Oğuz Atay'ın başyapıtı Tutunamayanlar'dan kısa bir bölüm   Konuyu açan: candanag   İlk Mesaj: 06-14-2008 (11:44)   Son Mesaj: 10-05-2012 (11:43)    Cevap: 4    Gösterim: 8174  

    06-14-2008

    Oğuz Atay'ın başyapıtı Tutunamayanlar'dan kısa bir bölüm

    ...çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaktır. her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır. kimse, onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. bir gün öldükleri zaman, arkalarında küçük bir iz, bir anı, bir gözyaşı, bir eser bırakmadan yok olacaklardır. Gazetedeki ölüm ilanı bile,yedinci sayfada bir kenarda kalacak, kimsenin gözüne çarpmayacaktır. hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır. ölüm bile onların adlarını duyurmaya yetmeyecektir. Herkesin mezarında güller ve menekşeler büyürken, onların mezarlarını otlar bürüyecektir. mezarları bir kenarda kalmasa bile, büyük ve muhteşem anıtların arasına sıkışıp kaybolacaktır. cennetteki muhallebicide de garson onlarla ilgilenmeyecektir. ağız tadıyla bir keşkül yiyemeden masadan kalkacaklardır. hayattan çıkarı olmayanların hayatı , çıkmaza sürüklenecektir. kendini beğenmişliğin cezasını daha bu dünyadan çekmeye başlayacaklardır. sıkıntılarını kimseyle paylaşmasını bilmedikleri için, yalnız başlarına ıstırap çekeceklerdir. duygu alıverişinden nasipleri olmayacaktır. duygusuz, hareketsiz, tatsız bir hayat yaşadıkları sanılacaktır. çektikleri acılarla, yüzlerinin buruşmasına, saçlarının beyazlaşmasına izin verilmeyecektir. güldükleri zaman sevinçli, ağladıkları zaman kederli oldukları sanılacaktır. hayattan çıkarları olmadığı da asla kabul edilmeyecektir. böyle bir yanlışlığa düşülmeyecektir. aslında, hayattan çıkarları olduğu ispat edilecektir, çıkarlarını korumak için canları çıktığı halde, bunu beceremedikleri için, çıkarlarıyokmuşdabirşeybeklemiyormuşçasına gillerden göründükleri yüzlerine vurulacaktır. Onlar da bu saldırılara bir karşılık bulamayacaklardır. kendilerini yokladıkları zaman, bütün ileri sürülenlerin gerçek olduğunu, hayatlarını boş yere harcadıklarını, ne yazık ki artık çok geç kaldıklarını onlar da açık ve seçik olarak göreceklerdir. işte o anda dahi, delice bir harekette bulunmalarına, anlamsız bir hayatı anlamlı bir şekilde bitirmelerine göz yumulmayacaktır. kendilerini öldüremeyeceklerdir. onlara anlatılacaktır ki, böyle bir davranış bütün yaşamlarıyla çelişki içindedir, gerçekle ilgisi yoktur: kendilerini öldürürlerse, onlar hakkında varılan isabetli yargıları çürütmek için gene boş bir çaba göstermiş olurlar. bu hiçbir şeyi değiştirmez. onlar, bu rezilliğe de katlanarak sürünmeye devam edeceklerdir. hayatlarıyla yanlış olanların ölümleriyle doğru olmalarına imkan var mıdır? hayattan çıkarı olmamak, hem tanrının hem de insanların gözlerinde affedilmez bir suçtur; gelişip yayılmaması için gerekli her türlü tedbir alınacaktır. bütün tarih, bütün iktisat, bütün sosyoloji, bütün psikoloji, kısaca bütün lojiler, hayatın çıkarcılığa dayandığını göstermek için yırtınacaklardır, yırtınmalıdırlar. "Ben çıkarıma bakarım" diyeceksiniz, bunun için "babamı bile tanımam"diyeceksiniz. kimseyi tanımayacaksınız; hele hayattan çıkarı olmayanları hiç!







    Oğuz Atay'ın başyapıtı Tutunamayanlar'dan kısa bir bölüm Yorumları




      Permalink - Mesaj no 1  06-14-2008, 11:51

    üstattan alıntılamaya devam ediyoruz, Tutunamayanlardan


    “…babam beni mektebe götürdüğü zaman, çantamla birlikte artık uzun bir hayat tecrübesini de omzumda taşıyordum.

    okulda ilk öğrendiğim gerçeklerden biri de babamın –sonra peder oldu– beni yanlışlıkla mektep yerine okula gönderdiği oldu. önümüze alfabe adında anlaşılmaz bir kitap koydular. babam, ona da elifba dedi. okulla babamı uzlaştırmaya imkan yoktu.

    bu garip kitapta, bizim kılığımıza pek benzemeyen bir biçimde giydirilmiş çocuklar, boyuna birbirlerine top atıyorlardı. hangi mahallede oturduklarını bilemediğim bu çocuklar, kumbaralarında –bizim evde böyle bir kutu yoktu- para biriktiriyorlar; babaları da –ahmet ağabey kadar genç ver bıyıksız adamlardı bunlar– onlara, çatana denen kayıklar alıyordu. bir de vatan denen bir şey vardı ki çok iyi korunması gerekiyordu. bizler her sabah hep bir ağızdan onu özümüzden çok sevdiğimizi, ant denilen bir şey içerek haykırıyorduk. bir de bazı çatık kaşlı adam resimleri vardı ki, babam onlara, gazetedeki amcalara yaptığım gibi, sakal bıyık takmamı şiddetle yasak etmişti. kocaman bir dünyanın içinde –oysa sınıfta duran ‘mücessem küre’ çok küçük kalıyordu asıl dünyanın yanında– şaşkınlıkla ne düşüneceğimi bilemiyordum ve öğretmen gelince arkadaşlarla birlikte kıvanç duyduğumu söylüyordum bağırarak. bununla birlikte, birkaç gün içinde, bu işlerin pek anlaşılamayacağını, yalnız bir kısmının ezberlenip kara bir tahtanın yanında tekrar edileceğini, böylece, öğretmen denilen teyzevari yaratıkla başımın belaya girmekten kurtulacağını sezmiştim. sonunda, sınıfın kabadayılarıyla itişmek için gereken iç huzuruna kavuştum. zayıflardan kendime iki dalkavuk seçtim ve sınıfı mahalleye çevirdim kısa zamanda. hemen i-a birinci takımını kurduk ve i-c ile bir maç yaptık. içine sığmakta güçlük çektiğim okul sıralarında büyüklerimi saymak-küçüklerimi sevmek sözünü ters söylediğim için öğretmenin çektiği kulağımın acısını akşamki maçı düşünerek hafifletmeğe çalışırdım. büyüyünce öğretmenliği nasıl yasak edeceğimin hayali ile yaşarken bir yandan da durmadan tekrarladım: öğretmenimi yurdumu sevmek, budunumu – bu budun kelimesi bana kasapta çengele asılı etleri hatırlatırdı – korumak, saymak, üstün tutmak, doğruyum, yasam, onlardan, herkesten intikam almaktır, olmaktır, çalışkanım, armağan olsun.”
    candanag - ait Kullanıcı Resmi (Avatar) candanag

      Permalink - Mesaj no 2  06-14-2008, 11:56

    bir ütopyası daha


    "ne yazik onlara ki cikarlarina dokunulmadikca dogru yola girmezler ve allahin kendilerine sunacagi nimetleri bilmezler.

    ne yazik onlara ki kalpleri temiz olmadigi icin herkesi kotu sanirlar ve gunahsiza ve gunahkara bir fark gozetmeden kotuluk ederler.

    ne yazik onlara ki duygulu cekingenligi korkaklik, samimiyeti yaltaklanma ve yardimi bir baski sayarlar.

    ne yazik onlara ki kendilerine acilan saf bir kalbi zaaflarindan istifade edilecek bir akilsiz sayarlar.

    onlarin gelecegi yaratan insanlar arasinda yeri yoktur.

    unutulacaklardir.

    birgun butun deger yargilari degisecek ve yargilananlar yargic, eziyet edenler de suclu sandalyesine oturacaklardir ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardir ki utanclarinin ve suclarinin agirligi yuzunden ayaga kalkamayacaklardir."
    candanag - ait Kullanıcı Resmi (Avatar) candanag

      Permalink - Mesaj no 3  04-02-2011, 11:03

    --->: Oğuz Atay'ın başyapıtı Tutunamayanlar'dan kısa bir bölüm


    Alıntı:
    oguz atay tutunamayanlar oku bedava-Oğuz Atay'ın başyapıtı Tutunamayanlar'dan kısa bir bölüm

    Oğuz Atay... Ne denilebilir ki. Te kelimeyle muhteşem, ruh çözümlemeleri, inançları..
    Bu adamdan bir tane daha yoktur..
    Misafir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar) Misafir Ziyaretci

      Permalink - Mesaj no 4  10-05-2012, 11:43


    Günleri sevgiyle isteyerek degil de,
    Takvimden yaprak koparır gibi gerçek,
    Bir sıkıntı ve nefretle yaşadıysanız
    Ankara güneşi sizinde
    Uyuşturmuşsa beyninizi,Atanın izinde
    Gitmekten başka bir kavramı olmayan
    Cumhuriyet çocuğu olarak, yayan
    Pis pis gezdiyseniz hergele meydanında
    Bu sarı ve tozlu alan iğrendirmiyorsa sizi
    Bir taşra çocuğu sıfatıylaözlemeyi bilmiyorsanız denizi,
    Kaybettiniz(Benim gibi)
    Misafir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar) Misafir Ziyaretci