Nasıl ki her sanatkar şekil verdiği ham maddeyi bütün özellikleri ile tanımak zorunda ise çocuk eğitimiyle meşgul olan her görevli de aynı şekilde onların hammaddesi durumundaki çocuğu tanımak zorundadır. İyi anne baba ancak çocuğu tanımak, sevmek ve anlamakla mümkündür. Çocuğunu gerçekten sevmeli, onun karşısında sabırlı olmalı, onu anlayışla eğitmeli ona hayatını her anlamda düzen içinde yürütmesini öğretebilmeli, hayattaki çeşitli problemlere göğüs germesini öğretebilmeli ve de ona iyi bir örnek olabilmeli.
Yukarıda sayılan sebepler mevcut olmadığı ve çocukların ve her şeyleri sağlandığı halde çocuk hala tembel ve problemli ise bunun sebeplerini ana babalar kendi davranışlarında bunu aramalıdır.Beden ve zihin yapısı sağlam ve sıhhatli olan çocuklardaki başarısızlık sebebi ana babanın tutumundan ve aile fertleriyle olan ilişkilerinden ileri gelmektedir. Evinde rahat olmayan ana baba ve kardeşleriyle anlaşamayan iyi geçinemeyen çocuk okul hayatına da uyum sağlayamaz, derslerine gerektiği gibi çalışamaz. Arkadaşları ve öğretmenleri ile iyi ilişkiler kuramaz. Ana baba, öğretmen ve nihayet arkadaşları ile iyi ilişkiler kuramayan bir çocuğun okuldan soğuyacağı ve dolayısı ile derslerine çalışmayacağı doğaldır. Çocuğun sevgi ve şevkate olan ihtiyacı ve doyumu yaşamasına büyük rol oynayan diğer maddi ihtiyaçları kadar önemlidir. Ana ve babasının sevgi, şevkatine doyan bir çocuk kendisini güven içinde hissedecektir. Bu duygu çocuğun fikri enerjisini bir noktada toplamasını sağlayacaktır. Bu suretle okul hayatında başarılı olacaktır.
Ailede ana babanın önemle üzerinde duracağı ve dikkat edeceği diğer bir hususta çocuklar arasında ayrım yapmamak sevgi şevkat ve ilgilerini eşit olarak dağıtmaktır. Kardeşler arasından birinindiğerinden daha az sevildiğine şüphe duyulması onun ruhi ve fikri hayatında karışıklıklar meydana getirecek bu suretle okuldaki başarısı da olumsuz yönde etkilenecektir.
Ana baba tarafından kardeşler arasında mukayese yapılması ne kadar yanlışsa başarılı olan tanıdık diğer çocukları örnek göstererek kendi çocuğunun da öyle olmasını istemek o kadar hatalıdır.
Bu yanlışlık maalesef okullarda bazı öğretmenler tarafından da yapılagelmektedir. Başarısız olan bir çocuk, çalışkan ve başarılı olan diğer çocuklarla mukayese edilmektedir. Başarılı öğrencilere zeki çocuk demek yerine talihli çocuk demek daha isabetli olur.
Başarısız çocuk içinde geri zekalı yerine talihsiz demek daha doğrudur. Nitekim başarılı çocukların hepsi zeka bakımından üstün değildirler. Sadece zekalarından gerektiği gibi faydalanma imkanı bulabilmişlerdir.
Öğrenci başarısına olumsuz yönde etki eden diğer bir faktörde ailede tahsile gereken önemin verilmemesidir. Bazı aileler hayatta başarıyı fazla kazanç sağlama şeklinde kabul ederler. Okumuş tahsil yapmış bir devlet memuru olmuş bir kimsenin aldığı parayı az bulur, maddi yetersizliklerini tahsilin aleyhine dile getirirler. Ana babanın bu kanaatleri ve tutumu çocukların tahsil yapmaya karşı tavrını etkiler. Bu suretle çocuk ders çalışmayı, okulda başarı elde etmeyi gereksiz görür. Aile tahsil aleyhine tavır takınmaktan kaçınmalıdır. Aksine olarak tahsil görmüş insanın sosyal hayattaki seçkin yerini göstermeli ve teşkil etmelidir.
Yine başka bir sebepte çocuğun yanında öğretmeni hakkında kötüleyici öğretmen aleyhinde sözler sarf edilmemelidir. Çünkü çocuğun gözünde öğretmen örnek kişi her şeyi bilir gözüyle görmektedir. Ana baba öğretmeni kötüleyici bir tutum içine girerek çocuktaki bu duygu ve düşünceyi yıkıcı tutum yine çocuğu başarısızlığa itecektir.