''Erkekler ağlamaz.''
''Erkekler korkmaz.''
''Erkekler kadın gibi gülmez.''
Derken ortalık dul kadından geçilmiyor. Zira erkekler genç
yaşta
Hakk'in rahmetine kavuşuyorlar.
Siz hiç kapı komsusuna sabah kahvesine gidip karısını çekiştiren erkek
gördünüz mü?
Fare görünce bağıran?
''Bu ara sinirlerim zayıf'' deyip habire ağlayan?
Oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar
dünyaya.
Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle ''Ağır ol
bakalım!'' diyoruz.
''Ne alákası var mavi patikle?'' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir
renktir.
Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi.
Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir.
Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen
erkeksin.
Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine
getirmekle yükümlüsün.
Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. İçine ata ata ne kadar
yaşayabilirsen artık.
Bize sorarsan pek uzun süreceği kanaatinde değiliz.
Dikkat edeceğin husus, en dramatik hallerde bile mavi patikli olduğunu
unutmamandır.
Misal,
Áşık oldun.
Sakın belli etme. Bırak karşındaki yansın tutuşsun. Sen ağır ol. Molla
desinler yeter ki áşık demesinler.
Misal,
Sevgilinden ayrıldın.
Sakın ağlayıp sızlama. Yine bırak karşındaki yıkılıp sürünsün.
Gözyaşı dediğin kadın kısmına yakışır.
Zaten senin gözyaşı bezlerin mavi patik operasyonuyla alınmış
bulunuyor.
Misal,
Eve hırsız girdi.
Tıkırtı duydunuz ya da hırsızla burun buruna
geldiniz.
Kim boğuşacak adamla? Bak bakalım karının ayaklarına! Ne renk
patikleri?
Pembe.
Ya hırsızınkiyle seninki? Mavi.
Kural,
Mavililer boğuşacak.
Pembeliler bağıracak.
Herkes görevini bilsin. Ta doğumhanede yapıldı bu iş bölümü.
Misal,
Eşinle kavga ettin.
Ne yapacaksın? Hiç. İşine gidip hiçbir şey olmamış gibi çalışacaksın.
''Ay İsmail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti''
diyemezsin.
Karın o esnada telefonun başında, bir sigara ve bir kahve eşliğinde
arkadaşlarına seni çekiştiriyor olabilir.
Olsun. Onun mazereti var, patikleri pembe.
Misal,
Evde aniden bir böcek peydahlandı.
Kim gidecek üstüne? Tabii ki sen. Zira karının gitmesi hiçbir işe
yaramaz.
Böcek renk körü mü? Maviyle pembeyi ayıramaz mı?
Ve sorarım sana, hangi böcek pembeden korkar?
Ama mavi... Birrrrr.
Misal,
Savaşa gidilecek.
Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç ''Vatan sağolsun'' diye
bağıran
Ayşecik gördün mü?
Benim bildiğim Ayşecik kameranın karşısında ''Size baba diyebilir miyim
amca?'' diyordu.
Ve hatırladığım kadarıyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
Diyeceğim, Mavi patikli olmak zor zanaat.
Özellikle de seviyorken...
''Erkekler korkmaz.''
''Erkekler kadın gibi gülmez.''
Derken ortalık dul kadından geçilmiyor. Zira erkekler genç
yaşta
Hakk'in rahmetine kavuşuyorlar.
Siz hiç kapı komsusuna sabah kahvesine gidip karısını çekiştiren erkek
gördünüz mü?
Fare görünce bağıran?
''Bu ara sinirlerim zayıf'' deyip habire ağlayan?
Oysa onlar da kadınlarla aynı duygulara sahip olarak geliyorlar
dünyaya.
Lakin daha ilk gün ayaklarına mavi patik giydirmek suretiyle ''Ağır ol
bakalım!'' diyoruz.
''Ne alákası var mavi patikle?'' demeyin. Mavi soğuk ve ciddi bir
renktir.
Kime isterseniz sorun. Ve katiyen tesadüf değildir o patiklerin rengi.
Düşünülmüş, taşınılmış, seçilmiştir.
Ayağa giydirildiği anda kulağa şunlar fısıldanmış demektir: Sen
erkeksin.
Erkek olmanın gerekleri vardır. Ömrünün sonuna kadar bunları yerine
getirmekle yükümlüsün.
Ömrünün süresi ise çatlama kat sayına bağlı. İçine ata ata ne kadar
yaşayabilirsen artık.
Bize sorarsan pek uzun süreceği kanaatinde değiliz.
Dikkat edeceğin husus, en dramatik hallerde bile mavi patikli olduğunu
unutmamandır.
Misal,
Áşık oldun.
Sakın belli etme. Bırak karşındaki yansın tutuşsun. Sen ağır ol. Molla
desinler yeter ki áşık demesinler.
Misal,
Sevgilinden ayrıldın.
Sakın ağlayıp sızlama. Yine bırak karşındaki yıkılıp sürünsün.
Gözyaşı dediğin kadın kısmına yakışır.
Zaten senin gözyaşı bezlerin mavi patik operasyonuyla alınmış
bulunuyor.
Misal,
Eve hırsız girdi.
Tıkırtı duydunuz ya da hırsızla burun buruna
geldiniz.
Kim boğuşacak adamla? Bak bakalım karının ayaklarına! Ne renk
patikleri?
Pembe.
Ya hırsızınkiyle seninki? Mavi.
Kural,
Mavililer boğuşacak.
Pembeliler bağıracak.
Herkes görevini bilsin. Ta doğumhanede yapıldı bu iş bölümü.
Misal,
Eşinle kavga ettin.
Ne yapacaksın? Hiç. İşine gidip hiçbir şey olmamış gibi çalışacaksın.
''Ay İsmail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti''
diyemezsin.
Karın o esnada telefonun başında, bir sigara ve bir kahve eşliğinde
arkadaşlarına seni çekiştiriyor olabilir.
Olsun. Onun mazereti var, patikleri pembe.
Misal,
Evde aniden bir böcek peydahlandı.
Kim gidecek üstüne? Tabii ki sen. Zira karının gitmesi hiçbir işe
yaramaz.
Böcek renk körü mü? Maviyle pembeyi ayıramaz mı?
Ve sorarım sana, hangi böcek pembeden korkar?
Ama mavi... Birrrrr.
Misal,
Savaşa gidilecek.
Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç ''Vatan sağolsun'' diye
bağıran
Ayşecik gördün mü?
Benim bildiğim Ayşecik kameranın karşısında ''Size baba diyebilir miyim
amca?'' diyordu.
Ve hatırladığım kadarıyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
Diyeceğim, Mavi patikli olmak zor zanaat.
Özellikle de seviyorken...
(alıntıdır)