BİR AYDA ZİRVEYE DOĞRU!..
Yazarımız Tahir ÇALGÜLER'İN Mayıs ayı içerisinde çıkan kitabı "KEMALİST EKOLOJİ" piyasada henüz bir ayını yeni doldurmuşken dalında zirveye yerleşen ve okurun en çok aradığı kitap oldu. Çalgüler'in kitabı piyasaya dağıtımı yapıldığı gün haberini şöyle vermiştik; birlikte anımsayalım:
YAZARIMIZIN YENİ KİTABI ÇIKTI!..
Yazarımız, Tahir ÇALGÜNER'in alanında çok büyük bir boşluğu dolduracağı kitabı iki gün önce tüm kitabevlerinde satışa sunuldu. Herkesin kütüphanesinde olması gereken bu kitabı sakın kaçırmayın!..
ÖNSÖZDE NE DEDİ?
NEDEN “KEMALİSTEKOLOJİ”?
Bu kitap, 2008-2011 tarihleri arasında yazılmış popüler düşün deneme yazılarımı içeriyor. Yazıların çoğu Kema-lizm, Ekoloji ve Toplumsal alandan doğma, sosyal alandan olma kavramlardan seçilidir. 2003 yılında yayınlanan, “Çevre mi Ekoloji mi?” adlı kitabımın devamı niteliğinde bir çalışma.
Bu kitabın ismi, “Kemalizm’in ekolojisi” olabilirdi. Eko-Kemalizm,” Kemalizm ve Ekoloji” veya Ulusal Ekoloji de olabilirdi. Ancak her kuramın bir toplumsal ideoloji ile ilişkisinin kurulması gereğine birde Kemalizm ile Ekolojizm arasındaki epistemolojik, ontolojik ve felsefi yakın ilişki de eklenince, kitabın ismi belirginleşmiş oldu.
“Kemalizm”’i bir ideoloji olarak görmeyen ve de anti- Kemalist bir entel zümrenin; Atatürk, ekolojist miydi? “Yahu! Şimdi de ağaçları, böcekleri de Kemalist olan mı? Olmayan mı diye ayıracağız” dediklerini duyar gibiyim. Bu türden düzeysiz ve yüzeysel görüşe sahip olan, bilgiden azade “çevreci” ulemaya ve de fikirden muaf, zikirden budala “sözde Atatürkçülere”! (Kemalist olmayan) şunu hatırlatmak isterim;
Neo-liberal çevrecilik, Eko-Sosyalizm, “Faşist Ekoloji”, ”Marksist Ekoloji” Yeşiller, Toplumsal Ekoloji, “Demok-ratik Ekoloji” gibi kavramlar nasıl oluyorsa, “Kema-listEkoloji” de olur.
Orijinal Kemalist kuramına (1919-1938) ve ideolojisine hayran olan bir yazar olarak; 6 oka bütünüyle sahip çıkan ve okların ucunun gösterdiği hedefinin de demokrasi olduğunu kavrayan bir Kemalist olarak; Kemalist ilkelere bir ok ilave edilmesi gerekse, onun da (7. ok olarak) ekoloji(zm) oku olacağı noktasına ulaştım.
Bir Ekosistemde;
a) Üreticiler b) Tüketiciler ve c) Ayrıştırıcılar olmak üzere üç temel kategori vardır. Buna ekolojinin “döngüsellik” prensibi denir. Ekoloji, doğrusal değil döngüsel çalışır.
Düşünce üreten "Ekolojistler" ile düşünce tüketicisi "Çevreciler" arasındaki "çevreciler" lehine oluşan bu deng-esizlik "düşünce ayrıştırıcılarının", bir toplumdaki populas-yonunun, azalmasından kaynaklanıyor.
Dolayısıyla, düşünsel ekosistemimizde oluşan bu döngüsel anamoli de; ekosistemlerdeki zincirleme yıkımlar ve bozulan dengeler olarak biz insanlara geri dönüyor.
Ekolojik olmayan bu durumu önleyebilmek de;
Ekolojist paradigma ile "Çevre(bilim)cilik"! arasındaki "ay-rımı" algılayan ayrımlaştırıcıların; ekosistemin zihinsel "dilini" ve domino etkisindeki, birbirlerine görünmez ipliklerle bağlı, üç (3+) boyutlu ilişkilerini çözümleye-bilmelerinden geçiyor. Ekolojizm ile çevrecilik kavram farkı; yatayda anlam genişlemesinden değil dikeyde paradig-masal bir eksen kayması olarak belirginleşiyor. Bu da beraberinde Ekolojizm dnemine tekabül eden bir bilinç farkındalığını gündeme getiriyor.
Düşüncelerin de bir ekolojisi vardır.
Sosyalist ve liberal ideolojiler, ontolojik alanları içinde bağımsız ideolojiler olsa bile, aslında eksik etek ideolojilerdir. Ancak kavranabilir bir bütünün içinde bir anlam ifade ederler. Karşıtmış gibi görünse de, birbirlerini besleyen düşün ideolojileridir. Dolayısıyla; salt Liberalizm ve salt Sosyalizm, kendi kendilerini doğrulayan algısal kehanetler üzerine kurulu olması nedeniyle yeteri kadar sinerjitik değildir.
Üreticileri; ideolojiler içinde “sol” iktisadi yelpazesi şeklinde düşünür, tüketicileri ise; “sağ” ideoloji ile eşlersek, bu üçlü döngüsel sürekliliği sağlayacak, 3.temel kategorinin (“ayırıştıcılar” olarak) Kemalizme tekabül etmesi düşünü-lebilir. İşte tam bu noktada da; “Kemalizm’in Ekolojisi” ya da “KemalistEkoloji” kuramı daha da anlamlı bir hale gelmektedir.
"Aşınan aşılır ve "Ölüm, yaşamı beslemeye devam eder".
Kemalizm’in 6 ilke okunun içinde “Demokrasi” okunu göremeyen, burnunun ucunu görmezlere de; okların ucuna değil, işaret ettikleri yere bakmalarını öneririm. Demokrasi, kavram itibariyle, bir ideoloji değil, hedeftir. Dolayısıyla Demokraside; “yolda olmak” önemlidir. Kemalizm ve Türkiye Devrimci Kemalistleri ise, bu yolda hakkıyla yürümeye kararlıdırlar.
Toplum olarak sıklıkla, “yanlış” bir fikri kendisinden menkul doğrularla çözümleme gibi büyük bir yanlışı yapma hatası eğiliminde oluyoruz. Yeni çağın yükselen (anti-emperyalist) iki değeri olarak, Ekoloji(zm) ve Kemalizm varlık alanı itibariyle, bir form(biçim) meselesi değildir, bir “sosyal duruş”, içerik ve içsel bütüncü bir düşünme biçi-midir. Yedek söylemler değil, asıl olandır. Aynı zamanda, Demokratik bilinçlenme sürecinde ilişkili iki anahtar kavramdır da. Ekolojik zeka, empatiyi geliştirir, empati ise demokrasinin mayasıdır.
Atatürk ekolojist miydi? Diyenlere;
Marks’ın döneminde ekolojik sorunlar var mıydı? Yâda Neo-liberallere, Adam Smith ne zaman da beri çevreciydi de haberimiz yoktu? Eko-faşistlere de, Hitlerin hayvan sevgisi nereden kaynaklıdır? der, tebessüm eder geçerim. Ekoloji konusuna tüm evrensel ideolojilerin el atması ve kuramlarını revize etmeleri gerektiğini düşünen birisiyim. Bu konuda sosyalistler başı çekiyor. Kemalistler de onlardan niye geri kalsın.? Bu açıdan yeni bir kuramsal alan olan “Kemalistekoloji” bu alana destek verecek kişiler ve görüşler ile daha da güçlenecek. Kemalist yazarlarımızı bu alanı geliştirmeye kuramsal destek vermeye çağırıyoruz. Kemalizm’in “Ekoloji” ile imtihanına var mısınız.?
Bu kitabın yazarının Sosyalist mi?, Liberalist mi? Yoksa gerçek bir Kemalist mi? Hatta çevreci mi? Ekolojist mi? olduğu satır aralarında gizli, belki de Kemalizm de böyle bir şey zaten, 3. yol. 3. İdeoloji, ama kesinlikle orta(cı) yol değil. Yani, (yanisi şu) Ekoloji gibi!!
Kitap, üç bölümden oluşuyor; Kemalizm ve toplumsal yaşama dair düşün yazılarımın yanında Ekoloji ile ilgili bir bölümde bulunmaktadır.
Ayrıca buna ilave olarak; “ Uyy da!” diyerek Ekoloji’ye uy-du denerek Türkçeye çevrilen (Neo-Liberalizm’in uydu kavramı olan) uyduruk bilim “çevrebilim”in (?); “uysa da uymasa da…” diyerek ortaya atılan ve toplumun ekolojisi ile de hiçbir zaman da uyumlaşamayan “çevre-ciliğine”! ilişkin saptamalarım da bulunmaktadır.
Bu kitabın gerçek algılayıcısı ve okuru, ” kraldan çok kralcı” olmayan ancak “kral çıplak” deme düşün ve kılgı cesaretine sahip gerçek Türkiye Kemalistleri ve Ekolojistleridir. Sözde “Çevreci-Daniskalara” ithaf olunur.!
Bu kitap türünün tek örneği olup, güncel akademik dünya yazınıyla bilimsel dayanağını bulan bir çalışmadır. Retorik-sel ve polemiksel bir üsluptan kaçınılmıştır. Yararlanılan kaynakçaların birçoğu Türkiye’de yayınlanan çevreci kitap-ların kaynakçalarında bile yer almamaktadır.
Yeni bir teori arayışında olan kitabı öncelikli olarak üniversitenin gündemine, sonrasında da düşünsel jimnastik için kamuoyunun ilgisine sunarım.
"KEMALİSTEKOLOJİ" toplumsal bir hareket olmanın yanında;
İnsan(toplum) ve ekosistemler arasındaki mevcut karşılıklı "tahakkümden", sessiz güce dayalı "karşılıklı" bağlılık, hük-medebilirlik ve flörte temelli birlikte evrilme sürecinin sonucunda oluşan bir sosyal ilişki boyutuna geçişin adıdır.
Dolayısıyla;yeni bir kombine düşünme/düşünce sanatının adı, bir enerji türü ve demokrasi biçimidir de.!
Kemalizm ideolojisi ve Ekoloji kuramı yeniden doğmuyor, adeta halen daha yaşadığını haykırmakta.
Her nerede, nasıl ve kimler tarafından ve de hangi üniter vatan ekosisteminde yaşatılıyorsan?
Tahir Çalgüner
Kemalist-Ekolojist
ANKARA 2011
ÖZSÖZDE NE DEDİLER?
Mustafa Kemal Atatürk sadece bir ulusun değil belki de yeni bir çağın yazgısında kilit bir rol oynayan devlet adamı. Sadece devlet adamı demek de yetersiz kalabilir belki. Bir düşün ve fikir insanı aynı zamanda. Sadece askeri ve politik alanda değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, felsefi dahil olmak üzere hemen her alanda özgün fikirleri olan ve her insana nasip olmayacak şekilde geleceği kestirebilen ve bu geleceği kestirebilme yeteneği sonucu kararlarını en doğru şekilde alabilen evrensel bir değerdir Atatürk. Üstün görüş ve kabiliyetleri ve ön görüşlülüğü sayesinde sadece bir ulusun kaderini çizmemiş aynı zamanda tüm dünyaya örnek olmuş ve yine tüm dünyanın takdirini kazanmış. Evrensel oluşunun bir ispatı da bu durum olsa gerek. Evrensel deyince; en önemli özelliklerinden biri düşünce ve fikirlerinin sistemler üstü, evrensel olması, bir başka deyişle belli bir zaman ve mekan kalıbı içine sıkışmamasıdır. Bu açıdan bakılırsa Atatürk’ün fikirleri ile ideolojiler üstü bir yapıya sahip olduğu da tartışılması gereken konulardan biridir. Atatürk’ün fikirlerini ve değerlerini ortak bir çatı altında toplamak ve rafine bir şekilde bunları sunmak için kullanılan “Kemalizm” sözcüğü kesinlikle içi geçmiş ideolojilerin “izm” kalıplarıyla bir tutulmamalıdır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşü, düşünce yapısı ve fikirlerinin evrensel ve insancıl boyutları her zaman ön plana çıkmaktadır. Görüş ve fikirlerinin eskimemesi ve değerini geçen zaman içinde yitirmemesi de işte tam bu yüzdendir.
“Ekoloji” özellikle son 30 yıl içinde dar anlamıyla “çevre” den kesin bir ayırım göstermekle beraber bir bilim olma yolunda çok fazla ilerleme kaydetmiş ve canlı ve var olanın bilimi olarak ön plana çıkmıştır. “Ekolojik sistem” sözcüğü çok revaçta olmasına rağmen ekolojik düşünce yapısının da sistemler üstü, evrensel bir yönü bulunmaktadır. Tam bu noktada, “Kemalizm” ve “ekoloji” sözcükleri birbirlerinden ilgisiz ve farklı gibi görünseler de evrensel ve insancıl nitelikleri ve sistemler üstü olmaları bakımından örtüşmek-tedirler. Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısı ve fikirlerinin evrensel ve insancıl özelliklerinin tamamıyla ekolojik düşünce tarzına uygunluk gösterdiği kolaylıkla söylenebilir.
Ekolojik düşüncenin dar düşünce kalıplarına sığdırılmaya ve dünya ekolojisinin neredeyse can çekişmeye başladığı günümüzde Kemalist düşünce yapısı ekolojiye uygulanarak dünyanın önünde yepyeni kapılar açılabilir. Çünkü görülmüştür ki ne liberal çevrecilik, ne sosyalist ekoloji ne de anarşist ekoloji anlayışı, teorik ve özellikle artan pratik sorunlara bir çare olamamıştır. Kemalist düşüncenin ve ekoloji biliminin temel özellikleri aynı potada eritilerek yeni kuramsal ve pratik sonuçlara ulaşılabilir. Yeter ki insancıl ve evrensel özelliklerden feragat edilmesin. Bu açıdan bakıldığında, “Kemalist” ve “Ekolojist” düşüncenin harman-lanması yani “KemalistEkoloji” için bir başlangıç niteliği taşıyan bu kitap ve bu kitabın çıkış zamanı önem arz etmektedir.
Kemalizm’in (ideolojinin) “demokratik”! yollarla itibarsız-laştırılmaya çalışıldığı, adeta günah keçisi ilan edildiği günümüzde, Çalgüner’in toplumun gündemine getirdiği “KEMALİSTEKOLOJİ” kuramı; Türkiye için yeni bir bilimsel ve toplumsal açılım olmakla beraber, bazı çevre bezirganları için ise, sinir bozucu ve travmatik etkileri olacaktır.
Yeni kuram; eserde ultra-entelektüel bir anlatım dili kullanılarak, kaleme alınmış. (Hermenutik bir dil kulla-nılması, Çalgüner’in bilinçli bir seçimidir). Okuyucuyu düşündürmeye, algılamasını kamçılamaya ve Üst-Bilinci uyandırmaya yöneliktir. Bu nedenden dolayı anlam bütünlüğü, analitik dilde olduğu gibi “yatay gramerde” aranmamış, dikeyde katmanlı bir anlatım tarzı benim-senmiştir. Tahir Çalgüner, buna özne-nesne geçişkenliğine dayalı “ekolojik dil” diyor. Yalın ama “basit” değil. Aklen ama naklen değil, Orhan Pamuk gibi de post-modernist değil. (“Hiç düşünmez misiniz?”)
Saptamaları vurucu, kelime aralarında gizli. Son zamanlarda okuduğum en ilginç ve doyurucu bir çalışma.
Kitap ayrıca; Temiz havaya hasret çevre tacirlerinin kapalı sistem ekolojilerine de bir pencere açan demokrat mesajların iletilmesi sorumluluğunu da yerine getiriyor.
Bu türden ufuk açıcı eserlerin, gerçek değerinin anlaşılması; (en iyimser tahminle) kitap zamanından ne kadar önce yazılmış ise, konunun gelecekte gündeme geliş tarihinden itibaren de en az “o kadar” bir sürenin üzerinden geçmiş olmasıyla mümkün olabilmektedir.
Bırakınız “Ekolojizmi”, Kemalizm’i bile 2012 Türkiye’sinde halen daha yeteri kadar içselleştirememiş “rötarlı aydın-lanan” bir toplumun parçası olan,”erken aydınlanmış” aydın yazarların ortak kaderi ve aynı zamanda hikâyesidir de bu kitap…
“Etkinlik ve etkenlik, bütüncü olmaktan geçer. Gerçek “Evrensellik”, yerel ve ulusal çıkışlıdır…” diyor Çalgüner.
Birbirinden bağımsız, dağınık, (parça parça) olan ekolojist hareketleri; hedefi belli, etkin bir ideolojik söyleme dayalı, ulusal bir çatı altında toplamanın gerekliliği ortadadır.
“Akademik (sivil) Kemalizm” alanına da katkıları ile bilinen Çalgüner’in, “Toplumsal Ekoloji” konusuna da el atması; akademik dünyanın renksiz ekolojisini de renklendireceğe benzer.
SKY YAYINCILIK 2012
***************
Ekolojizm Çağında
“KEMALİSTEKOLOJİ”
TAHİR ÇALGÜNER
****************************
Kitabevlerinin dikkatine!..
Sokak Kitapları Yayıncılık
Rasim Paşa Mahallesi Siftah Sokak N:19 Kadı-köy\İSTANBUL
Telefon: 0 216 405 10 88 Faks: 0 216 540 46 14
info@sokakkitaplariyayincilik.com
.:: Sokak Kitaplar Yaynclk ::.
[ Ulusal Ses ] - 23.05.2012
[ Ulusal Ses ] - 01.07.2012
Yazarımız Tahir ÇALGÜLER'İN Mayıs ayı içerisinde çıkan kitabı "KEMALİST EKOLOJİ" piyasada henüz bir ayını yeni doldurmuşken dalında zirveye yerleşen ve okurun en çok aradığı kitap oldu. Çalgüler'in kitabı piyasaya dağıtımı yapıldığı gün haberini şöyle vermiştik; birlikte anımsayalım:
YAZARIMIZIN YENİ KİTABI ÇIKTI!..
Yazarımız, Tahir ÇALGÜNER'in alanında çok büyük bir boşluğu dolduracağı kitabı iki gün önce tüm kitabevlerinde satışa sunuldu. Herkesin kütüphanesinde olması gereken bu kitabı sakın kaçırmayın!..
ÖNSÖZDE NE DEDİ?
NEDEN “KEMALİSTEKOLOJİ”?
Bu kitap, 2008-2011 tarihleri arasında yazılmış popüler düşün deneme yazılarımı içeriyor. Yazıların çoğu Kema-lizm, Ekoloji ve Toplumsal alandan doğma, sosyal alandan olma kavramlardan seçilidir. 2003 yılında yayınlanan, “Çevre mi Ekoloji mi?” adlı kitabımın devamı niteliğinde bir çalışma.
Bu kitabın ismi, “Kemalizm’in ekolojisi” olabilirdi. Eko-Kemalizm,” Kemalizm ve Ekoloji” veya Ulusal Ekoloji de olabilirdi. Ancak her kuramın bir toplumsal ideoloji ile ilişkisinin kurulması gereğine birde Kemalizm ile Ekolojizm arasındaki epistemolojik, ontolojik ve felsefi yakın ilişki de eklenince, kitabın ismi belirginleşmiş oldu.
“Kemalizm”’i bir ideoloji olarak görmeyen ve de anti- Kemalist bir entel zümrenin; Atatürk, ekolojist miydi? “Yahu! Şimdi de ağaçları, böcekleri de Kemalist olan mı? Olmayan mı diye ayıracağız” dediklerini duyar gibiyim. Bu türden düzeysiz ve yüzeysel görüşe sahip olan, bilgiden azade “çevreci” ulemaya ve de fikirden muaf, zikirden budala “sözde Atatürkçülere”! (Kemalist olmayan) şunu hatırlatmak isterim;
Neo-liberal çevrecilik, Eko-Sosyalizm, “Faşist Ekoloji”, ”Marksist Ekoloji” Yeşiller, Toplumsal Ekoloji, “Demok-ratik Ekoloji” gibi kavramlar nasıl oluyorsa, “Kema-listEkoloji” de olur.
Orijinal Kemalist kuramına (1919-1938) ve ideolojisine hayran olan bir yazar olarak; 6 oka bütünüyle sahip çıkan ve okların ucunun gösterdiği hedefinin de demokrasi olduğunu kavrayan bir Kemalist olarak; Kemalist ilkelere bir ok ilave edilmesi gerekse, onun da (7. ok olarak) ekoloji(zm) oku olacağı noktasına ulaştım.
Bir Ekosistemde;
a) Üreticiler b) Tüketiciler ve c) Ayrıştırıcılar olmak üzere üç temel kategori vardır. Buna ekolojinin “döngüsellik” prensibi denir. Ekoloji, doğrusal değil döngüsel çalışır.
Düşünce üreten "Ekolojistler" ile düşünce tüketicisi "Çevreciler" arasındaki "çevreciler" lehine oluşan bu deng-esizlik "düşünce ayrıştırıcılarının", bir toplumdaki populas-yonunun, azalmasından kaynaklanıyor.
Dolayısıyla, düşünsel ekosistemimizde oluşan bu döngüsel anamoli de; ekosistemlerdeki zincirleme yıkımlar ve bozulan dengeler olarak biz insanlara geri dönüyor.
Ekolojik olmayan bu durumu önleyebilmek de;
Ekolojist paradigma ile "Çevre(bilim)cilik"! arasındaki "ay-rımı" algılayan ayrımlaştırıcıların; ekosistemin zihinsel "dilini" ve domino etkisindeki, birbirlerine görünmez ipliklerle bağlı, üç (3+) boyutlu ilişkilerini çözümleye-bilmelerinden geçiyor. Ekolojizm ile çevrecilik kavram farkı; yatayda anlam genişlemesinden değil dikeyde paradig-masal bir eksen kayması olarak belirginleşiyor. Bu da beraberinde Ekolojizm dnemine tekabül eden bir bilinç farkındalığını gündeme getiriyor.
Düşüncelerin de bir ekolojisi vardır.
Sosyalist ve liberal ideolojiler, ontolojik alanları içinde bağımsız ideolojiler olsa bile, aslında eksik etek ideolojilerdir. Ancak kavranabilir bir bütünün içinde bir anlam ifade ederler. Karşıtmış gibi görünse de, birbirlerini besleyen düşün ideolojileridir. Dolayısıyla; salt Liberalizm ve salt Sosyalizm, kendi kendilerini doğrulayan algısal kehanetler üzerine kurulu olması nedeniyle yeteri kadar sinerjitik değildir.
Üreticileri; ideolojiler içinde “sol” iktisadi yelpazesi şeklinde düşünür, tüketicileri ise; “sağ” ideoloji ile eşlersek, bu üçlü döngüsel sürekliliği sağlayacak, 3.temel kategorinin (“ayırıştıcılar” olarak) Kemalizme tekabül etmesi düşünü-lebilir. İşte tam bu noktada da; “Kemalizm’in Ekolojisi” ya da “KemalistEkoloji” kuramı daha da anlamlı bir hale gelmektedir.
"Aşınan aşılır ve "Ölüm, yaşamı beslemeye devam eder".
Kemalizm’in 6 ilke okunun içinde “Demokrasi” okunu göremeyen, burnunun ucunu görmezlere de; okların ucuna değil, işaret ettikleri yere bakmalarını öneririm. Demokrasi, kavram itibariyle, bir ideoloji değil, hedeftir. Dolayısıyla Demokraside; “yolda olmak” önemlidir. Kemalizm ve Türkiye Devrimci Kemalistleri ise, bu yolda hakkıyla yürümeye kararlıdırlar.
Toplum olarak sıklıkla, “yanlış” bir fikri kendisinden menkul doğrularla çözümleme gibi büyük bir yanlışı yapma hatası eğiliminde oluyoruz. Yeni çağın yükselen (anti-emperyalist) iki değeri olarak, Ekoloji(zm) ve Kemalizm varlık alanı itibariyle, bir form(biçim) meselesi değildir, bir “sosyal duruş”, içerik ve içsel bütüncü bir düşünme biçi-midir. Yedek söylemler değil, asıl olandır. Aynı zamanda, Demokratik bilinçlenme sürecinde ilişkili iki anahtar kavramdır da. Ekolojik zeka, empatiyi geliştirir, empati ise demokrasinin mayasıdır.
Atatürk ekolojist miydi? Diyenlere;
Marks’ın döneminde ekolojik sorunlar var mıydı? Yâda Neo-liberallere, Adam Smith ne zaman da beri çevreciydi de haberimiz yoktu? Eko-faşistlere de, Hitlerin hayvan sevgisi nereden kaynaklıdır? der, tebessüm eder geçerim. Ekoloji konusuna tüm evrensel ideolojilerin el atması ve kuramlarını revize etmeleri gerektiğini düşünen birisiyim. Bu konuda sosyalistler başı çekiyor. Kemalistler de onlardan niye geri kalsın.? Bu açıdan yeni bir kuramsal alan olan “Kemalistekoloji” bu alana destek verecek kişiler ve görüşler ile daha da güçlenecek. Kemalist yazarlarımızı bu alanı geliştirmeye kuramsal destek vermeye çağırıyoruz. Kemalizm’in “Ekoloji” ile imtihanına var mısınız.?
Bu kitabın yazarının Sosyalist mi?, Liberalist mi? Yoksa gerçek bir Kemalist mi? Hatta çevreci mi? Ekolojist mi? olduğu satır aralarında gizli, belki de Kemalizm de böyle bir şey zaten, 3. yol. 3. İdeoloji, ama kesinlikle orta(cı) yol değil. Yani, (yanisi şu) Ekoloji gibi!!
Kitap, üç bölümden oluşuyor; Kemalizm ve toplumsal yaşama dair düşün yazılarımın yanında Ekoloji ile ilgili bir bölümde bulunmaktadır.
Ayrıca buna ilave olarak; “ Uyy da!” diyerek Ekoloji’ye uy-du denerek Türkçeye çevrilen (Neo-Liberalizm’in uydu kavramı olan) uyduruk bilim “çevrebilim”in (?); “uysa da uymasa da…” diyerek ortaya atılan ve toplumun ekolojisi ile de hiçbir zaman da uyumlaşamayan “çevre-ciliğine”! ilişkin saptamalarım da bulunmaktadır.
Bu kitabın gerçek algılayıcısı ve okuru, ” kraldan çok kralcı” olmayan ancak “kral çıplak” deme düşün ve kılgı cesaretine sahip gerçek Türkiye Kemalistleri ve Ekolojistleridir. Sözde “Çevreci-Daniskalara” ithaf olunur.!
Bu kitap türünün tek örneği olup, güncel akademik dünya yazınıyla bilimsel dayanağını bulan bir çalışmadır. Retorik-sel ve polemiksel bir üsluptan kaçınılmıştır. Yararlanılan kaynakçaların birçoğu Türkiye’de yayınlanan çevreci kitap-ların kaynakçalarında bile yer almamaktadır.
Yeni bir teori arayışında olan kitabı öncelikli olarak üniversitenin gündemine, sonrasında da düşünsel jimnastik için kamuoyunun ilgisine sunarım.
"KEMALİSTEKOLOJİ" toplumsal bir hareket olmanın yanında;
İnsan(toplum) ve ekosistemler arasındaki mevcut karşılıklı "tahakkümden", sessiz güce dayalı "karşılıklı" bağlılık, hük-medebilirlik ve flörte temelli birlikte evrilme sürecinin sonucunda oluşan bir sosyal ilişki boyutuna geçişin adıdır.
Dolayısıyla;yeni bir kombine düşünme/düşünce sanatının adı, bir enerji türü ve demokrasi biçimidir de.!
Kemalizm ideolojisi ve Ekoloji kuramı yeniden doğmuyor, adeta halen daha yaşadığını haykırmakta.
Her nerede, nasıl ve kimler tarafından ve de hangi üniter vatan ekosisteminde yaşatılıyorsan?
Tahir Çalgüner
Kemalist-Ekolojist
ANKARA 2011
ÖZSÖZDE NE DEDİLER?
Mustafa Kemal Atatürk sadece bir ulusun değil belki de yeni bir çağın yazgısında kilit bir rol oynayan devlet adamı. Sadece devlet adamı demek de yetersiz kalabilir belki. Bir düşün ve fikir insanı aynı zamanda. Sadece askeri ve politik alanda değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, felsefi dahil olmak üzere hemen her alanda özgün fikirleri olan ve her insana nasip olmayacak şekilde geleceği kestirebilen ve bu geleceği kestirebilme yeteneği sonucu kararlarını en doğru şekilde alabilen evrensel bir değerdir Atatürk. Üstün görüş ve kabiliyetleri ve ön görüşlülüğü sayesinde sadece bir ulusun kaderini çizmemiş aynı zamanda tüm dünyaya örnek olmuş ve yine tüm dünyanın takdirini kazanmış. Evrensel oluşunun bir ispatı da bu durum olsa gerek. Evrensel deyince; en önemli özelliklerinden biri düşünce ve fikirlerinin sistemler üstü, evrensel olması, bir başka deyişle belli bir zaman ve mekan kalıbı içine sıkışmamasıdır. Bu açıdan bakılırsa Atatürk’ün fikirleri ile ideolojiler üstü bir yapıya sahip olduğu da tartışılması gereken konulardan biridir. Atatürk’ün fikirlerini ve değerlerini ortak bir çatı altında toplamak ve rafine bir şekilde bunları sunmak için kullanılan “Kemalizm” sözcüğü kesinlikle içi geçmiş ideolojilerin “izm” kalıplarıyla bir tutulmamalıdır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşü, düşünce yapısı ve fikirlerinin evrensel ve insancıl boyutları her zaman ön plana çıkmaktadır. Görüş ve fikirlerinin eskimemesi ve değerini geçen zaman içinde yitirmemesi de işte tam bu yüzdendir.
“Ekoloji” özellikle son 30 yıl içinde dar anlamıyla “çevre” den kesin bir ayırım göstermekle beraber bir bilim olma yolunda çok fazla ilerleme kaydetmiş ve canlı ve var olanın bilimi olarak ön plana çıkmıştır. “Ekolojik sistem” sözcüğü çok revaçta olmasına rağmen ekolojik düşünce yapısının da sistemler üstü, evrensel bir yönü bulunmaktadır. Tam bu noktada, “Kemalizm” ve “ekoloji” sözcükleri birbirlerinden ilgisiz ve farklı gibi görünseler de evrensel ve insancıl nitelikleri ve sistemler üstü olmaları bakımından örtüşmek-tedirler. Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısı ve fikirlerinin evrensel ve insancıl özelliklerinin tamamıyla ekolojik düşünce tarzına uygunluk gösterdiği kolaylıkla söylenebilir.
Ekolojik düşüncenin dar düşünce kalıplarına sığdırılmaya ve dünya ekolojisinin neredeyse can çekişmeye başladığı günümüzde Kemalist düşünce yapısı ekolojiye uygulanarak dünyanın önünde yepyeni kapılar açılabilir. Çünkü görülmüştür ki ne liberal çevrecilik, ne sosyalist ekoloji ne de anarşist ekoloji anlayışı, teorik ve özellikle artan pratik sorunlara bir çare olamamıştır. Kemalist düşüncenin ve ekoloji biliminin temel özellikleri aynı potada eritilerek yeni kuramsal ve pratik sonuçlara ulaşılabilir. Yeter ki insancıl ve evrensel özelliklerden feragat edilmesin. Bu açıdan bakıldığında, “Kemalist” ve “Ekolojist” düşüncenin harman-lanması yani “KemalistEkoloji” için bir başlangıç niteliği taşıyan bu kitap ve bu kitabın çıkış zamanı önem arz etmektedir.
Kemalizm’in (ideolojinin) “demokratik”! yollarla itibarsız-laştırılmaya çalışıldığı, adeta günah keçisi ilan edildiği günümüzde, Çalgüner’in toplumun gündemine getirdiği “KEMALİSTEKOLOJİ” kuramı; Türkiye için yeni bir bilimsel ve toplumsal açılım olmakla beraber, bazı çevre bezirganları için ise, sinir bozucu ve travmatik etkileri olacaktır.
Yeni kuram; eserde ultra-entelektüel bir anlatım dili kullanılarak, kaleme alınmış. (Hermenutik bir dil kulla-nılması, Çalgüner’in bilinçli bir seçimidir). Okuyucuyu düşündürmeye, algılamasını kamçılamaya ve Üst-Bilinci uyandırmaya yöneliktir. Bu nedenden dolayı anlam bütünlüğü, analitik dilde olduğu gibi “yatay gramerde” aranmamış, dikeyde katmanlı bir anlatım tarzı benim-senmiştir. Tahir Çalgüner, buna özne-nesne geçişkenliğine dayalı “ekolojik dil” diyor. Yalın ama “basit” değil. Aklen ama naklen değil, Orhan Pamuk gibi de post-modernist değil. (“Hiç düşünmez misiniz?”)
Saptamaları vurucu, kelime aralarında gizli. Son zamanlarda okuduğum en ilginç ve doyurucu bir çalışma.
Kitap ayrıca; Temiz havaya hasret çevre tacirlerinin kapalı sistem ekolojilerine de bir pencere açan demokrat mesajların iletilmesi sorumluluğunu da yerine getiriyor.
Bu türden ufuk açıcı eserlerin, gerçek değerinin anlaşılması; (en iyimser tahminle) kitap zamanından ne kadar önce yazılmış ise, konunun gelecekte gündeme geliş tarihinden itibaren de en az “o kadar” bir sürenin üzerinden geçmiş olmasıyla mümkün olabilmektedir.
Bırakınız “Ekolojizmi”, Kemalizm’i bile 2012 Türkiye’sinde halen daha yeteri kadar içselleştirememiş “rötarlı aydın-lanan” bir toplumun parçası olan,”erken aydınlanmış” aydın yazarların ortak kaderi ve aynı zamanda hikâyesidir de bu kitap…
“Etkinlik ve etkenlik, bütüncü olmaktan geçer. Gerçek “Evrensellik”, yerel ve ulusal çıkışlıdır…” diyor Çalgüner.
Birbirinden bağımsız, dağınık, (parça parça) olan ekolojist hareketleri; hedefi belli, etkin bir ideolojik söyleme dayalı, ulusal bir çatı altında toplamanın gerekliliği ortadadır.
“Akademik (sivil) Kemalizm” alanına da katkıları ile bilinen Çalgüner’in, “Toplumsal Ekoloji” konusuna da el atması; akademik dünyanın renksiz ekolojisini de renklendireceğe benzer.
SKY YAYINCILIK 2012
***************
Ekolojizm Çağında
“KEMALİSTEKOLOJİ”
TAHİR ÇALGÜNER
****************************
Kitabevlerinin dikkatine!..
Sokak Kitapları Yayıncılık
Rasim Paşa Mahallesi Siftah Sokak N:19 Kadı-köy\İSTANBUL
Telefon: 0 216 405 10 88 Faks: 0 216 540 46 14
info@sokakkitaplariyayincilik.com
.:: Sokak Kitaplar Yaynclk ::.
[ Ulusal Ses ] - 23.05.2012
[ Ulusal Ses ] - 01.07.2012