Gözlerinin rengine kapılan Bosna paşası, kızı satın aldı ve köle pazarının yakınındaki iskeleye götürdü. Orada bir kalyonun ambarına atılan kız, iğrenç görünümlü başka tutsaklarla karşılaştı. İstanbul'a gelir gelmez, onu padişaha sunmak isteyen paşa, hareme kadın toplayan görevliye teslim etti ve başka söze gerek görmeyerek çekip gitti.
Kösem Sultan, 1603 yılında Yunan sahillerine yapılan bir baskında Osmanlı'ya esir düşer. Bu, hem onun kaderini, hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini değiştiren bir tarihtir.
Topkapı Sarayı'na cariye olarak alındığında henüz 14 yaşındadır. Güzelliği ve çekiciliği sayesinde yüzlerce cariye arasından, hareme seçilir.
I. Ahmet'le evlenerek, kısa zamanda sarayın en "güçlü" kadını durumuna gelir. 34 yaşında "Valide Sultan" olduğunda da, tül perdelerin arkasından imparatorluğu yönetmeye kalkar.
İlk öncelere eşi I. Ahmet, daha sonra oğulları IV. Murat ve İbrahim, torunu IV. Mehmet'in saltanatları sırasında büyük bir nüfuz kazanır; kendine özgü yöntemler kullanarak yetkilerini arttırır. Devlet yönetiminde etkili olur, söz dinletir... İmparatorluğun kurulu düzenine karşı kendi kurallarıyla oynar.
Altınlarla kaplı Topkapı Sarayı, onun için bir altın kafestir. Ama o, faaliyetlerini kesintisiz sürdürür: Sadrazamlara emirler yağdırır. Hıristiyan cemaatlerini korumak amacıyla elinden geleni ardına koymaz. İktidarını sürdürmek için çok kurnazca planlar yapar. Her türlü entrikayı çevirmekten çekinmez. Yılmaz ve yorulmaz...
Genç Osman döneminde Eski Saray'a çekilmesi dahi gücünden hiçbir şey kaybettirmez. Fakat karşısına kendi yetiştirdiği ve kendisine çok benzeyen bir kadın çıkar. Onu şaşırtan bu kadın, üvey kızı Turhan Sultan'dır. Kösem Sultan'ın sürdürdüğü saltanat, yine bir kadın tarafından sarsılmaya başlar...
Bu kitabın yazarı Jean Bell, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun perde arkasında kalmış yönlerini gözler önüne seriyor. Bir Avrupalı gözüyle kaleme alınan bu yapıtta, "1001 Gece Masalları"nı anımsatan görüntüler de bulacaksınız.
"Kösem Sultan / Topkapı'da Bir Gelin" 1965 doğumlu olan genç bir yazarın ilk tarih romanıdır. Bu romanda geçen olaylar, yazarın uzun araştırmalarının bir ürünüdür ve onun Osmanlı'ya, saraya bakış açısını yansıtmaktadır.
Kösem Sultan, 1603 yılında Yunan sahillerine yapılan bir baskında Osmanlı'ya esir düşer. Bu, hem onun kaderini, hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini değiştiren bir tarihtir.
Topkapı Sarayı'na cariye olarak alındığında henüz 14 yaşındadır. Güzelliği ve çekiciliği sayesinde yüzlerce cariye arasından, hareme seçilir.
I. Ahmet'le evlenerek, kısa zamanda sarayın en "güçlü" kadını durumuna gelir. 34 yaşında "Valide Sultan" olduğunda da, tül perdelerin arkasından imparatorluğu yönetmeye kalkar.
İlk öncelere eşi I. Ahmet, daha sonra oğulları IV. Murat ve İbrahim, torunu IV. Mehmet'in saltanatları sırasında büyük bir nüfuz kazanır; kendine özgü yöntemler kullanarak yetkilerini arttırır. Devlet yönetiminde etkili olur, söz dinletir... İmparatorluğun kurulu düzenine karşı kendi kurallarıyla oynar.
Altınlarla kaplı Topkapı Sarayı, onun için bir altın kafestir. Ama o, faaliyetlerini kesintisiz sürdürür: Sadrazamlara emirler yağdırır. Hıristiyan cemaatlerini korumak amacıyla elinden geleni ardına koymaz. İktidarını sürdürmek için çok kurnazca planlar yapar. Her türlü entrikayı çevirmekten çekinmez. Yılmaz ve yorulmaz...
Genç Osman döneminde Eski Saray'a çekilmesi dahi gücünden hiçbir şey kaybettirmez. Fakat karşısına kendi yetiştirdiği ve kendisine çok benzeyen bir kadın çıkar. Onu şaşırtan bu kadın, üvey kızı Turhan Sultan'dır. Kösem Sultan'ın sürdürdüğü saltanat, yine bir kadın tarafından sarsılmaya başlar...
Bu kitabın yazarı Jean Bell, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun perde arkasında kalmış yönlerini gözler önüne seriyor. Bir Avrupalı gözüyle kaleme alınan bu yapıtta, "1001 Gece Masalları"nı anımsatan görüntüler de bulacaksınız.
"Kösem Sultan / Topkapı'da Bir Gelin" 1965 doğumlu olan genç bir yazarın ilk tarih romanıdır. Bu romanda geçen olaylar, yazarın uzun araştırmalarının bir ürünüdür ve onun Osmanlı'ya, saraya bakış açısını yansıtmaktadır.