Yayınevi: Aras Yayıncılık
Basım Tarihi: Eylül 2005
Kitap Türü: Diğer / Edebiyat
Nerede bağdan bağa akseden o musiki alemi, nerede Hapap ın Osgihan emminin udunun sesi, nerede Santuri Onnik emminin şen şakrak oyun havaları, nerede Efrem dayının, yani Kemani Ethem in o nağmeli keman sesi....? Hani, nerede bağdan bağa mis gibi mırmırik şarabının kokusu, nerede geceyarıları mahzenlerde gizlice yapılan mis kokulu rakıların, amberi diye anılan kaçak likörün? Ellerindeki bakır kalaylı Tokat maşrapalarını toprağa gömülü küplerden doldurup, "Haydi ağalar, iyiliğe!" deyip, sıhhate, afiyete içen o insanlar neden sessizliğe gömülmüş? Hangi acı poyraz esip de seni böyle tarumar etmiş? Rüya gibi şehirler gördüm, İtalya da Pao ovasını, göz alabildiğine uzanan üzüm bağlarını gördüm, Fransa da Burgonya yı, o göz kamaştıran yeşillikleri gördüm ama hiçbiri Tokat ın yerini tutmadı. Tokat denen o bir avuç şehir, kutsal kitapların Dicle ile Fırat ın ortasına yerleştirdiği cennetten daha güzeldi benim için. Bir grapi şarkı gibi içimde hep var oldu, hem ona dair düşler kurdum. O düşlerde gündoğumunda annemle birlikte kalkıp ineklerimizi çobana saldık, ahırı itina ile temizledik, bahçeye inip domates, isot topladık, akşam olunca sobadan mangala ateş çektik, fosul kebabı yaptık, babam pastırmaları fukara yaması gibi iri iri kesti, kilere inip anamın kurduğu pazı, hıyar, lahana turşusunu tasa koydum, elimdeki bakraca henüz kaynamakta olan, daha sönmemiş üzüm şarabını, mırmıriki doldurdum, bir maşrapa da anamdan gizli kafama diktim...