Celcelutiye'de de yedi temel Esma vardır ve bu esmaların her biri belli çakralara bakmaktadır.Doğu öğretileriyle benzer yönleri bulunmakla birlikte bu islami bakış açısıdır.
- Ferd esması,tepe çakrasına bakar
- Cebbar esması,üçüncü göze bakar
- Şekûr esması,boğaz çakrasına bakar
- Sâbit esması,kalbe bakar
- Zahir esması,mideye bakar
- Habîr esması,cinsel çakraya bakar
- Zekî esması da kök çakrasına bakar
(Buradaki esmaların tecelliyatının derin manadaki boyutları ayrı bir kitap hacminde işlenecek genişlikte olduğundan kısa kesildi..)
Çakralar
Tepe Çakrası
''Allah onların kalpleri,kulakları üzerine mühür basmıştır.
Onlar 'kafa gözleri' üstünde de bir perde vardır.Onlar için korkunç bir azap vardır.'' (Bakara:7)
Üçüncü Göz
''Yemin olsun sen bundan gaflet içindeydin.Ama perdeni üstünden kaldırıverdik.Bugün gözün keskin mi keskin.'' (Kaf:22)
Üçüncü göz çakrasında açılım olduğu ya da diğer tabirle perde kalkınca kişi enerjileri,elektromanyetik alanları ve maddenin gerçeğini görmeye başlar ve görüş alanı çok genişler.
Kalp Çakrası
''Bu Kur'an,insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur.Gereğince inanan bir toplum içinde bir kılavuz ve rahmettir o'' (Casiye:20)
Aura
''Görmedin mi,Allah gökten bir su indirdi.Onunla renkleri çeşit çeşit meyvalar çıkardık.Dağlardan da yollar,beyaz,kırmızı değişik renklerde.Ve simsiyar yollada var.
Aynı şekilde insanlardan,hayvanlardan,davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var.Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir.Allah Azizdir,Gafurdur'' (Fatir:27-28)
İnsan çevresindeki elektromanyetik alan olan aurayı da ancak bu bilgiye sahip,bilgin olanlar görür.Bu da bilginlerin yaradılış mucizesini görüp ürpermelerini sağlar..
* * *
''Allah'ın boyasını esas alın.Allah'tan daha güzel kim boyar vurabilir.! Biz yalnız O'na kulluk ederiz.'' (Bakara:138)
Burada,boyadan kastedilen 'aura' olabilir mi ? (!)
-----------------------------------
Saf mânâ sahası
Maddenin inceldiği ve hatta yok olduğu saha.. Yani bilincin bütün bilmelerinin devre dışı kaldığı boyut..
Allah Resulü: ''Rabbimle öyle anlarım olur ki,araya ne bir din,ne bir şeriat,ne bir peygamber,ne de bir melek girer.'' demiştir. (saha)
Celcelutiye'de Hz.Ali : ''Elim-lam-mim-ra'nın 'ra'sı ile ruhlar alemine yükseldim.'' diyor.. (...) (!)
Ey Geylani! (ilahi ihsan) ...
Başka bir enerjik boyut;Kim bilir belki Said Nursi'nin de bir keresinde ''Benim bir 'DUA' vaktim war,o anda melaike de gelse kabul etmem'' demesi bu sırdandı.
(...)(!)
İkra Örneği
''İkra'' (Oku) emrinin biz sadece kitap okumak olduğunu biliriz.Veya düşüncemizle bunu geliştirir. 'Hayır,kainatı okumak' deriz, 'Kur'an okumak' deriz.. vs. Yani Bilincin zorlaması ile 'ikra' hakkkında konuşuruz.
Evet asıl mesele, ''İkra''nın,o şeyin içinde erimek,kaybolmak onunla olmak.. İşte bunun adı 'AKIŞ'tır.
Misal) Sadık Efendi öyle dermiş: ''Kırk yıldır Allah'la sohbetteyim,halk beni vaaz ediyor sanıyor''
Hakiki 'OKU'mada tanım ve kelime soyutlaşır,saf enerji ve farkındalık başlar.burada -tam manasıyla- bütünsellik vardır.
Kur'an olmak,kainat olmak,ikra olmak...
''İkra'' kelimesinin bilinçaltı safiyetindeki yazılımı,bütünsellik ve tevhid bakışıdır.O nazarla varlığı yaşamak ve olmaktır. (KA)
Yine biz ''Biz Kur'an'ı indirdik'' ayetini dinleyince aklımıza gökten inen bir kitap gelir.Ama bu ayeti bilinçaltı düzeyde açarsak,o zaman inen herşeyin ayet ve kainatın dahi büyün bir Kur'an olduğunu görebiliriz.Ve görmenin ötesinde sonsuz yaşama sanatını elde ederiz.. vs
Lakin bunun dahilinde ''ikra'',bütünselliğiyle 'OKU' fiiline tam anlamıyla intikal etmek.bu yüzden bilinç düzeyinde açıp,derin manadaki boyutuyla dahil edilme zorunluğu vardır.
DUA:Alemlerin Rabbi,hakikat nazarında 'OKU'-mamızı ve yaşamamızı nasip etsin.(Amin)
* * *
Asıl olan şu : ''Ayeti,bilinçaltı tarlasına en saf hali ile ekmek'' ki bu ayetler maddesel yapılardan daha güçlüdür.Zaten asılları ruhanidir.
İşte 'ikra' ayetini saf olarak bilinçaltı rahmine almaktır ehemmiyet sarf eden.. Misal) Ayetten ruh boyutunu,yani 'Hayy' sırrını doğurmak!
Hz.Mevlana:''Hepimiz bir Meryem'iz,içimizdeki İsa'yı doğurmalıyız.''derken acaba neyi demek istemişti?
-----------------------------------
İ'lem eyyühe'l Aziz! Zİkreden adamın,feyzi ilahiyi celb eden muhtelif latifeleri vardır.Bir kırmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır.Bir kısmı da şuursuz,yani şuurlara tabi değildir..husula gelir.Bİnaenaleyh,gafletle yapılan zikirler dahi feyizden hali değildir. (Mesnev-i Nuriye