Gelişmiş ülkelerde modern tıp yöntemlerinin yanında tamamlayıcı olarak kullanıldığında birçok bedensel, zihinsel ve duygusal sorunun çözülmesinde etkili olan reiki, qigong ve terapatik dokunuş gibi ’enerji bağlantılı vücut bakım yöntemleri’, Türk kültür tarihinde ’nazar’, ’kurşun döktürme’, ’tahtaya üç kez vurma’, ’kucaklaşıp, öpüşme’ olarak hayat buldu.
Hem eski Türklerde hem de günümüzde sık rastlanan bir inanç olan ’nazar’ın kökeninde enerji alışverişi bulunurken, temelde enerjinin nakledilme prensibinin doğal sonucu olarak ortaya çıkan bir inanç olan nazarın, Arapça bir sözcük olduğu ve Türkçe bakış anlamına geldiği belirtildi.
Düşünce enerjilerinin yoğun olarak alın ve göz bölgesinden yayıldığı için negatif bir enerjiyle karşılaşmak anlamına gelen nazar inancında, gözlere büyük önem verilirken, nazarın zararlı etkilerinden korunmak amacıyla da göze gözle karşı koymak için, rengi ve şekli gözü andıran bazı objeler nazarlık olarak kullanılmaya başlandı.
Enerji alış verişine dayanan kurşun döktürme geleneği de bir kişinin üzerine birikmiş enerjileri kurşuna geçirerek o kişiden uzaklaştırma yöntemine dayanıyor. Kişinin başının üzerinde döndürülen erimiş kurşun, o anda kişinin aurasıyla da (kişiyi çevreleyen elektrik yüklü alan) temas etmiş oluyor. Hem bu temas sayesinde hem de kurşun dökme uygulamasını yapan kişinin konsantrasyonuyla mevcut negatif enerjiler sıvı halindeki kurşuna geçiriliyor ve negatif enerjinin de katılaşan kurşunun içine hapsedilmesi hedefleniyordu.
Enerji alışverişinin temas yoluyla da gerçekleştirildiği ifade edilen bildiride, bugün de dilimize yerleşmiş olan "üç defa tahtaya vurma adeti"nin altında temas yoluyla enerji alışverişinin bulunduğu kaydedildi. Bunun temelde, kişinin kendisinde biriktirdiği muhtelif enerjiyi tahtaya dokunarak oraya aktarma yöntemi olduğu vurgulanan bildiride, geçmişte kişilerin günlük yaşamlarında auralarına çevreden bulaşan negatif partikülleri temizlemek için ormana gidip büyük ağaçlara sarılarak meditasyon yaptıklarının bilindiği ifade edildi. Bildiride, Şamanlardan Budistlere ve Kızılderilere kadar kullanılan bu yöntemden oldukça değişmiş haliyle bugüne kadar kalanın da tahtaya üç kez vurma adeti olduğu belirtildi.
Bildiride, temasa bağlı enerji alışverişleriyle ilgili olarak bugün anlamı tamamen değişen ve sıkça kullandığımız diğer adetler ise el sıkışmak, kucaklaşıp, öpüşmek gibi hemen her gün yaptığımız davranışlar olarak sıralandı. Selamlaşma sırasında el sıkışmanın, hatta kucaklaşıp öpüşmenin kökeninde yine temasa dayalı enerji alışverişinin bulunduğu kaydedilen bildiride, Anadolu kültüründe selamlaşmak, el sıkışıp tokalaşmak, hatta birbirine sarılarak öpüşmenin yaygın şekilde kullanıldığı bildirildi.
Günümüzde enerji alışverişi prensibine bağlı olarak geliştirilen vücut bakım yöntemlerinin oldukça önemli hale geldiği, özellikle temasa dayalı enerji alışverişiyle ilgili olarak ’terapatik dokunuş’, AIDS ve kanser gibi hastalıkların ve pek çok rahatsızlığın tedavisinde rahatlatıcı bir uygulama yöntemi olarak kullanıldığı belirtildi. Bildiride, bu yöntemin derin rahatlama, teskin etme ve hatta yaraların iyileşmesinde artış sağladığı ileri sürüldü.
alıntı