Çorak Ülkenin Bittiği Yer Post-Endüstriyel Toplumd - Theodore Roszak - Özeti, Çorak Ülkenin Bittiği Yer Post-Endüstriyel Toplumd Kitabı, Kitap Özeti, Ana Fikir
Yayınevi: İnsan Yayınları
Basım Tarihi: Ocak 1999
Kitap Türü: Diğer / Edebiyat
Doğru, Deizm asla güçlü bir inanç olmadı; ilk zuhurundan sonraki birkaç nesil içinde felsefi yaşarlığını tüketti. Onsekizinci yüzyıl çıkmadan, Hume septik meçini onun kalbine saplamıştı. Fakat doğal din başından öylesne zayıf idi ki, bu yaradan pek acı duymadı. Bugün mutad kilise müdavimleri arasında kolay ve şekilsiz bir ortodoksi olarak hayatını sürdürüyor. Onlar "Deizm" sözcüğünü hiç duymamış olabilirler, fakat o uzak "Yukarıdaki Birkimseye" (yoksa Birşeye mi?)" saygılarını sunmaya devam ederler -bilimadamının evreninin oldukça gerisinde duran, karışmamaya özen gösteren yönetici tanrı, utangaç ve ürkek bir tanrı... sonradan akla gelen bir düşünce... bir klişe. Kültürmüzde tanrı nihayet ölmüş ise de, henüz gömülmedi. İşte öylesine dindar olanlarımız için ustalıkla mumyalanmış, sevimli bir yaşlı akraba gibi hala aramızda bulunuyor o -öyle ustalıkla mumyalanmış ki onu oturma odasının uzak bir köşesine diker ve ihtiyar adam bizimleymiş gibi davranabiliriz. Onun düşmüş ağzını iyi ve müsaadekar bir tebessüme çevirmek için pek zahmete de katlandık... ve bu bir rahatlık. Bu onu kendisiyle daha kolay yaşanabilir kılıyor. O eski cehennem ateşi ve kükürt yok artık; aklın çarmıha gerilmesini geketiren o korkunç gizem ve paradoks yok; ruhun karanlık geceleri yok. Çoğu kimse için ölü ve doldurulmuş bir Tanrının, sadece Tanrının mevcut olmamasına değil, başka herhangi bir Tanrıya tercih edilir görünmesi şaşılacak bir şey mi ki?
Yayınevi: İnsan Yayınları
Basım Tarihi: Ocak 1999
Kitap Türü: Diğer / Edebiyat
Doğru, Deizm asla güçlü bir inanç olmadı; ilk zuhurundan sonraki birkaç nesil içinde felsefi yaşarlığını tüketti. Onsekizinci yüzyıl çıkmadan, Hume septik meçini onun kalbine saplamıştı. Fakat doğal din başından öylesne zayıf idi ki, bu yaradan pek acı duymadı. Bugün mutad kilise müdavimleri arasında kolay ve şekilsiz bir ortodoksi olarak hayatını sürdürüyor. Onlar "Deizm" sözcüğünü hiç duymamış olabilirler, fakat o uzak "Yukarıdaki Birkimseye" (yoksa Birşeye mi?)" saygılarını sunmaya devam ederler -bilimadamının evreninin oldukça gerisinde duran, karışmamaya özen gösteren yönetici tanrı, utangaç ve ürkek bir tanrı... sonradan akla gelen bir düşünce... bir klişe. Kültürmüzde tanrı nihayet ölmüş ise de, henüz gömülmedi. İşte öylesine dindar olanlarımız için ustalıkla mumyalanmış, sevimli bir yaşlı akraba gibi hala aramızda bulunuyor o -öyle ustalıkla mumyalanmış ki onu oturma odasının uzak bir köşesine diker ve ihtiyar adam bizimleymiş gibi davranabiliriz. Onun düşmüş ağzını iyi ve müsaadekar bir tebessüme çevirmek için pek zahmete de katlandık... ve bu bir rahatlık. Bu onu kendisiyle daha kolay yaşanabilir kılıyor. O eski cehennem ateşi ve kükürt yok artık; aklın çarmıha gerilmesini geketiren o korkunç gizem ve paradoks yok; ruhun karanlık geceleri yok. Çoğu kimse için ölü ve doldurulmuş bir Tanrının, sadece Tanrının mevcut olmamasına değil, başka herhangi bir Tanrıya tercih edilir görünmesi şaşılacak bir şey mi ki?