BM Genel Kurulu'nun 1947'de Filistin topraklarının Araplar ve Yahudiler arasında bölünerek, Kudüs'e uluslararası statü tanınmasını onaylandı. Bu kararın ardından da 14 Mayıs 1948'de bağımsız İsrail Devleti'nin kurulduğu dünyaya açıklandı.
1947'ye kadar haritalara Filistin olarak yansıyan bölgede, geride kalan 61 yıl içerisinde dengelerin nasıl değiştiğini anlamak için aşağıdaki haritalara bakmak yeterli.
Aslında bölgede her şey 1917 yılında imzalanan ve Osmanlı'dan kopuş anlamına gelen Balfour Deklarasyonu'nun imzalanması ile başladı.
İngiliz bakan Arthur Balfour, Siyonistlerin lideri Lord Rotshild'e resmi bir mektup yazdı. Bu mektupta Balfour kendisinin ve İngiltere'nin Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması için Siyonistleri sonuna kadar destekleyeceğini yazıyordu. Bu mektup 'Balfour Deklarasyonu' olarak tarihe geçti.
Bu deklarasyon uyarınca Yüz binlerce Yahudi Siyonizm projesi kapsamında İngiliz mandası altındaki Filistin'e göç ettiler.
Planlı Yahudi göçü ve bunun sonucunda Filistin'de Arapların 6'da 1'i kadar çoğalan Yahudi nüfusuna karşı bir tepki olarak Nisan 1920'de iki büyük Filistin ayaklanmaları yaşandı.
1947de İngiltere, Filistin sorununun çözümünü Birleşmiş Milletler'e devretti. Birleşmiş Milletler Filistin'i iki parçaya bölüp %56.5unu Yahudilere,%43.5'unu Araplara vermeyi teklif etti. Filistin bu fikre sıcak bakmamasına rağmen, 33 ülkenin oyuyla bu plan kabul edildi.
15 Mayıs 1948'de İngiltere Filistin'de mandalık yönetimini bitirmek istediğini duyurdu. Yahudi militanlar 1948 yılının Aralık ayında Filistin'in Arap köylerinde etnik temizlik başlattılar. İsrail bağımsızlığını 14 Mayıs 1948'de ilan etti.
Siyonist Irgun ve Lehi örgütlerinin militanları 9 Nisan'da Deir Yasin köyünde katliam yaptıktan sonra binlerce Filistinli; Lübnan, Mısır ve Batı Şeria'ya kaçtı. İsrail bağımsızlığını ilan ettikten bir gün sonra Ürdün, Mısır, Lübnan, Irak ve Suriye İsrail'e saldırdı,ama İsrail orduları onları geri püskürttü. Bu savaşlardan sonra Mısır Gazze'yi, Ürdün Kudüs etrafında küçük bir bölgeyi ve Batı Şeria'yı aldı. Bunlar Filistin'in %25'iydi.
1964'de Filistin Kurtuluş Hareketi kuruldu.
5 Haziran 1967'de 6 gün savaşı başladı. Orta Doğunun haritası bu savaşta değişti. Israil Gazze ve Sina yarımadasını Mısır'dan, Golan tepelerini Suriye'den aldı ve Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ü işgal etti. İsrail toprakları bu savaştan sonra neredeyse 2 kat büyüdü. Birleşmiş Milletler bu savaştan sonra 242. kararını alıp İsrail'in bu savaşta kazandığı toprakları işgal edilmiş olarak kabul ederek, bir an önce çekilmelerini istedi ancak İsrail, 500.000 Filistinli'nin mülteci durumuna düştüğü bu savaş sonucunda işgal ettiği topraklardan çekilmedi.
1968'de Yaser Arafat Filistin Kurtuluş Örgütü'nün başına geçti. 1974'te Yaser Arafat Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi'ndeki ilk konuşmasını yapıp barışçıl isteklerini vurguladı.
1977'de Irgun ve Lehi örgütlerinin mirasçısı Likud, İsrail seçimlerini kazanıp iktidar partisi oldu. Likud, Israil'in bütün vaadedilmiş topraklara (Ürdün, Filistin, Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır ile Türkiye ve İran'ın bir bölümü) yayılması gerektiğini savunuyordu. O zamanki tarım bakanı olan Ariel Şaron da Likud partisindendi.
1979'de Mısırlı başkan Enver Sedat Israille barış anlaşması imzaladı ve böylece Mısır, İsrail'i tanıyan ilk Arap ülkesi oldu. Bu anlaşma çerçevesinde Gazze Filistinliler'e verildi.
1982'de Ariel Şaron, İsrail-Lübnan savaşını başlattı. Falanjistlerin de desteğiyle Sabra ve Şatilla mülteci kaplarına girerek tarihin en büyük katliamlarından biri gerçekleştirildi, binlerce Filistinli sivil öldürüldü. Sabra ve Şatilla kamplarında öldürülen sivillerin görüntüleri, insanlık tarihine kapkara bir leke olarak geçti.
1982'de İsrail, Lübnan'a karşı savaş ilan etti.
1987'de Gazze'de Intifada adındaki ayaklanma başladı. Kısa bir süre sonra intifada Batı Şeria'ya da yayıldı. Aynı yıl, Filistin'de Hamas, Şeyh Ahmed Yasin'in önderliğinde kuruldu. 1988'de Filistin Özgürlük Topluluğu Arafat'ın liderliğinde Birleşmiş Milletlerin 242. kararını ve Filistin'de iki devlet fikrini kabul etti.
1992'de Israil'de İşçi partisi iktidara gelince bir barış süreci de başlamış oldu. 1993'te İsrail ve Arafat Oslo Barış Anlaşmasını imzaladırlar. Bu anlaşmanın sonucunda Arafat sürgünden kurtulup Filistin'e geri döndü. 1994'te Filistin Özgürlük Harekâtı ve İsrail Kahire'de görüştü. Bu görüşmelerde yapılan anlaşmanın sonucunda İsrail'in Gazze'nin çoğunu ve Batı Şeria'daki Erila şehrini Filistin'e bırakmasına karar verildi.
Eylül 2000'de Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmesi, Filistinliler arasında büyük bir öfkeye ve protesto gösterilerine yol açtı. Bu olay 2. İntifadanın başlangıcı oldu.
2006-2007 yılları arasında Bu kez El Fetih ve Hamas arasındaki çatışmalar gündeme damgasını vurdu. Bağımsız Filistin için mücadele eden bu iki gücün birbirine düşmesi İsrail'in de işine yaradı.
2007 yılında Arafatın ölümünden sonra yerine geçen Mahmud Abbas ile Şimon Peres, Annapolis'te bir araya geldi.
İsrail, 27 Aralık 2008'de, Yahudilerce 'düğme dikmenin' bile yasak olduğu cumartesi günü Gazze'ye 'Dökme Kurşun' adını verdiği bir operasyon başlattı. Bir hafta havadan devam eden bombardımana bir hafta sonra kara birlikleri de dahil oldu.
Dünyanın en büyük toplama kampı olarak nitelendirilen Gazze'de nüfus yoğunluğu o kadar yoğunki bir metrekareye 5 Filistinli düşüyor.
Hamas'ı hedef aldığını iddia eden İsrail'in tonlarca bomba attığı Gazze'de ölü sayısı her geçen dakika artmakla birlikte 566'ya yükseldi. İsrail'in iddialarının aksine ölenlerin üçte biri, sivil ve çocuklardan oluşuyor.
Zaman Online
06 Ocak 2009, Salı
06 Ocak 2009, Salı