"İşte biz Yusuf için böyle bir plan hazırladık. (Aksi halde) kralın dinine göre kardeşini alıkoyamazdı." (Yusuf: 76)


İbn Kesir:

?Dehhak ve başkalarının söylediğine göre; Mısır kralının hükmüne binaen onu (kardeşini) alma hakkı yoktu.? (Hadislerle Kur?anı Kerim Tefsiri - Yusuf: 76 Tefsiri)

İmam Kurtubi:

?Yüce Allah'ın: "Hükümdarın dinine göre" buyruğundaki "din" kelimesi İbn 'Abbas'tan nakledildiğine göre onun egemenlik hükümlerine göre demektir. İbn İsa'ya göre ise adetlerine göre demektir, yani o delil olmaksızın da zulmederdi. Mücahid, hükümdarın hükmüne göre diye açıklamıştır ki, hükümdarın hükmünde olmayan şey ise hırsızlık yapanların kökleştirilmesi hükmüdür.? (eL-Camiu li-Ahkâmi?l-Kur?an - Yusuf: 76 Tefsiri)

İmam Taberi:

?Yusuf aleyhisselam, Allah tealanın kendisine öğretmiş olduğu bu tedbirle kardeşi Bünyamini yanında alıkoyma imkânına sahib olmuştur. Zira o zamanın kanunlarına göre kardeşini yanında alıkoyma imkânı yoktu.? (Taberi Tefsiri - Yusuf: 76 Tefsiri)

Şehid Seyyid Kutub:

?Burada din kelimesine çok ince ve sınırlı bir mana verildiği görülüyor. ?Hükümdarın dinine göre? cümlesindeki din kelimesi, doğrudan doğruya ?Hükümdarın kanun ve nizamları? manasında kullanılmıştır.?

?? Burada mühim olan husus, Kur?anı Kerîmin, hükümdara ait olan kanun ve nizamları din olarak ifade etmesidir?

Kur?an?ın ifade ettiği bu açık ve ince mâna, yirminci asrın cahiliyetinde tamamen kaybolmuş bulunuyor. Müslüman olduklarını iddia edenlerin arasında da bunların dışındaki diğer cahiliyet toplumlarında da bu mânanın idrâk edildiğine kat?iyen rastlanmıyor. Herkes din kelimesinin manasını bir takım inanç ve ibadetlerden ibaret kabul ediyor. Onlara göre, Allah?ı bir ve peygamberi hak bildikten sonra; Allah?ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kader, hayır ve şer her şeyin Allah?tan olduğuna inanan ve Allah?ın kitabındaki ibadetleri yerine getiren herkes Allah?ın dinine girmiş sayılır. Yine onlara göre bu kimselerin diğer taraftan, yeryüzünde kendi kendini ilahlaştırmış olan şahıslara boyun eğip onların koyduğu kanun ve nizamları titizlikle yerine getirmesi, Allah?ın dışında bunlarında yeryüzünde hükümranlık hakkı tanıması, bir dine teslim olur gibi bunların tatbik ettiği nizama teslim olması Allah?ın dininde bulunmalarına zarar vermez. Halbuki biraz önce gördüğümüz gibi Kur?anı Kerim, hükümdarın kanun ve nizamlarını ?hükümdarın dini? Allah?ın şeriat ve nizamlarını da ?Allah?ın dini? olarak tarif etmektedir?

Allah?a ait olan ?din?in mânası darala darala öyle bir hâle gelmiştir ki, cahiliyet toplulukları nezdinde din deyince akıllarına sadece bir takım inanç ve ibadetler geliyor. Halbuki Hz. Adem, Hz. Nuh gününden devam edip Hz. Muhammed?e kadar gelip dayanan dinin gerçek mânası hiçte öyle değildir.

Gerçek dinin o günden bu güne kadar muhafaza ettiği mânaya göre: Din olarak sadece Allah?a bağlanılıp O?na teslim olunur, O?nun koydu nizam ve şeriat yerine getirilir. O?ndan gayrisinin şeriat ve nizamına uyulmaz, yerde ve gökte ulûhiyet sadece O?na tanınır; emirleri, hükümranlığı, saltanatı ve şeriatını ihtiva eden rubûbiyet hakkının sadece O?na ait olduğu kabullenir? Allah?ın dininde olanlarla hükümdarın dininde olanların yolu buradan ayrılır. Birinciler, Allah?ın şeriat ve nizamını kendilerine din olarak almışlar, ikinciler ise ya hükümdarın kanun ve nizamını din olarak seçmişler, yahutta bir yandan Allah?ın dinine ait inanç ve ibadetlere bağlanıp diğer yandan bir kulun kanun ve nizamlarını yerine getirmek suretiyle Allah?a ortak koşmuşlardır! (Fîzilâl-îl Kur?an c: 8 s: 459-461)