Dikkat! Şimdi bu hastalığın mevsimi
İki yaşına kadar hemen hemen tüm çocuklara bulaşan, yaşamı tehdit eden ve şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) kış döneminde sık görülüyor.
İki yaşına kadar hemen hemen tüm çocuklara bulaşan, yaşamı tehdit eden ve şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) kış döneminde sık görülüyor. Bebeklik döneminde görülen bronşiyolit ve zatürree vakalarının çoğundan sorumlu olan RSV özellikle 0-2 yaş arası bebekleri etkiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Namık Kemal Akpınar, bebeklerin yüzde 50-70'inin bir yaşına, yüzde 95'inin ise iki yaşına kadar RSV ile enfekte olduğunu belirtiyor. Sonraki yıllarda kanda RSV'ye karşı antikor oluşmasına rağmen enfeksiyon tekrar edebiliyor. Dr. Akpınar, yeni doğanda anneden geçen koruyucu antikorlara rağmen şiddetli ilerleyen enfeksiyonların nadir de olsa görülebileceğini belirterek, "Hastaneye yatırılan tüm bronşiyolit olgularının yüzde 45-75'inden, zatürrenin de yüzde 15-25'inden RSV'nin sorumlu olduğu biliniyor" diyor.
Bulaştığı çocukların yaklaşık yüzde 40'ında iki ile altı gün içinde alt solunum yollarında rahatsızlık oluşturan RSV enfeksiyonunun şiddeti, hafiften yaşamı tehdit eden ciddi hastalığa kadar değişiklik gösteriyor. Göz ve burun yoluyla bulaşan ve hızla çoğalan virüs, burunda akıntı ve tıkanıklık, nefes almada zorlanma, gözlerde kızarıklık, sulanma ile hafif ateş şeklindeki üst solunum yolu hastalığı gibi belirtiler gösteriyor.
Belirtilerin özellikle düşük kilolu bebeklerde daha sık görüldüğünü belirten Dr. Akpınar, "Hastalık evde izlenecek hafif şikayetlerden hastanede gözetim altında tutulmayı gerektirecek sepsis1 benzeri ağır sistemik bulgulara kadar değişiklik gösterebiliyor. Hastalığın ağırlığına rağmen ateşin fazla yükselmediği, yüksek riskli gruplarda ve özellikle iki aydan küçük bebekler ile prematürelerde yüzde 10-35 oranında, aileyi daha da tedirgin eden uyku apnesi görülebiliyor" diye konuşuyor.
Bulaşmanın hastayla doğrudan veya burun salgısıyla temas sonucu oluştuğunu söyleyen Dr. Akpınar, damlacıklar yoluyla bulaşmanın nadiren görüldüğünü belirtiyor Virüsün ellerde 30 dakika, bazı çevresel yüzeylerde ise birkaç saat yaşayabildiğini sözlerine ekleyen Dr. Akpınar, göz veya burun mukozasına daha etkili bulaşan RSV'nin yayılımının üç ile sekiz gün sürdüğünü belirtiyor.
KİMLER RİSK ALTINDA?
"Üst solunum yollarında çoğalan RSV virüsü, hızla alt solunum yollarına da ulaşıyor. Rahatsızlık bu aşamada öksürük, hırıltılı solunum ve solunumda sıkıntı yaşama gibi bulgulara neden oluyor" diyen Dr. Akpınar, prematüre bebekler, doğumsal veya kazanılmış bağışıklık yetmezliği olanlar, doğumsal kalp hastalığı görülenler, kemik iliği ve organ nakli yapılan kişiler, evde oksijen tedavisi alanlar ile nörolojik ve metabolik problemi olan çocukların RSV için yüksek risk taşıdığını dile getiriyor. Anne sütü almama, anneden geçen antikorların düşük düzeyde olması, kış ayları (özellikle toplu yaşamaya bağlı), günlük bakım yetersizliği, düşük sosyo ekonomik durum, beslenme yetersizliği, kalabalık yaşam koşulları, sigara dumanına maruz kalmak, ailede astım hastalığı ve alerjiye yatkınlık gibi durumlarda hastalık daha da ağırlaşıyor.
BURUN TEMİZLİĞİ BEBEKLERİ RAHATLATIYOR
Bakteri nedenli olmadığı için RSV tedavisinde antibiyotik kullanılmadığını belirten Dr. Akpınar "Hastalar sadece destek tedavisi alıyor. Etkili burun temizliği yapılması özellikle bebek hastaları rahatlatıyor. Solunum sıkıntısı olmayan, rahat nefes alıp veren, beslenme sorunu yaşamayan bebeklerin ev ortamında izlenmesi yeterli oluyor. Riskli hasta grubunda olup solunum sıkıntısı görülen, dakika-solunum sayısı artan, hırıltılı nefes alıp veren ve beslenmesinde bozukluk olan hasta grubunun ise hastanede izlenmesi gerekiyor. Bu grupta damar yolu ile sıvı desteği, nemlendirilmiş oksijen ve gerek duyulması halinde bronkodilatatör (bronş genişletici) tedaviler uygulanabiliyor" ifadesini kullanıyor.
EL HİJYENİ KORUYOR
Alt solunum yolu enfeksiyonlarında tedavinin sadece destekleyici nitelikte olduğunu, bunun korunmanın daha önemli olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Akpınar, doğru el hijyeni, ellerin antiseptik solüsyonlarla yıkanması, aynı şekilde bulaşık çevresel yüzeylerinin ve oyuncakların temizlenmesi gibi genel temizlik kurallarının uygulanmasının hastalıktan korunmada büyük önem taşıdığını belirtiyor. Dr. Akpınar ayrıca kalabalıktan sakınma ve sigara içilen ortamlardan uzak durmanın da önemine değiniyor.
İki yaşına kadar hemen hemen tüm çocuklara bulaşan, yaşamı tehdit eden ve şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) kış döneminde sık görülüyor.
İki yaşına kadar hemen hemen tüm çocuklara bulaşan, yaşamı tehdit eden ve şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) kış döneminde sık görülüyor. Bebeklik döneminde görülen bronşiyolit ve zatürree vakalarının çoğundan sorumlu olan RSV özellikle 0-2 yaş arası bebekleri etkiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Namık Kemal Akpınar, bebeklerin yüzde 50-70'inin bir yaşına, yüzde 95'inin ise iki yaşına kadar RSV ile enfekte olduğunu belirtiyor. Sonraki yıllarda kanda RSV'ye karşı antikor oluşmasına rağmen enfeksiyon tekrar edebiliyor. Dr. Akpınar, yeni doğanda anneden geçen koruyucu antikorlara rağmen şiddetli ilerleyen enfeksiyonların nadir de olsa görülebileceğini belirterek, "Hastaneye yatırılan tüm bronşiyolit olgularının yüzde 45-75'inden, zatürrenin de yüzde 15-25'inden RSV'nin sorumlu olduğu biliniyor" diyor.
Bulaştığı çocukların yaklaşık yüzde 40'ında iki ile altı gün içinde alt solunum yollarında rahatsızlık oluşturan RSV enfeksiyonunun şiddeti, hafiften yaşamı tehdit eden ciddi hastalığa kadar değişiklik gösteriyor. Göz ve burun yoluyla bulaşan ve hızla çoğalan virüs, burunda akıntı ve tıkanıklık, nefes almada zorlanma, gözlerde kızarıklık, sulanma ile hafif ateş şeklindeki üst solunum yolu hastalığı gibi belirtiler gösteriyor.
Belirtilerin özellikle düşük kilolu bebeklerde daha sık görüldüğünü belirten Dr. Akpınar, "Hastalık evde izlenecek hafif şikayetlerden hastanede gözetim altında tutulmayı gerektirecek sepsis1 benzeri ağır sistemik bulgulara kadar değişiklik gösterebiliyor. Hastalığın ağırlığına rağmen ateşin fazla yükselmediği, yüksek riskli gruplarda ve özellikle iki aydan küçük bebekler ile prematürelerde yüzde 10-35 oranında, aileyi daha da tedirgin eden uyku apnesi görülebiliyor" diye konuşuyor.
Bulaşmanın hastayla doğrudan veya burun salgısıyla temas sonucu oluştuğunu söyleyen Dr. Akpınar, damlacıklar yoluyla bulaşmanın nadiren görüldüğünü belirtiyor Virüsün ellerde 30 dakika, bazı çevresel yüzeylerde ise birkaç saat yaşayabildiğini sözlerine ekleyen Dr. Akpınar, göz veya burun mukozasına daha etkili bulaşan RSV'nin yayılımının üç ile sekiz gün sürdüğünü belirtiyor.
KİMLER RİSK ALTINDA?
"Üst solunum yollarında çoğalan RSV virüsü, hızla alt solunum yollarına da ulaşıyor. Rahatsızlık bu aşamada öksürük, hırıltılı solunum ve solunumda sıkıntı yaşama gibi bulgulara neden oluyor" diyen Dr. Akpınar, prematüre bebekler, doğumsal veya kazanılmış bağışıklık yetmezliği olanlar, doğumsal kalp hastalığı görülenler, kemik iliği ve organ nakli yapılan kişiler, evde oksijen tedavisi alanlar ile nörolojik ve metabolik problemi olan çocukların RSV için yüksek risk taşıdığını dile getiriyor. Anne sütü almama, anneden geçen antikorların düşük düzeyde olması, kış ayları (özellikle toplu yaşamaya bağlı), günlük bakım yetersizliği, düşük sosyo ekonomik durum, beslenme yetersizliği, kalabalık yaşam koşulları, sigara dumanına maruz kalmak, ailede astım hastalığı ve alerjiye yatkınlık gibi durumlarda hastalık daha da ağırlaşıyor.
BURUN TEMİZLİĞİ BEBEKLERİ RAHATLATIYOR
Bakteri nedenli olmadığı için RSV tedavisinde antibiyotik kullanılmadığını belirten Dr. Akpınar "Hastalar sadece destek tedavisi alıyor. Etkili burun temizliği yapılması özellikle bebek hastaları rahatlatıyor. Solunum sıkıntısı olmayan, rahat nefes alıp veren, beslenme sorunu yaşamayan bebeklerin ev ortamında izlenmesi yeterli oluyor. Riskli hasta grubunda olup solunum sıkıntısı görülen, dakika-solunum sayısı artan, hırıltılı nefes alıp veren ve beslenmesinde bozukluk olan hasta grubunun ise hastanede izlenmesi gerekiyor. Bu grupta damar yolu ile sıvı desteği, nemlendirilmiş oksijen ve gerek duyulması halinde bronkodilatatör (bronş genişletici) tedaviler uygulanabiliyor" ifadesini kullanıyor.
EL HİJYENİ KORUYOR
Alt solunum yolu enfeksiyonlarında tedavinin sadece destekleyici nitelikte olduğunu, bunun korunmanın daha önemli olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Akpınar, doğru el hijyeni, ellerin antiseptik solüsyonlarla yıkanması, aynı şekilde bulaşık çevresel yüzeylerinin ve oyuncakların temizlenmesi gibi genel temizlik kurallarının uygulanmasının hastalıktan korunmada büyük önem taşıdığını belirtiyor. Dr. Akpınar ayrıca kalabalıktan sakınma ve sigara içilen ortamlardan uzak durmanın da önemine değiniyor.