1-TANIMLAYICI ÇERCEVE
1.1.Konu
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonunda yerel yönetimler, yerel kaynaklar, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak Toplum Temelli Rehabilitasyon konusunda örnek bir modeli gerçekleştirmek bu projenin konusudur.
1.2. Literatür
Toplum Temelli Rehabilitasyon (TTR) gelişmekte olan ülkelerde özürlü insanların hayat standartlarını geliştirmek için artarak benimsemeye başladıkları nispeten yeni bir stratejidir. Bir strateji olarak “yeni” ve yapısı itibariyle de “yeni” düşüncelerin sentezi üzerine kuruludur (Padamni).
Toplum Temelli Rehabilitasyon’un genel yapısı 1978’de dünya çapında bir çok sağlık bakanının kabul ettiği bir bildirgeyle doğmuştur. Bu bildirgenin yayımlanmasından sonra Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün Toplum Temelli Rehabilitasyon Programı, Dünya Özürlüler Yılı’nda(1981) resmen başlatmıştır (Zaman,2000).
UNICEF, 1980’lerin başında dünyanın en fakir ülkelerinde aktif bir şekilde TTR Programlarına destekte bulunmuştur. Bu destek daha çok özürlü çocuklar üzerinde yoğunlaşmış ve çoğu genel sağlık servisi ve organize sosyal hizmetler şeklinde gerçekleşmiştir.
Yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olan TTR konusunda, özellikle Afrika ve Asya ülkelerinde birçok çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Her ülkenin özellikleri, gelişmişlikleri, bölgesel farkları, vb., nedenlerden dolayı TTR kavramı değişiklikler göstermektedir.
Yeterli ve yararlı deneyimlere rağmen, TTR çalışmaları yeterli inceleme ve araştırmalara sahip değildir. TTR da hala düşünce ve etkileri bakımından cevaplandırılması gerekli sorular bulunmaktadır ( Finkenflügel,2004 ).
Şimdiye kadar kullanılan rehabilitasyon yaklaşımları, özürlü bireylere eğitim olanakları ve diğer müdahalelerle kendi özürlü durumlarının sonuçlarının üstünden gelmelerini sağlamaya odaklanmıştır. Bu rehabilitasyon yaklaşımlarının amacı, bireyin işlevsel olduğu kadar ekonomik bağımsızlığını kazandırmayı mümkün hale getirmektir.
Fakat bu insanlar işlevsel ve ekonomik olarak bağımsız olsalar da toplumsal yaşamın dışında kalmaya devam etmektedirler. Bu yüzden TTR öncelikle özürlü insanların bu durumun başlıca sebebini değiştirmeye çalışmaktadır (Padamni).
Bu durumu açıklamak gerekirse bireylerin, toplumların ve geniş halk kitlelerinin özürlülüğe ve özürlü bireylere karşı olan olumsuz tutumudur. TTR, bireylerin, toplulukların ve halkın özürlü insanların eşit hakları olduğunu kabul etmelerini sağlamaya çalışmakta, bu müdahalelerle özürlü insanlara toplumda bir yer kazandırılmayı hedeflemektedir.
TTR, öncelikli olarak özürlü bireylerle etkileşim içinde bulunan insanlarda olumlu bir tutum kazandırmanın yollarını aramaktadır. Bu tutum değişikliği olmadan özürlülerin genel durumu aynı kalmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki özürlü hareketlerinde görüldüğü gibi işlevsel ve ekonomik bağımsızlık, özürlülere toplumda eşit haklar getirmemiştir.
TTR, bu sosyal durumun asıl nedenini tanımladığından TTR “sosyal kalkınma” süreci olarak da görülebilmektedir. Şimdiye kadar kullanılan ve rehabilitasyonu ayrı bir program gibi gösteren diğer yaklaşımlar geniş olarak özürlü bireylere ve onlara “ayrı” hizmet sağlama konusunda yoğunlaşmaktadır.
“TTR, sosyal modeli desteklemekte, özürlüler sözü edilen bu yaklaşımla rehabilitasyonu yönetebilmekte, gelir getiren üretim yapabilmekte ve eğitim görebilmektedirler” (Johnstone, 2002).
Johnstone’nin sözünü ettiği sosyal modele göre, “özürlülük durumu bireyin özürlü olmasının tahammül edilebilir, gerekli bir sonuçu değil, büyük ölçüde toplumun özürlülüğe tepkisinin oluşturduğu bir tavırdır” (Winter,2003). Bu model ise iki ön kabule dayanmaktadır.
1) Sosyal koşullar özürlü insanı değil, özürlülüğün kendisini bir engellilik durumuna dönüştürmektedir.
2) Özürlülerle ilgili çabaların odak noktası, özürlülüğün kendisi değil, bu insanların kişilikleri, yani, kendi engellilik durumları ile birlikte nasıl yaşayacaklarına dair bağımsız kararlar alma yetisi ve hakkı olmasıdır. Yani, söz konusu olan “özürlü bir insanın refahı” değil, söz konusu olan “özürlü insanların, insan haklarıdır” (Charlton, 1998 ).
Başka bir deyişle,” sosyal modelin ilk ön kabulü özürlülük durumunun bir sosyal yapı ve sosyal yaratım olduğudur” ( Oliver, 1990). Özürlülük bireysel ve kolektif bir şekilde, özürlü olmayan insanların görüşleri sonucunda inşa edilmiştir ve düşmanca sosyal tavırlarla ve özürlülerle olan karşılaşmalarda yada temel ilişkilerde onların damgalanmasıyla ifade edilmektedir. Bununla beraber, “özürlülük aynı zamanda, toplumun, devleti ve ekonomiyi karakterize eden ikincil ilişkilerde özürlülerin karşılaştığı sınırlamalardan açıkça görülen yasalarının, politikalarının ve kurumsallaşmış alışkanlıklarının sonucu olarak bir toplumun oluşturduğu bir durumdur. Kısacası, birinci ön kabul özürlülük durumunun eksikliğin doğrudan sonucu değil, sosyal kısıtlamaların sonucu olduğudur” (Winter,2003).
Özellikle özürlülere karşı tutumlar kök salmış, yerleşmiş kültürel ve sosyal temelleri olduğundan değiştirilmesi güçtür.” Diğer gelişme aktivitelerinde olduğu gibi TTR uygulayan ülkelerdeki deneyimler şunu göstermiştir ki, istenen sosyal değişiklikler sadece topluluklar sorumluluğu aldığında meydana gelmektedir. Bu yüzden “toplum temelli” sözcükleri özürlü üyelerinin rehabilitasyonu için “halk sorumluluğu” anlamını verecek şekilde alınmalıdır” (Padamni).
TTR de bireyler ve toplumlar özürlü üyelerin yaşamlarını iyileştirmek için sorumluluk üstlenirler. Bu çabalar da “çekirdek toplulukların” dışında çalışan profesyoneller tarafından desteklenir.
Toplum Temelli Rehabilitasyonda özürlü kişilerin rolü ve liderliğini güçlendirmek için özürlü organizasyonları ve karar alıcıların izlenen politika ve yaklaşımlarda gerçekleştirilen bir takım değişiklikler bulunmaktadır. Bunlar;
1. Özürlü ve özürlü aileleri organizasyonları:
Rehabilitasyon hizmetlerinde, demokratik ve potansiyel olarak özgürlükçü yapılandırmayı yakalamak adına, TTR sürecinin tüm aşamalarında özürlü insanların organize hale gelip tam katılım ve liderlik için baskıda bulunmaları gerekir. Gelişmiş ülkelerde son 15 ila 20 yıl boyunca özürlü insanlar fırsat ve daha eşit haklar bakımından tatmin edici ilerlemeler sağlanmıştır. Ancak halkın tutumu ve yasalardaki değişiklikler, uzun mücadeleler ve özürlü insanların kendilerinin organize kararlılığı ve talebi sonucunda gerçekleşmiştir. Bugün, dünyanın yoksul ülkelerinde özürlü insanlar daha yeni organize olmaya başlamışlardır.
2. Amaçların yeniden tanımlanması:
Bugünün dünyasındaki yapısal bozukluklar, özürlülükle başa çıkılmasından daha hızlı bir şekilde özürlülük üretmektedir. Artan yoksulluk, yetersiz beslenme, işsizlik, evsizlik, gibi toplumsal zorlayıcı nedenlerle karşı karşıya kalıp onları değiştirene kadar milyonlarca özürlünün temel ihtiyaçlarının karşılanmasında güçlükler bulunmaktadır. Şu önemlidir; özürlülerin kendileri de “rehabilitasyon”un altında yatan ve hedefin yeniden düşünülmesine katkıda bulunmaktadırlar. Genelde (özellikle tepeden inme yaklaşımlarda) rehabilitasyonun hedefi, özürlüleri adil olmayan süregelen ayrımcı toplumun içinde normalleştirmesidir. Buna karşın diğer bir alternatifin hedefi (tabandan tavana olan yaklaşımlar) günümüz toplumunu daha adil, daha demokratik ve insan farklılıklarına karşı daha kabulcü bir hale getirmek için özürlü insanları, dezavantajlı ve uç grupların organize mücadelesine katılmaları için yetkili kılmaktır. Bu alternatif rehabilitasyon yaklaşımının amacı, toplumun özürlülere kapadığı kapıları zorlamak değildir. Bunun yerine, eşitsizlik duvarlarını yıkıp sağlıklı-özürlü, güçlü-zayıf, zengin-fakir, kadın-erkek, tüm insanlara eşit saygı, eşit fırsat ve eşit hakların sağlanacağı bir sosyal düzene doğru çabadır( Padamni).
3. Tabandan tavana doğru rehabilitasyon hizmetlerin yeniden yapılandırılması:
Pratikte “toplum temelli rehabilitasyon”, halkın kendisinin temelini kurduğu, planladığı ve yönettiği bir programdan çok, yoksul ülkelere yapılan yardımlardır. Rehabilitasyon çalışanlarını seçerken ( özellikle halk seviyesinde) özürlülük anahtar bir nitelik olarak aranmalıdır. Diğer niteliklerle ya eşit tutulmalı ya da buna biraz daha fazla ağırlık verilmelidir. Böyle çalışmalar için aktif olacak özürlü adaylar bulunmalı ve onlar teşvik edilmelidir. Zayıf veya daha az nitelikli oldukları alanlarda özürlü kişilere özel ve ek eğitimler sağlanmalıdır (Padamni).
4. Profesyonelleri yeniden eğitilmesi:
Profesyonellerin, özürlü kişilerin gelişme potansiyelini görüp buna katkıda bulunmaları gerekir. Ayrıca onların ihtiyaçlarını çözerken özürlüleri bir ortak gibi görmeli ve rehabilitasyon hizmetlerinin planlama, idare, dağılım ve değerlendirmesinde özürlülerin katılımını ve liderliğini teşvik etmeleri gerekir.
5. TTR girişimlerini başlatma ve devamında özürlü organizasyonlarının aktif katılımını desteklemek ve teşvik etmek:
Kurum ve organizasyonları özürlüler tarafından kurulan ya da yürütülen TTR programlarına ayrıcalıklı bütçe sağlanmalı, teknik ve karar verici makamları da kapsayan tüm kademelerde belli bir özürlü kadrosuyla çalışan programlara öncelik vermelidirler.
6. Küçük topluluk merkezleri kurmak:
Burada özürlü ve aile üyeleri bir araya gelip bilgi alışverişinde ve birbirlerine yardım ve tavsiyede bulunabilirler. Örneğin yıllardır zihinsel sorunlu çocuğuna bakmış ve onun bakımında bir çok yetenek ve yol öğrenmiş anne, yeni doğmuş böyle bir bebeğin annesine değerli tavsiyeler sunabilir. Standart TTR yaklaşımı, daha çok ev ziyaretlerine yoğunlaşmıştır. Özürlüler ve aileleri arasındaki bilgi paylaşımını geliştirmeye yetecek pek bir şey genelde yapamamaktadır. Küçük bir topluluk merkezini oluşturmak, özellikle özürlü ve/veya ailelerinin TTR in kendileri tarafından yürütüldüğü durumlarda bu süreci kolaylaştırabilir.
7. Merkeziyetçi olmayan, eşitlikçi özürlü organizasyonlarını teşvik etmek:
Son 20 yılda özürlülerin hakları ve refahına dair önemli ve potansiyel olarak özgürlükçü iki gelişme oluşmuştur. Bunlardan birincisi, “Bağımsız Yaşam” hareketi (Bağımsız Yaşam Merkezleri) ile birlikte özürlülerce yürütülen organizasyonlar, ikinci de “Toplum Temelli Rehabilitasyon” hareketidir. Her birinin kendince güçlü ve zayıf yanları vardır.
Bağımsız Yaşam Merkezleri “bağımsızlığı seçme özgürlüğü olarak” tanımlamakta (Kasnitz&Shuttleworth 1999 ) ve bir yerel topluluktaki özürlü insanların ihtiyaç duyduğu hizmetlerin, “kendi hayatlarını belirleme hakkını artıracak ve diğer insanlara olan bağımlılıklarını en aza indirecek” şekilde sağlanmasını bir amaç olarak kabul etmektedir (Frieden 1983). Bu amaca ulaşmak için önerilen hizmetler “konut edindirme yardımı, refakatçi bakımı, okuyucular ve / veya tercümanlar, ergen danışmanlık, mali ve yasal danışmanlık, topluluktan haberdar olma ve engellerin kaldırılması programlarını” içerebilir (Frieden, 1983). Bu tür hizmetler, doğal olarak, özürlülüğün bir engellilik durumuna dönüşüp dönüşmediğinin belirlenmesinde önemli olan çevresel faktörler üzerinde odaklandıkları için, özürlü hakları hareketinin ve özürlülükle ilgili sosyal modelin ideolojisiyle uyum içindedir (Winter, 2003).
Özürlü Organizasyonları ve Bağımsız Yaşam Hareketinin gücü, bunların tamamen halktan aktif bir şekilde saygı ve eşit fırsatlar talep eden özürlüler tarafından yürütülüp kontrol edilmesidir. Zayıflıkları ise gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yoksul ülkelerde de üyeliğinin ve gündeminin kent kökenli ve orta sınıfa ait olmasıdır. En yoksul ve en uç özürlü gruplarının çoğu herhangi bir bölüme dahil edilmezler.
TTR hareketinin gücü ise, odağının en yoksul ve en dezavantajlı özürlülerden oluşması ve bunun onların köylerine ve hatta evlerine kadar ulaşmasıdır. Zayıflığı ise özürlü bireylerin rehabilitasyon sürecinde aktif liderler yerine genellikle pasif alıcılar olmasıdır. Özürlü organizasyonları ve toplum temelli rehabilitasyon programı arasında daha iyi bir işbirliği, bu her önemli girişimi, yaklaşım açısından daha yetkili, mali açıdan ise daha eşitlikçi olmasına yardımcı olabilmektedir. Birkaç ülkede, TTR programları özürlü organizasyonları tarafından başlatılmıştır. Diğer ülkelerde, TTR girişimleri özürlülere organize olmaları ve birlikte hareket etmelerine yardımcı olmaktadır. Hangi yoldan olursa olsun, özürlülerin TTR programlarında daha aktif ve önder bir rol üstlenmeleri gerekir (Padamni).
1.2.1.Türkiye’de Toplum Temelli Rehabilitasyon Çalışmaları
Toplum temelli rehabilitasyon çalışması olarak ülkemizde iki uygulama yapılmıştır. Birincisi, Düzce ilindeki, Düzce Rehabilitasyon Merkezinde yapılan çalışmalardır. “12 Kasım 1999 depremi sonrasında bölgede deprem nedeni ile omurilik zedelenmesi yaşayan ve engelli duruma gelen kişilerin fiziksel ve psikolojik olarak desteklenmesi için başlangıçta üç ortaklı başlayan Rehabilitasyon Merkezi programı, daha sonra ulusal ve uluslararası alanda aldığı desteklerle bölge genelinde çalışma yürüten merkez olma niteliği kazanmıştır. Ekim 2000 yılında başlayan çalışmalar, Düzce Merkezi'nde yer alan prefabrik bir yapıda, dönemin ihtiyaçlarına uygun psikolojik, sosyal destek ve fizyoterapi rehabilitasyon programlarını yürütmüştür. Program, birinci yılını tamamladıktan sonra engelli insanların toplumla kaynaşmasına ve ulaşılabilirliğini arttırmaya yönelik "toplum temelli rehabilitasyon" çalışmalarına yönelmiştir.
Bu amaçla yürütülen çalışmalarda "engellik çeşitleri, engellilerin kendi kendilerine yeterliliklerinde onlarla ilişkide bulunan insanların uygulaması gereken doğru yaklaşım yöntemleri ve engellilik hakları" konularında temel eğitim ve ikinci düzey eğitim alan gönüllüler, Düzce merkez ve civar köylerde saha taramalarına çıkmaktadır. Tarama sonucunda tespit edilen engelliler ve aileleri temel ihtiyaçları, yaşam alanlarında ulaşabilirliklerinin güçlendirilmesinde kendilerinin ve ailelerinin rolleri, yasal hakları konusunda bilgilendirmektedirler. Rehabilitasyon Merkezi'nde gönüllülerin ziyaretlerden sonra doldurdukları durum tespit formlarını inceleyen uzmanlar, hastalık gruplarına ve ihtiyaçlarına yönelik olarak engelli ve yakınlarını sevk ve yönlendirmeler yapmaktadırlar(Ulaşılabilir Yaşam Derneği).
TTR konusunda ikinci çalışma İstanbul'da gerçekleştirilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi özürlülere TTR programı uygulaması gerçekleştirilmiştir. Tıbbi rehabilitasyon ağırlıklı olarak verilen hizmetler şunları kapsamıştır :
1-sağlık, sosyal yardım ve rehabilitasyon hizmetleri,2- fizik tedavi, hidroterapi, sporla rehabilitasyon,3-psiko-sosyal servis 4- küçük adımlar programı(zihinsel gelişim geriliği olan çocuklar için) 5-görsel rehabilitasyon 6-konuşma terapisi 7-toplumu bilinçlendirme semineri 8-sosyal aktiviteler.
Türkiye de bu tür uygulamaların yapılması için 1999 yılında ilki gerçekleşen I.Özürlüler Şurasında özellikle rehabilitasyon merkezlerinin yeterli olmadığı bölgelerde uygulanmasını tavsiye etmiştir.
1.3. Amaç ve Hedefler
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonunda, Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ile Sincan Belediyesi Toplum Temelli Rehabilitasyon programını uygularken, yerel tüm kaynakların kullanıldığı, özürlülerin ve ailelerinin de içinde bulunacağı ve alınacak kararlarda etkin olacakları bir oluşum meydana getirilmesi hedeflenmiştir.
Bu çalışma Sincan’da Plevne Mahallesinde gerçekleştirilerek, (alanda karşılaşılan güçlükler de ortaya çıkarak) örnek bir çalışmanın yapılması amaçlanmıştır.
TTR özürlülerin, ailelerin ve toplumun öğrenme ve yönetimsel yeteneklerini arttırmayı hedeflemektedir. Bu genel hedefi başarmak için katılımcıların gerekli tutumlarını, bilgi ve becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. TTR çalışmaları ile ;
*Özürlü ve onların ailelerinin ihtiyaçlarına duyarlılıkla karşılık vermek ve onların yeteneklerini geliştirmek.
*Toplulukların kendi programlarını planlama, yürütme ve denetlemede onlara yardımcı olup desteklemek.
*Toplumun yapısı, aktiviteleri, kaynakları ve destek sistemlerini analiz etmek ve onların koordineli kullanımı sağlayıp geliştirmek.
*Aşamalı yöre/bölge programı gelişimi için detaylı plan yapmak.
*Disiplinler arası grupları etkileşimli kılmak ve işbirliği sağlanması amaçlanmaktadır.
TTR çalışmaları en az bir yıllık bir süreçten sonra değerlendirilebilecek olan etkinliktir. Bu çalışmada aşağıdaki faaliyetler gerçekleştirilecektir.
* TTR Yerel Yönetim Komisyonu üyelerinin oluşturulacak ve etkin bir şekilde çalışması sağlanacaktır.
* Programın yürütülmesi için TTR komisyonu, gönüllüleri seçmesi amacıyla sosyal etkileşimleri başlatacak ve yürütecektir.
* En az iki hafta sürecek, TTR görevlisi gönüllüler için eğitim kursu organize edilecektir.
* Destek ve denetim amacıyla komisyon düzenli bir şekilde toplanacaktır.
*TTR çalışmalarının verileri, kayıtları tutulacaktır. Veriler Özürlüler İdaresi Başkanlığına rapor edilecektir.
* Yerel kaynakları kullanarak, ihtiyaç duyan genç ve yetişkin özürlülere mesleki eğitim konusunda çalışmalar başlatılacak ve geliştirilecektir.
*Yerel kaynaklar kullanarak TTR Merkezi açılacaktır.
*Aile birlikleri oluşturulacak bu birliklerin zaman içinde dernekleşmesi sağlanacaktır.
1.3.1. Kısa Vadeli Hedefler
Sincan Plevne Mahallesinde uygulanacak TTR çalışmasının kısa vadeli hedefleri olarak özürlülerin, özürlü ailelerinin temel sorunların, gereksinimlerin neler olduğunun saptanabilmesi,mesleki rehabilitasyonun başlatılması,TTR merkezinin açılmasıdır.
1.3.2.Uzun Vadeli Hedefler
Bu çalışma ile ÖİB yerel yönetim ve yerel kaynaklar (özel kurum, kuruluş, şahıslar) kamu kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde Toplum Temelli Rehabilitasyon konusunda işbirliği yaparak, örnek bir modeli gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
1.3.3. Planlamalar
a) Halk Katılımı İçin Planlama
Toplum Temelli Rehabilitasyon en başından beri gelişmekte olan ülkelerde rehabilitasyona uygun bir yaklaşım olarak teşvik edildiği için halk katılımı bu program için önemli bir bileşen olarak görülmektedir.
Bu projede halk katılımını uzun vadeli planlı bir çerçevede geliştirilecektir. Toplum Temelli Rehabilitasyon Programı kapsamında, özürlü insanlar ve onların ailelerinden oluşan gruplar motive edilecek ve ayrıca daha katılımcı aşamalarda rehabilitasyon programının büyük bir kısmının sorumluluğunu yüklenebilmesi için halk harekete geçirilecektir.
b)Süreklilik İçin Planlama
Süreklilik, insanların genel kaygı ve değerlerini oluşturan, geleceğe bakan, bir toplumun değişimle mücadele becerisini güçlendiren, temel nedenleri bulmayı sağlayan süreci geliştiren, toplumun tüm üyelerine çıkar sağlamayı amaçlayan, insanların birbiriyle ilişkilerini vurgulayan, sorumluluğu geliştiren, gelecek için bir vizyon oluşturan, gelişmeyi takip eden ve temel kaynak ihtiyaçlarını karşılayan bir uzun dönem kavramıdır.
Süreklilik planlaması çerçevesinde, süreklilik programını sosyal ve kültürel açıdan etkileyebilecek farklı etkenleri ayırt etmek ve tanımlamak daha sonra da sürekliliği geliştirmek amacıyla, bu çalışma boyunca belirlenmiş etkenlerle ilgili stratejiler geliştirmek projenin hedeflerindendir.
1.4. Önem ve Gerekçeler
Toplum Temelli Rehabilitasyon 1980’li yıllarda gelişmeye başlamıştır. ICIDH(Internal Classification of Impairments, Disabilities and Handicaps) hastalık, bozukluk ve özürlülükten engelliliğe ilerlemenin olduğu doğrusal bir modeli baz almıştır. Bozukluk, vücudun ya da bir organın yapısındaki ya da işlevindeki anormalliktir. Özürlülük ise bozulma sonucu yetilerin kısıtlanması veya yetilerden tamamen yoksun olunmasıdır. Engellilik ise bozukluk ve özürlülükten kaynaklanan sosyal dezavantaj olarak tanımlanmıştır (WHO, 1980).
Doksanlı yıllarda özürlü bireyin halk arasında kabulü ve daha iyi insan haklarına erişme vurgusuyla gelişen yapısal değişim, 1994’te ILO, WHO ve UNESCO’nun ortak raporunun yansıttığı gibi, Toplum Temelli Rehabilitasyon Programının tanımını değiştirmiştir. Değişiklikler ayrıca ICIDH’nin 1999’da yenilenmiş versiyonuyla ortaya çıkan “Uluslararası Bozulma, Aktivite ve Katılım Sınıflandırması” nda da yansıtılmıştır. Bu versiyonda olumsuz bir anlam içeren “özürlülük” , “aktivite” ile “Engelli” de “katılım” ile değiştirilmiştir( Zaman,2000).
Bu yeni terimlerin kullanılmasının amacı katılımı engelleyen bozulma, aktivite ve “bağlamsal etkenler” ile ilgili olarak, insanın doğasını belirtmektir.
Bir özürlü çocuk ailesi, özürlü birey, yerel topluluktan oluşan çalışma ekibini gördüğünde bu hem ailelere hem de özürlü çocuğa nelerin mümkün olacağına dair yeni bir anlayış ve mantık kazandıracaktır. Grupların birleşip kendi yaşamlarının sorumluluklarını aldıklarında ve eşitlik talep ettiklerinde, olabilecek değişikliklere karşı bu insanları bilinçlendirecektir. Ayrıca özürlüleri eşit olmayan toplum arasında normalleştirmeye çalışmayan, bunun yerine değişim mücadelesinde özürlüleri lider yapacak yetkiyi sağlamayı mümkün kılan programlar, özürlülerin bu programları şekillendirip bunlarda önderliği üstlenmeleri oldukça önemlidir.
Özürlü - sağlıklı tüm insanların eşit fırsatlar, eşit haklar ve eşit saygıya sahip olduğu bir toplum için çaba gerekmektedir. TTR çalışmaları ile bu gayret gösterilecektir.
1.4.1.TTR ve Eğitim
TTR deki eğitim süreci başarılı bir TTR çalışmasının anahtarlarından en önemlisidir. Her alanda olduğu gibi eğitim dinamik olup değişen şartlara ve taleplere karşılık verecek şekilde değişmektedir. TTR büyüyüp genişleyerek özürlü bireylere daha çok ulaştıkça, eğitim programları, özürlü insanların değişen ihtiyaçlarına uyum sağlamaya ihtiyaç duyacaktır. Bunu garantilemek için, özürlülerin ihtiyaçları en etkili ve en yararlı nasıl karşılanabileceğinin, eğitimin bu konu hakkındaki ilgisinin sağlamlaştırılması için yollar aranacaktır. Bunun olması için, eğitim programlarının üç önemli yönü göz önünde bulundurulacaktır.
1-Eğitim programları özürlülerin ihtiyaçları üzerine kurulmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde özürlülerin genel durumlarında temel bir benzerlik olmasına rağmen değişip çeşitlilik gösteren sosyal, ekonomik, politik ve kültürel çevreler hesaba katılmalıdır.
2- Hizmet sunulan insanların değişen ihtiyaçlarını fark edip benimsenmeli, eğitim programları kendi içerisinde sürekli gelişim sistemlerine sahip olmalıdır. Bu iki nokta da günümüz özürlülerin eğitiminde ihmal edilmektedir. Ayrıca özürlülerin eğitimi ve rehabilitasyon müfredatları özürlülük bilgisi ve özürlülerle etkileşimi az olan kişiler tarafından düzenlenmektedir. Bu sebeple verilen eğitimler özürlülerin ihtiyaçlarının ne olması gerektiği üzerine kurulmaktadır.
3- Eğitim genellikle dışarıdan ya da tepeden getirilen bilgi ve teknoloji (örneğin yetenek, bilgi) nin bir paylaşımı olarak görülmektedir. Bunun yerine eğitim insanların kendi anlayışlarını geliştirdikleri ve kendi çözümlerini buldukları bir süreç olarak görülmelidir. Bu, daha kabul gören ders ve konuşmalar yerine tartışma, problem çözümü ve proje çalışmaları gibi “öğrenme merkezli” öğretim yöntemleriyle kolaylaştırılmalıdır. Eğitim programlarının işe yarar kılınması ve TTR’ yi daha da ileri götürecek öngörüyü sağlamasını kesinleştirmek amacıyla bu üç noktaya daha geniş boyutlarda odaklanılmalıdır.
Daha geniş halk yığınlarının da ayrıca TTR konusunda eğitime ihtiyacı vardır. Topluluklarla ilgili eğitimin hedefi onların TTR’ de aktif katılımını sağlamaktır. Sosyal aktarım, Bölgesel Çekirdek Ekibinin program gelişiminin sürekli bileşeni olup resmi olmayan eğitim metotlarını kullanmasıyla gerçekleştirilecektir.Her nüfuz sahibi insanın nasıl seçileceğini öğrenirler. Kullanılan yöntemlerin biri, teke tek durumlarda ya da küçük gruplarda resmi ve gayrı resmi ileri gelenlerle görüşmeler düzenlemektir. Sonra da onların her topluluktaki geleneksel bağlarını kullanarak halkın geri kalanına ulaşmaktır. Diğer yöntem ise halk toplantılarına katılım sağlayarak bu sayede halk üyeleriyle direkt olarak görüşmektir. Bu projede, eğitim ve sosyal aktarımı toplumun ileri gelenleriyle üyeler arasında bir görüşme süreci olarak ele almaktadır. Bu da özürlülerin hayatını iyileştirmede sorumluluk üstlenecek olan halkın “Halk Rehabilitasyon Komisyonunu” kurmalarına öncü olacaktır. Komisyonlar programın yürütülmesini ve kalcılığını sağlamasının yanı sıra halkın programın onlara ait olduğunu kesinleştirmesi açısından hayati derecede önemlidir.
Görüşme sayesinde gerçekleşen eğitim süreci genelde şu yönleri barındıracaktır:
*TTR Programı, halkın rolünün anlamı ve sorumluluklar hakkında bilgi
*Özürlülük ve ona sebep olan etkenlerin doğurduğu sorunlar hakkında bilinç
*Özürlü toplum bireylerinin ihtiyaçları ve onların hayat kalitesini yükseltecek arzuları hakkında bilinç
*Programı geliştirmek için halkın kaynakları nasıl, ne ölçüde kullanacağı bilinci *Özürlü bireylerin özel ihtiyaçlarını karşılamak için bilgi ve teknolojilerin yararlanılabilirliği
*Halkın sağlayamayacağı hizmet ve müdahalelerden yararlanılması için diğer seviyelerden uygun destek ve yardım
1.4.2.Türkiye Özürlüler Araştırması Geçici Sonuçları
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, ülkemizde özürlülerle ilgili veri eksikliğinin hizmet sunumunda yaşanan sorunların başlıca nedeni olduğu görüşünden hareketle 2002 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü ile işbirliği içerisinde Türkiye Özürlüler Araştırmasının gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Genel sonuçları 2003 yılı Aralık ayında açıklanan araştırma sonuçlarına göre, ülkemizde nüfusun %12.29'unu özürlüler oluşturmaktadır.
Araştırmaya ilişkin geçici sonuçlar aşağıdaki tabloda verilmiştir
GENEL NÜFUS ÖZÜRLÜ NÜFUS
GENEL NÜFUS
ÖZÜRLÜ NÜFUS ÖZÜRLÜ NÜFUS ORAN
TOPLAM
68 622 559
8 431 937 12,29%
ERKEK
34 069 984
3 783 197 11,10%
KADIN
34 552 575
4 648 740 13,45%
Araştırma sonuçlarından da görüleceği üzere ülkemizde %12.29 oranında özürlü bulunduğu görülmektedir.
1.5 Riskler
TTR da halk katılımının çeşitli seviyeleri vardır ve belli bir süreç sonrasında beklenen başarı hedeflerini iyi bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Alttaki tablo farklı katılım düzeylerini sıralamanın basit bir yöntemini göstermektedir:
Beş farklı halk katılım seviyesi vardır. Bu seviyeler şöyledir:
1.Seviye
2.Seviye
3.Seviye
4.Seviye
5.Seviye
Halk hizmetten yararlanır ama katkıda bulunmaz
Halktan bazı personel, mali veya malzeme katkısı verir, ama karar verme aşamasında halk karışmaz
Düşük seviyeli halk katılımı oluşur, idari kararlar alınır
Katılım düşük seviyenin üstündedir, denetim ve politika belirlenmesi için karar alınır
Mali ve teknik yardım dışında, program tamamen halk tarafından yürütülür
TTR çalışmasındaki diğer riskler şunlardır.
1-TTR çalışmalarının düşük seviyelerde kalma riski bulunabilir. Arzu edilen 4 ve 5. seviyeye ulaşabilmektir.
2- Kaynakların, malzemelerin yeterli ve istenen seviyelerde bulunamaması.
3-Ekip çalışmasındaki çatışmalar.
4-TTR görevlilerinin(yerel halk) yeterli oranda oluşturulamaması.
5-Anket çalışmalarında halkın yeterli bilgileri vermemesi ve anket çalışmalarındaki eksiklikler.
6- Yerel yöneticilerin bu çalışmaya gerekli özeni ve önemi göstermemeleri.
7-TTR Merkezinin oluşumundaki zorluklar. Uygun binanın, malzemelerin ve kaynakların bulunamaması.
2. METOD VE TEKNİKLER
2.1. Kavramsal Şema
2.1.1. Toplum Temelli Rehabilitasyon(TTR)
TTR hizmet dağılımını geliştirmeyi, daha eşit fırsatlar sağlamayı ve özürlü insanların haklarını iyileştirmeyi ve korumayı amaçlayan bir stratejidir. Bu toplumun her kesiminin tam ve koordine çabasını gerektirmektedir. Aynı zamanda ilgili tüm sektörlerin bütünleştirilmesinin yollarını aramakta ve özürlünün tam temsil ve yetki gücünü amaçlamaktadır. Programın amacı bir değişim yaratmak, tüm özürlülere ulaşmayı sağlayacak bir sistem geliştirmektir. Ülke kaynakların gerçekçi ve makul bir kısmını kullanarak ilgili kurum ve kuruluşları uyarmak ve halkı bilinçlendirmektir.
2.1.2. Belediyeler
Yerel yönetimler içerisinde toplumsal yaşamımıza en önemli rolü olan kuruluş şüphesiz ki belediyelerdir. Belde halkının sorunlarını en iyi bilen ve sorunlara çözüm üretecek olanlarda yine belediyelerdir. Belediyeler özürlüler alanında ellerinden geldiğince iyi niyetli çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar desteklenecek ve geliştirilecektir.
2.1.3. Özürlülük
Sağlığın bozulması veya kazalar sonucunda oluşan yetersizlikten dolayı herhangi bir yeteneğin normal kabul edilen bir kişiye göre azalması veya kaybedilmesidir.
2.1.4.Toplum Temelli Rehabilitasyon Merkezi
Toplum temelli rehabilitasyon çalışmalarının yapılabileceği, yerel kaynakların ve imkanları kullanılarak oluşturulacak merkezde özürlüler, aileler ve TTR görevlileri bilgi alış-verişinde bulunabilecekler, TTR çalışmaları bu merkezden yürütülecektir.
2.2. Metod
Toplum temelli rehabilitasyon çalışmaları, özürlü aileleri, özürlüler ve toplumla çalışmalar yapılarak gerçekleştirilecektir. TTR çalışmasının amacı, müdahalelerin odağı özürlü kişilerin insan hakları, özürlü ailelerin kendi kendine yardım gruplarının geliştirilmesi ve halktaki özürlü olmayan insanların genel tutumundaki olumlu davranışların oluşturulmasıdır.
Proje stratejisi aşağıda açıklandığı şekilde gerçekleştirilecektir.
a) Proje koordinatörü belirlenecek ve projenin ilk aşamasında bu görevlendirme yapılacaktır. Proje hazırlık , takip ve değerlendirme faaliyetleri için Özürlüler İdaresi Başkanlığında bir birim oluşturulacaktır.
b)Başkanlıkta kurumlar arasında koordinasyonu sağlamak için supervisor (danışman) dışında gerekli durumlarda her meslek grubundan elemanlar çalışmanın değişik aşamalarında görev alacaklardır.
c)Proje kapsamında çalışma Ankara ili Sincan ilçesi Plevne Mahallesinde yapılacaktır. Buranın seçimi, nüfus yoğunluğu, özürlülere verilen hizmetler, merkezi yer olması gibi kriterler göz önüne alınarak yapılmıştır.
d)TTR ‘nun ana vurgusu özürlü ailelerinin ve özürlülerin kendi sorunlarına sahip çıkan bireyler haline gelmeleridir. Bu bakımdan TTR görevlileri, özürlü yakınları ve gönüllülerden oluşturulacaktır. An az lise mezunu, (gerekli durumlarda eğitimi yeterli görülürse ortaokul mezunları) kişiler TTR görevlisi olabilecektir.
e)TTR görevlileri 4’er kişilik gruplar halinde çalışma yapacaklardır.Gerekli eğitimi, proje kapsamında işbirliği yapan kurum ve kuruluşlarla yerel kaynaklar kullanılarak yapılacaktır.
2.3. Kapsam ve Sınırlılıklar
Proje, Sincan-Plevne Mahallesinde gerçekleştirilecek ve 1 yıllık süreyi kapsayacaktır. İş yoğunluğunun uygun olması durumunda merkeze bağlı bir köy de çalışmaya dahil edilebilecektir.
3. Proje Grubu ve İş Tanımları
Bu projenin ana konusu topluma dayalı çalışmaların gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle TTR görevlileri, yerel halktan bireyler olacaktır. Değişik alanlarda uzmanlaşmış meslek elamanları da bu çalışmada görev yapacaklardır.
Supervisor (Danışman)
Supervisor, alanda yapılacak çalışmaların etkili bir şekilde yürütülmesinden, kurum ve kuruluşlar arasındaki ilişkiler ile, çalışma gruplarının arasındaki ilişkilerin yürütülmesinden ve çalışma stratejinin geliştirilmesinden sorumludur.
3.2.TTR görevlileri
Yerel gönüllülerden seçilen görevliler edindikleri bilgileri, diğer özürlü ve özürlü ailelerine aktarırlar, anket çalışmalarını gerçekleştirirler.Toplumu bilgilendirme faaliyetlerini düzenlemek için katkı verir.
3.3.Özel eğitim öğretmeni
Zihinsel özürlü bireylere dönük çalışmaları yapar, aile ve TTR görevlilerini eğitir, gerekli değerlendirmeleri yapar.
3.4.Psikolog
Zihinsel özürlü bireyler ve aileleri ile ilgili eğitim programlarını planlamada ekip çalışmasına katılır.
3.5. Doktor
2-9 çocukların erken özürlülüğün önlenmesi kapsamında yapılacak “on soru” testtin değerlendirmesini yapar, gerekli gördüğü çocukları ilgili birimlere sevk eder.Değerlendirmede psikolog ve özel eğitim öğretmeni de görev yapar.
3.6. Aile terapisti ( Aile Araştırma Kurumu uzmanları ve Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü uzmanları)
Özürlü aileleri ve kadınlarla ile gerekli çalışmaları geliştirir ve uygular. TTR görevlilerinin eğitimini gerçekleştirir.
4. Zamanlama
Faaliyetler Yer Başlama Tarihi
1.Hazırlık Faaliyetleri Ankara 07-08/2004
1.1.İlgili kurum ve kuruluşlarla danışmanlık ve işbirliği toplantıları Ankara 07-08/ 2004
1.2.TTR bilgilendirme toplantıları Sincan 07-08/2004
1.3.TTR gönüllülerinin belirlenmesi Sincan 08-09/2004
1.4.Anket grubunun belirlenmesi Sincan 08-09/2004
1.5.Anket eğitimi Sincan 08-09/2004
1.6.Anket uygulaması Sincan 08-09-10/2004
1.7.Mesleki reh. uygulaması Sincan 08-09/2004
1.8.Anket değerlendirmesi Ankara-Sincan 11/2004
1.9.Eğitim etkinlikleri(özürlülere) Sincan 12/2004
1.10.Eğitim etkinlikleri(ailelere) Sincan 01-02/2005
1.11.Eğitim etkinlikleri(topluma) Sincan 03-04/2005
1.12.Aile dayanışma birliklerinin oluşturulması Sincan 04/2005
1.13.TTR Merkezinin açılması Sincan 05/2005
1.14.Aile Dayanışma Derneğinin oluşturulması Sincan 06/2005
2.Çalışma Toplantıları
2.1.Panel ve seminerler Sincan 11/2004-07/2005
3. Değerlendirme ve Takip
3.1.Periyodik gelişme raporları Ankara Her ay
3.2.Proje içi değerlendirme Sincan-Ankara Üç ayda bir
3.3.Proje sonuç raporu Sincan-Ankara 10/2005
26.07.2004 tarihinde Sincan, Plevne Mahallesinde başlayacak çalışmanın Ekim 2005 yılında genel değerlendirmesi yapılacaktır.
5.Bütçe
TTR çalışmalarındaki giderler yerel kaynakların kullanılmasıyla karşılanacaktır. Sincan’da bulunan özel işletmelerin, kamu yararına faaliyet gösteren dernek ve vakıfların, yerel halkın çalışmalara katkı vermeleri sağlanacaktır. Bu katkılar bazı faaliyetlerin karşılanması şeklinde olacaktır. Nakit para şeklindeki yardımlar kabul edilmeyecektir.
KAYNAKÇA
Charlton, James I. 1998. Nothing About Us Without Us. Berkeley, Los Angeles, London: University of California Press.
Padamni, Mendis. Succesful Community Based Rehabilitation (www.eenet.org.uk)
Finkenflügel,Harry. Stakeholders’ Influences in Community- Based Rehabilitation finkenflugen@bmg.eur.nl).
Frieden, Lex. 1983. "Understanding Alternative Program Models." Pp. 62-72 in Independent Living for Physically Disabled People, edited by Nancy Crewe, Irving Kenneth Zola and Associates. San Francisco, Washington, London: Jossey-Bass.
Johnstone,Christopher. 2003.Systemic Practice and Action Research, Vol.16,No.2, April 2003
Kasnitz, Devva and Russell Peter Shuttleworth. 1999. "Engaging Anthropolog in Disability Studies." Position Papers in Independent Living and DisabilityPolicy 1: 1-34.
Oliver, Michael. 1990. The Politics of Disablement: A Sociological Approach. New York: St. Martin's Press.
Ulaşılabilir Yaşam Derneği. www.uyd.org.tr
Zaman,Sultan S. Success Story Bangladesh Protibondi Foundation in Mobilization of Resources for CBR Programme, www.isec2000.org.uk
Winter,Jerry Alan. 2003. Disability Studies Quarterly Winter ,Home Page
WHO.1980.Internal Classification of Impairments. Disabilities and Handicaps Geneva, World Health Organization.