Doç. Dr. Kenan Keskin, yaptığı yazılı açıklamada, her yıl yüzlerce kişinin hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybettiğine işaret ederek, buna karşılık, son yıllarda yapılan araştırmaların Türkiye'deki yıllık kan bağışı oranının, nüfusun yüzde 1'i kadar olduğunu gösterdiğini belirtti.
Kan bağışının, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra, kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıdığını vurgulayan Keskin, kan bağışında kan hücrelerinin yenilendiğini, bunun da daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağladığını bildirdi.
Doç. Dr. Kenan Keskin, şunları kaydetti:
"Kan, tek kaynağı insan olan çok değerli bir ilaçtır. Yaklaşık 40 yıldan beri kan yerine kullanılabilecek ve bu değerli yaşam iksirinin yerini alabilecek yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar olmakla birlikte, bu konuda tatmin edici sonuçlar alınamamıştır. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine kullanılabilecek bir yedeğinin olmaması, kanın ve kan bağışlamanın önemini son derecede arttırmaktadır."
Türkiye'de kan bağışının yeterli düzeyde olmadığını belirten Keskin, ağırlığı 50 kilonun üzerinde, önemli bir sağlık sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan 18-65 yaş arasındaki herkesin yılda dört kez kan bağışında bulunabileceğini bildirdi.
KAN VERMENİN YARARI
Doç. Dr. Keskin, kan vermenin faydalarına da değinerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Kan verince, kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir, kan hücreleri yenilenir, insan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder, daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düşünerek güven duyar. Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan, kan yoluyla hastalık bulaşması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır. Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniler."
(AA)
Kan bağışının, kan bekleyen kişilerin hayatlarını kurtarmasının yanı sıra, kişinin kendi sağlığı açısından da yaşamsal önem taşıdığını vurgulayan Keskin, kan bağışında kan hücrelerinin yenilendiğini, bunun da daha sağlıklı ve daha güçlü bir vücuda sahip olunmasını sağladığını bildirdi.
Doç. Dr. Kenan Keskin, şunları kaydetti:
"Kan, tek kaynağı insan olan çok değerli bir ilaçtır. Yaklaşık 40 yıldan beri kan yerine kullanılabilecek ve bu değerli yaşam iksirinin yerini alabilecek yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar olmakla birlikte, bu konuda tatmin edici sonuçlar alınamamıştır. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine kullanılabilecek bir yedeğinin olmaması, kanın ve kan bağışlamanın önemini son derecede arttırmaktadır."
Türkiye'de kan bağışının yeterli düzeyde olmadığını belirten Keskin, ağırlığı 50 kilonun üzerinde, önemli bir sağlık sorunu olmayan, hemoglobin ölçümü normal olan 18-65 yaş arasındaki herkesin yılda dört kez kan bağışında bulunabileceğini bildirdi.
KAN VERMENİN YARARI
Doç. Dr. Keskin, kan vermenin faydalarına da değinerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Kan verince, kan yapan organlar uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir, kan hücreleri yenilenir, insan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder, daha sonra kendisine kan verilmesi gerektiğinde bunu yapacak insanların çıkacağını düşünerek güven duyar. Her kan bağışlayana kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. Gönüllü bağışçılardan alınan kan, güvenli kan olduğundan, kan yoluyla hastalık bulaşması da daha az olmaktadır. Sonuç olarak gönüllü bağışçıların sayısının artması, toplumun sağlık düzeyi üzerine olumlu etki yapmaktadır. Yılda iki kez kan vermek, vücudu yeniler."
(AA)