Ortopedik Engelli Çocuklar için Aile Eğitim Seti

Ortopedik Engelli Çocuklar için Aile Eğitim Seti İÇİNDEKİLER - Ortopedik Özür Nedir - Ortopedik Özürlerden Bazıları - Doğuştan Olan Özürler - Beyin Felci - Süreğen Kemik ve Eklem İltihapları -Romatizmal ...


  1. Alt 09-16-2008, 17:15 #1
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Ortopedik Engelli Çocuklar için Aile Eğitim Seti


    İÇİNDEKİLER

    - Ortopedik Özür Nedir

    - Ortopedik Özürlerden Bazıları

    - Doğuştan Olan Özürler

    - Beyin Felci

    - Süreğen Kemik ve Eklem İltihapları

    -Romatizmal Hastalıklar

    - Çocuk Felci

    - Omurga Eğrilikleri

    - Travmatik Özürler

    - İlerleyici Kalıtsal Sinir Hastalıkları (Spinal Muskuler Atrofi)

    - Cücelik

    - Ortopedik Özrün Önlenmesi

    A-Doğum Öncesi Nedenlerin Önlenmesi

    B- Doğum Sırası Nedenlerin Önlenmesi

    C- Doğum Sonrasındaki Nedenlerin Önlenmesi

    - Ortopedik Özrün Tedavisinde Egzersiz Uygulamaları

    - Ortopedik Probleme Yönelik Olarak Kullanılan Egzersizlerin Amaçları

    - Tedavi Amacı ile Kullanılan Eğitim Yöntemleri

    - Ortezler ve Protezler

    - Protez

    B- Ortez

    - Diğer Yardımcı Araçlar

    - Tekerlekli Sandalyeler

    - Yürüteçler

    - Koltuk Değnekleri ve Bastonlar

    - Diğer Yürüme Araçları

    - Diğer Ekipmanlar

    - Eğitim ve Rehabilitasyon

    - Tıbbi Rehabilitasyon

    - İş Uğraşı Tedavisi

    C- Sosyal Rehabilitasyon

    D- Mesleki Rehabilitasyon

    - Ortopedik Özürlü Çocuğun Eğitim ve Rehabilitasyonunda Ailenin Rolü

    - Ortopedik Özürlülerde Spor

    10-Özel Eğitim Uygulamaları

    - Özel Eğitim

    B- Temel İlkeler

    C- Özel Eğitim Kurumları

    D- Ortopedik Özürlülere Yönelik Özel Eğitim Kurumları

    - Eğitim Programları

    - Ortopedik Özürlülerde Kaynaştırma Yoluyla Eğitim

    - Evde Eğitim(Yerinde Eğitim)

    11-Ortopedik Özürlüler için Eve ve Çevreye Yönelik Mimari Düzenlemeler

    - Kaldırımlar

    - Rampalar

    - Yaya Geçitleri ve Yaya Yolları

    - Binalar

    - Giriş Katı,Sahanlık ve Asansöre Ulaşma

    - Ortak Garaj ve Otoparklar

    - Evler

    - Odalar

    - Banyo ve Tuvaletler

    - Mutfak

    - Ulaşım

    12-Halka Açık Yerlerde Mimari Düzenlemeler

    13-Okul ve Sınıflarda Düzenlemeler



    1- ORTOPEDİK ÖZÜR

    Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası dönemde herhangi bir nedenle , iskelet (kemik), kas ve sinir sistemindeki bozukluklar sonucu, bedensel yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye ortopedik özürlü, bu duruma yol açan durumlara ise ortopedik özür denir.

    Her anne baba, dünyaya getirdiği çocuğun sağlıklı olmasını ister. Aileden gelen kalıtsal hastalıklar hariç, bir takım ihmaller, tecrübesizlikler, bilgi eksiklikleri vb gibi nedenlerden kaynaklanan özrün hemen tamamı önlenebilir yada kontrol altına alınabilir. Çocuğunuzun bedensel yetersizliğinin onun tüm gelişimini olumsuz etkileyebileceğini unutmayın. Çocuk eğer emeklemiyor, yürüyemiyor, veya oturamıyorsa çevresiyle ilgisi buna bağlı olarak sınırlı kalacaktır.

    Çocuğunuzun bedensel yetersizliği onun tüm yaşamını olumsuz yönde etkilememesi için, en ufak bir şüphede ilgili sağlık merkezine başvurarak erken tanılama ve müdahale ile hem kendinizin hem de çocuğunuzun ömür boyu sürecek mutsuzluğunu engelleyebilecektir.


    2- ORTOPEDİK ÖZÜRLERDEN BAZILARI

    A- Doğuştan olan özürler

    1- Doğuştan uzuv eksiklikleri,

    2- Doğuştan kalça çıkığı,

    3- Çarpık ayak,

    4- Doğuştan kol felci,

    5- Doğuştan omuriliğin kese şeklinde dışa doğru çıkması (Meningomyelosel),

    6- Yapışık parmak,

    7 Doğuştan omurga eğrilikleri,

    8- Doğuştan kas hastalıkları.

    - Beyin felci

    C- Süreğen kemik ve eklem iltihapları

    D- Romatizmal hastalıklar

    E- Çocuk felci

    - Omurga eğrilikleri

    - Travmatik özürler

    1- Uzuv kaybı,

    2- Kırık kaynama yokluğu,

    3- Yanlış kaynamış kırıklar,

    - Eklem sertliği,

    - Travmaya bağlı felçler ve kuvvet kayıpları,

    - Eklem kireçlenmesi.

    - Kalıtsal ilerleyici sinir hastalıkları

    - Cücelik


    A- Doğuştan Olan Özürler

    1- Doğuştan Uzuv Eksiklikleri

    Tanım: Parmak, el, kol ve bacak gibi uzuvların doğuştan kısmen yada tamamen oluşmadığı durumlarda ortaya çıkar. Örneğin dirsekten itibaren bir yoklukta, dirsekten aşağıda uzuv tamamen yoktur ; buna doğuştan ampute denir

    Neden: Annenin hamileliğin erken döneminde (ilk üç ay) kullanılması sakıncalı olan ilaçları kullanmasıdır. Bazı olgular ise kalıtsal olarak ortaya çıkar.

    Tanı: Uzuv yoklukları bebek doğar doğmaz kolaylıkla tanınır. Uzuv içerisindeki çift kemiklerden birinin yokluğu ya da az gelişmesi durumunda bazen tanı zor olabilir. El, ayak, dirsek veya dizde belirgin çarpıklık ve kısalık, kemiklerde eğrilik var ise bu durumdan şüphelenilmelidir.

    Tedavi : Erke n yaşlardan itibaren (sıklıkla yürüme yaşında) protez yapılabilir. Böylece çocuğun protez kullanma becerisi sağlanmış olur. Çok ileri yaşlarda protez yapılırsa, protezsiz yürümeyi ya da sakat kolu ile işlerini görmeyi benimseyen çocuk, protezi kullanmayı reddedebilir. 0-2 yaş döneminde ayak veya eldeki çarpıklıklar cihaz ile düzeltilecek durumda ise cihaz, değilse ameliyat ile düzelme sağlanabilir. Bazen kısa olan uzvun ameliyatla uzatılması gerekebilir . Bu durumda aile en yakın tam teşekküllü hastaneye başvurarak gerekli yardımı almalıdır.

    2- Doğuştan Kalça Çıkığı

    Tanım: Doğum öncesi, doğumda yada doğumdan bir müddet sonra kalça ekleminin yetersiz gelişimine bağlı olarak eklemde ortaya çıkan durumdur. Kız çocuklarda erkek çocuklara göre çok daha sık görülür.

    Neden: Birçok faktör rol oynar. Bebeğin kalça eklemindeki yapısal bozukluklar kalça ekleminin kolay çıkmasına neden olur. Bebeğin anne karnında anormal duruşu (yan ya da ters duruş) kalça eklemini zorlar.

    Bebeğin kundaklanması kalça çıkığının en önemli nedenidir.

    Tanı: Bebek doğduğunda bacağındaki deri çizgilerinin (katlantılarının) simetrik olmadığı göze çarpar, yani normalde bacaklardaki deri katlantıları aynı seviyelerde ve sayıda olmalıdır. Çıkık olan taraftaki bacak diğerine göre kısa olabilir. Her iki bacak yanlara doğru açılmaya çalışıldığında çıkık olan tarafın yana doğru açılmadığı (hareket kısıtlılığı) görülür. Eğer çıkık iki taraflı ise her iki kalçanın birbirinden ayrılmasının sınırlı olduğu farkedilir.

    Bebek 1 aylıkken doktor tarafından yapılan kalça ultrasonu ile kesin tanı konabilir. Bu hastalıkta ne kadar erken tanı konulursa tedavi şansı o kadar artar. İlk 1 ayda tanı konulan bebekler en şanslı bebeklerdir. Bazı hastalarda tanı çocuk yürüme çağına geldikten ve hatta yürümeye başladıktan sonra konulmaktadır. Bu bebekler geç yürürler, çıkık tek taraflı ise o tarafta kısalık vardır ve yürümede aksaklık göze çarpar. Bu bulgular varsa bebek vakit kaybetmeden tam teşekküllü hastaneye götürülmelidir.

    Tedavi: Tedavi, doktor tarafından yönlendirilmelidir. Kundaklama kesinlikle yapılmamalıdır. 0-2 aylık dönemde her iki kalçayı ayrık tutacak şekilde kalın ara bezi yada ticari olarak satılan yastıklar kullanılmalıdır. 2-12 ay arası bebeklerde kalçaları uygun pozisyonda tutarak normal gelişimi sağlayan ortezler verilir. 12 aydan büyük çocuklarda tanı ilk kez konuluyorsa ya da o yaşa kadar yapılan tedaviler sonuçsuz kalmışsa ameliyat yapılması zorunludur.

    3- Çarpık Ayak

    Tanım: Bir ya da her iki ayağın topuğu ile birlikte içe dönük ve bükük olması şeklinde görülmesidir. İki tipi vardır: Esnek ve sert şekil bozukluğu (deformite). Esnek olanı doğumdan bir müddet sonra alçı ve egzersiz uygulamaları ile düzelirken , sert olanı ameliyatla düzelir.

    Neden: Şekil bozukluğunun iki tipi vardır: Nedeni bilinmeyen çarpık ayak ve diğer bazı hastalıklara (beyin felci, meningomyelosel gibi) bağlı olarak ortaya çıkan çarpık ayak. Beyin ve omuriliği tutan hastalıklarda ayak çevresindeki kasların kuvvet dengesizliğine bağlı olarak çarpık ayak ortaya çıkar.

    Tanı: Çoğunlukla bebek doğar doğmaz ayaktaki şekil bozukluğu fark edilir. Doğuştan kalça çıkığı olan bebeklerde daha sık görülür. Her iki ayağın tabanlarının birbirine dönük olduğu , topukların içe dönük ve ayakların da bilekten yere doğru bükük olduğu görülür.

    Tedavi: Şekil bozukluğu fark edilir edilmez, yani bebek doğduğunda tedavi de başlar. Düzeltici hareketler konu ile ilgili uzman kişiler tarafından ebeveynlere öğretilerek bebeğe yaptırmaları sağlanır. Ebeveynlerin sorumluluğu fazladır. Genellikle ilk 10-14 gün bu egzersizlerle geçildikten sonra ortopedi uzmanı tarafından alçı tedavisi başlatılır. Haftalık alçı uygulamalarıyla ayak tedrici olarak düzeltilir. Tedavinin değişik aşamalarında ve özellikle çok ciddi bozukluklarda bir ya da birden daha çok cerrahi müdahale gerekebilir. Tedaviye geç başlanılan hastalarda (özellikle 6 aydan sonra ) ameliyat mutlaka gereklidir. Ameliyattan sonra egzersiz, ortez ve uygun ayakkabı ile çocuk erişkin yaşa gelene kadar düzenli tıbbi takip yapılmalıdır.

    4- Doğuştan Kol Felci

    Tanım: Doğum sırasında kola giden sinirlerin zedelenmesine bağlı olarak ortaya çıkan felç tablosudur. Tek taraflıdır. Etkilenen kolda tamamen bir felç tablosu olabileceği gibi, ağırlıklı olarak elde yada omuz çevresindeki kasların zayıflığı ile de seyredebilir.

    Genellikle görülen tipinde omuz çevresi tutulur, elde kuvvet normal iken omuz eklemi ve kolun hareketleri kısıtlı ve zayıftır.

    Neden: Bebeğin kilosunun fazla olması, anne karnında ters duruşu, doğum eyleminin uzaması gibi nedenlerden kaynaklanan zor doğumlarda bebek doğurtulurken yapılan manevralar bebeğin kolunda ve o kola giden sinirlerde gerilmeye neden olur. Kalıcı sinir hasarı ve felç meydana gelir.

    Tanı: Tanıyı koymak kolaydır. Bebeğin etkilenen omuz ve kolunu hareket ettiremediği ve kolun içe dönük durduğu fark edilir. Eğer eldeki felç şiddetli ise , elin bilekten bükük, kolun içe dönük olduğu ve elini kaldıramadığı görülür. En ağır tipinde ise kolda ve elde hiç kuvvet yoktur.

    Tedavi: Hafif zedelenmiş sinirlerin tama yakın iyileşmesi mümkünken bazı çocuklarda hiç iyileşme olmaz yada kısmi iyileşme olur. İyileşme kendiliğinden olacaksa genellikle ilk 3 ay içerisinde kolda hareket gözlenir. Hareket gelişmiyor ise sinir onarımına yönelik ameliyatlar erken dönemde yapılmalıdır. İleri dönemde (5 yaş ve üzeri) eğer sinir iyileşmez ve kol veya elde şekil bozukluğu kalırsa bu şekil bozukluklarını düzeltmeye ve fonksiyon kazandırmaya yönelik (sinir onarımına yönelik değil) ameliyatlar yapılabilir. Egzersiz tedavisi son derece önemlidir. Aileler çocukları için gereken egzersizleri öğrenmek üzere, çocuğu takip eden doktorun yönlendirmesiyle konu ile ilgili çalışan bir fizyoterapiste başvurmalıdır.

    5- Doğuştan Omuriliğin Kese Şeklinde Dışa Doğru Çıkması (Meningomyelosel )

    Tanım: Bebeğin bel yada sırt bölgesinde omuriliğin ve omurilik sıvısının dışarıya doğru kese şeklinde fıtıklaştığı ve hastanın bacaklarında tek yada çift taraflı değişen derecelerde felçlere neden olan bir hastalıktır. Bazı hastalarda beyin omurilik sıvısının dolaşımının engellenerek beyin içinde kapalı kalması sonucu beyinde birikmesi ve buna bağlı başın büyüdüğü (hidrosefali) görülebilir. Beyin gelişimini ciddi olarak engelleyebilecek bir durumdur.

    Neden: Bazı hastalarda kalıtsal olarak ortaya çıktığı gösterilmiştir. Yine hamilelik döneminde yetersiz B12 vitamini (folik asit) alan annelerin bebeklerinde daha fazla görülmektedir.

    Tanı: Hastalığın, kan testi ve ultrason incelemesi ile 16 - 18. gebelik haftalarında fark edilmesi mümkündür. Amnion sıvısı (rahim içindeki gebelik sıvısı) alınarak yapılan tetkiklerle de erken tanı konulabilir. Bu durum hamileliğin ilk üç ayında tespit edilirse ailenin isteği ile gebelik sonlandırılabilir. Omurilik etkilendiği için omurga, kalça, diz, ayak bileği-ayakta sert düzelmesi kolay olmayan şekil bozuklukları ve bazı hastalarda idrarını, dışkısını tutamama durumu ile beraber görülür. Hafif tutulumlarda (omuriliğin en alt seviyeleri) çocuklar herhangi bir cihaz desteği olmadan yürüyebilirler. Orta dereceli omurilik hasarında ise çocuk yardımcı cihazlarla (yürüteç, koltuk değneği, ortez) yürüyebilir. Ayakta çarpık ayak, dışa dönüklük, ark yüksekliği, dizde tutulan kaslara bağlı olarak dizi bükememe, ?X bacak?, ?O bacak?, kalçada çeşitli sertlikler (kalçanın dışa dönük ya da bükük kalması gibi), kalçanın yarı çıkık yada çıkıkları, omurgada eğrilikler ile ortaya çıkabilir. Çocuğun bacaklarındaki duyu kaybı, kuvvet azlığı ya da felç ile beraber ayak, diz ve kalça şekil bozukluklarının varlığı tanıyı koydurur.

    Tedavi: Doğum sonrası ilk 24 saatte keseye yönelik ameliyat acilen yapılmalıdır. Bağımsız yürümeyi kazandırmak en önemli amaçlardan biri olmalıdır. Ciddi durumlarda ayakta dengede durmayı sağlayabilmek ya da yürüyemeyecekse oturma dengesini sağlamak amaç olmalıdır. Myelomeningosel olan çocukların yaklaşık %40'ı erişkin çağda yürüyememektedir. Şekil bozukluklarının ilerlemesini durdurmak ve yürüme yardımı için omurga ya da uzuvlara ortez uygulaması yapılabilir. ?Ayak-ayak bileği' ya da ?ayak-ayak bileği-diz ortezleri', koltuk değnekleri, yürüteçler tedavide oldukça yardımcıdır. Cerrahi tedaviden yarar göreceği düşünülen hastalarda ayak-ayak bileği, diz, kalça ve gövde bozukluklarını düzeltmek için ameliyat yapılabilir.

  2. Alt 09-16-2008, 17:15 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    6- Yapışık Parmak

    Tanım: Doğuştan el ya da ayak parmaklarından iki ya da daha fazlasının birbirinden ayrılamama kusuru nedeniyle bitişik kalması şeklinde ortaya çıkar. Basit tipte sadece cilt ortak iken, karmaşık tipte kemik de ortaktır.

    Neden: Hastaların % 15-40'ında ailede başka bireylerde de yapışık parmak bulunur. Dolayısıyla bu şekil bozukluğunun ortaya çıkmasında kalıtsal geçiş önemli bir yer tutmaktadır.

    Tanı: Bebek doğduğunda tanıyı koymak oldukça kolaydır. Röntgen filmi çekilerek basit-karmaşık ayrımı yapılır.

    Tedavi: Cerrahi girişim acil değildir. Ebeveynler çocuk büyürken ileride yapılacak ameliyatı kolaylaştırmak için yapışık parmaklara masaj yapmalı, aradaki cildi germelidirler. Ameliyat, boyları birbirine yakın parmaklarda (2,3,4) daha geç yapılabilir. Ancak okul çağından önce gerçekleştirilmelidir. 4. ve 5. parmaklar ile 1. ve 2. parmaklar arasındaki yapışıklıklarda ise uzun olan parmaklarda (2. ve 4.) zaman içinde şekil bozuklukları gelişeceğinden ameliyat tercihen 3 yaşından önce yapılmalıdır.

    7- Doğuştan Kas Hastalıkları (Kas Erimesi)

    Tanım: İskelet kaslarının yapısındaki bozulma ve buna bağlı ilerleyici kas güçsüzlüğü ile seyreden, doğumdan itibaren ortaya çıkan bir grup hastalıktır. Kas güçsüzlüğünün yanı sıra eklem sertlikleri, şekil bozuklukları ve ilerleyici sakatlık meydana gelebilir.

    Neden: Kalıtsal geçişli hastalıklardır. Akraba evliliklerine bağlı olarak görülme sıklığı artar. Kaslarda ilerleyici erime söz konusudur.

    Tanı: Bebek doğumda normal görünümde olabilir. Ancak ilerleyen aylarda ve yıllarda hastalık daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacak ve git gide ağırlaşacaktır. Kas erimesi %30-50'ye ulaştığında kol ve bacak kaslarındaki zayıflık dikkati çeker. Bu çocuklar genellikle geç yürürler. Yürüme yaşı genellikle 18 ayı geçer. Çocuk 3-5 yaşına geldiğinde yürümede hantallık, merdiven çıkmada zorluk, oturduğu yerden ayağa kalkmada ya da yattığı yerden oturur duruma geçmede belirgin bir zorlanmasının olduğu hatta , bazen bunları başaramadığı görülür. En erken boyun, kalça ve omuz kasları tutulur. Omuz ve kalçadan başlayan kas güçsüzlüğü giderek yayılır. Çocuk zayıf kasları nedeniyle düşmemek için belini aşırı derecede öne doğru çıkartarak, her iki yana salına salına (ördek gibi) kalça ve dizler hafif bükük ve parmak ucunda yürür.

    Tedavi: Önceleri yürüyebilen çocuk yıllar içinde giderek tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelir. Hastalık teşhis edildiği andan itibaren çocuk yoğun fizyoterapi programı ile takip edilmeli ve aile eğitim programına alınmalıdır. Ortopedik tedavinin amacı, eklem sertliklerini ve şekil bozukluklarını önlemek gelişen kas ve eklem sertliklerini gerekirse gevşetmek böylece çocuğun ayakta kalabilme ve yürüyebilmesine yardımcı olmaya çalışmaktır. Genellikle gevşetme ameliyatlarından sonra ortez uygulaması gerekir. Ayakta durabilen ve yürüyebilen çocuklarda genellikle skolyoz (omurgada yanlara doğru olan eğrilik ve beraberinde dönme ile görülen şekil bozukluğu) gelişmediğinden mümkün olduğu sürece çocuğu ayakta tutabilmek için elden gelen gayret gösterilir. Skolyoz oluşmaya başladıktan sonra genellikle hızlı ilerler ve çocuğun oturma dengesini bozacak düzeye ulaşır, hatta solunum fonksiyonunu bozar.

    Aile, çocuğun omurga dengesini sağlamaya yönelik olarak korse kullanılması gerektiği konusunda bilinçli olmalıdır. Ayrıca aile düzenli olarak ortezin kontrolü, röntgen filmlerinin düzenli takibi, çocuğun omurgasındaki eğriliğin artışının izlenmesi ve eğriliğin diğer sistemlere olan etkilerinin takibi açısından düzenli kontrollerini aksatmamalıdır.

    B- Beyin Felci
    (Spastik Felç, Serebral Palsi)

    Tanım: Doğum öncesi, d oğum sırası ya da doğum sonrası erken çocukluk çağında (0-7 yaş), beyinde meydana gelen bir hasara bağlı olarak ortaya çıkan yürüme, hareket ve duruş bozuklukları ile seyreden bir hastalıktır. Bazı durumlarda zeka geriliği hastalığa eşlik edebilir.

    Neden: Beyin hasarına yol açan nedenler üç dönemde etkili olmaktadır: Doğum öncesi dönem, doğum, doğum sonrası dönem.

    Doğum öncesi: Nedenlerden birisi annenin hamilelik döneminde geçirdiği kızamıkçık gibi bulaşıcı hastalıklardır. Diğer nedenler arasında anne rahmindeki kesenin (çocuk eşi, plasentanın) ana rahminden erken ayrılması, plasenta yetersizliği, annenin zatürre geçirmesi, annedeki kalp-akciğer hastalığı, kan grubu uyuşmazlığı, annenin alkol ve ilaç bağımlılığı, şeker hastalığı sayılabilir.

    Doğum sırası: Doğum eyleminin zor olması ve normalden uzaması da beyin felci riskini arttırabilir. Bunlar bebeğin beyninin yeterli oksijen almamasına neden olarak etkili olur. Doğum travması bebekte beyin içi kanamaya neden olabilir. Bebeğin doğumda anormal geliş pozisyonları (örneğin makat geliş) zor doğuma dolayısıyla oksijensiz kalmasına neden olabilir. Bu grupta diğer risk faktörleri arasında ikiz gebelik, erken doğum (prematüre), düşük doğum ağırlığı sayılabilir.

    Doğum sonrası: Beyin iltihabı, menenjit, çocuğun yüksek ateşe bağlı havale geçirmesi, beyin travması (zedelenmesi) doğum sonrası dönemde en sık görülen nedenlerdir. Travmatik nedenler arasında trafik kazaları, yüksekten düşme ve dövülmüş çocuklar sayılabilir. Bunlar beyinde kanamaya yol açar. Suda boğulmaktan kurtarılan çocuklarda da eğer beyin oksijensiz kalmışsa beyin felci gelişecektir.

    Tanı: Beyin felcinin, beynin tutulan bölgesi ile ilgili olarak ortaya çıkan dört tipi vardır. Genellikle spastik tip görülür. Spastik çocuklarda tutulan uzuvlarda hangi kaslar etkilenmiş ise o kaslarda aşırı kasılma (spastisite) mevcuttur. Örneğin; bacakların etkilendiği bir spastik çocukta dizler ve kalçalarda bükülme ve yürürken bükük pozisyondaki dizlerin birbirine çarpması görülebilir.

    Beyin felcinde tek bir uzuvda felç görülebileceği gibi 4 uzuvda birden de görülebilir. Bunun yanında hemipleji denilen tipinde aynı taraf kol ve bacak etkilenir. Ayrıca her iki bacağın her iki kola göre daha çok ya da daha az etkilendiği durumlar da söz konusu olabilir. Spastik tiplerde dirsek, elbileği ve ellerde de aşırı kas kasılmasına bağlı bükülmeler olabilir. Skolyoz sıklıkla ortaya çıkar. Bu çocukların gerek eklem gerekse yürüyüş bozukluklarından tanıyı koymak kolaydır. Bazıları hiçbir zaman yürüyemez. Spastik tipin dışında titreme, dengesiz ve koordinasyonsuz yürüme şeklinde seyreden tipler de vardır.

    Tedavi: Beyindeki hasar kalıcıdır ve tedavi edilmesi mümkün değildir. Beyindeki hasara bağlı olarak kas-iskelet sistemi bozuklukları ve normal hareket sistemi gelişim (baş-boyun kontrolü, dönme, oturma, emekleme ve yürüme) geriliği görülmektedir.

    Normal hareket sistemi gelişimi için teşhis edildiği andan itibaren yoğun ve düzenli rehabilitasyon programları başlatılmalıdır. Buna paralel olarak aile eğitimi verilmelidir.

    İskelet sistemi şekil bozuklukları, kısmen egzersiz, ortezler ya da ameliyatlar ile düzeltilebilir. Tedavinin amacı hastalığın ağırlığına ve hastanın durumuna göre değişir. Yürüyebilen bir hastadaki şekil bozuklukları düzeltilerek yürümenin daha iyi olması sağlanmaya çalışılır. Tekerlekli sandalyeye bağımlı bir kişinin daha iyi oturması, bir yerden diğerine nakli, hatta mümkünse koltuk değneği yardımıyla yürür hale getirilmesi, yatağa bağımlı bir kişinin daha dengeli oturması ya da kişisel bakımın ve hijyenin daha iyi hale getirilmesi amaçlanır.

    Cerrahi tedavi en sıklıkla spastik beyin felci hastalarında uygulanır. Her beyin felci hastası ameliyat için uygun değildir. Bu nedenle hastalar ortopedi uzmanı tarafından çok iyi değerlendirilmelidir. Yürüme potansiyeli olmayan bir hastaya bu amaca yönelik çok sayıda gereksiz ameliyat yapılmamalıdır. Bazen çocuk küçükken yapılan cerrahi girişimler daha sonra yapılacak olan ortez uygulaması ve fizik tedaviyi daha etkin kılabilir. Genellikle önerilen bir cerrahi girişimde birden çok şekil bozukluğunun aynı anda düzeltilmesidir (kalça, diz, ayak bileği). Ancak erken yaşlarda yapılan başarılı ameliyatlar çocuk büyüdüğü için ileride tekrar edilmek durumunda kalabilir.

    Bazen de tıbbi tedavinin seyri sırasında eğer tedaviden beklenilen sonuç alınamazsa cerrahi müdahale gerekebilir. Gerekli olup olmadığına ve gerekiyorsa zamanlamasına doğru karar verilmelidir. Ameliyat sonrası rehabilitasyon en az ameliyatın başarılı olması kadar önemlidir. Tedavi-takip, iskelet gelişimi tamamlanıncaya kadar sürmelidir.

    C- Süregen Kemik Ve Eklem İltihapları (Kronik Osteomyelit, Septik Artrit)

    Tanım: Bakterilerin yol açtığı kemik ve eklemlerin iltihabi hastalıklarıdır. Bakteriler kemik ya da ekleme üç yolla yerleşir:

    1-Vücuttaki iltihabi bir odaktan (diş apsesi gibi),

    2-Ortopedik ameliyatlar sırasında,

    3-Açık kırıklardan sonra.

    Önce bakterinin yerleştiği yerde iltihap sonra apse meydana gelir. Bunu takiben, kemik ve eklem dokusu bozulmaya başlar. Yetersiz tedavi ile süreğen (kronik) hale geçer.

    Neden: Bakterilerin bir şekilde kemik veya ekleme ulaşmaları ve burada çoğalarak iltihaba yol açmaları ve bu iltihabi olayın tedavi edilemeyerek süreğen hale gelmesi nedendir.

    Tanı: Tutulan eklem ya da kemikte ağrı, şişlik, kızarıklık ve ısı artışı olabilir. Genellikle tutulan bölge üzerindeki ciltte içerideki apsenin dışarıya aktığı bir akıntılı yara bulunur. Hastalık süreğen olduğu için bazen ağrı, bazen de sadece akıntı olabilir. Süreğen eklem iltihabı eklem kıkırdağını harap ederek kireçlenmeye, eklemin ağrılı ve hareketlerinin kısıtlı hale gelmesine yol açar.

    Çekilen röntgen filmleri, kan tahlilleri ve akıntı örneğinin incelenmesi ile tanı kesinleştirilir.

    Tedavi: Kemik ve eklem iltihapları, tedavileri oldukça zor olup uzun süren hastalıklardır. Hastalığın erken döneminde bazen tek başına antibiyotik tedavisi etkili sonuç verebilirken, kronik kemik ve eklem iltihabında asıl tedavi cerrahi tedavidir. Apse boşaltılması, ölü kemik ve yumuşak dokuların temizlenmesi, yine iltihabi materyal içeren kemik ve yumuşak dokuların çıkartılması gerekir.

    Cerrahi tedaviye antibiyotik tedavisinin de eklenmesi gerekir. Kemikte büyük yer işgal eden ve tedaviye dirençli apselerde, kemiğin iltihabi materyal içeren kısmı ameliyatla çıkarılarak kalan sağlam kemiğin zaman içinde tedrici olarak uzatılıp kalan boşluğun doldurulması gibi büyük ameliyatlar yapılması gerekebilir.

  3. Alt 09-16-2008, 17:16 #3
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    D- Romatizmal Hastalıklar (Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit)

    Tanım: Vücuttaki el-ayak eklemleri gibi küçük eklemler kadar diz, ayak bileği, kalça, omurga eklemleri gibi büyük eklemleri de tutabilen ve eklemlerin harabiyetine yol açan bir grup hastalıktır.

    Neden: Bu grup hastalıkların nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bağışıklık sistemindeki bir bozukluktan kaynaklandığı düşünülmektedir.

    Tanı: Genellikle birden fazla eklemde ağrı, şişlik, ısı artımı, kızarıklık gibi belirtilerle seyreder. Ağrı şiddetlidir ve o eklemin hareketlerini sınırlar. Eklemin etrafındaki kaslarda incelme dikkati çeker. Zamanla eklemler de şekil bozuklukları ve ciddi sertlikler meydana gelir. Hareket kısıtlılıkları kalıcı hale gelebilir (donmuş eklem).

    Tedavi: Tedavinin amacı hastanın ağrısını azaltmak ya da ortadan kaldırmak, eklem fonksiyonunu yeniden kazandırmak, şekil bozukluklarını önlemek ve hastanın hareket kabiliyetini artırmaktır. Koruyucu ve şekil bozukluklarını önleyici fizyoterapi uygulamaları ve ortez yaklaşımları tedavide önemli yer tutar. Romatizmal hastalıklardaki ameliyat seçenekleri; sinovektomi (dizin iç zarının çıkartılması), kemik şekil bozukluğunu düzeltmeye yönelik ameliyatlar, eklemin dondurulması ve eklem protezlerinin takılmasıdır.

    E- Çocuk Felci (Poliomyelit)

    Çocuk felci aşılama ile tamamen önlenebilen bir hastalıktır.

    Dünyada ve ülkemizde yapılan düzenli aşı kampanyaları ile giderek yok edilmeye başlanmıştır.

    Tanım: Genellikle ateş yada üst solunum yolu enfeksiyonu ile başlayan kol, bacak ve gövde kaslarında felçlere, omurgada eğriliklere ve bacakta kısalığa yol açan viral bir hastalıktır. Genellikle 1-4 yaşları arasında çocuklarda görülür.

    Neden: Polio virüsünün yol açtığı omurilikteki motor sinir hücrelerinin tahribatı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan uzuv felçleri ile seyreden bir hastalıktır. Sadece motor sinirler tutulduğu için hastanın uzvunda herhangi bir his kaybı olmaz, değişen derecelerde kas felci ortaya çıkar

    Tanı: Ateşli hastalığın seyri sırasında ve sonrasında çocuklarda kol ve bacak hareketlerindeki kayıpların ortaya çıkması ile tanı konabilir . Hastalığın şiddetine bağlı olarak sadece bir uzuv etkilenir ve bu genellikle sağ ya da sol bacaktır. Nadiren hastalık kol tutulumu ile karşımıza çıkar. Bazen de sırt kaslarının sağ ya da sol grubu etkilenir.

    Tutulan uzuvda omurilikteki hasarın büyüklüğüne bağlı olarak değişen derecelerde felç meydana gelir. Bu, o uzuvdaki hafif bir güç kaybından o uzuvdaki tam felce kadar değişir. Sırt kasları tutulduğunda ve bacak kısalığına bağlı omurga eğriliği (skolyoz) meydana gelmektedir.

    Geçirilen ateşli hastalıktan yaklaşık iki yıl sonra kas felci tablosu tamamen oturur. Çocuğun tutulan uzvu diğerine göre belirgin şekilde zayıf, incedir. Tutulan uzuv diğerine göre hafif (1-2) ya da ciddi anlamda (8- 10 cm ) kısa olabilir, istemli hareketler ya hiç yapılamaz ya da oldukça zayıf olarak yapılabilir. Eğer bir uzuvdaki bazı kas grupları etkilenmeden sağlam kalmışsa zaman içinde çocuk büyüdükçe eklem sertlikleri ve kemikte şekil bozukluklarının meydana gelmesi kaçınılmazdır.

    Tedavi: Çocuk felcinin ortopedik tedavisinde sık yapılan ameliyatlardan birisi kas transferleri (nakilleri) dir. Yani zayıf olan bir kasın görevinin nakledilen kasa yüklenmesidir. Güçlü olan komşu bir kas, zayıf olan kasın kemiğe yapıştığı yere nakledilir. Böylece daha önce yapılamayan bir hareketin (örneğin ayağın yukarıya kaldırılması) hasta tarafından yapılması mümkün olur. Kas transferinin diğer yararları; oluşabilecek bozuklukları önlemesi ve o uzuvdaki kaslar arasındaki dengeyi sağlamasıdır. Kalça, diz ya da ayak bileğindeki eklem sertliklerinin düzeltilmesi için gevşetme ameliyatları yapılabilir. Çocuk felcinin tedavisinde gerektiğinde kemik ameliyatlarına da başvurulmaktadır. Örneğin bir kemikteki şekil bozukluğunu düzeltici girişim yapılabilir, zayıf ya da tamamen felç olan kasların kontrol ettiği eklemler ameliyatla dondurulabilir. Bu işlem sayesinde ilgili eklemlerin dengesi sağlanmış olur, ayrıca yürüme dengesi iyileşir. Bacağında ya da kolunda ileri derecede kısalığı olan hastalarda hasta ve doktor açısından zor ve zahmetli cerrahi girişimler olan kemik uzatma ameliyatları yapılabilir. Bütün bu yaklaşımlarda ameliyat öncesi ve sonrası rehabilitasyon şarttır. Hastaların büyük bir kısmında yürüme, ortezler ve yürüme yardımcıları ile mümkün olmaktadır.

    F- Omurga Eğrilikleri (Skolyoz, Kifoz)

    Tanım: Omurganın yanlara doğru ?S? ya da ?C? şeklindeki eğriliklerine skolyoz; arkaya doğru eğriliklerine kifoz (kamburluk) denir. Skolyoz, kifoza göre daha sık karşılaşılan bir problemdir.

    Neden: Üç şekilde ortaya çıkar:

    Doğuştan
    Nedeni bilinmeyen
    Nedeni bilinen
    a- Doğuştan: Omurgayı oluşturan kemiklerin (omurlar) doğuştan olan kusurları nedeniyle, omurgada meydana gelen eğriliklere doğuştan omurga eğriliği denir. İki tipi vardır: yana doğru olan ?S? ve ?C ? şeklindeki eğrilikler (skolyoz), arkaya doğru olan eğrilikler (kambur: kifoz). Omurgayı meydana getiren omurlardan bir ya da daha fazlasında doğuştan olan şekilsel bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkar.

    b- Nedeni bilinmeyen: En sık görülen skolyoz, nedeni bilinmeyen tiptir. Nedeni bilinmeyen skolyoz da çocukta hangi yaşta ortaya çıkmışsa ona göre adlandırılır: Bebeklik çağı, çocukluk çağı, gençlik çağı skolyozu.

    c- Nedeni bilinen skolyoz grubunda omurilik yaralanmaları, çocuk felci, ilerleyici nörolojik (sinir) hastalıklar, meningomyelosel, beyin felci, doğuştan kas hastalıklarına bağlı skolyozlar sayılabilir.

    Tanı: Bebeğin omurgasındaki eğrilik çok bariz olabileceği gibi az sayıda omuru ilgilendiren bir eğrilik söz konusu ise anlaşılamayabilir. Şüpheli durumlarda röntgen filmi çektirilmesi tanıyı koydurur. Çocuğun hızlı büyüme dönemlerinde (ergenlik dönemi) eğrilikler de hızlı artar.

    Bu hastaların sırt ve bel bölgelerindeki şekil bozuklukları dikkat çekicidir ve tanı koymak kolaydır. Hafif skolyoz olgularında hastaya dizlerini bükmeden gövdesini öne doğru
    eğmesi söylenerek skolyozun ortaya çıkması sağlanabilir. Şiddetli eğriliklerde akciğer kapasitesi azalması nedeniyle solunum fonksiyonlarında yetersizlik ortaya çıkabilir. Kesin tanı çekilen röntgen filmleri ile konur.

    Hastalık ilerleyicidir. Bazı hastalarda bu ilerleme çok yavaş seyirli olup eğrilikteki artış senede 1-2 derece olabilir. Bu hastalar sadece düzenli aralıklarla çekilen röntgen filmleri ile kontrol edilirler. Bazı hastalarda ise eğrilikteki artış hızlı olup fizik tedavi, ortez uygulaması ve ameliyat gibi çeşitli tedavi yöntemlerine başvurmak gerekir.

    Tedavi: Yavaş ilerleyen eğriliklerde ortez ve egzersiz tedavisi, eğriliğin ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılır. Ancak büyük açılı eğriliklerde ve ortez tedavisi yapılıp sonuç alınamayanlarda ameliyat gereklidir. Ancak hastalar düzenli olarak takip edilmeli ve hastalığın seyri sırasında herhangi bir anda cerrahi müdahale gerekebileceği akıldan çıkartılmamalıdır. İskelet gelişimi tamamlandıktan sonra skolyoz ya da kifozun da ilerlemesi durduğundan bu hastaların 18 yaşından sonra eğrilikleri genellikle artmaz ya da az miktarda artar. Bu nedenle hastalığın 18 yaşına kadar düzenli olarak izlenmesi gerekir. Bu izlemin sıklığı, hastanın eğriliğinin ciddiyetine ve ilerleme hızına bağlı olarak 3 ile 12 ay arasında değişir.

    G- Travmatik Özürler

    Tanım: Trafik kazası, iş kazası, savaş gibi dış etkenlerle meydana gelen yaralanmaların neticesinde ortaya çıkan özürlere travmatik özürler denir.

    1- Uzuv Kaybı (Travmatik Amputasyon): Travma anında ya da sonrasında parmak, el, bacak gibi uzuvların kaybedilmesine travmatik amputasyon denir.

    Tedavi: Uzuv protezleri yapılarak bireyin kaybettiği uzvunun görevlerini protezi sayesinde kısmen de olsa yerine getirmesi sağlanır. Örneğin trafik kazası nedeniyle bacağını kaybeden bir kişi protez bacak ile rahatlıkla yürüyebilir. Hatta iki taraflı değişik seviyelerden yapılan bacak amputasyonlarından sonra iyi yapılmış protezlerle koltuk değneksiz yürümek mümkündür.

    2- Kırık Kaynama Yokluğu: Çok parçalı kırıklar, kemiğin çok tahrip olduğu kırıklar, kırık bölgesinde iltihap meydana gelmesi, alçı ya da ameliyat ile yapılan tedavinin başarısız olması nedeniyle kırıkta kaynamama ile sonuçlanan bir durumdur.

    Tanı: Kırık bölgesinde ağrı ve anormal hareket olur. Eğer kırık, bacak kemiklerinden birinde ise topallama ortaya çıkar. Kişi bacağına yük veremez. Kesin tanı çekilen röntgen filmleri ile konulur.

    Tedavi: Kırığı kaynatmaya yönelik ameliyatlar yapılır.

    3-Yanlış Kaynamış Kırıklar:

    Genellikle kırığın ilk tedavisinin başarılı yapılamaması nedeniyle meydana gelmektedir. Bazen de ağır bir travma geçiren kişi yoğun bakım ünitesinde uzun süre kalabilmekte ve bu süre zarfında kırıklarının tedavisine öncelik verilememesine bağlı olarak kırıklar uygun şekilde kaynamamaktadır.

    Tanı: Etkilenen uzuvda belirgin şekil bozukluğu vardır. Genellikle bu bozukluk dışarıdan rahatlıkla fark edilebilecek kadar barizdir. Kemik ve uzvun düzgünlüğü bozulmuştur. (Örneğin özürlü taraf bacağın aşırı dışa dönük pozisyonda olması gibi). Bazen de söz konusu uzuvda kısalık olarak karşımıza çıkar.

    Tedavi : Yanlış kaynamış kırıklar eğer estetik kusurun ötesinde fonksiyonel bozukluğa da yol açıyorsa ameliyatla düzeltilmeleri gerekir.

    4- Eklem Sertliği:

    Travmatik kırık ya da çıkıklardan sonra eklem sertliği gelişebilir. Eklem sertliği, kırığa komşu eklemlerin ya da çıkığın meydana geldiği eklemin hareketlerinin ileri derecede azalmasıdır. Uzun süreli hareketsizliğe bağlı eklemin etrafındaki kaslar ve eklemi çevreleyen bağ dokusu kısalır ve hareketi sınırlar. Bu hareket kısıtlılığı başlangıçta tedavi ile düzeltilebilirken eğer tedaviye geç başlanırsa kalıcı hale gelir ve eklem hareket kabiliyetini büyük ölçüde kaybeder.

    Tanı : Hastanın tutulan eklemini tam olarak açıp kapayamadığı ya da döndüremediği fark edilir. Bu hareketleri başka birisi (doktor, hemşire, hasta yakını) yaptırmaya çalıştığında eklemin tam hareket açıklığına ulaşamadığı tespit edilir.

    Tedavi: Travmadan sonraki erken dönemde fizik tedavi yöntemleri ve gerekirse ortez uygulamaları ile eklem sertlikleri önlenmeye çalışılır. Ancak bütün çabalara rağmen bazı hastalarda eklem sertliği gelişecektir. Uygun olgularda bazı ameliyat yöntemleri başarılı olabilir.

    5- Travmaya Bağlı Felçler

    Tanım: Beyin, omurilik veya sinirlerin travmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir felç durumudur. Kişinin bir uzvunu istemli olarak hiç hareket ettirememesine felç, kısmen hareket ettirebilmesine kuvvet kaybı denir.

    Tanı : Beyin ve omurilik düzeyindeki sinir hasarları daha yaygın, örneğin her iki bacakta (parapleji), tek uzuvda (monopleji), aynı taraf kol ve bacakta (hemipleji), dört uzuvda birden (quadripleji) ve ağır felçlere neden olurken sinir düzeyindeki yaralanmalar genellikle daha hafif, (örneğin hastanın sadece ayak bileğini kaldıramaması gibi) ve bazen iyileşme şansı olan felçlere neden olurlar. Bu hastalarda kas gücü kaybının yanı sıra duyu kaybı da meydana gelir.

    Neden: Travmaya yol açan etkenin sinir dokusuna zarar vermesi ile ortaya çıkar. Bu hasar kabaca üç ayrı bölgede meydana gelebilir:

    - Beyinde (kafa travması sonrası beyin kanamasında olduğu gibi),

    - Omurilikte (trafik kazası, ateşli silahla yaralanma, yüksekten düşme sonucunda omurgada kırık oluşması ve kırık parçalarının omuriliğe zarar vermesinde olduğu gibi),

    - Omurilikten çıkıp ilgili kasa giden sinirde (el bileğinde meydana gelen bıçak yaralanmasında sinirin kesilmesine bağlı olarak elde güç kaybı oluşması gibi).

    Travma geçirmiş kişinin etkilenen uzuv bölgesinde duyu kaybı olması ile birlikte güç kaybı ya da felç tablosunun bulunması tanıyı çok kolaylaştırır. Şüpheli durumlarda laboratuar testlerine başvurulabilir.

    Tedavi: Özür, beyin ve omurilik düzeyindeki yaralanmalarda genellikle kalıcıdır. Hastaların tedavisindeki amaç, mevcut hareket fonksiyonlarını korumak ve geliştirmek, mümkünse bağımsızlık düzeyini artırmaktır. Bu nedenle rehabilitasyonun en etkin olduğu hastalık gurubudur. Ortaya çıkan ortopedik özürler, egzersiz ve ortezlerle hafifletilmeye çalışılır. Cerrahi tedavi genellikle uygun değildir, ancak özürlerin düzeltilmesine yönelik ameliyatlar yapılabilir. Örneğin omurga kırığı nedeniyle bir bacağında kalıcı güç kaybı meydana gelen bir özürlüye yürümesini kolaylaştırmak için kas nakli yapılabilir.

    Öte yandan bunların dışında kalan uzuvlardaki sinir yaralanmalarında üç olasılık vardır:

    - Felç kalıcıdır. Ameliyat ile sinirin onarım şansı yoktur.

    - Sinir eğer ameliyatla onarılırsa iyileşme şansı vardır.

    - Altı ay-1 yıllık süre zarfında sinir kendiliğinden tamamen ya da kısmen iyileşir.

    Kişi bu gruplardan hangisinde ise iyileşme potansiyeli değerlendirilerek bu değerlendirmenin ışığında fizyoterapi, ortez ya da cerrahi tedavi kullanılır.

  4. Alt 09-16-2008, 17:17 #4
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    H- İlerleyici Kalıtsal Sinir Hastalıkları (Spinal Muskular Atrofi)

    Tanım: Genellikle altta yatan genetik bir bozukluk ve bu bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkan sinir dokusu harabiyetidir. Bu hastalıklar sinirleri, omuriliği veya beyni tutarlar. Sinir harabiyetine bağlı olarak kol ya da bacaklarda kuvvet kayıpları, ileri evrelerde felçler meydana gelir. Genellikle her iki kol veya her iki bacak bazen de eller ve kollar birlikte tutulur. Tutulum uyluk ve kolda bariz olabileceği gibi, bazen de uçlardadır yani ön kol ve elde ya da dizden aşağıda (bacakta) barizdir. Bebeklik, çocukluk, ergenlik çağında ya da 20 yaşından sonra hastalık başlayabilir.

    Neden: Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Sinir dokusunda yapısal bir bozukluk vardır. Ailesel geçiş söz konusudur.

    Tanı: Hastalık bebeklik ya da erken çocukluk çağlarında el ya da ayaklardaki güçsüzlük ile kendini gösterir. Güçsüzlük giderek ilerler. Sonuçta el ve ayaklarda şekil bozuklukları gelişir. En sık görülen şekil bozuklukları; çarpık ayak (ayakların tabanları birbirine dönük ve bilekten bükük olması), ayak kavis yüksekliği, pençe ayak (ayak kavis yüksekliği ile birlikte parmakların bükülmesi), skolyoz (omurganın ?S? ya da ?C? şeklindeki eğrilikleri) ve kifoz (kamburluk) dur. Kalça kaslarının zayıflığı söz konusuysa yürüme, merdiven çıkma çok zor olabilir. Bacaklarda özellikle dizden aşağıda, ön kol ve ellerde ileri derecede zayıflık meydana gelebilir. Düşük ayak (ayak ucunun yürürken yerden kaldırılamaması) gelişebilir. Bu kuvvet kaybı ve felçlere bağlı olarak yürüme güçlükleri, denge bozuklukları olur. Bazı hastalar birkaç yıl içinde yürüyemez hale gelirler. Bazen el ya da ayaklarda his kusuru olabilir.

    Tedavi: Bu grup hastalıklarda sık karşılaşılan problemler olan ayak bozukluklarının öncelikle düzeltilmesi gerekir. Ayak kavisindeki yükseklik ve parmakların pençeleşmesi hastalığın erken döneminde alçı ve ortez uygulamaları ile kontrol edilebilir. Ancak daha sonra şekil bozukluğu devam edeceğinden ayak tabanında yapılacak bir gevşetme ameliyatı kaçınılmaz olabilir. Bunun için kas nakli ameliyatlarına da gerektiğinde başvurulmaktadır. Çok ciddi durumlarda ayak ve topuğu düzeltmek için ortopedik ameliyatlara gerek duyulabilir.

    I- Cücelik

    Tanım: Nadir görülen ortopedik problemlerden olup biri olup, boyun normal kabul edilen değerlerin altında kalması ya da boy kısalığı ile birlikte vücut kısımlarının orantısız olması halidir.

    Neden : Boy kısalığına yol açan temel neden, uzun kemiklerin büyüme kıkırdağındaki yapısal bozukluktur. Ailesel nedenli olarak görülebilir.

    Tanı: Büyüme kıkırdağındaki bozukluk genellikle doğumdan itibaren mevcut olduğundan bebeklik döneminden itibaren boy kısalığı ve iskelet sistemindeki diğer anormallikler kolaylıkla tanınır. Nadiren hafif seyreden durumlarda ergenlik çağından önce tanı konması mümkün olmayabilir. Bazen kol ve bacaklardaki kısalıkla karşımıza çıkarken bazen de kol ve bacaklar normal uzunlukta olup gövde kısalığı ile kendini gösterir. Boy kısalığı ile birlikte sıklıkla omurga (skolyoz, kifoz), ayak (çarpık ayak), diz (O bacak, X bacak), kalça (kalça çıkığı) eklemlerinde ciddi şekil bozuklukları da meydana gelir.

    Tedavi: Bazı ilaçlar (büyüme hormonu) bu hastalıklarda bir miktar boy uzamasını sağlayabilmektedir. Bunun haricinde ameliyatla da boy uzatılması mümkündür. Ancak ameliyatla boy uzatılması hasta için bir takım riskleri olan, sıkıntılı, ağrılı, uzun süren bir girişimdir. Hastanın belirli bir boy uzamasını sağlamak için çok sayıda ameliyat yapılması gerekebilir. Bu nedenle böyle bir ameliyata kişi, ailesi ve doktoru hep birlikte karar vermelidir. Yine de çoğu zaman normal boy uzunluğunu sağlamak mümkün olmayabilir. Eşlik eden diğer iskelet sistemi bozuklukları cerrahi olarak düzeltilir. Örneğin; kalça çıkığına yönelik veya omurgadaki eğriliği düzeltmeye yönelik ameliyatlar yapılır.


    3- ORTOPEDİK ÖZRÜN ÖNLENMESİ

    Bir çok özürlülük önlenebilir niteliktedir. Özürlülüğün önlenmesindeki en önemli faktör de toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin yükseltilmesidir. Bu nedenle özürlülükle ilgili; beslenme, gerekli vitamin kullanımı, enfeksiyon hastalıklarına karşı aşılama gibi koruyucu önlemler konusunda yapılacak toplumu bilgilendirici kampanyaların büyük önemi bulunmaktadır.

    A- Doğum Öncesi Nedenlerin Önlenmesi

    a- Kalıtsal Hastalıklar: Özellikle kalıtsal hastalıkları olan akrabalar arasındaki evlilikler sonucu görülür. Bu nedenle akraba evliliğin yapılmaması ya da genetik danışmanlık alınması gerekir.

    b- Kan Uyuşmazlığı: Annenin Rh(-), babanın Rh(+) olması durumunda olur. Mutlaka gebelik takibi yapılmalıdır.

    c- Riskli Gebelikler : Anne yaşının 18'den küçük, 35'den büyük olması, 2 yıldan daha az doğum aralığı, 4'den fazla çocuk sahibi olma, Şeker-Tansiyon-Kalp-Böbrek-Kan hastalıkları gibi sistemik bir hastalığa sahip olma ve daha önce düşük doğum yapmış olmak riskli gebelikler grubuna girmektedir. Özürlü çocuk doğma riski artacağından bu durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bütün bu nedenlerin önlenebilmesi için aşağıdaki önerilere uyulması son derece önemlidir:

    Gebelik takibinin düzenli yapılması,

    Annenin düzenli kontrollere gitmesi (Kan grubu tayini, RH Uyuşmazlığının tespiti, Tetanoz aşısı yaptırma, annenin vitamin ve mineral açısından desteklenmesi vs.).
    Özellikle anne adaylarının bilgilendirileceği 1. basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesi (sigara-alkol kullanmanın, radyasyon almanın gebelik için risk oluşturacağı, yakın akraba evliliklerin özür oluşturabileceği konusunda anne adaylarına ya da ailelere yeteri ölçüde bilgi verilmesi)
    Gebelik esnasında annenin gerektiği gibi beslenmesi,
    Annenin sinirsel sıkıntılara maruz kalmaması
    -Hamilelikte ateşli, iltihabi, veya döküntülü hastalık geçirmemesi,
    Hamilelik süresince kanamalar geçirmemesi,
    Doktora danışmadan ilaç kullanmama,
    Kazalara, travmalara maruz kalmama,
    Annenin röntgen filmi çektirmemesi gerekmektedir.

    B- Doğum Sırasındaki Nedenlerin Önlenmesi

    Doğumun mutlaka konunun uzmanları tarafından yaptırılması ve hastane şartlarında gerçekleştirilmesi son derece önemlidir.

    C- Doğum Sonrasındaki Nedenlerin Önlenmesi

    Doktor tavsiyesi olmadan bebeğe sütle geçen ilaç kullanılmaması
    Bebekte yüksek ateş, havale görülmesinde ateşin bilinen en basit yöntemlerle düşürülerek en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması
    Kafa travmaları, kazalardan çocuğun korunması,
    Yeni doğan bebekte görülen sarılıkta zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması,
    Bebeklik ve çocukluk dönemi boyunca yapılması gerekli olan aşıların mutlaka zamanında yaptırılması,
    Trafik kazaları konusunda dikkat edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması,
    Ev kazaları,
    Ev ortamının sakatlığa yol açmayacak şekilde düzenlenmesi,

    Evdeki soba, ocak, fırın ve tüp gazı gibi araçlara korunma yapmadan yakılmaması,

    İş kazaları,
    İş yerinde çalışan işçilerin sağlığının daha özenle takip edilmesi,

    İş kazalarının azaltılması için çalışanların konu ile ilgili hizmet içi eğitim almalarının sağlanması,

    Makine, alet gibi teçhizatların düzenli ve periyodik olarak bakımlarının yapıldığından emin olunması,

    Spor yaralanmalarının önlenmesi için önceden sağlık kontrolü ile spora uygunluğun değerlendirilmesi, uygun giysi, ayakkabı ve ekipmanın kullanılması ve doğru zeminlerde spor yapılması,
    Ateşli silahların kullanılmaması konusunda çocuk ve erişkinlerin eğitimi ve askeri alan olarak kullanılmış sahalara girilmemesi, açık alanlarda bulunan şüpheli cisimlerden uzak durulması,
    Yangın, deprem ve su baskınlarında korunma ve kurtarma konusunda eğitim alınması.


    Bu tür kazalar veya beklenmedik durumlarda bir uzuv (parmak, el, kol, bacak vs.) koptuğunda uzvun tekrar yerine dikilebilmesi için, kopan uzvun en kısa sürede musluk suyu, alkol gibi hiçbir sıvı ile temas ettirmeden temiz ıslak bir beze sarılarak buz dolu bir torbanın içerisine buza direkt temas ettirmeden hasta ile birlikte yada hastadan daha önce hastaneye ulaştırılması hayati önem taşımaktadır.


    4- ORTOPEDİK ÖZRÜN TEDAVİSİNDE EGZERSİZ UYGULAMALARI

    Egzersizler, t edavi amacıyla kullanılacağı zaman akla günlük hayatta kullandığımız hareketlerin biraz dışında, probleme yönelik özel tasarlanmış hareketler gelmelidir. Ortopedik özre yol açan problemin tedavisine yönelik egzersizler; kas, kemik, eklem durumuna, kayıp olan ve var olan fonksiyonel kapasiteye göre özel olarak tasarlanmalı, kısa ve uzun vadedeki hedefler belirlenerek hastaya öğretilmeli ve sonuçları değerlendirilmelidir. Gerektiğinde egzersizler değişikliklere ve durumlara göre yeniden planlanmalıdır.

    Özel olarak planlanmış egzersizlere ulaşmak için mutlaka doktora ve fizyoterapiste başvurulmalıdır. Her birey için uygulanacak egzersiz farklıdır.

    A- Ortopedik Probleme Yönelik Olarak Kullanılan Egzersizlerin Amaçları;

    Var olan bir fonksiyonel yetersizliğin kalıcı bir özre dönüşmemesi amacıyla önleyici olarak, oluşmuş ancak henüz esnek bir yapıda olduğu için giderilebilir olan, bir şekil bozukluğunun kalıcı bir hale gelmesini önlemek için,
    Ortopedik ameliyatlarla düzeltilmesi planlanan bir probleme bağlı olarak oluşan kas kuvvet dengesizliğini gidererek dokuların ameliyata hazırlanması ve ameliyat sonrası toparlanmanın kolaylaştırılması için,
    Ortopedik özre rağmen var olan fonksiyonel kullanım kapasitesinin arttırılması için, var olan ortopedik özür nedeniyle gelişebilecek ikincil ortopedik sorunların oluşmasını engellemek için,
    Kişilerin günlük yaşamda çevrelerine olan bağımlılıklarının azaltılması yada ortadan kaldırılması için egzersizlerden yararlanabilmekteyiz.

    B- Tedavi Amacı İle Kullanılan Egzersiz Yöntemleri

    1- Normal Eklem Hareketleri: Eklemlerimizde normalde var olan, ancak bazı problemlerle kısıtlılıklar gelişebilen hareketleri, belirli aralıklarla düzenli olarak tekrarlayarak bu eklemlerin hareket sınırlarını korumaya yönelik olarak yapılan egzersizlerdir. Bazen bir kol kırığı sonrasında kolun uzun süre alçıda durması ve ardından korku nedeniyle hareketsiz tutulması dirsek ekleminin hareketinin kısıtlanmasına yol açar. Burada sözü edilen hareket abartılı, zorlayıcı, dirençli bir hareket değildir ancak hangi ekleme ait hareketler yapılıyorsa o eklemin hareket yönü iyi bilinmelidir ve hareket olabildiğince sınırlı yapılmalıdır.


    2- Kuvvetlendirme Hareketleri: Hareketi sağlayan ve istemli olarak kasılabilen kasların kuvvetlenebilme ve zayıflayabilme özelliği vardır. Çeşitli hastalık ve problemlerde kaslar bazen kullanılmamaya, bazen içerisindeki bir maddenin eksikliğine bazen de beyinden gelen komutların anormalliğine bağlı olarak eklemleri yeterince destekleyecek ve hareketi sağlayacak kadar kuvvetli bulunmaz. Böyle durumlarda, zayıflamış olan kasların kuvvetlendirilmesi fonksiyonun ortaya çıkarılmasına yardım edeceği gibi bazen gövdenin yada başın dik tutulmasına, anormal kasılmaların yada kuvvetsizliklerin ortaya çıkaracağı zararlı etkilerin önlenmesine yardım eder. Kuvvetlendirici hareketler, daha çok eklem hareketinin bir ağırlık yada dirence karşı yapılmasıyla oluşturulur.


    3- Germe Hareketleri: Hareketi sağlayan kasların yeterli bir şekilde çalışabilmesi için normal boylarında olmaları gerekir. Bazı ortopedik problemlerde eklemdeki şekil bozuklukları nedeniyle yada kastan kaynaklanan bir nedenle kasın kasılabilme özelliğini yitirdiği durumlarda kasın kat ettiği mesafe kısalır. Bu pozisyonda uzun süre kalınması ile kas zamanla normal boyuna dönebilme özelliğini yitirir. Kasın gerilmesi bu gibi durumlarda, özellikle de kas normal boyuna dönebilme özelliğini yitirmeden önce çok önemlidir. Germe hareketlerinin doğru uygulanmasının yanı sıra kişinin ağrı toleransına ve gerilen kasın yapısına göre süre ve şiddetinin doğru olarak ayarlanması da son derece önemlidir


    Ortopedik özrün önlenmesi, tedavi edilmesi yada mevcut potansiyelin korunması konusunda egzersizler her zaman el üstünde tutulması gereken yaklaşımlardan olmalıdır.

  5. Alt 09-16-2008, 17:17 #5
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    5- ORTEZLER VE PROTEZLER

    A- Protez: Doğuştan ya da sonradan olan herhangi bir nedenle bir uzvun tam veya kısmi kaybında, o uzvun fonksiyonlarını yerine getirmek ve görsel olarak vücut bütünlüğünü sağlamak üzere atölyelerde hazırlanan parmak, el, kol, bacak şeklindeki dışarıdan uygulanan takma uzuvlara protez denmektedir. Ayrıca, eklemlerde içten uygulanan protezler de mevcuttur.

    B- Ortez (Cihaz): Doğuştan veya sonradan olan bir nedenle bir uzuvdaki fonksiyon kaybı, yetersizlik, istenmeyen bir pozisyonu veya bir hareketi önlemek, vücut parçalarından birini desteklemek ya da korumak gerektiğinde kullanılan metal, plastik, deri ya da kumaş parçalarından üretilen yardımcı desteklere ortez denir.

    Ortezlerin Kullanım Amaçları

    1- Bir kaza yada ameliyat sonrası bazı vücut parçalarının hareketsiz tutulması (örneğin, trafik kazası sonrası boyuna bir boyunluk takılarak omuriliğin korunması gibi),

    2- Fonksiyonu yapamayan yada yetersiz olan uzuvların fonksiyonuna yardım edilmesi (örneğin, kolun kırılmasına bağlı bir sinir yaralanmasında el bileğini kaldıramayan kişinin el bileğinin bu hareketine yardım edilmesi gibi),

    3- Oluşmakta olan ya da oluşmuş bir şekil bozukluğun düzeltilmesi (örneğin, bir kas hastalığı nedeniyle omurgasını dik tutamadığı için zamanla omurgada oluşan eğriliklerin henüz başlangıç aşamasındayken düzeltilmesi gibi),

    4- Ortopedik bir soruna ya da kalıcı bir probleme dönüşebilecek durumların önlenmesi (örneğin, bacağında aşırı kontrolsüz kasılmaları olan bir kişide ayak bileğini doğru pozisyonda tutarak bu kasılmaların ayak bileği ekleminde, diğer eklemlerde, gövdede ve kaslarda oluşturabileceği zararlı etkilerinin önlemesi gibi),

    5- Ağrılı durumlarda ağrının azaltılması ve giderilmesi (örneğin, romatizmal bir sorun nedeniyle el bilek hareketleri ağrılı olan kişinin bileğini doğru pozisyonda tutarak ağrıya yol açan hareketlerin ve ağrının engellenmesi gibi),

    6- Vücuttaki ortopedik özür nedeniyle kişinin hareketlerini normalden çok fazla enerji harcayarak yapabildiği durumlarda enerji tüketimini azaltmak (örneğin, çocuk felci nedeniyle her iki bacağında belirgin kuvvet kayıpları olan kişinin, yürüme ortezleri ve yürüme yardımcıları ile bir yerden bir yere yardımsız yürüdüğünden daha az yorularak yürümesini sağlamak gibi).

    Ortezler ve protezler de tıpkı egzersizler gibi uzman kişiler tarafından probleme özel olarak önerilmeli ve uygulanmalıdır. Bir başka kişinin protezi ya da ortezi asla kullanılmamalıdır.


    6- DİĞER YARDIMCI ARAÇLAR

    Tekerlekli sandalyeler, yürüteçler, koltuk değneği, baston vs. ile bir yerden başka bir yere harekete yardım etmektedir.

    Koltuk değneği ile hareket sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar arasında koltuk değneğinin boyunun ayarlanması ve koltuk değneğinin koltuk altına temas etmemesi önemlidir. Çünkü değneğin koltuk altına teması koltuk altındaki sinirlerin harabiyetine neden olabilir. Koltuk değneğinin doğru boyu için; el tutma yerinin kalça eklemi hizasında olması gerekmektedir.

    A- Tekerlekli Sandalyeler: Tekerlekli sandalye ile hareketlik sağlanırken, çocuk hastalarda tekerlekli sandalye seçimi sırasında önemli olan konu; hastanın büyüme hızına uyum sağlama, özgüven gelişiminin desteklenmesi, yaşıtları ile uygun iletişimin sağlanmasıdır. Çocukların gelişimsel düzeyleri ve yaşlarına bağlı olarak değişik ihtiyaçları vardır. Fiziksel temas ve elle dokunmaya gereksinimleri vardır. Bu nedenle kullanılan malzemeler fiziksel teması engellememelidir.


    Tekerlekli sandalyede oturan bir kişiyi normal bir sandalyeye veya bir koltuğa taşıma işlemine transfer adı verilmektedir. Bu hareket sırasında sandalyenin hareket edebileceğini ve çocuğun ise hareketsiz olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle sandalyeyi tutabilir veya bir duvara yaslayabilirsiniz. Tekerlekli sandalyenin yönünün oturulacak yere doğru olmasına dikkat edilmelidir. Tekerlekli sandalyenin ayaklıklarının kaldırılmış ve frenlerinin kilitli olmasına da dikkat edilmelidir.

    B- Yürüteçler: Yürüteçler bağımsız yürümenin sağlanmasında kullanılırlar. Yürüteçlerin çeşitleri vardır. Bazıları hastanın itmesini kolaylaştıracak şekilde dört tekerleklidir, bazılarında da yanda iki paralel çubuk vardır ve ön tarafı kapalıdır. Böylelikle hastanın üç tarafı desteklenmiş olur.


    C- Koltuk Değnekleri ve Bastonlar : Bağımsız yürüme potansiyeli olan ancak dengenin sağlanması için bir desteğe gereksinim duyan hastalar için kullanılabilirler. Bastonların ve koltuk değnekleri pek çok çeşidi vardır ve bu araçlarla yürümenin de farklı şekilleri vardır. Bu nedenle hasta, aile, fizyoterapisti ve/veya doktoru ile konuşarak yürümesi için en uygun yolun belirlenmesi ve hastaya öğretilmesi gerekmektedir.


    D- Diğer Yürüme Araçları: Küçük çocuklar tekerlekli sandalye yerine yerde hareket eden aletlerle daha çok mutlu olurlar. Küçük, elle idare edilebilen, çocukların diğer çocuklarla ve oyuncaklarla oynamalarına olanak veren çeşitli aletler vardır. Çocuğun midesi üzerinde uzanarak elleri ve ayakları yardımıyla kendini itelemek suretiyle hareket edebildiği cihazlar vardır. Ebeveynler çocuklarının sınıfta kullanması için böyle bir cihaz alabilirler. Üç tekerlekli bisiklete bir çerçeve eklenerek çocuğun sürmesi sağlanabilir. Bu sırada çocuğun ayakları pedallara bağlanır ve uygun bacak hareketleri gelişene kadar bisikleti siz sürebilirsiniz.



    E- Diğer Ekipmanlar: Mekanik araçlara ek olarak günlük hayatta kullanılan masa sandalye gibi nesnelerin düzeninde yapılacak değişimlerle çocuğa yardımcı olunabilir. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bir düzenleme yapabilmek için fizyoterapistle veya mesleki terapistle işbirliği yapılabilir.

    1- Özel Oturma Düzenlemeleri

    Oturma dengesi yetersiz olan çocuklar için bazı sandalye düzenlemeleri yapılmalıdır. Bazı çocuklarda ise özel oturak düzenlemeleri yapılmalıdır. Bazı durumlarda normal ayakları olan fakat çocuğun düşmesini önleyecek şekilde yüksek kollukları olan sandalyeler kullanılabilir.

    Yüksek arkalıklı bir sandalye çocuğun başını yukarıda tutmasını ve boynunun desteklenmesini sağlar. Bazen yastıklarla çocuğun desteklenmesi yararlıdır.

    Çocuğun yerde oynamasını sağlamak için çeşitli farklı düzenlemelerin yapılması gerekebilir. Örneğin eski bir sandalyenin sadece ayakları sökülerek sandalye yere konur ve çocuğun bunun üzerinde oynaması sağlanabilir. Çocuğu daha fazla desteklemek amacıyla sandalyenin ortasına yükseklik sağlayarak çocuğun ayaklarını serbestçe oynatabileceği bir oyun tahtası yerleştirilebilir. Bazı çocuklarda ise rahatça oyun oynayabilmeleri için bacaklarının yanına kum torbaları konulabilir.

    2- Minder ve Takozlar

    Oturmanın veya ayakta durmanın zor yada yorucu olduğu durumlarda çocuğun altına bir minder konularak çocuğun ayağını serbestçe oynatabilmesi sağlanır. Böylelikle çocuk kumla veya suyla rahatça oynayabilir. Bu pozisyon çocuğun başını kontrol etmesine de yardımcı olur. Bazı küçük çocuklar vücutlarının üst kısmını bir takoza yaslayarak daha rahat oynayabilirler. Bu durumda çocuğun kayamaması için bir kemerle bağlanmaları uygun olabilir.

  6. Alt 09-16-2008, 17:18 #6
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    7- EĞİTİM VE REHABİLİTASYON

    Rehabilitasyon , kişinin doğuştan veya sonradan, herhangi bir nedenle oluşan kalıcı veya geçici yetersizliklerinin ve fonksiyonel olarak iş ve günlük yaşantısındaki kayıplarının belirlenmesi ve aynı zamanda psikolojik sosyal ve mesleki açıdan da desteklenerek günlük yaşamda bağımsız ve sosyal rollerini (evlilik, anne-baba rolü, iş vb.)yerine getirmesini sağlayacak yaklaşımların bütünüdür. Rehabilitasyon; eğitimi de kapsayacak biçimde yaşam boyu devam eder .

    Tıbbi, sosyal, psikolojik, eğitim ve mesleki alanlar gibi farklı rehabilitasyon uygulamalarını içermektedir.

    A- Tıbbi Rehabilitasyon

    Tıbbi rehabilitasyon süreci içinde asıl amaçlanan, özürlü kişinin fiziksel kapasitesini arttırarak onun, günlük yaşamda mümkün olabilen maksimum fonksiyonel bağımsızlığına ulaşmasını sağlamaktır. Bu amaçla hekim tarafından teşhis konulduktan sonra gerekli tıbbi ve cerrahi tedavi yanında fiziksel ve psikososyal problemlerin çözümü için uygulanan rehabilitasyon yaklaşımlarıdır. Özürlü kişilerin rehabilitasyonu bir ekip çalışmasını gerektirir. Bu ekipte hekim, fizyoterapist, iş uğraşı terapisti, psikolog, hemşire, beslenme ve diyet uzmanı, çocuk gelişim uzmanı, özel eğitimci, sosyal hizmet uzmanı, mesleki danışman, protez-ortez teknikeri yer almaktadır. Özürlü kişi, fizyoterapist tarafından fiziksel fonksiyonel düzey açısından değerlendirilir ve fizyoterapi-rehabilitasyon programına alınır.

    Özrün eğitim ve rehabilitasyon yönü sadece özürlüyü değil, aynı zamanda kişinin ailesini, arkadaşlarını, okulunu ve çevresini de içerir. Aile, okul ve çevrenin rehabilitasyon programına katılması gerekmektedir. Özür kişinin yanında beraber yaşadığı aile üyelerini de etkileyeceği için rehabilitasyon programında aileye çok önemli görevler düşmektedir .

    B- İş Uğraşı Tedavisi

    İş ve uğraşı tedavisinde amaç özürlünün günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını kazandırmaktır. Terapist, kendi işlerini yapmada, beslenme, giyinme, kendine bakım, tuvaletini yapabilme ve banyo yapabilme, oyun oynamada veya okul ile ilişkili aktivitelere katılmada zorluk yaşayan özürlüleri değerlendirir ve tedavi eder; gerektiğinde yardımcı araçları önerir. Terapi programının bir parçası olarak terapist size çocuğa yardım edebilmek için ne yapmanız gerektiğini anlatacaktır.

    C- Sosyal Rehabilitasyon

    Sosyal rehabilitasyonda amaç özürlünün sosyal, eğlendirici ve destekleyici aktivitelere katılımını sağlayarak toplumla bütünleşmesine yardımcı olmaktır.

    D- Mesleki Rehabilitasyon

    Mesleki rehabilitasyonda amaç, özürlü kişinin mesleğine devam edebilmesini sağlamak veya eğer devam edemiyor ise varolan fonksiyonlarına uygun yeni bir iş için eğitimidir. Bu amaca ulaşabilmek için, özürlü kişinin fonksiyonel ve çalışma kapasitesi değerlendirilir ve hangi iş kolunda eğitim verileceğine karar verilir. Bunu takiben seçilen iş kolunda çalışma kapasitesini arttırıcı eğitim ve mesleki rehabilitasyon hizmeti verilir.



    8- ORTOPEDİK ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUN EĞİTİM VE REHABİLİTASYONUNDA AİLENİN ROLÜ

    Çocuğunuza Yardım Edin

    Aile çocuğun ilk ve en önemli eğitimcisidir. Evde ve sınıfta çeşitli yollarla çocuğunuza yardım edebilirsiniz.

    Çocuğunuzun öğretmeninin sizi tanımasını sağlayın. Nasıl yardım edebileceğiniz konusunda öğretmene gerçekçi bir fikir verin. Çocuğunuza yeteri kadar zaman ayırın.
    Çocuğunuzun gelişimi ve büyümesi üzerinde önemli bir etkiye sahipsiniz. Bunu takip edin ve çocuğunuzun eğitiminde aktif rol üstlenin.
    Bu önerileri mutlaka yapmaya çalışın.

    Çocuğunuza yardım etme çabasında yalnız değilsiniz. Çocuğunuzun iyi olmasını ve gelişimini sağlama yönünde çaba gösteren başka insanlarla berabersiniz. Bunlar rehabilitasyon ekibi üyeleri, öğretmen ve toplumdaki kamu okullarının kaynakları size bu konuda yardım eli uzatmaktadır.

    Çocuğunuzu hazırlayın

    Çocuğunuzun rehabilitasyon eğitimini alacağı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine adaptasyonunu sağlamak için okula, sınıfa ve eğitimcilerine uyumu için süre tanınmalıdır .
    Çocuğunuzun sınıfa zamanında girmesini sağlayın. Çocuğunuzun sınıftaki davranışlarını etkileyen ev içindeki günlük olayları öğretmene söyleyin. Bu özel olaylar mutlu anlar (doğum günü, aile yakınlarından birinin ziyareti veya yolculuk gibi) veya mutsuz anlar (ölüm, hastalık veya ailenin düzeninde bozulma olması gibi) olabilir.
    Tedavide, ilaçlarda veya hastalığın gidişinde oluşan değişiklikleri de öğretmene bildirin.
    Çocuğun becerilerini arttırın

    Çocuğunuzun günlük aktivitelere katılımını artırmak için ek çabalar harcayabilirsiniz. Gerçekten yapabileceğiniz aktivitelerle ilgili olarak öğretmenle konuşun ve çocuğunuzun kuvvetini artıracak, problemlerini çözmeye yardım edecek konularda yardım istemekten çekinmeyin.
    Anne-baba olarak sorumluluğu paylaşın.

    Küçük çocukların hepsi farklı deneyimler ve farklı nesnelerle öğrenirler. Yani çocuğunuz da diğer çocuklar gibi evdeki günlük aktivitelerle olabildiğince fazla ilgilenmelidir. Sağlıklı bir çocuk için bir köpek beslemek iyi ise, ortopedik özrü olan çocuk için de bu iyidir. Çocuğun ilgilendiği herhangi bir aktivite çocuğun kendine güvenini sağlayacak ve gelişimine yardımcı olacaktır.
    Ev Aktiviteleri

    Evdeki aktiviteler çocuk ve aile için olabildiğince eğlenceli olmalıdır. Çocuğunuza ve kendinize fazla yüklenmeyin. Günlük aktiviteleri nasıl kolaylaştırabileceğinizle ilgili fizyoterapistinden tavsiye isteyin.
    Çocuğunuza karşı sevgi ve yardım duygularıyla yaklaşarak evdeki günlük aktiviteleri beraber yapmaya çalışın. Evde yaptığınız işlerin hepsi özel ihtiyaçları olan çocuğunuzun dünyayı daha iyi tanımasına yardımcı olacaktır. Örneğin, ışıkları açmak için, masayı hazırlamak için veya yatağı düzeltmek için neler yaptığınızı anlatabilirsiniz. Ev içinde ve ev dışındaki renkleri göstererek bu renklerin isimlerini söyleyebilirsiniz. Her tabağın yanına kaşık koymak, kurabiyeleri getirmek veya çamaşır sepetine çamaşırları koymak gibi basit görevler verebilirsiniz.
    Çocuğun eğitimine yardımcı olmak için pahalı oyuncak veya araçlar şart değildir. Tüm evlerde bulunan çaydanlık, tava, çorap, kaşık ve dergi resimleri gibi araçların hepsi öğretmek için iyi araçlardır. Çaydanlık veya tavalar ritim aletleri olarak kullanılabilir. Çoraplar renkleriyle eşleştirilebilir ve katlanabilir. Resimlere isim verilebilir veya hikaye anlatmak için kullanılabilirler.
    Çocuğunuza çok fazla aktivite verirseniz bu başarısızlık ve karışıklık ile sonuçlanabilir. Çocuğunuzla birlikte çalıştıkça çocuğunuz için neyin ne kadar yeterli olduğunu anlarsınız.
    Çocuğunuza yapmasını söylediğiniz ve istediğiniz konularda tutarlı olun.

    Bağımsızlığın Desteklenmesi

    Bağımsızlık çocukların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar ve diğer çocuklarla birlikte becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Çocukların kendi kendilerine öğrenmelerini sağlamak çok önemlidir. Bu nedenle çocuğunuzun kendi yapabildiği bir aktiviteyi asla siz üstlenmeyin. Örneğin; bacaklarında ortopedik özrü var ve elleri sağlam ise çoraplarını siz giydirmeyin yada yemeğini siz yedirmeyin.
    ? Çocuğunuzun vücut hareketleri birbiriyle uyumsuz ise aktiviteleri yaparken çocuğunuzun düşmesini veya yaralanmasını önlemek için yardımcı aletleri kullanın. Çocuğunuzun keşfetme sürecinde nasıl korunabileceği ile ilgili olarak eğitimcilerden bilgi alabilirsiniz.

    Övgü ve Cesaretlendirme

    Çocuğunuzun başarılarını övmeyi unutmayın. Bazı çocuklar için çok ufak görevlerin başarılması bile uzun zaman alabilir. Dönmeden oturmaya, kendi başına yemek yiyebilmeye kadar tüm başarılar gerçek bir ilerlemeyi gösterir ve övgüyü hak eder.
    Çocuk başarısız olsa veya hata yapsa bile çocuğu uğraşından dolayı övün. Tekrarlayan övgü çocuğun çabasını sürdürmesini sağlayacaktır.
    Ortopedik özürler öncelikli olarak kişinin fiziksel becerilerini kısıtlayan durumlardır. Kontrol edilemeyen kas hareketleri veya çocuğun tekerlekli sandalye kullanması gibi nedenlerle ailesi, çevresi tarafından kolay kabul görmeyebilir. Bu durum çocuğun toplumla kaynaşmasını engelleyebilir. Çoğu zaman ailelerinin aşırı koruyucu tutumları ya da toplumun acıma duygusundan kaynaklanan aşırı koruyuculuğu sonucunda, ortopedik özürlü çocuklar kendilerini sınırlı bir çevrede ve imkansızlıklar içinde bulmaktadırlar.
    Çocuğun diğer çocuklarla ve yetişkinlerle iletişim kurmasını sağlayın. Bir şeyler yapması, konuşması, oynaması ve tartışması için cesaretlendirin.



    Ortopedik özürlü bireylere özgü davranış özellikleri olmayıp, onların kişilikleri de anne-babalarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve toplumun onları nasıl gördüklerine bağlı olarak gelişmektedir. Zihinsel yetersizliği olmayan ortopedik özürlü çocuk ve gençlerin sosyal yaşam becerileri ve sosyal- duygusal gereksinimleri ortopedik özre sahip olmayan çocuklar ile aynı düzeydedir.

    Aile bireyleri ve toplum tarafından uygun şekilde desteklenen ortopedik özürlü çocuk giderek bağımsız yaşama hazırlanacak ve gelecekte toplumun aktif ve üretken bir parçası olacaktır.


    9- ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLERDE SPOR

    Spor, özürlü kişiye fiziksel aktivitelere katılım olanağının yanı sıra kişilik gelişimi ve özgüven duygusunu kazandırarak toplumsal yaşama uyum göstermesi yönünde büyük kolaylık sağlamaktadır. Spor ve fiziksel aktiviteler, rehabilite ve tedavi edici etkisi nedeniyle, özürlü bireylerde fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim aracı olarak kullanılmaktadır.

    Özürlü bireylerin sportif etkinliklere katılımı toplumun dikkatini özürlü bireylere çekerek, olumsuz tutum ve davranışların değişmesinde önemli bir görevi yerine getirmektedir. Sportif
    etkinlikler yoluyla özürlüler toplum içinde iş birliği, paylaşım ve kişiler arası ilişkilerin kurallarını öğrenirler.

    Yapılan aktiviteler özürlü bireylerin yaşam kalitesini yükseltir ve sporcu kimliği ile kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir sosyal ortam yaratır. Tüm bu özellikleri kapsamına alan bir etkinlik olarak spor özürlülere yaşam boyu önerilmektedir.

    Sporun Özürlüler İçin Önemi;

    - Özürlü bireyin kendi kararlarını verme yeteneğini geliştirerek, bağımsızlık duygusunun artmasına yardımcı olur.

    - Özürlü bireyin sahip olduğu sosyal çevreyi geliştirir ve iletişim becerilerinin artmasını sağlar.

    - Özürlü bireyin kendi beceri ve yeteneklerine olan inancını artırarak, özgüven gelişimine yardımcı olur.

    - Özürlü bireyin sahip olduğu özür nedeniyle yaşadığı psikolojik gerginlik ve bunun sonucu oluşan sosyal sorunları aşmasında önemli rol oynar.

    - Özürlü bireyin kendini toplumdan soyutlamasını engeller ve hayata bağlanmasına yardımcı olur.

    - Sportif etkinlikler sonucunda özürlü birey rahatlar, iyi vakit geçirir ve eğlenir.

    - Sporun zihinsel ve fiziksel kapasitede sağladığı gelişme ile motor, denge, el-göz koordinasyonunda sağladığı iyileşme özürlünün eğitiminde ve rehabilitasyonunda olumlu etkiler yapar.

    - Özürlü bireyin aktivitelerde sergilediği performans kişilik gelişimine yardım ederken toplum tarafından özürlü olmanın ötesinde sporcu olarak kabul görmesini sağlar.

    - Özürlü bireyin entelektüel kapasitesi ve problem çözme yeteneği artar.

    Spor, özürlünün ailesi tarafından yeteneklerinin farkına varılarak kabul görmesini sağlar.

    Aileler çocuklarını illerindeki Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerine ve Engelliler Spor Kulüplerine kayıt ettirerek sporcu kimliğiyle çocuklarının gelişimlerine destek olabilirler. Bu konuda ülkemizde Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, kulüpler ve dernekler aracılığıyla hizmet vermektedir. Bedensel özürlüler 20 farklı spor dalında spor yapabilirler. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu şu anda 10 branşta ulusal ve uluslar arası faaliyet göstermektedir.Bu spor branşları atletizm, atıcılık, basketbol, bilek güreşi, ampute futbol, halter, masa tenisi, okçuluk, yüzme, tenistir.

  7. Alt 09-16-2008, 17:18 #7
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    10- ÖZEL EĞİTİM UYGULAMALARI

    A- Özel Eğitim

    Özel eğitim, özürlü bireylerin eğitim gereksinimini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleriyle, bu bireylerin özelliklerine uygun ortamlarda gerçekleştirilen eğitimdir.

    Amacı;

    Özel eğitim gerektiren çocukların Türk Milli Eğitim sistemini düzenleyen genel esaslar doğrultusunda eğitimlerinin sağlanması, iş ve meslek sahibi olmaları, toplumla bütünleşmelerini amaçlamaktadır.

    B- Temel İlkeler

    Özel eğitim, genel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.
    Eğitime erken başlamak esastır.
    Özel eğitim gerektiren çocuk, özel durumuna bakılmaksızın özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılır.
    Özel eğitim gerektiren çocukların genel mesleki eğitimleri ile rehabilitasyonlarının kesintisiz sürdürülmesi esastır.
    Özel eğitim gerektiren bireyler için bireysel eğitim planı geliştirilmesi ve eğitim programlarının bireyselleştirilerek uygulanması esastır.
    Ailelerin, özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif olarak katılımlarının sağlanması esastır.
    Durumları ve özellikleri uygun olan özel eğitim gerektiren çocukların özürlü olmayan çocukların eğitimleri için açılmış olan okul ve eğitim kurumlarında kendi akranları arasında eğitilmeleri için gerekli tedbirler alınır.
    Özel eğitim gerektiren çocukların okulöncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim, mesleki eğitim ve yaygın eğitim hizmetleri Bakanlıkça planlanır, ilgili kuruluşlarca yürütülür.

    C- Özel Eğitim Kurumları

    - Resmi ve özel ilköğretim ve orta öğretim kurumları

    - -Yatılı özel eğitim okulları

    - Gündüzlü özel eğitim okulları ve sınıfları

    - Meslek okulları ve iş eğitim merkezleri

    Ayrıca gerçek ve tüzel kişiler özel eğitim gerektiren çocukların eğitim-öğretimi için 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunundaki esaslara uygun olarak, özel okullar, mesleki kurslar veya özel sınıflar açabilmektedirler.

    Kurumlara Yerleştirme

    Özel eğitim gerektiren çocukların eğitsel tanılama ve değerlendirmesi ailenin ikamet ettiği yere en yakın Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nce incelenir. İnceleme sonuçlarına göre Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu öğrencinin yerleştirilme kararını verir.

    Ortpedik Özürlüler okullarında spastik özürlü çocukların eğitimlerine de yer verilmektedir.

    Ayrıca Ankara'da Cerebral Palsili çocukların eğitimlerine yönelik ilköğretim düzeyinde gündüzlü olarak bir okul 2005-2006 öğretim yılında eğitime başlayacaktır.

    D- Ortopedik Özürlülere Yönelik Özel Eğitim Kurumları

    Ülkemizde okulöncesi ve ilköğretim düzeyinde ortopedik engelli çocuklara yönelik; Ankara Samsun, Düzce ve Tokat- Turhal'da olmak üzere toplam dört ilköğretim okulu; ayrıca Ankara ve Tokat- Turhal'da olmak üzere iki adet meslek lisesi bulunmaktadır.

    E- Eğitim Programları

    Ortopedik Engelliler ilköğretim okullarında diğer ilköğretim okullarında uygulanan eğitim programları aynen uygulanmaktadır. Diğer okullardan farklı olarak ortopedik engelliler ilköğretim okullarında ?beden eğitimi ve rehabilitasyon? dersi verilmektedir. Bu gruptaki çocukların psiko-motor gelişimleri yönünden ?beden eğitimi ve rehabilitasyon? dersi büyük önem taşımaktadır.

    F- Ortopedik Özürlülerde Kaynaştırma Yoluyla Eğitim

    Tüm ortopedik özürlü bireylerin özellikleri dikkate alındığında, bu bireyler için, eğitim gereksinimlerinin en üst düzeyde karşılanacağı, normal gelişim gösteren yaşıtlarıyla bir arada bulunabileceği en az kısıtlayıcı eğitim ortamı kaynaştırma yoluyla eğitimdir.

    Birey, özür derecesi ve türü ne olursa olsun normal olarak nitelendirilen akranlarıyla birlikte eğitilme hakkına sahiptir.

    Kaynaştırma Yoluyla Eğitimin Önemi;

    Kaynaştırma programına alınan ortopedik özürlü çocuklar, sosyal yaşam ve eğitim sürecinde yaşıtları ile birlikte olabilme fırsatını elde ederler.

    Özel ihtiyacı olan ortopedik özürlü çocuğun diğer çocukları örnek alması gelişiminin desteklenmesi açısından son derece önemlidir.

    Normal gelişim gösteren çocukların, ortopedik özürlü akranlarını tanımalarına, onların duygularını anlamalarına olanak tanıyarak sosyal-duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkilemektedir.

    Ortopedik özürlü çocuğa sahip olan anne babaların, çocuklarının eğitimi ile ilgilenen uzmanlar ve öğretmenler ile iletişim içinde bulunması, anne-babalara güç ve cesaret verir. Böylece, uzmanlardan çocuklarına nasıl yardımda bulunacakları konusunda yeni teknikler öğrenirler.

    G- Evde Eğitim (Yerinde Eğitim)

    Ağır engelinden dolayı herhangi bir eğitim kurumundan yararlanamayan bireyler için yerinde eğitime yönelik düzenlemeler başlatılmıştır. Bu konuda gerekli bilgiler Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden veya İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden elde edilebilir.

    Ortopedik Özürlülerin Mesleki Eğitimi

    Mesleki eğitim, çocukluk döneminden başlayarak, ergenlik döneminin sonuna kadar şekillenen bir süreçtir. Bu süreç içerisinde bireyler, aldıkları eğitim, aile ve çevre ile etkileşim sonunda gelecekte hangi mesleğe yönelecekleri konusunda bir karara varılır. Bu karar doğrultusunda bir eğitimden geçerler.

    Özürlülerin,uygun bir mesleğe yöneltilmeleri bakımından,hangi eğitim kademesinde olursa olsunlar, okuldan işe geçişte özür ve özelliklerine uygun bir işe yerleşebilmeleri ve bu işte en yüksek potansiyele ulaşabilmeleri için mesleki rehberlik ve mesleğe hazırlanma programlarından geçmeleri gerekmektedir.

    18 yaş üzeri özürlülerin Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri İşkur/Belediyeler bünyesinde oluşturulan merkezlerde rehabilitasyonları sağlanacaktır.

    Çocuğunuz Örgün Eğitim dışında kalmışsa, bir başka deyişle 14 yaşını bitirmişse, okuma yazma öğrenmesi ve ilkokul diplomasına denk bir öğrenim belgesi alabilmesi için ilinizde bulunan ?Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne? mutlaka başvurunuz.

    11- ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLER İÇİN EVE VE ÇEVREYE YÖNELİK MİMARİ DÜZENLEMELER

    Ortopedik özürlülerin sosyal yaşama katılmasında en önemli problemlerden birisini mimari engeller oluşturmaktadır. Yaşlılar, çocuklar, doğuştan veya sonradan özürlüler, sağlıklı insanların rahatça hareket edebildiği bir ortamda yeterince düşünmediğimiz ve üzerinde durmadığımız bazı şehir içi düzenlemeler nedeni ile ulaşımda güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Özürlü için bina girişindeki küçük bir yükselti veya görkemli bir merdiven aynı anlama geleceğinden her ikisi de aşılmaz bir engel teşkil eder. Bu tür fiziki engeller, ayrıca baston, yürüteç ve tekerlekli sandalye kullanımı özürlüyü evden çıkmamaya ve sosyal yaşantıdan uzak kalmaya mahkum eder.

    Yerleşim yerlerindeki fiziki koşulların ulaşılabilir hele gelmesi yönünde yapılacak işlerin 2012 yılına kadar bitirilmesi için belediyelere yasal zorunluluk getirilmiştir.

    Ortopedik özürlüler için yapılması gereken mimari düzenlemeler şu şekilde özetlenebilir:

    A- Kaldırımlar

    Yürüme güçlüğü çeken ortopedik özürlüler için kaldırımlar yüksek olmamalıdır (yükseklikleri 6- 15 santimetre ). Kaldırımlar kaygan olmayan zemin malzemesi ile kaplanmalı, yüzeyi yürüme güçlüğü olan insanların ve tekerlekli sandalyenin hareketini engellemeyecek şekilde düzgün olmalıdır. Kaldırım yüzeyini oluşturan malzeme arasındaki derzler küçük olmalıdır. Kaldırım genişliği en az 2.0 metre olmalıdır. Tekerlekli sandalye ve yürüteç kullanan insanların yan yana geçebilmeleri için bu genişlik gereklidir.

    B- Rampalar

    Bir kısım insanların caddeden kaldırıma daha rahat geçişleri için de rampa kullanılır. Kaldırım rampaları özürlü ve yaşlı insanlarla, çocuk arabası süren annelerin şehirdeki yürüyüşlerinin kesintisiz olmasını sağladığı için çok önemlidir.

    Tercih edilen rampa eğimi %6 dır. Sabit rampaların düzenlenemediği yerlerde seyyar rampalar da kullanılabilir. Dünyada kabul edilmiş bu standartlara uymayan dik bir rampa yapmaktansa hiç yapmamak daha iyidir. Çünkü dik rampalarda birçok kaza meydana gelmektedir.

    Kural olarak, binalara girişi sağlayan köprü ve giriş şeridi ile tretuar ve bina girişi arasında kot farkı olduğu durumlarda ve binalara girişin merdivenlerle sağlanmasının zorunlu olduğu hallerde,merdivenlerin yanısıra, özürlülerin de kullanımının sağlanması amacıyla, standardına uygun rampa yapılması zorunludur.

    C- Yaya Geçitleri ve Yaya Yolları

    Bütün geçitler düzgün ve basit şekillere sahip olmalıdırlar.

    D- Binalar

    Halka açık bütün binaların özürlü insanların yaşamlarını sürdürmeye uygun olarak düzenlenmeleri gerekir.

    E- Giriş Katı, Sahanlık ve Asansöre Ulaşma

    Her engelli insan, sağlam kimselerin yararlandığı girişlere ulaşabilmeli ve bunlardan kendi olanakları ile bağımsız olarak yararlanmalıdır. Girişler binanın merkezi bir bölgesinden yapılmalı ve dışardan kolayca algılanmalıdır. Binaların esas girişlerine basamaksız şekilde ulaşılması daha doğrudur. Düz ayak girişler özürlüler açısından son derece uygundur. Eğer bu mümkün değilse bina girişinde basamak varsa bunların yanına bir rampa eklenmelidir. Yere konmuş engeller (çiçeklik vb.) kaldırılmalıdır.

    Binalara eşiksiz girilebilmelidir. Giriş hollerinde tekerlekli sandalye için yeterli hareket alanı bulunmalıdır.

    Merdivenlerin uygun tasarlanması özürlüler tarafından kullanılmasını kolaylaştırır ve düşme tehlikesini azaltır. Dönerek çıkılan merdivenler görme ve hareket özürlü insanlar için tehlikeler oluşturabilirler. Düz kollu, basamakları kaymayan, başında ve sonunda sahanlıkları olan merdivenler tercih edilmelidir. Merdivenin her iki tarafına kavrama güçlüğü çeken kişiler için küpeşte konulması gereklidir. Yürüyen merdivenler özürlüler için uygun değildir.

    Tekerlekli sandalyenin de geçebilmesi için bir kapının açıklığının en az 85cm olması gerekir. Mekanlar arasında eşik bulunmaması tercih edilir.

    Asansörlerin yerleri ve tasarımları özürlüler ve yaşlılar için büyük önem taşır. Tekerlekli sandalyenin girebileceği asansörlerin yapılması gereklidir. Asansörler ara katlara konulmamalıdır. Yani asansörün kapısına kadar basamaksız ve eşiksiz ulaşılabilmelidir. Tekerlekli sandalyenin sığabileceği en küçük asansör kabini 110cm (genişlik)×140cm (derinlik) boyutlarındadır. Asansörlerdeki kumanda düğmelerinin tekerlekli sandalyedeki insanın da uzanabileceği yüksekliğe konulması önemlidir.

    Halka açık binalardaki ve tesislerdeki tuvalet gruplarında özürlü kişiler için de kabin ayrılmalıdır. Tekerlekli sandalyedeki insana uygun bir tuvalet kabini genel olarak 220cm x 220cm boyutlarındadır. Tuvaletin yan tarafındaki duvara tutunma barları konmalıdır. Tuvaletin kapısı dışarı açılmalıdır. Sürgülü kapılar da uygundur.

    F- Ortak Garaj ve Otoparklar

    Özürlülerin kullandıkları araçlar için özel otopark yerleri ayrılmalıdır . Özürlü için park yerlerinde yeterli alan bırakılmalı (en az 350cm genişlik) ve bu alan sarı çizgi ile belirtilmelidir. Zemin kesinlikle kaymaz malzemeden düz ve çakılsız olmalıdır.

    G- Evler

    Kazaların en aza indirilmesi için konutlarımızda gerekli düzenleme ve basit donanımlar sağlanmış olmalıdır. Evin birçok noktasına tutunma kolları konulabilir. Dolaplar uygun yüksekliklerde düzenlenmelidir. Dik ve dönerek çıkılan merdivenler tercih edilmemelidir. Evlerdeki kırılıp yaralanmaya yol açacak geniş cam yüzeyler azaltılmalıdır. Keskin köşeler, kaygan zeminler ortadan kaldırılmalıdır. Zeminde düşmeye yol açacak küçük halılar ve kilimler bulunmamalıdır. Tuşlar, düğmeler, mekanizmalar çok kısa boylu insanların da ulaşabileceği yüksekliklerde olmalıdırlar. Bir evde, kapı açıklığı 85 santimetreden daha az olmamalıdır.

    H- Odalar

    Tekerlekli sandalyenin oda içerisinde rahatça manevra yapabilmesi için yeterli alan sağlanmalıdır. Elbise dolapları normal kanatlı ya da sürme kapılı olabilir. Dolap yüksekliği tekerlekli sandalye kullananlar için yerden 112 cm olmalıdır. Elektrik düğmeleri ve kapı kolları ortalama 100 cm yükseklikte olmalıdır.

    Yatak kenarlarına ve dolap önlerine özürlü ve tekerlekli sandalye düşünülerek yeterli alan bırakılmalıdır.

    I- Banyo ve Tuvaletler

    Banyo ve tuvaletler özellikle yaşlı ve ortopedik özürlü kişiler için en fazla problem yaratan mekanlardır.Manevra alanının artması için banyo ve tuvaletlerin kapısı dışa doğru açılmalı veya bu mümkün değilse raylı kapılarla değiştirilmelidir. Tuvalet ve banyoda kaymayan zemin tercih edilmelidir. Emniyet için tutunma barları monte edilmelidir. Tutunma barları ihtiyaca göre enine, dik olarak veya yana eğimli (/ ) şekilde yerleştirilebilir. Enine yerleştirilen barların yerden yüksekliği 90 cm olmalıdır. Tutunma barları elin rahatça kavramasına izin verecek kadar geniş olmalı ve bar ile duvar arasındaki mesafe 4cm olmalıdır. Özürlüler için klozet (alafranga tuvalet) daha uygundur. Klozetin her iki yanında yeterli boşluk olmalıdır. Klozetin yerden yüksekliği 45- 50 cm olmalıdır. Çok alçak tuvaletlerde tuvalet yükselticileri kullanılabilir. Lavabo tekerlekli sandalye ile yanaşmak için ayaksız olmalı ve lavabonun alt tarafı en az 75 cm yükseklikte olmalıdır. Musluklar kavraması olmayan kişiler için bilek veya kol hareketi ile açılabilir olmalıdır.

    Banyoda emniyeti sağlamak için zemine kaymayan vakumlu paspaslar konmalıdır.

    Banyolarda uygun tasarlanmış duşun bulunması gerekir. Duşun zemini az eğimli (en fazla %2) veya düz olmalıdır. Tekerlekli sandalyenin kolayca girmesine olanak sağlamalıdır. Tutamaklar ve oturaklar özürlünün duşa, tuvalete, küvete veya buralardan tekerlekli sandalyeye geçmesine olanak sağlamalıdır. Duşun yüksekliği ayarlanabilmelidir. Duş başlığı esnek bir hortumla bağlı olmalıdır. Yardıma gerek olduğunda haber vermek için bir telefon bağlantısı bulunursa özürlü için kolaylık sağlar.

    Çamaşır ve kurutma makinesinin yerleri de tekerlekli sandalye kullanan özürlünün rahatça kullanabilmesine izin vermelidir. Musluklar itmeli, kollu çevirmeli ya da otomatik kontrollü olmalıdır. Yüksekliği ayarlanabilen bir ayna bulunmalıdır.

    J- Mutfak

    Tekerlekli sandalye kullananlar için mutfağın mimari düzenlemesi oldukça önemlidir . Tekerlekli sandalye kullanan kişiler için L şekli mutfaklar daha kolay manevra alanı sağladığı için uygundur. M utfağın aydınlatması düzgün ve yeterli olmalıdır. Günlük kullanılan aletlere kolay ulaşılabilmelidir. Tekerlekli sandalye kullanıcılarının fırın, buzdolabı ve eviyeyi verimli kullanabilmeleri için gerekli düzenleme yapılmalıdır. Üst dolap ve rafların yerden en fazla 140 cm yükseklikte olması gereklidir Fırın ve eviye köşelere konmamalı ve aralarında yeterli açıklık olmalıdır. Mutfak tezgahının köşede olması tekerlekli sandalyedeki özürlünün çalışmasını kolaylaştırır. Tezgah fırın ile eviye arasına konmalı ve yeterli genişlikte (en az 50cm) olmalıdır. Tekerlekli sandalye tezgahın ve eviyenin altına zorluk çekmeden girebilmelidir (yerden yükseklik en az 70cm). Bu yolla özürlü oturur konumda birçok işi (yemek pişirme, bulaşık yıkama vb) kendi başına yapabilir.

    Yemek yeme ve pişirme alanları birleştirilerek mutfak işlevleri kolaylaştırılabilir. Katlanabilir masalar ve döner mutfak elemanları tekerlekli sandalyeden uzanarak çalışmayı kolaylaştırırlar. Bulaşık makinesinin önünde yeterli serbest hareket alanı olmalıdır.Elektrik anahtarlarına, sigortalarına, zillerine, diafonlara ve otomatlara kolay erişilebilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Elektrik düğmeleri ortalama 100 cm yükseklikte olmalı ve duvar köşelerinden 40 cm uzakta bulunmalıdır.

    K- Ulaşım

    Metro, otobüs, tren ve tramvay uygun tasarımlarla özürlüler için çok zor olmayan düzenlemelerle, özürlü tarafından kullanılabilir ve "ulaşılabilir" hale getirilebilir. Bunun için istasyonlarda asansörler, özürlü tuvaletleri, peronda bazı işaretlemeler ve seyyar rampalar ile vagonlarda bazı alan genişlikleri ve tutunma donanımları gerekmektedir.

    Belediye otobüsünün ortadaki sahanlığında iki tekerlekli sandalye veya iki çocuk arabası alacak genişlikte bir alan bulunmalıdır. Tekerlekli sandalyenin otobüse bindirilmesini sağlamak için düşük döşemeli ve basamaksız otobüsler olmalıdır. Belediye otobüslerinin ulaşılabilir olmasında durakların tasarımının da büyük önemi vardır.

  8. Alt 09-16-2008, 17:19 #8
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    12- HALKA AÇIK YERLERDE MİMARİ DÜZENLEMELER

    Bu düzenlemeler resmi daireler, lokantalar, oteller, tiyatro ve sinemalar, eczaneler, marketler, müzeler, kütüphaneler, stadyumlar, spor salonları ve okullar gibi halka açık olan yerlerdeki mimari düzenlemeleri içerir. Çalışma, sosyal ve kültürel alt yapı alanlarında yapılacak tüm yapı, tesis ve açık alan düzenlemelerinin, özürlülerin de ulaşmasını ve kullanmasını sağlayacak şekilde Türk Standartları Enstitüsü standartlarına uygun olarak yapılması zorunludur.

    Tekerlekli sandalye kullanan özürlüler ile ilgili uluslararası örgütlerin tüm dünya için kabul ettikleri standartlar kriterlere göre;

    1. Kaldırım genişliği; İki tekerlekli sandalye için en az 180 cm . bir tekerlekli sandalye için 120 cm olmalıdır.

    2 . Kaldırım ve rampa eğimi en fazla % 6 olmalıdır.

    3. Tehlikeli yerlerde emniyet barları olmalıdır.

    4 . Yaya geçitleri: Yer seviyesinde olmalı, kaldırım yüksekliği azaltılmalı.

    5. Kaldırım taşı yüksekliği: Geçiş seviyesinde ( 3 cm ) ve kesintisiz olmalı

    6. Yaya yolu: Baş ile aynı seviyede olan çıkıntılar tehlikelidir. Güneşliklerin alt kenar yüksekliği yerden minimum 200 cm olmalı. Yolu kapatan uyarı panosu, araba, bisiklet olmamalı. Zemin kaygan olmamalıdır.

    7. Yazı ile yönlendirmeler iyi okunabilmelidir, genellikle 140- 180 cm yükseklikte aydınlatılmış yazılar tercih edilir.

    8. Posta kutuları veya çöp kutularının yüksekliği: en fazla 120- 130 cm . olmalıdır.

    9. Park yerleri: 50 park yerinden 1 tanesi tekerlekli sandalyeli özürlü için ayrılmış olmalı, sarı renkli pano ile belirtilmelidir.

    10. Garaj: Bina girişinde olmalı, uzaktan kumandalı olmalı, elektrik düğmeleri çıkışa yakın olmalı.

    11. Bina ana giriş kapıları: Eşiksiz, 80- 100 cm genişlikte ve yerden otomatik açılışlı olmalı.

    12 . İç kapılar: Eşiksiz, ortalama 90 cm genişlikte olmalı,

    13. Zemin kaplama: Kaygan olmamalı, tutan halılar olamamalı

    14. Asansör genişliği: 110- 140 cm olmalı.

    15 . Asansör kapı genişliği: 80 cm otomatik olmalı.

    16. Asansör düğmelerinin yerleşimi ve yüksekliği: Yerden 90- 140 cm yükseklikte ve yatay olmalı, karşı duvardan 40 cm uzakta yerleşmeli.

    17. Asansörün diğer özellikleri: İçinde 85- 90 cm yükseklikte tutunma barı, telefonu ve açılır-kapanır koltuk olmalı. Yeterli manevra alanı olmalı.

    18 . Yoldan binaya giriş: Caddeden itibaren basamaksız olmalı, kaldırım en fazla 3 cm olmalı.

    19. Tuvalet: Her 10 tuvaletten biri özürlü için ayrılmış olmalı, tekerlekli sandalye için uyarlanabilir olmalı.

    20. Binadaki merdiven genişliği + yükseklik: 2 yükseklik+1 genişlik=63 cm olmalı.

    21. Oteller: Odaların % 5'i ya da en az 2 oda tekerlekli sandalye kullananlar için düzenlenmiş olmalı.

    22. Telefon kabinleri: Her 10 telefondan biri özürlüye ayrılmalı. Kapı genişliği 90 cm , eni 120 cm , boyu 125 cm , yerden telefonun en üst yüksekliği 130 cm , rehber koyma yeri yüksekliği 120 cm olmalı.

    23. Bekleme salonu, lokanta ve mağazalar: Kasalar arası mesafe 90- 100 cm olmalı, uygun manevra alanı olmalı, lokantalarda uzun geçişler ve dik açılı kulvarlar en az 100 cm genişlikte olmalı.

    24. Halka yönelik gişeler: Barlar arası mesafe 90- 100 cm olmalı.

    25. Tren, uçak, otobüs, taksi: İniş ve binişler için alçak basamaklar ya da rampalar olmalı, en az bir kompartıman özürlüye ayrılmalı, taksi kapı genişliği uygun transferi sağlamalı.

    26. Sinema, tiyatro, konferans salonları: 300 koltuktan biri özürlü için ayrılmış olmalı yada arkadan girişli 4 kişilik 100- 120 cm yer ayrılmalı, giriş ve çıkışlar uygun olmalı.


    13- OKUL VE SINIFLARDA DÜZENLEMELER

    Ortopedik özre sahip bir çocuğun eğitim ve öğretimine devam edebilmesi için eğitim binaları ve sınıfta bazı mimari düzenlemeler yapılması gerekir. Çocuğun kullandığı araç gereçlerle ilgili bilgi toplayıp sınıftaki bazı araç gereçleri çocuğun kullanabileceği şekilde değiştirmek gerekebilir. Bu konuda aile ve okul birlikte çalışarak çözüm yolları geliştirmelidirler. Bunun için yapılması gerekenler:

    Özellikle oda düzenlemelerinizi basit şekilde yapın. Çocuklar kullanmaya alıştıktan sonra araç gereçleri yavaş yavaş artırın. İyi düzenlenmiş ve tutarlı bir çevrenin oluşturulması çocuğun kafasının karışmasını önleyecek ve sınıfa alışmasını kolaylaştıracaktır. Her aktivitenin yapıldığı alanlar açıkça belirlenmelidir.
    Sınıfın sıkışık olmamasına dikkat edin. Sıraların arasında geçişin mümkün olabileceği boşluklar olmalıdır.
    Koltuk değneği, baston veya yürüteç kullanan çocuklar kolayca yere düşebilirler. Diğer çocuklar özürlü çocuğun nasıl hareket ettiği ve aleti nasıl kullandığı konusunda bilgilendirilmelidirler. Ayrıca koltuk değneklerinin yere sağlam basabilmesi için geniş bir paspas yere serilebilir.

    Düzenlemeler yapılırken güvenliği ve yangın düzenlemelerini de plana ekleyiniz.

    Çocuklar küçük olduklarından aktivitelerin ve malzemelerin çocukların göz seviyesinde olmaları gerekmektedir. Tekerlekli sandalye, koltuk değneği kullanan çocukların göz seviyeleri ise diğer çocuklardan farlıdır. Bu nedenle elinizden geldiğince bu çocuklara uygun düzenlemeler yapmaya çalışın.

    Ortopedik özrü olan çocuklar, idrar veya bağırsaklarını kontrol edemeyebilir ve bu nedenle bez kullanmaktan dolayı utanabilirler. Bu çocuklar için mutlaka özürlü tuvaletleri yapılmalı ve kolay ulaşılmalıdır.

  9. Alt 11-10-2014, 14:08 #9
    Ziyaretci
    Misafir Mesajlar: n/a
    Kızım menıngomyelosel hastası belle kalça seviyesinde şu an üç yaşında desteksiz yürüyebilir mi?
    Mesaj mobil cihaz üzerinden gönderilmistir

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.