Yayınevi: Vadi Yayınları
Basım Tarihi: Aralık 1999
Kitap Türü: Mantık / Felsefe
Yazılı bir metnin doğru anlaşılmasının ölçütü ve standardı nedir? Örneğin bu ölçüt metnin yazılı halinin, içerdiği önermelerin karşılık geldiği anlamların bire-bir bulunması mıdır? Yani metnin, önermelerden ibaret muhtevasının şifrelerinin çözülmesiylel anlamın kilidi açılır m? Yazılı metin böylesi bir şifreleme işleminden ibaretse, kuşkusuz, şifreleyen ile şifreyi açan kişinin anlam ufukları arasında bire-bir karşılıklılığın olması gerekiyor. Oysa böyle bir karşılılıklık varsayımına ciddi itirazlar yöneltilmiştir. Bu itirazlar; büyük ölçüde, bir metnin anlamının artık yazarın niyetine indirgenebilmekten fazla ve özerk bir belirlenime tabi olduğuna dikkat çekmişlerdir.Hermenötikte, ister yazılı ister sözlü bir metnin anlamının yorumlanmasında, yazarın niyetinin önemi üzerine yapılan tartışmalar ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Yorumun nihai amacının yazarın kast ve niyetine ulaşmak olduğunu söyleyenlerden, yazarın hiçbir önemi olmadığını söyleyenlerden, yazarın hiçbir önemi olmadığını söyleyenlere kadar bu konuda bir görüş çeşitliliği meydana gelmiştir. Bu çeşitlilik içerisinde Gadamer in felsefi hermenötiği, Heidegger in Dasein hermenötiğini izleyerek, anlamanın ontolojik bakış açısından, yöntem fikrinin metnin hakikatiyle ilgili tarihsel tecrübenin biricikliğini yakalayamayacak kadar sınırlayıcı olduğunu bu nedenle yorum sorununa bir yöntem sorunu olarak yaklaşmanın; gerçeği daha işin başında kaçırmak olduğunu iddia eder. O yüzden Gadamer, niyetselcilerin indirgemeci yaklaşımlarını anlam ve dilin ontolojik boyutuna yönelerek reddetmektedir.Burhanettin Tatar, büyük ölçüde Gadamer in bu felsefi hermenötik çizgisinin, yazarın niyeti sorunu bağlamındaki konumunu irdelemekte, bu konuda Hirsch tarafından geliştirilen ve Anglo-Amerikan izleyicileri tarafından sürdürülen hermenötik gelenek içerisindeki yerini tartışmaktadır. Bu arada yazarın niyeti bağlamında çağdaş hermenötikçiler arasında yapılan tartışmalar ve Gadamer in bunlara cevabı büyük bir vukufiyetle ele alınmaktadır. Özgün hali The Catolic University of America da verilmiş bir doktora tezi olan bu eserin, özellikle ilahiyat ve kutsal metinlerin yorumlanması konusundaki tartışmalara da önemli bir katkısı olacağını umuyoruz.