Türkiye'de kaç AİDS hastası var?
Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Şenol Okur, Türkiye'de 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, bu sayısının 2012 yılında 596'ya ulaştığını belirtti.
Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Şenol Okur, Türkiye'de 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, bu sayısının 2012 yılında 596'ya ulaştığını belirtti. AİDS hastalığının ilk defa 1981 yılında ABD'de ve Haiti'den gelen göçmenlerde tanımlandığını ve hastalığa "AİDS" " Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu Virüsü" adı verildiğini anımsatan Dr. Şenol Okur, "1984 yılında ise AİDS'e neden olan HIV virüsü izole edildi.
Bu virüs vücudun savunma gücünü zayıflatmakta, yıkmakta ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilememekte idi. 1990'li yılların başlarından beri bulaşma pek çok ülkede en sık korunmasız yapılan cinsel temas ardından ise damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektör ile olmaktadır. HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesi tehdit edebilen henüz virüsü tam olarak vücuttan atmayı sağlayabilecek tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Kullanılan ilaç tedavisi ile HIV AİDS hastalığından ölümler azalmış, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür" dedi.
AİDS hastalığı ve bulaşma yolları hakkında bilgiler veren Okur, "AİDS bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV adı verilen virüstür. HIV girdiği vücudun mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta HIV'in etkisinin yanı sıra çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar. HIV bulaşıcılığının üst düzeyde olan bir virüs olmamasına rağmen mutlaka korunulması gereken bir virüstür. HIV tek başına yaşamını idame edemeyen bu nedenle mutlaka konak ihtiyacı olan bir virüstür. Virüs açık hava şartlarında uzun süreli canlı kalamamakta oksijenle temasta kısa sürede ölmektedir. Virüsün bulaşma yolu temelde vücut sıvıları ile olmaktadır. Bu nedenle kan,meni gibi virüsün daha yoğun olduğiu vücut sıvılarının virüsün iletiminde yer büyüktür.Ancak tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında virüs bulunmaz. Öpüşmek, tokalaşmak, dokunmak, sarılmaz, giysilerin ortak kullanılması, tabak çatal bıçağın paylaşılması, telefon kulaklığına temas, ortak duş alanları ve tuvaletleri kullanmakla bulaşmaz" diye konuştu.
AİDS'ten korunmak için dikkat edilmesi gerekenlere değinen Okur, şu uyarılarda bulundu: "En sık görülen bulaşma yolu cinsel temasla olduğu için bu yolla korunma büyük önem taşımaktadır. Kondom ve doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Damar içi madde kullanma alışkanlığının önlenmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı'nın bildirdiği rakamlara göre 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, 2012 yılında 596'ya ulaşmıştır. Gösterilen tüm çabalara rağmen AİDS'in yayılımı sürmektedir. Bütün ülkelerde görülen ve yayılmaya devam eden hastalığın henüz tedavisi ya da aşısı bulunamamıştır. Bu nedenle AİDS ile mücadelede, bireylerde ve toplumda korunmaya ilişkin olumlu davranışların geliştirilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. Ancak kişi ve toplumda istenilen davranış değişikliğinin gelişmesi uzun yıllar alabilmektedir"
Kaynak: İHA
Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Şenol Okur, Türkiye'de 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, bu sayısının 2012 yılında 596'ya ulaştığını belirtti.
Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Şenol Okur, Türkiye'de 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, bu sayısının 2012 yılında 596'ya ulaştığını belirtti. AİDS hastalığının ilk defa 1981 yılında ABD'de ve Haiti'den gelen göçmenlerde tanımlandığını ve hastalığa "AİDS" " Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu Virüsü" adı verildiğini anımsatan Dr. Şenol Okur, "1984 yılında ise AİDS'e neden olan HIV virüsü izole edildi.
Bu virüs vücudun savunma gücünü zayıflatmakta, yıkmakta ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilememekte idi. 1990'li yılların başlarından beri bulaşma pek çok ülkede en sık korunmasız yapılan cinsel temas ardından ise damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektör ile olmaktadır. HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesi tehdit edebilen henüz virüsü tam olarak vücuttan atmayı sağlayabilecek tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Kullanılan ilaç tedavisi ile HIV AİDS hastalığından ölümler azalmış, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür" dedi.
AİDS hastalığı ve bulaşma yolları hakkında bilgiler veren Okur, "AİDS bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV adı verilen virüstür. HIV girdiği vücudun mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta HIV'in etkisinin yanı sıra çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar. HIV bulaşıcılığının üst düzeyde olan bir virüs olmamasına rağmen mutlaka korunulması gereken bir virüstür. HIV tek başına yaşamını idame edemeyen bu nedenle mutlaka konak ihtiyacı olan bir virüstür. Virüs açık hava şartlarında uzun süreli canlı kalamamakta oksijenle temasta kısa sürede ölmektedir. Virüsün bulaşma yolu temelde vücut sıvıları ile olmaktadır. Bu nedenle kan,meni gibi virüsün daha yoğun olduğiu vücut sıvılarının virüsün iletiminde yer büyüktür.Ancak tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında virüs bulunmaz. Öpüşmek, tokalaşmak, dokunmak, sarılmaz, giysilerin ortak kullanılması, tabak çatal bıçağın paylaşılması, telefon kulaklığına temas, ortak duş alanları ve tuvaletleri kullanmakla bulaşmaz" diye konuştu.
AİDS'ten korunmak için dikkat edilmesi gerekenlere değinen Okur, şu uyarılarda bulundu: "En sık görülen bulaşma yolu cinsel temasla olduğu için bu yolla korunma büyük önem taşımaktadır. Kondom ve doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Damar içi madde kullanma alışkanlığının önlenmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı'nın bildirdiği rakamlara göre 1985 yılında bildirilen AİDS vaka sayısı toplam 2 iken, 2012 yılında 596'ya ulaşmıştır. Gösterilen tüm çabalara rağmen AİDS'in yayılımı sürmektedir. Bütün ülkelerde görülen ve yayılmaya devam eden hastalığın henüz tedavisi ya da aşısı bulunamamıştır. Bu nedenle AİDS ile mücadelede, bireylerde ve toplumda korunmaya ilişkin olumlu davranışların geliştirilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. Ancak kişi ve toplumda istenilen davranış değişikliğinin gelişmesi uzun yıllar alabilmektedir"
Kaynak: İHA