Kronik hastalıkların ekonomiye maliyeti
Kronik hastalıkların maliyetinin, Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi.
Kronik hastalıkların maliyetinin, Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi. ''Türkiye\'de Sağlıkta Dönüşüm'' başlıklı uluslararası araştırmada, Türkiye'de kalp hastalıkları, felçler, tip 2 diyabet ve tedavi edebilen depresyon gibi hastalıklar için maliyetin Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) ve Kronik Hastalıklarla Mücadele Ortaklığı (PFCD) işbirliğiyle hazırlanan ''Türkiye\'de Sağlıkta Dönüşüm:21. Yüzyıl Fırsatları'' başlıklı araştırmanın sonuçları HÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehtap Tatar, The UCL School of Pharmacy İlaç ve Halk Sağlığı Politikaları Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Taylor ve PFCD kurucularından Kevin Walker'ın katıldığı toplantıda açıklandı.
Uluslararası bir uzman ekip tarafından yapılan çalışma, Türkiye'de son yıllarda sağlık konularında yürütülen çalışmaları ve karşı karşıya kalınan zorlukları ve fırsatları ele alıyor.
Rapora göre, bebek, çocuk ve anne ölümlerini azaltmada büyük başarı yakalayan Türkiye'de yaşam beklentisi 1970'de doğanlara kıyasla 25 yıl uzadı ve 75 yıla ulaştı. Buna karşın yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan kronik ve bulaşıcı olmayan hastalıkların rastlanma oranları da yükseldi.
Rapora göre, daha iyi kronik hastalık önleme ve yönetim stratejileri Türkiye'nin ekonomisine yüzde 10 oranında katkı yapabilir. Araştırmadaki analizlere göre, kalp hastalıkları, felçler, tip 2 diyabet ve tedavi edebilen depresyon gibi ruh sağlığı sorunları nedeniyle Türkiye'de her yıl 6,5 milyon engelliliğe uyarlanmış yaşam yılı kaybediliyor. Buna göre, ekonomik verilere döküldüğünde Türkiye'nin yıllık gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yaklaşık yüzde 8 ile 10'una karşılık gelen bir kayıp bulunuyor.
-Diyabetle mücadele gerekli-
Rapora göre, diyabetle mücadelede yapılabilecek çok şey bulunuyor. Bu tür hastalıklar, obezite denince ilk akla gelen ülke olan ABD'nin ötesine geçen oranlarda Türkiye'de sorun oluşturmaya başladı.
Bunun yanında rapor, tip-2 diyabet hastalarının neredeyse yarısının halen hastalıklarından haberdar olmadığını ortaya koydu.
Çalışmanın sonuç bölümünde bu alanda adımlar atılmadığı takdirde Türkiye'nin ikinci dalga bir hastalık yükü ile karşı karşıya kalacağı, bunun da son yıllarda ekonomi alanında elde edilen kazanımlara zarar vererek ülkenin ekonomik geleceğine gölge düşüreceği uyarısı yapıldı.
-Sigarayı bırak, egzersiz yap ülke ekonomisine katkı sağla-
Toplantıda araştırmaya ilişkin konuşan Prof. Dr. Tatar, Türkiye'de sigara ve obezite ve egzersiz eksikliği gibi etkenlerle bağlantılı yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi hastalıkların nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik hizmetler yürütüldüğünü, ancak kronik hastalıkları önlemede daha etkin önlemler alınabileceğini söyledi.
Prof.Dr. David Taylor, erkek ve kadınlarda sigarayı bırakmak ve daha fazla egzersiz yapma gibi yaşam tarzı değişikliklerinin hayati önem kazandığına işaret etti. Taylor, ''Türkiye'nin aile hekimliği hizmetleri yoluyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin kapsamını genişletmek ve rasyonel ilaç kullanımı ile sağlıklı yaşlanmayı teşvik eden çalışmalarına hız kazandırabilirse gelecekte bu çabalardan milli gelirinin yüzde 10'u kadar bir fayda edebilir'' dedi.
Kavin Walker da raporun Türkiye'de kronik hastalıkların sosyal ve ekonomik etkisi alanındaki bilgilere yapıcı bir katkıda bulunacağını ve ilaçlar ile erken safhada teşhisin öneminin kavranmasına yardımcı olmasını umut ettiğini söyledi.
Kaynak: AA
Kronik hastalıkların maliyetinin, Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi.
Kronik hastalıkların maliyetinin, Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi. ''Türkiye\'de Sağlıkta Dönüşüm'' başlıklı uluslararası araştırmada, Türkiye'de kalp hastalıkları, felçler, tip 2 diyabet ve tedavi edebilen depresyon gibi hastalıklar için maliyetin Türkiye ekonomisinin yüzde 10'una karşılık geldiği belirtildi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) ve Kronik Hastalıklarla Mücadele Ortaklığı (PFCD) işbirliğiyle hazırlanan ''Türkiye\'de Sağlıkta Dönüşüm:21. Yüzyıl Fırsatları'' başlıklı araştırmanın sonuçları HÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehtap Tatar, The UCL School of Pharmacy İlaç ve Halk Sağlığı Politikaları Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Taylor ve PFCD kurucularından Kevin Walker'ın katıldığı toplantıda açıklandı.
Uluslararası bir uzman ekip tarafından yapılan çalışma, Türkiye'de son yıllarda sağlık konularında yürütülen çalışmaları ve karşı karşıya kalınan zorlukları ve fırsatları ele alıyor.
Rapora göre, bebek, çocuk ve anne ölümlerini azaltmada büyük başarı yakalayan Türkiye'de yaşam beklentisi 1970'de doğanlara kıyasla 25 yıl uzadı ve 75 yıla ulaştı. Buna karşın yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan kronik ve bulaşıcı olmayan hastalıkların rastlanma oranları da yükseldi.
Rapora göre, daha iyi kronik hastalık önleme ve yönetim stratejileri Türkiye'nin ekonomisine yüzde 10 oranında katkı yapabilir. Araştırmadaki analizlere göre, kalp hastalıkları, felçler, tip 2 diyabet ve tedavi edebilen depresyon gibi ruh sağlığı sorunları nedeniyle Türkiye'de her yıl 6,5 milyon engelliliğe uyarlanmış yaşam yılı kaybediliyor. Buna göre, ekonomik verilere döküldüğünde Türkiye'nin yıllık gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yaklaşık yüzde 8 ile 10'una karşılık gelen bir kayıp bulunuyor.
-Diyabetle mücadele gerekli-
Rapora göre, diyabetle mücadelede yapılabilecek çok şey bulunuyor. Bu tür hastalıklar, obezite denince ilk akla gelen ülke olan ABD'nin ötesine geçen oranlarda Türkiye'de sorun oluşturmaya başladı.
Bunun yanında rapor, tip-2 diyabet hastalarının neredeyse yarısının halen hastalıklarından haberdar olmadığını ortaya koydu.
Çalışmanın sonuç bölümünde bu alanda adımlar atılmadığı takdirde Türkiye'nin ikinci dalga bir hastalık yükü ile karşı karşıya kalacağı, bunun da son yıllarda ekonomi alanında elde edilen kazanımlara zarar vererek ülkenin ekonomik geleceğine gölge düşüreceği uyarısı yapıldı.
-Sigarayı bırak, egzersiz yap ülke ekonomisine katkı sağla-
Toplantıda araştırmaya ilişkin konuşan Prof. Dr. Tatar, Türkiye'de sigara ve obezite ve egzersiz eksikliği gibi etkenlerle bağlantılı yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi hastalıkların nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik hizmetler yürütüldüğünü, ancak kronik hastalıkları önlemede daha etkin önlemler alınabileceğini söyledi.
Prof.Dr. David Taylor, erkek ve kadınlarda sigarayı bırakmak ve daha fazla egzersiz yapma gibi yaşam tarzı değişikliklerinin hayati önem kazandığına işaret etti. Taylor, ''Türkiye'nin aile hekimliği hizmetleri yoluyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin kapsamını genişletmek ve rasyonel ilaç kullanımı ile sağlıklı yaşlanmayı teşvik eden çalışmalarına hız kazandırabilirse gelecekte bu çabalardan milli gelirinin yüzde 10'u kadar bir fayda edebilir'' dedi.
Kavin Walker da raporun Türkiye'de kronik hastalıkların sosyal ve ekonomik etkisi alanındaki bilgilere yapıcı bir katkıda bulunacağını ve ilaçlar ile erken safhada teşhisin öneminin kavranmasına yardımcı olmasını umut ettiğini söyledi.
Kaynak: AA