Cinselliğin kimyasını aşkın kimyası olarak öğretip aşka biyolojik ömür biçenlere görkemli bir yanıt. İnsan kirlenmesine, bireyci bozgunculuğa karşı uygarlıkta direniş adına... Madde dininin unutturmaya çalıştığı insana özgü değerlere ilişkin bir anımsatma. En çok aşk. Yaşamla, aşkla ve kendisiyle yüzleşmekten korkmayanlar için.
"Gerçek yaşanmışlıkların hiçbiri 'elveda' diye bir kelimeyi tanımıyor... Hiçbir aşk kapıdan çıkışlarla bitmiyor. Bazen bir düğmem olsun isterim kalbimde. Gelenlere kapıyı otomatik olarak açmak için değil de, yitip gidenleri şıp diye unutabilmek, anıların tortusunu yürekte biriktirmemek için... Tıptan rica ediyorum; bu konuda bir şeyler yapılsın! Aşkın bir türlü soğumayan küllerine su atamayanlar da kalbine bu düğmeden taktırsın..."
Cinsel devrimin, kadının özgürleşmesi hareketiyle buluştuğu yıllarda yazdığı, 27 dilde 10 milyon satan Uçuş Korkusu romanıyla kadınlara korkusuzca 'uçmayı' öğreten Erica Jong, bu kitapta tutucu çevrelerin olduğu kadar, erkekleri dışlayan radikal feministlerin de öfkesine hedef oldu. Aradan geçen yirmi yılda yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak yazdığı Elli Yaş Korkusu'nda ise aşk, cinsellik, evlilik, annelik ve yaşlılık gibi olguları sorgularken, feminist hareketle ve 'kız kardeşlerle' de açık...
Annabel rutin hayatından ve Benni'yle ilişkisinden sıkılmıştır. Onun için Benni'nin keşfedilecek bir yanı kalmamıştır artık. İkisinin geldiği nokta uzun zaman evli olan çiftlerinkinden farklı değildir. Annabel sevgisine bir not bırakıp Mayorka'daki çılgın halasının yanına duygularını tahlil etmeye gider. Orada tanışıp, etkilendiği Robin, ona aradığı kalp çarpıntısını verecektir, ama... İş, bir seçim yapmaya geldiğin Annabel zorlanacaktır. "Hafif ve eğlenceli. Fena halde mizahi. Ve...
Pygmalion'un günleri, bu taş sevgiliyi öpüp koklamakla ve seyirle geçiyordu. Derken kurbanların kesildiği, şenliklerin yapıldığı Venüs Bayramı'nın coşkusu duyuldu etrafta. Herkes gibi o da tapınağa koşku ve aşk tanrısına, taşa yonttuğu anlama can bahşetmesi için uzun süre yakardı. Sonra evine döndü. Fildişi sevgilisine taze bir inançla bakarak o cansız dudaklarından öptü. Ve irkildi Pygmalion. Öptüğü dudaklar her zamanki gibi soğuk değildi, ılıktı. Ve yineledi busesini ve ılık dudakların...
Ama bir tohum, yağmuru ve ışığı görünce heyecanlanmıyorsa, gövdeler dallara, çiçekler meyvaya durmuyorsa bahar; kırlardan begonyalar, lötuslar devşiren o cıvıltılı kız çocuğu değildir artık. İşte o zaman başlayacaktır aşkın diasporası... Ve, hiçbir şeye doğru yola çıkmış insanlarla dolacaktır bu acınası...
Gün oldu, bu kaygılardan biraz olsun ıramak için, yaşadığı kentteki bir tapınağa gitti. Yapının girişindeki pervazlar, kapının üstündeki üzengitaşı ve oymalı sütunlarla desteklenen geniş alınlık büyüledi onu. Tapınağın anlamının bunlarda olduğunu düşündü bir an. İçeriye girdiğinde kutsal ikonlar, sıralar ve kürsü, hayranlığını artırmaktan öte birşey yapmadı. "İşte" dedi "tapınağın anlamı." Gezintisinin ve arayışının devamında, tapınağın ücrasında öylesine...
Hiçbir şeye doğru yola çıkmış insanlar vardır yeryüzünde. Biricik arzuları aşkın karşılarına şatafatlı kostümler içinde ter ütaze bir kadın gibi, rimelli kirpikleri altındaki gözleri şehvetin baygınlığıyla bakan bir kadın gibi çıkmasıdır. İhtimal ki Pygmalion bunlardan biriydi. Aşkın gerçeğini özlerde değil de kabuklarda arayışı onu tesellisiz bir karamsarlığa ve hatta tüm kadınlardan nefrete götürmüştü. Öyle ki aşkın, o arsız duygunun yüreğine bir daha uğramayacağına ant...
Bu kitapta Sevgi ve Aşk'ın içerisine ölümcül bir virüs gibi bulaştırdığımız yüzkarası beyaz yalanlarımızın gerçekliğiyle yüzleşeceksiniz. Tabii ki, kendinizle bu yüzleşmeyi yapabilecek cesaretiniz...
Osmanlı devlet adamları, Kırım Savaşı'nın sonuna gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu'nun içeriden ve dışarıdan, ikili bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu biliyorlardı. Dışarıda Avrupa uygarlığının ve gücünün üstünlüğü, içerideyse azınlık milletlerin ayrılıkçı milliyetçilikleri, koskoca imparatorluğu dağılmanın ve yıkımın eşiğine getirmişti. Böyle kritik bir dönemeçte sahneye 'Jön Türkler'le Yeni Osmanlılar çıktı ve bu hareketin önderleri, yapısı heterojen bir nitelik...
Ticaret alanında Batı'da yaşanan hızlı gelişmeler Osmanlı'da 19. yüzyılda etkisini göstermiş ve ticari münasebetlerin artışı ticari işlemlerdeki çeşitliliğin artmasını ve yeni ticari vazıtaların ortaya çıkmasını sağlamıştı. Kaçınılmaz olarak buna uygun hukuki düzenlemelerin yapılması zarureti karşısında, tercihini Batı hukukunun resepsiyonundan yana kullanan Osmanlı Devleti, karşılaştığı ikilemi bu yolla çözmeye çalışmıştır. İslam hukuk sisteminin ilk ve en büyük kodifikasyonu olan...
474 sayfa, Karton Kapak, 2. hamur, ISBN: 9756223154; Boyut: 15,5x23cm; Baskı Tarihi: 2005 Özgün Dili: Türkçe
İngiliz hükümeti, Şubat 1916'da James Bryce ve Arnold Toynbee'yi 'Ermenistan'da son zamanlarda yaşanan olaylar' hakkındaki delilleri toplamak üzere görevlendirdi. Bryce ve Toynbee 'gerçekleri tespit etmek ve kamuoyuna sunmak amacıyla' önerilen bu projeye başladıklarında Ermenilerin öldürüldüğüne dair yeterli bilgi zaten vardı. Çalışmanın sonucunda hazırlanan ve 'The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire' adı verilen rapor İngiliz Parlementosu'nun mavi kitaplar serisinde yayınlandı. Bu çalışma hukuki...
İktisat tarihi öncelikle iktisat biliminin ihtiyaçlarından kaynaklanmıştır. Türkiye iktisat tarihini de genel iktisat tarihinden soyutlamak mümkün değildir. Bu alan bazı iktisatçıların olduğu kadar tarihçilerin ve hatta sosyal ve siyasî bilimcilerin de ilgi sahası içerisindedir. Aydınlanma çağının bir ürünü olan doğrusal ilerlemeci tarih anlayışının yani insanlık tarihinin dünyanın her yerinde aynı merhalelerden geçtiği fikrinin geçerliliği azaldıkça Türkiye iktisat tarihinin de önemi artmıştır....
Aaron Aaronson adlı bir Yahudi, Cemal Paşa'nın huzurunda Osmanlı valisinin odasına girerek, taşkınlık yapar ve çizgiyi aşar. Cemal Paşa, Aaronson'a Seni şimdi şurada astırsam ne diyeceksin? der. Hiç bir şey demem, paşam! diye karşılık verir Aaronson. Yalnız, benim yağlı bedenimin darağacından yere düşerken çıkardığı ses Amerika'da duyulacaktır! Cemal Paşa ağzını açıp bir şey diyemez. Vakıa daha sonra şiddetli bir intikam olacaktır. Aradan geçen yaklışak doksan yıl zarfında ne değişti?...
Amerikalı stratejist Alfred T. Mahan, "Influence of Sea Power Upon History-Deniz Gücünün Tarih Üzerine Etkisi" adlı kitabında, "Kara kuvvetleri ile dünyada ancak belirli ölçüde yer işgal edilebilir, halbuki dünya egemenliği veya büyük imparatorluklar kurmak için deniz aşırı nokta ve bölgeleri ele geçirmek ve bu bölgelerle anavatan arasındaki irtibatı sürdürmek için de denizlerde egemen olmak gereklidir" diyerek denizlerin ve deniz kuvvetlerinin stratejik önemini belirtmiştir. Tarihte veya...
Sıradan bir gözlemci bile Osmanlı topraklarında Saraybosna?dan Şam?a kadar herkesin kahveyi aynı tür fincanlarla içtiğini, konuklarını halılarla ve minderlerle kaplı sedirlerde ağırladığını fark edebilir. Osmanlı toplumu birçok unsuruyla bir uyum yakalamıştır, maddi kültür de buna dahildir. Bu ortak maddi kültür imparatorluğun hayret verici derecedeki tutarlı toplumsal yapısını ortaya çıkaran etmenlerden biri sayılabilir. Üstelik maddi kültürde meydana gelen ağır ve bu yüzden de çok görünmeyen...
Dr. Volkan Ş. Ediger'in on üç yıldır özenle yürüttüğü araştırma ve incelemelere dayanan Osmanlı'da Neft ve Petrol, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki petrol olgusunu bütün ayrıntılarıyla ele almaktadır. Osmanlı Arşivleri'nden sağlanan yüzden fazla özgün belgenin değerlendirildiği çalışmada, konuyla ilgili önceden yazılmış eserlerin neredeyse tamamına yer verilmiştir. Bu kapsamda çalışma, yalnızca bir petrol tarihi değil, aynı zamanda enerji kaynaklarının ekonomik ve politik dinamiklerinin de ele...
Gözlerinin rengine kapılan Bosna paşası, kızı satın aldı ve köle pazarının yakınındaki iskeleye götürdü. Orada bir kalyonun ambarına atılan kız, iğrenç görünümlü başka tutsaklarla karşılaştı. İstanbul'a gelir gelmez, onu padişaha sunmak isteyen paşa, hareme kadın toplayan görevliye teslim etti ve başka söze gerek görmeyerek çekip gitti. Kösem Sultan, 1603 yılında Yunan sahillerine yapılan bir baskında Osmanlı'ya esir düşer. Bu, hem onun kaderini, hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini...
Bu kitap Historia Üniversitesi Tarih Kurumu tarafından kaleme alınmış ve 1783 yılında Paris'te, Fransa Kralı'nın onayı ile yayınlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, bir sınır beyliğinden İslam Dünyasının en güçlü devleti haline gelen ve uzun bir süre enterseküler trendi İslam Dünyasını elinde tutma çabası veren bir dünya devletidir. İşte bu noktadan hareketle, bir yazı kurulu tarafından İngilizce olarak kaleme alınan Dünya Tarihi isimli çalışmanın oldukça geniş bir bölümü Osmanlı...
Kürd Ali, Osmanlı'nın son döneminde Suriye'de Cemal Paşa'nın yakınında bulunmuş bir Arap gazeteci. Mesleği gereği siyasî olayları yakından izlemiş, dönemin aydınlarının sergiledikleri Osmanlıcılık, Arap milliyetçiliği, Batıcılık gibi akımlar arasındaki çelişkili tutumları bizzat yaşamış bir tanık. Harb-i Umumîden önce Fransız hariciye görevlilerinden birinin, çıkartmakta olduğum el-Muktebes gazetesinin, kendi politikalarına uygun yayın yapması durumunda karşılıksız bırakılmayacağını...
Türk demokrasi tarihinde ciltlerin büyük kısmını İttihat - Terakki doldurur. Özellikle Meşrutiyet dediğimiz süreç, aslında Osmanlı Devletinin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel her alanına damgasını vuran İttihat -Terakki Cemiyeti'nin tarihi demektir. Doktora tezi olan bu kitapta,1909-1918 yılları arasında imparatorluğun en güçlü siyasal örgütü olan İttihat ve Terakki Fırkası'nın, Birinci Dünya Savaşı sonunda içine girdiği değişim ve dönüşüm süreci incelenmektedir. Savaş yenilgisi...
Konya Sancakbeyi olan Cem Sultan, Fatih Sultan Mehmet'in vasiyeti üzerine II. Beyazit'in tahta geçmesini; Fatih'in vasiyeti olmadığını, vezirlerin sahte sözlerinden başka bir şeye dayanmadığını iddia ederek, Bursa'da kendini Padişah ilan etti. Bu haberi alan II. Beyazit, güçlü bir orduyla Bursa yakınlarında Cem'in ordularını bozguna uğrattı. Cem yanındaki adamlarıyla birlikte Mısıra kaçtı, ardından da Rodos'a sığındı. Cem Sultan Rodos'taki Rahip Şövalyelerle birlikte Papa'ya gitti ve hristiyan topraklarına...
16. yüzyılın başlarında Bosna'da, Osmanlı tarafından kan vergisi olarak ailesinden koparılıp alınan Bayo Sokoloviç, papaz okulu öğrenciliği ve çobanlıktan Osmanlı İmparatorluğu'nun hizmetinde hızla yükseleceği bir yola girmiştir. Mohaç zaferi (1526) yeni elde edilmiştir ve Mehmet adını alan Bayo'nun yükselişi ile Osmanlı İmparatorluğu'nun akıl almaz genişleyişi önemli bir paralellik göstermektedir. Alışılmadık yetenekleri sayesinde Bosnalı bu küçük çoban, imparatorluk hiyerarşisinin...
34 yaşında 34. padişah oldu 33 yıl hüküm sürdü... "Abdülhamid kadar olumsuz koşullarda tahta çıkmış bir hükümdar az bulunur.1876'da sultan olduğunda, Osmanlı İmparatorluğu her yerinden su alan bir gemi gibidir... Balkanlar da yeni ayaklanmaların tehdidi altındadır, mali açıdan tam bir iflas söz konusudur, Avrupa kamuoyu amansızca saldırmaktadır, Büyük Güçler de Osmanlı'ya düşmandır... Tahta çıktıktan dokuz ay sonra patlak veren Rus Harbi tüm zamanını alır, daha önce eşine...
Hazırladığımız bu çalışma, Osmanlı toplumunun yetiştirdiği önemli devlet adamı, şair ve tarihçi Koca Ragıp Mehmed Paşa tarafından kaleme alınan Tahkik ve Tevfik adlı eserin edisyon-kritiğidir. Eser, Hicri 1149/Miladi 1739 senesi Osmanlı-İran diplomatik münasebetleri için önemli bir kaynaktır. Özellikle İranlılarca Caferiliğin beşinci mezhep olarak kabulü teklifine karşı, bu talebin Osmanlılarca reddi konusunda gerçekleştirilen tartışmaları içine almasıyla ön plana çıkmıştır. Bu derece önem arz...
Fatih Sultan Mehmed'in son zamanlarında hazırlandığı anlaşılan Kanunname-i Al-i Osman'ın tarih kaynağı olarak, müstesna bir yeri ve önemi vardır. Zira bu eserde, İstanbul'un fethiyle kurtuluşu tamamlanan ve gelişme dönemine giren Osmanlı Devleti'nin protokol kuralları, saltanat şeairi, bazı suçlar ve cezaları ile devlet ricali için resmi hitaplarda kullanılan elkab örnekleri ilk defa bir araya getirilmiş bulunmaktadır. Bu bakımdan Kanunname-i Al-i Osman daha önce, başta Fuad Köprülü olmak üzere, İsmail...
Osmanlı tarih ve müverrihleri konusunda biyografik ve bibliyografik anlamda ilk yazılan kitap olma hüviyetini taşıyan eser Ayine-i Zurefa'dır. Takvim-i Vekayi musahhihlerinden Mehmed Cemaleddin Efendi'nin 1259 (1843) yılında kaleme aldığı bu eser daha sonra İkdam gazetesi sahibi Ahmet Cevdet tarafından genişletilerek ve ekler yapılarak 1314 (1896) yılında Osmanlı Tarih ve Müverrihleri adıyla yayımlanmıştır. Dilinin biraz süslü ve ağdalı olmasından dolayı zamanımıza kadar Latin ve transkripsiyonlu olarak...
İslâm siyasî düşüncesinin modern temayüller, icbarlar ve ihtiyaçlar etrafında yeniden üretilmesi ve dönüştürülmesi problemi sözkonusu olduğunda ilk önce baş vurulması gereken kaynaklar, ıslahat hareketlerine paralel olarak İstanbul başta olmak üzere İslâm dünyasının değişik coğrafyalarında telif edilen hilafet risâleleri ve metinleri olmalıdır. Bu metinler sadece İslâm siyasî düşüncesindeki kavramlara ilişkin farklılaşmaları ve devamlılıkları, yeni rejim arayışlarını göstermesi açısından...
Osmanıl iktisadi ve sosyal tarih araştırmaları için bilgi zenginliğine ve çeşitliliğine sahip kaynaklardan biri de vakıflarla ilgili muhasebe bilançolarıdır. Vakıf muhasebe bilançolarının ekonomik ve sosyal tarih araştırmaları için taşıdığı büyük potansiyele ilk kez merhum Ömer Lütfi Barkan dikkat çekmiş ve kendisi bazı vakıfların 15. ve 16. yüzyıllara ait muhasebe bilançolarını yayınlamış ve değerlendirmiştir. Yakın zamanlarda arşivde 17., 18. ve 19. yüzyıllara ait pek çok vakıf muhasebe...