Rivayetlere göre Peygamber Efendimiz (asm) bir defasında ashabına, İsrailoğullarından bir kimsenin Allah yolunda bin ay boyunca silâhlı olarak mücahede ettiğini anlatmıştı. Sahabiler bunu duyunca kendi amellerini çok zayıf görmeye başladılar. Bunun üzerine Kadir Sûresi indirildi. Cebrail (a.s.) gelerek “Allah sana daha hayırlısını ihsan buyurdu” dedi ve “Biz onu (Kur'ân'ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesinin büyük fazilet ve şerefini sana bildiren nedir? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve ruh (Cebrail), Rablerinin izniyle her iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır (selâmet, hayır ve emniyet doludur).” mealindeki Kadir Sûresini okuduktan sonra “İşte bu senin ve ümmetinin taaccüp ettiğinizden daha hayırlıdır” dedi. “
Bin ay” seksen küsûr senelik bir müddete tekabül etmektedir. Eski zatların bir ömür boyu çalışarak kazandıkları mânevî mertebeyi bir gecede elde etme fırsatı, son Peygamber Hz. Muhammed'in (asm) ümmeti olan bizlere verilmiştir. Bir Kadir gecesini hakkıyla idrak eden mü'min, ne kadar çok kadir gecesini hakkıyla idrak edebilirse kazancı onbinlerce aydan fazla olabilecek böylece manen 50-60 senelik ömründe 500 sene 1000 sene ve daha fazla yaşayıp ibadet etmiş gibi manevi kazançlar elde edebilecektir. Değerlendirebilenlere ne mutlu!
* Kur'an-ı anlamak, o'nu yaşamakla ortaya çıkar..
Sema kapılarının açılarak esenlik ve güvenliğin her tarafa yayılacağının, Cenab-ı Mevlâ'ya açılan ellerin, yükselen dua ve yakarışların kabul edileceğinin bildirildiği Kadir gecesini “bin aydan daha hayırlı” kılan, Kur'an-ı Kerim'in bu gecede indirilmesidir. Kadir gecesini idrak etmenin ve ondan nasiplenmenin yolu ise, Kur'an-ı Kerim'in eşsiz mesajını anlamaktan ve onun aydınlattığı istikamette yürümekten geçer.
Kur'an insanlara dua ve ibadet ile birlikte, insanlar arasında adaleti, işi ehil olana vermeyi, hakka razı olmayı, başkasının hakkına göz dikmemeyi, sevgiyi, yardımlaşma ve kardeşliği, davranışlarda doğruluk ve dürüstlüğü emreder. Üstün ahlak sahibi Peygamber Efendimizi örnek almayı bunun için de O, sözünde durmayı, iyilikte yarışmayı, nimet ve külfeti paylaşmayı, fakir, düşkün ve yetimi kollamayı, emanete ve komşu hakkına riayet etmeyi, alçak gönüllü, güler yüzlü ve iffetli olmayı, çirkin işlerden kaçınmayı ve utanma duygusunu, kimsenin gizli halini araştırmamayı olgun Müslüman'ın ayrılmaz vasıfları olarak zikreder. Hırs, çekememezlik, kin, dedikodu, kendini beğenmişlik, yalan, iki yüzlülük gibi kötü huyların müminde barınmayacağını bildirir. Kur'an'la buluşmak, sadece onu okumak ve dinlemekle değil, onun öğütlerini önemsemek ve her birini davranışlarımıza yansıtmakla mümkün olur.
Peygamber Efendimiz “faziletine inanarak ve sevabını da yalnız Allah'tan umarak Kadir gecesini güzel amellerle geçirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağı” müjdesini vermekte ve bu gecede “Allah'ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle” diyerek dua etmemizi tavsiye etmektedir. İnanıyoruz ki, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz günahlardan gerçekten pişman olur ve onlara bir daha dönmemeye karar verirsek, kendimizle hesaplaşıp kulluk ve sorumluluk bilincimizi yenileyebilirsek Yüce Rabbimiz bizleri affedecek, bizlere mağfiret edecektir.
* Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğunu nasıl anlayacağız.
Bu geceye Kadir Gecesi denmesinin değişik izahları vardır. İbni Cerir'in naklettiğine göre, Kadir Gecesi “hüküm gecesi” demektir. Duhan Sûresinde beyan edildiği üzere, İlâhî takdirce hükmolunmuş hikmetli işler Kadir Gecesinde ayırd edilir. Bu mânâda Kadir Gecesine “Takdir Gecesi” diyenler de vardır. Kadir Gecesi isminin bir hikmeti de, kadir kelimesinin taşıdığı “şeref ve azamet” mânâlarından hareketle, Kur'ân'ın o geceye kazandırdığı şeref ve azamet olarak belirtilmiştir. Kelimenin “tazyik” mânâsı da vardır. Buna göre o gecede yeryüzüne o kadar çok melek iner ki dünya onlara dar gelir. Nitekim bir hadiste “O gecede yeryüzüne inen meleklerin sayısı, çakıl taşlarının sayısından daha çoktur” buyurularak buna işaret edilir.
Kadir Gecesinin, yılın hangi gecesine rastladığı hususunda değişik hadisler bulunmakla birlikte, Ramazanın son on günü içinde olduğu kabul edilmektedir. Bu arada son on günün tek gecelerine ve bilhassa 27. geceye dikkat çekilmiştir. Bediüzzaman bu hususta “Hakikî olmasa da, madem ümmet o geceye (27. geceye) o nazarla bakıyor. İnşaallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur” demektedir. Şu halde Ramazanın son on gecesini bilhassa tek gecelerini ve hususan 27. gecesini kaçırmamakla beraber, yılın sair gecelerinde de Allah'ın rızasına uygun fiil ve ameller işlemeye itina göstermek hepimizin üzerine düşen bir vazifedir.
Kadir Gecesinde, Hava berrak ve güzel olur. O gece herşey Allah'a secde eder. Denizlerin suyu bir an tatlılaşır. Kadir gecesinin, sessiz ve sakin, fırtınasız, ne fazla sıcak, ne fazla soğuk, uyanık bulunan kimselere huzur ve huşu bahşettiği, sabahleyin doğan güneşin saçtığı ışınların gözleri tırmalamadığı Kadir gecesinin özellikleri olarak çeşitli alimlerce ifade edilmiştir.
* Bu gecenin gizli olmasının hikmeti..
Kadir Gecesi'nin feyzinden, bereketinden hakkıyla istifade etmek için senenin diğer bütün günlerinde ve gecelerinde de Rabbimizle münasebeti devam ettirmek gerekir. Meselenin ehemmiyetini anlayamayanlar bu geceden tam olarak istifade edemezler. Bütün bir sene bekleyip, sadece Ramazan-ı Şerif'in yirmi yedinci gecesini ihya etmek ve böylece Cenab-ı Hakk'ın Kadir Gecesi'ni layık-ı vechiyle değerlendiren insanlara lütfettiği eltâf-ı İlâhiyeye mazhar olmak o kadar basit bir şey değildir. Onun için Ebu Hanife, diyor ki: "Kadir Gecesi sadece belli gecelerde değil, senenin üç yüz altmış küsur günü içindeki her bir gecede aranmalıdır. Siz üç yüz altmış küsur geceyi kemâl-i hassasiyetle ihya ederseniz, Allah Teâlâ da o samimi yüreğinize iltifatlarda bulunur."
Fahr-i Kâinât Efendimiz, Kadir Gecesi'nin vaktini biliyordu. Resulullah efendimiz, "Bir gün Kadir Gecesinin hangi gün olduğunu söyleyecektim; dışarıya çıktım, baktım ki iki insan birbiri ile münakaşa ediyor. Onlarla meşgul olurken Kadir Gecesi bana unutturuldu." buyurmuştu. O, bu sözüyle hem mü'minler arasındaki en ufak bir ihtilaf ve kavganın kendisini nasıl derinden yaraladığını ve hem de Kadir Gecesi'nin gizli kalmasında bir hikmet-i İlahiye bulunduğunu işaret etmişti. Efendimiz Kadir gecesini Ramazan-ı Şerif'in son on gününde, tek gecelerde aramayı tavsiye buyurmuştu.
İşte, Cenâb-ı Hakk, her geceyi Kadir bilme inanma mülahazasına bağlı kalmamız; bu hususta sürekli dikkatli davranmamız ve metafizik gerilimde bulunmamızı gizlediği gibi İsm-i A'zam'ı da esma-i İlahiye arasında gizleyerek bizi o mevzuda da hüşyar ve müteyakkız olmaya teşvik etmiştir. Ve böylece, nazarlarımızı kendi gönlümüze yönlendirmiş; ister Cevşen, ister Celcelûtiye okuyalım, isterse de İmam-ı Gazalî'nin İsm-i A'zam diye rivayet ettiği "Ferdun, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs" isimlerini zikredelim.. yani, O'na el açarken hangi isimleri şefaatçi yaparsak yapalım, samimiyet, sıdk ve sâdakat içinde olmamız gerektiğini irşad buyurmuştur.
* Bu geceye ulaşanlar nasıl istifade edebilir..
Kadir Gecesi'ni, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli. Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Kazası yoksa nafile kılar.
Süfyan-ı Sevrî: “Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir.” demiştir. Hz. Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlullah (sas)'e: “- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?” diye sordum. Rasûlullah (sas): “- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affı seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu.
Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.
Bu gecede okunan her bir Kur'ân harfine otuz bin sevap verilmektedir. Ayrıca diğer hayırlı amellerin sevapları da aynı nispette arttırılır. Bu bakımdan ümmetin Kadir Gecesi olarak teveccüh ettiği Ramazanın 27. gecesini uyanık geçirmekte mânevî hayatımız için sayısız kazançlar vardır. Bu geceyi ihya etmek için Kur'ân ve tefsirleri okunabilir, namaz kılınabilir, salâvat-ı şerife ve duâlar okunabilir. Ve Allah'ın rızasına muvafık daha nice hayırlı ameller işlenebilir. Mühim olan, bu gecenin sonsuz feyzinden istifade niyet ve arzusu içinde olmak ve bu istekle uyanık kalmaktır.
Peygamber Efendimizin (a.s.m) Kadir Gecesinin getireceği büyük kazanç hakkındaki şu hadis-i şerifini de bilirsek, herhalde ondan lâyıkıyla istifade hususundaki arzu ve kararlılığımız daha da güçlenir:
“Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Kadir Gecesinde kıyam üzere olursa, geçmiş günahları affolunur