklarda şişme, kaşınma, burunda ve gözde kaşıntı görülebilir. İleri vakalarda boğazda tahriş, nefes alma zorluğu olmaktadır. Kivi tüketirken bu durumlarla karşılaşan tüketicilerin, mutlaka bir sağlık kuruluşuna giderek alerji testi yaptırmalıdır.''