Kadın ve erkek, birbirini anlamamaya mı kurguludur? Biri ne derse karşı taraf bunu değişik anlamak zorunda mıdır? Sözüm ona aynı dili kullanıyoruz ancak aynı şeyleri anlatabildiğimizden emin değilim.
İletişemedik!
Şimdi aşağıdaki iki cümle, bir çifti nasıl kavgaya götürebilir lütfen düşünün:
- Sevgilim seni beklemekten yoruldum!
- Ben bekle demeden bekleme!
Bu cümlelerde anlaşmazlığa sebep olacak durum nedir? Kadın, hasretini, özlemini dile getirerek ve gerçekten bitmek bilmez saatleri sayarak zamanını geçirmektedir. Her gece, ertesi güne zor devreder, içinde bir an önce sevdiğini görmek isteği ile yanıp tutuşmaktadır. O gün de adamın gelmeyeceğini öğrenince, hüsrana uğrar ve bu cümleyi söyler.
Acaba erkek burada şunu mu anlatmaktadır? “Zaten geleceğimi söylemedim ki, neden bekliyorsun? Ayrıca beklemek fiilini kendin gerçekleştirip, ardından bununla ilgili bana kinayede bulunuyorsun.” Kadın bunu anlıyor elbette, adam gelememenin çaresizliğinden böyle bir cümle kullanmış olabilir. Ancak kadına yansıyan bu değil!
Beklemenin kalbi ne kadar yorduğunu ancak bekleyen bilir. Tabii ki, sabah arayıp geleceğini söyleyen birini beklememektedir kadın. Zaten kötü olan da budur. Ne zaman gelecek diye beklemek. Tarihi belli olmayan bir olayı, her günü zorla devirerek, geçiştirerek oyalanmanın feryadıdır aslında bu cümle. Ben kadın kısmını anlatabiliyorum. Zaten erkeklerin dilini öğrenmiş olsaydım, bütün sorun kendiliğinden hallolmuştu.
Demek istediğim, aynı dili konuşmak yetmiyor. Aynı duyguyu ve düşünce biçimini de paylaşmak lazım. Hani güzel bir laf vardır, anlattığın karşındakinin anlayabildiği kadardır diye. İşte, bu durum her iki cins açısından da bu lafa örnek teşkil eder. Kadın ve erkeğin en büyük sorunlarından biri olan iletişim, ayrılıklara, cinayetlere ve daha bir çok gereksiz olaya sebep olmuştur. İletişemiyoruz!
Aslında öyle demek istememiştim diye düşündüğünüz anları hatırlayın. Gerçekten iyi niyetle söylediğiniz şeyler, dönüp dolaşıp başınıza çorap örmedi mi hiç? Çok düşün, az konuş kavramı bu yüzden ortaya çıkmış olmalı. İlk çağlarda bu sıkıntıların hiçbiri yoktu herhalde. Kadın mağarada oturup, adamın avladığı eti getirmesini beklerdi. Ateş yakmakla geçen zamanın ardından, et parçalanarak yenir ve gece sevişerek bitirilirdi herhalde. Yazarken fark ettim ki, kadın mağara döneminde bile bekliyormuş. Kadersel bir durum olmalı!
Kadınlar zor unutur. Ben balık burcuyum gerçi, hafızam da balık kadardır ama genelde unutmazlar. Üstelik tüm cümleleri cımbızla toplayıp, ileride bunları kullanmak için istiflerler.İntikam duygusu çoğunlukla bu yanlış iletişimin sonucunda ortaya çıkar. Hırsını o an alamayan insan, intikam almaya meyillidir. Sevgilisine hırslanan hikayemizdeki kadını, bir akşam eve gelip başka bir adamla yakalayan erkeğe verilecek cevap da hazır olur bu durumda: “ Sen, beni bekle demedin ki!”